| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2452) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 18 .12.2019 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim öncelikle.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; saat beşte başladık, saat sekiz buçuk oldu şu anda. Üç buçuk saattir kanun teklifinin geneli üzerinde ama geneli üzerinde konuşurken aslında birkaç maddede ve teklifin belki de en önemli 3 maddesinde yoğunlaştı görüşmelerimiz.
Tabii, bende kayıtlara geçmesi açısından Genel Kurulda bütçe görüşmeleri sürerken böyle bir kanun teklifinin araya sıkıştırılıp Komisyona getirilmesini eleştiriyorum açıkçası. Bu kadar gerekli miydi? Yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. İçinde çok farklı konular, 12 kanunda değişiklik yapan maddeler var. Biz aslında çok daha önemli şeyler konuşmamız gerekirken burada başka şeyleri konuşuyoruz. Aslında biraz geç söz almamın sebeplerinden biri de bu 2, 3 ve 9'uncu maddeler üzerine biraz hukukçuları dinlemek içindi, onların görüşlerini dinlemek içindi. Tabii, bu torba teklifin içerisine bu 2, 3 ve 9'uncu maddelerin koyulmasını ben de çok anlamsız bulduğumu ifade etmek istiyorum ve Sayın Cora'ya da sormak istiyorum. Sayın Başkanım -Sayın Cora'ya sormadan önce- daha önce torba teklifler geldiği zaman geçen dönemde, etki analizlerini isterdik ve eksik de olsa, yetersiz de olsa etki analizleri gelirdi o kanun teklifleriyle birlikte. Mesela, bu kanun teklifiyle öyle bir şey de göremedik. Başka bir soru sormak istiyorum ben: Bu 2, 3 ve 9'uncu maddelerin, tamamen hukuki olan maddelerin nasıl bir etki analizini gördünüz Sayın Cora, bunu bizimle paylaşır mısınız? Bütçeye olan etkisi nedir? Neden Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmiştir? Bakın, benden önce söz alan bütün vekil arkadaşlarımız, bütün konuşmacılar zaten bunun üzerinde çok durdular, bu maddelerin bu Komisyonda görüşülmesinin yanlış olduğuna dair.
Hakikaten, Anayasa Komisyonu varken bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin -biraz önce yine vekilimiz bahsetti- Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu var iken bu güvenlik soruşturmaları ve güvenlik araştırmaları arşiv soruşturmalarıyla ilgili, biz burada niye bunu konuşuyoruz, bu aslında hukukçuların konuşması gereken bir konuyken. Ben yaklaşımdan görüyorum ki her ne kadar "Bu maddeler bu teklifin içerisinden çıkarılsın." denilmiş olmasına rağmen çıkarma eğiliminde olmadığınızı da hissediyorum ama aynı teklifi tekrarlayacağım, aslında aklın yolu bir.
Bugün, genel durumumuza bir baktığımızda, aslında sürekli dile getiriyoruz. Yine kayıtlara geçirmek adına... Türkiye'deki duruma baktığımızda Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde şu anda 126 ülke arasında 109'uncu sıradayız değerli arkadaşlar. Yine anketlere baktığımızda, Türkiye'de vatandaşlarımızın yüzde 48,5'unun yargının bağımlı olduğunu düşündüğünü görüyoruz. Zaten insanlar şu an içinde bulunduğumuz durumda iş bulamamakta, iş bulamamaktan dolayı da bunalıma girip intihar etmekte. Şu anda, bakın, intiharlar devam ediyor. Siyanürle insanlar ailelerinin hayatını alırken bugün, ailelerini emanet ederek birilerine, gidiyorlar, intihar ediyorlar. Toplum bir bunalım içerisindeyken şimdi de yeniden, bu güvenlik soruşturması, arşiv araştırması düzenlemesini Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş olmasına rağmen tekrar karşımıza getiriyorsunuz.
Ben hukukçu değilim, hukuki açıdan maddeleri belki derinlemesine değerlendiremem ama topluma etkilerini ve ne kadar doğru ya da ne kadar yanlış olduğunu, çok şükür, değerlendirecek yetiye de sahibim. Şimdi, bu getirilen güvenlik soruşturması düzenlemesi nedeniyle, zaten toplumda artmış olan umutsuzluk çok daha fazla artacak değerli arkadaşlar ve bundan hepimiz birlikte zarar göreceğiz, ülke olarak zarar göreceğiz Sayın Cora. Siz bir hukukçusunuz yani ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.
Örneğin, duyuyoruz etrafımızda "Zaten beni görüşlerimden dolayı işe almazlar." işte "Benim ailem belli bir partinin mensubu değil." diye pırıl pırıl gençlerimiz KPSS sınavlarına bile girmekten vazgeçiyorlar Sayın Aydemir. Bakın arkadaşlar, biz bunlarla karşılaşıyoruz artık. Şahsınıza değil yani ben şahsınıza söylemiyorum, bunlara dikkatinizi çekmeye çalışıyorum. Böyle bir ortamda, şimdi çok daha fazla güvensizlik, çok daha fazla umutsuzluk ortamında -Allah korusun, hiç temenni etmem, kesinlikle ama- bu intihar vakalarının artmasından da endişe ettiğimi söylemek zorundayım burada. Yani arkadaşlar, bunları göz önüne almamız gerekiyor. Bugüne kadar da gördüğümüz kadarıyla, bu güvenlik araştırmalarıyla ilgili çok mağduriyetler yaşanmış. Nasıl yapılacağıyla ilgili Anayasa'nın zaten getirdiği eleştiriler var, bir iki değineceğim. Çok gerek duymazsam bu konularla ilgili maddeler üzerine söz almayabilirim belki Başkanım. Şimdi, örneğin, OHAL döneminde çıkarılan bu KHK'yle devlet memurluğuna alınacaklar için aranan şartlara bir madde ekleniyor, bir cümle ekleniyor, iki ayda sonuçlandırılması sınırı getiriliyor. Tamam, güzel ama mesela bir doktor adayı sekiz ay bu davanın sonuçlanmasını bekliyor. Uygulamada da sıkıntılar var yani sadece kâğıt üstünde bir kanun teklifini hazırlayıp, gündeme getirmek yetmiyor, uygulamayla da biz insanları mağdur ediyoruz, mağdur. Sekiz ay bekletiyoruz, ondan sonra da güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanıyor, Sağlık Bakanlığından doktor adayına şöyle bir şey deniliyor, 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 48'inci maddesi anımsatılarak "Güvenlik soruşturması ve arşiv taraması yapmış olmak hükmü gereğince atanma şartlarını haiz olmadığınız anlaşıldığından kura kapsamında yerleştirildiğiniz hastaneye atamanız yapılmamıştır." yanıtı veriliyor. Sonra, bunların hangi kriterlere göre bu güvenlik araştırmaların yapıldığı belli değil. Yine, Anayasa Mahkemesinin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'yla ilgili, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili yönlendirmeleri, önerileri var. Çok girildiği için tekrar tekrar girmek istemiyorum ama bilgi ve belgelerin resmî makamların keyfî müdahalelerine karşı korunmasından bahsediyor Anayasa Mahkemesi. Bazı kurallardan bahsediyor, bu çok önemli ve sizin bu getirdiğiniz kanun teklifinin hangi cümleleri şu soruların cevabını veriyor, ben bunu merak ediyorum açıkçası. Şimdi, ne diyor? "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması memurluğa alımlarda genel şartlar arasında sayılmasına karşın güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu." Bu bilgi ve belgeler neler? Buna cevap veriyor mu bu düzenlemeniz? Bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağı, nasıl kullanılacağı, hangi mercilerin soruşturmayı ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme var mı? Orada belirtiliyor mu somut ve açık bir şekilde? Soyut kavramlardan bahsetmiyoruz burada. Yani objektif veriler üzerinden konuşmamız gerekiyor. Açıkçası bu sorulara, maddeler üzerine görüşmelere geçtiğimizde açıklık getirilmesi gerekiyor.
Sayın Hocamız çok güzel önerilerde bulundu. Aslında -yine söylüyorum- bu maddelerin bu teklifin içerisinden çıkarılması ve Anayasa Komisyonuna gönderilmesi, hatta Güvenlik ve İstihbarat Komisyonun da görüşünün alınması gerekiyor. Hocamızın önerisinin ve görüşünün de burada değil, orada tartışılması gerekiyor. Bizler hukukçu değiliz, siz de değilsiniz Başkanım. Arkadaşlarımızın içinde birkaçı belki, işte, teklifi getiren arkadaşımız hukukçu. Bizler bunu değerlendirebilecek konumda değiliz. Bu değerlendirmeyi hukuk komisyonlarının, Anayasa Komisyonunun, Adalet Komisyonun yapması gerekiyor. Bunu ben tekrar vurgulayarak bu araştırmanın da bugüne kadar yaratmış olduğu çok büyük mağduriyetler... Yani bunu sadece 15 Temmuz'un yaratmış olduğu sarsıntı, bunalım, getirmiş olduğu sıkıntılar üzerinden konuşamayız, tartışamayız. Dün 28 Şubat vardı, bunu konuşuyorduk, mağduriyetleri, 15 Temmuz oldu, yarın başka bir şey olur.
Ben bu maddelerle ilgili konuşmamı birkaç tane atasözüyle bitirmek istiyorum. Bakın, bu soruşturma işleri yarın öbür gün hepimizi, sizleri de sıkıntıya sokar. Hiçbir şekilde objektif verilere dayanmıyor. Tamamen siyasi olarak bir partinin kurumlarındaki atanmış arkadaşların yapacağı soruşturmalar, araştırmalar sonucu kararlar veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir sürü örnek verildi, sayın hocam, Sayın Bakanım kendi üzerinden örnek verdi yani sosyal medya paylaşımları, evindeki işte fotoğraftan tutun da kullandığı eşyaya kadar, böyle şeylerle değerlendirmeler yapıldı bugüne kadar ve yapılmaya da devam edecek. Şöyle söyleyeyim: "Keser döner, sap döner; bir gün hesap döner." diye bir sözümüz vardır "Bugün bana, yarın sana." diye de bir sözümüz vardır; bunları hatırlayalım. Bakın, yaptığımız, bu komisyonlardan geçirdiğimiz, bu hazırladığımız kanunlar sadece bugünü kapsamayacak, yarın öbür gün değiştirmek zorunda kalmayalım. Yarın öbür gün herkesin çocuğu herkesin yakını daha da fazla mağdur olabilir, o yüzden bugünden bu yanlıştan vazgeçelim diyorum.
Tabii, bu kanun teklifinin diğer maddeleriyle ilgili de açıkçası sıkıntılı konular var. Detaylarına maddeler üzerine görüşürken girmek istiyorum ama bir kaçına da dikkat çekmek istiyorum. Örneğin, madde 4'te kamulaştırma ve kamu hizmetine sunulan taşınmazların alımı için kullanılabilecek Kültür ve Turizm Bakanlığındaki döner sermaye gelirleriyle ilgili bir madde var. Açıkçası, sorunlu bir düzenleme, sorunlu bir madde olduğunu düşünüyorum, madde üzerine söz alacağım.
Yine, madde 5'te "Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kapatıldığı 08/12/2004 tarihinden önce 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu kapsamında yapılan kamulaştırma iş ve işlemlerine ilişkin davalarda husumet, TOKİ yerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yöneltilecek." deniliyor. Sanki "Hatayı ben yaptım, cezayı başkası ödesin." gibi bir yaklaşım. Bunun da bir çok olumsuz yönleri var açıkçası. Mesela, bu maddenin gerekçesinde "TOKİ'nin taşra teşkilatı bulunmadığından davaların yerelde takibinde zorluk yaşanmaktadır." gibi bir gerekçe açıklanmış. Bu gerekçenin de çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum açıkçası. İstedikten sonra bugünkü koşullarda her şekilde denetimi yapılabilir, izlemesi yapılabilir.
Madde 5, madde 6 ve madde 7 çok önemli maddeler. Yine, madde 6'da mülkiyet hakkının ihlal edildiğini görüyoruz aslında, madde 7 de bunun devamı olarak... Yani oluşan arazinin rantının belli şirketlerin ya da acaba idarelerin lehine mi sonuçlanacağıyla ilgili bir soru işareti oluşturuyor. Bunun gibi bir çok madde var. Bazılarını belki çok tartışmayacağız ama bunları tartışacağımızı düşünüyorum ben.
Umarım buradan olumlu bir karar çıkar maddeler üzerine. Artık muhalefetin de görüşünün maddelere, düzenlemelere yansıdığı süreçlerin olması dileğiyle ben sözlerimi burada sonlandırmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.