| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2452) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 18 .12.2019 |
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Öncelikle, Sayın Cora, biraz önceki açıklamasında, bu mevcut teklifteki düzenlemelerin Anayasa Mahkemesinin şubat ayında vermiş olduğu kararla hiçbir ilgisinin olmadığını söyledi. Ben aynı fikirde değilim hem meslektaşımla hem de Sayın Cora'yla. Çünkü, aslında şubat kararı şu andaki teklifteki düzenlemeyle tıpatıp örtüşüyor, içeriği de ve orada Anayasa Mahkemesi, ilgili yönetmelik maddelerini ve 4045 sayılı Yasa'yı da irdelemiş ve orada Anayasa'ya aykırılıkları tek tek tespit etmiş.
SALİH CORA (Trabzon) - Başvurucunun özeti...
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Başvurucunun özeti; olay şimdi çok farklı, orada olay ne var; hırsızlık suçundan zamanında yargılanmış bir çocuk daha sonra infaz koruma memuru olarak başvuruyor ancak orada, mahkeme neye dikkatleri çekmiş: "Siz, güvenlik soruşturmasını ve şeyi baz alarak özel hayatın gizliği ilkesi ve şahsi verilerin korunmasını ihlal etmişsiniz." diyor. Yani aslında orada tartışılması gereken şey: Şu anda sizin teklifte getirmiş olduğunuz bu güvenlik soruşturmalarının objektif kriterlerden uzak, subjektif özellikleri olmasını irdeliyor ve Anayasa'ya aykırı buluyor. Tabii, şimdi, bunun örnekleri çoğaltılabilir, özellikle buradaki tüm arkadaşlarımızın hassasiyeti, burada objektif kriterlerin olmayışı ve bu konuda bu düzenleme özellikle uygulamada uygulayıcılar tarafından sık sık aleyhe kullanılabiliyor, böyle bir tehdidi içeriyor. Dolayısıyla çerçevenin net belirlenmiş olması lazım yani objektif olarak. Bakın ben meslek hayatımdan bir iki örnek vereyim: Adıyaman'ın Recep köyünde bir çocuğun engelli kadrosundan tayini çıktı, ataması yapıldı. Çocuk göreve başlamayı beklerken gelen yazıda "Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesindeki şartları taşımadığınızdan atamanız yapılmamıştır." deniyordu, göreve başlatılmadı. Sonra biz dava açtık, mahkeme ilgili belgeleri istedi. Ne yazmışlardı biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? "Kız kardeşinin, Malatya'da bir yürüyüşe katıldığı ve bu gerekçeyle alınmadığı" şeklinde gelen istihbarat raporu vardı ve daha sonra araştırdık; kız kardeşi, hayatında hiç Malatya'ya gitmemiş, hiç uğramamış. Dolayısıyla uygulamada bu tür sıkıntılara sebebiyet verebiliyor bu tür düzenlemeler.
Ayrıca, Danıştay kararları ve idare mahkemesinin çok sayıda kararı var "İstihbari bilgi niteliğindeki belgeler esas alınamaz." deniyor ama siz burada düzenlemeyi kanun maddesine koruyorsunuz; istihbarat raporlarını, istihbarat bilgisini kanun maddesine koyarak aslında şimdiye kadarki idare mahkemesinin vermiş olduğu bütün içtihatları ters yüz ediyorsunuz. Artık bundan sonra mahkemeler ne yapacak? İstihbarat bilgilerini de bu kanun maddesine göre gerekçe gösterip insanların kamuda çalışmasına izin vermeyecek. Bu yönüyle çok ciddi bir tehdit barındırıyor. Bu nedenle biz diyoruz ki: "Bu şekildeki bir düzenlemeyi, subjektif kriterleri haiz bir düzenlemeyi siz eğer bu şekilde geçirirseniz, bunu Anayasa Komisyonuna havale etmezseniz, bu şekilde yasalaşırsa uygulamada ciddi sıkıntılar olacaktır, bu kanun maddesi gerçekten uygulayıcılar tarafından, idareciler tarafından zaman zaman aleyhe kullanılacaktır ve mevcut hâliyle de Anayasa'ya aykırı bir durum söz konusudur, Anayasa Mahkemesi, muhtemelen bu düzenlemeyi yeniden iptal edecektir.
Bir de değerli arkadaşlar, burada özellikle devam eden davalara ilişkin bir düzenleme var yani burada yargılamanın durdurulması ve yeniden güvenlik soruşturması yapılması, yeni güvenlik soruşturmasına göre davaların değerlendirilmesi şeklinde bir düzenleme var.
(Mikrofon otomatik cihat tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayınız.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Zaten idari yargıda dosya sayısı anlamında, başka anlamda, çok ciddi anlamda, mahkemelerin yükü çok fazla. Burada dosyayı altı ay derdest tutmak bu yükü artıracak ve bir de kanunun geçmişe uygulanması, geçmişe yürümesi gibi bir durum söz konusu olacak, bu da aslında yargı sistemimize çok uygun bir düzenleme değil. Bu yönüyle de bence bir sakatlık var, yargılamanın durdurulması ve geçmişe dönük çıkacak yasanın uygulanacak olması da sıkıntılıdır. Ben bu yönüyle bu mevcut düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğu görüşündeyim ve Anayasa Komisyonuna gönderilmesi gerektiğini düşünüyorum.