KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olan bir düzenleme; şimdi yasa teklifine ilave olarak Ahlat'la ilgili, Kıyı Kanunu'yla ilgili bir düzenleme getiriliyor. Bunun Anayasa'ya uygunluk açısından uygun olmadığını düşünüyoruz. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği ve Anayasa'daki kıyıların kullanılmasıyla ilgili temel yükümlülüklere aykırı bir işlem yapıldığını burada dikkatinize sunmak istiyorum.

Bir başka önemli mesele, yasa, giderek daha çok merkeziyetçi, merkezin yetki ve sorumluluklarını artıran, olabildiğince yerel yönetimlerin yetkilerini azaltan, plan yapma, plan uygulama, ruhsat verme ve denetim yetkilerinde yani Türkiye'deki yerel yönetim ve yerel demokrasi anlayışının yüz elli-iki yüz yıldır elde ettiği birikimleri tümüyle göz ardı edecek, yeniden Ankara'dan, merkezden bütün sorunların ve bütün çözüm önerilerinin getirildiği bir yapı ortaya koyuyor, bu biçimiyle de pek çok yasaya da aykırılık teşkil ediyor.

Yine, burada getirilen cezalarla ilgili bazı düzenlemeler var. Bunların da Anayasa'nın eşitlik ilkelerine uygun olmadığını, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayacak düzenleme içerdiğini belirtmek istiyorum.

Bir başka önemli konu: Yasanın içinde çok sayıdaki Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı meslek mensupları tarafından icra edilen görevlerle ilgili getirilecek olan yetki tanımlamalarının ya da bu konularla ilgili uzman ya da başka sıfatlarla tanımlanacak olan unvanların denetlemesini Bakanlığın yetkisine bırakıyor olması. Türkiye'de bir mimarın ya da bir mühendisin uzmanlığı ya da yetkinliği konusunda belirleyici olan Bakanlık olamaz. Bu, Türkiye'deki mimarlık, mühendislik mesleğinin geçmişine büyük hakarettir. Bu konuda 1954'te kurulmuş olan TMMOB yasasıyla meslek odalarına verilmiş olan yetkilere karşı da bir aykırılık teşkil etmektedir. Onun ötesinde, yasa imar barışına başvurmuş olan yapılarla ilgili güçlendirmeyle ilgili izin alınabileceğini söylüyor ama 2981 sayılı Anavatan Partisi iktidarı döneminde çıkarılmış olan İmar Affı Yasası'yla hak sahibi olanlarla ilgili hiçbir kanuni düzenleme yoktur. Yani Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında çıkarılan af düzenlemeleri hak kabul ediliyor, kendisinden önceki dönemlerde yurttaşların elde ettiği kazanımları ise dikkate alan bir uygulamanın olmadığını görüyoruz. Yani 1983 öncesi yapılmış olan kaçak bir yapı o dönemki aftan yararlanmışsa, tapu tahsis belgesi ya da af müracaatı yapmışsa neden bu yapıda benzer bir uygulamadan eşit ilke açısından hak sahibi olamıyor? Onun ötesinde, Bayındırlık Bakanlığı tarafından daha önce yapılmış olan, sonra belediyelere devredilen gecekondu önleme bölgeleriyle ilgili uygulamada yetki tümüyle şimdi Toplu Konut İdaresine veriliyor, bunun da sorunların yerelden çözülmesiyle ilgili temel düzenlemeye ve Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtmek istiyorum. Bu gerekçelerle de yasanın bütünüyle Anayasa'ya aykırılığı üzerinden dilekçemizin dikkate alınmasını talep ediyorum.