KOMİSYON KONUŞMASI

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, biliyorsunuz, ben hukukçu değilim ama Halkların Demokratik Partisinin bir milletvekili olduğum için bu "iltisak lafıyla çok ilişkilendirilen bir yerden geliyorum. Fakat çok da merak ettim, hukukçularla konuştum ve "iltisak" lafının ne anlama geldiğini anlamaya çalıştım. Öğrendiklerim şunlar, kısaca size de bahsedeyim: "İltisak" lafı tıptan gelen bir laf, Arapça bir kökeni var ve hukuk terimi değil ama özellikle, 15 Temmuz sonrasında 1 numaralı KHK'yle birlikte "irtibat ve iltisak" bir hukuk terimi hâline gelmiş ama iltisak özellikle. "Peki, nedir bu?" diye sorduğumda, konuştuğumuzda edindiğim bilgi şu: İltisak, esasında, irtibattan daha dar anlamı olan bir kelime ve dolayısıyla da hukuken daha fazla delil ortaya koymanız gerektiren bir ilişkiyi ima ediyor. Dolayısıyla da bu "iltisak" lafını... Tamam o zamanlar anlayabiliyorum biraz yani şöyle diyeyim: 15 Temmuz olmuş, büyük bir gizli örgüt niteliğinde birtakım insanlar devleti kontrol etmeye çalışmış ve dolayısıyla da -devletin tabii, kendisini koruması gerekiyor fakat ortada müthiş bir kaotik durum var- bu "iltisak" lafıyla işte, Bank Asyada hesabı olandan tutun bilmem kime kadar ama FETÖ'yle bağlantılı insanların bir şekilde tutuklanmasına, gözaltına alınmasına kolaylık getiren bir kelime olarak devreye girmiş.

Fakat arkadaşlar, şimdi, unutmuş olabilirsiniz, ben Komisyondaki arkadaşlara hatırlatmak istiyorum. Geçenlerde burada İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu'nun bütçesini konuştuk, bütçesini konuşurken bazı ifadeleri oldu, tutanaktan size şimdi okuyacağım. Esasında bu, idarenin bu konudaki bakış açısını bence yeteri kadar açıkça ortaya koyuyor. Bakın şöyle diyor Sayın Soylu: "26 bin KHK'liye hâkimler, savcılar beraat verdiler. Bunlar işlerine dönecek mi dönmeyecek mi? Bakınız, beraat ayrı, orada karşı karşıya kalınan durum ayrı. Adamın hiçbir şeyini bulamıyorsun." Bakın, aynen böyle söylüyor: "Adamın hiçbir şeyini bulamıyorsun. Bakınız, adamı veya kadını hukuken bulamıyor hâkim, bulamaz da. Beraat veriyor. Ama herkes FETÖ'nün oradaki baş temsilcisi, para toplayanı, sözde imamı, FETÖ adına şey olduğunu biliyor. Alalım, devletin içine tekrar koyalım mı o zaman?" diyor Sayın Soylu. Sonra bir tartışma oluyor ve tartışmadan sonra devam ediyor Soylu yine, diyor ki: "Bakın, ben başka bir şey söylüyorum. FETÖ terör örgütünün oradaki temsilcisi, adamın byLock'u yok, adamın Bank Asyada hesabı var mı? O da yok. Bir şey söz konusu değil ama orada, çalıştığı yerde dahi herkes, onlarca, yüzlerce insan FETÖ'nün oradaki temsilcisi olduğunu söylüyor " Şimdi arkadaşlar, ben bir iktisatçıyım ama bu cümlelerin bir hukuk devletiyle bir ilgisi olmadığını düşünüyorum. Yani maksadı anlıyorum ama böyle bir maksatla bir iltisak ilişkisi kurarak böyle bir ilişki kurmak mümkün değil. Nitekim, Soylu kendine şöyle bir destek buluyor -bulmuş yani, benim bildiğim bir şey değil- diyor ki: "Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesinin bu kararına göre -bir karar verdiğini söylüyor- 'Bir kişi, FETÖ üyesi olduğu suçlamasından adli yargıda takipsizlik veya beraat kararı alsa dahi, bu kişinin terör örgütüne irtibat veya iltisakı tespit edilirse idari yargıda açılan göreve iade davası reddedilir.' Bitti." Şimdi, arkadaşlar, ben anlamıyorum hakikaten; bu nasıl bir ilişki?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Adli yargı bulamıyor, idari yargı bulacak!

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - İdari yargı değil, idarenin yargısı.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Peki, irtibat ve iltisak görülürse nasıl bulacak bunu? Ya da neyi bulduğunda "Bu iltisaklı ve suçludur." diyecek. Yani söylemek istediğim şey şu: Benim anladığım kadarıyla, hukukun objektif olma özelliğini bu "iltisak" lafıyla yok etmiş durumdayız bence. Çünkü sonuçta şöyle bir şey yok mudur hukukta arkadaşlar? Bir belirlilik olması lazım, ben hangi şeyi yaparsam, hangi adımı atarsam başıma ne geleceğini bilmem lazım önceden. Yani bunun, hukukun temel kurallarından biri olması gerekir. Ben birisiyle temas ediyorum, o birisi de -mesela Osman Kavalalı'nın başına geldi- bir telefon ediyor "Vay efendim, o adam bilmem kimmiş, iltisaklı miltisaklı..." falan. Bak, Osman Kavala kaç yıldır içeride yatıyor.

Arkadaşlar dolayısıyla burada hakikaten bir sorun var ve bu sorunu biz burada nasıl halledeceğiz gecenin bu saatinde, ben de bilmiyorum.

Teşekkür ediyorum.