KOMİSYON KONUŞMASI

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, tabii, ben üç dönemdir milletvekili olarak görev yapıyorum aynı Komisyonda. Bu dönem geçtiğimiz dönemlere nazaran Komisyonun toplanıp belli faaliyetler yürütmesinden dolayı Sayın Başkanımıza ve Bakanlık yetkililerine teşekkür ediyorum. Tabii, gönül ister ki İmar Kanunu başlı başına sıfırdan ele alınıp, eğrisi doğrusu günlerce tartışılıp bir daha uzun yıllar konuşulmamak üzere bir düzenleme yapılsa. Çünkü gerçekten, Türkiye'nin en büyük sorunu planlama, planlamayla ilgili maalesef düzenli bir sistemi oturtamadık. Haritadan imar planlarına, buradan mimari projelere, kentlerin siluetine kadar her şeyi hep konuşuyoruz ama hep daha da kötüye gittiğimizi ben gezip dolaştıkça görüyorum. Ben iki yıl önce Üsküp'e gittim, Üsküp'te her gelen belediye başkanı kentin merkezinden başlamak üzere bir çember çizerek o kentin restorasyonuyla, altyapısıyla ilgili çalışma yapıyor, siyasi parti değişiyor... Şimdi, bizde biraz muhalefet anlayışı da... Tabii, şimdi, hemen Komisyon toplanıyor "Vay, Anayasa'ya aykırı mı?" Sürekli bu tartışmaları yapabiliyoruz. Yani Kanal İstanbul, İstanbul'da yapılıyor, Mersin'den dilekçe toplanıyor Kanal İstanbul'a itiraz etmek için. Elbette, vatandaşlarımız itirazlarını iletebilmeliler ama sırf muhalefet anlayışıyla da Mersin'den Kanal İstanbul'a itiraz dilekçesi göndermenin bir anlamı yok, bunu konunun uzmanları tartışmalı, araştırmalı ve işin doğrusunu yapabilmeliyiz.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Olur mu canım, biz de gidiyoruz.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Organize bir şekilden bahsediyorum ben. Organize bir şekilde insanların önüne dilekçe verilerek yani atıyorum, belediye çalışanlarının hepsine dilekçe veriliyor "Bunu imzala, bunu gönder." deniyor. Yani burada bu tip çalışmalar yapılıyor, bunu söylüyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bu ülke insanının, her bir yurttaşın her bir karış toprakta hakkı vardır.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Bu yaklaşım var, elimde belgeler var. Bu yaklaşımın doğru olmadığını söylüyorum. Siz söz sıranız geldiğinde kendi düşüncelerinizi söylersiniz, ben şu anda kendi düşüncelerimi söylüyorum yani bunun doğru bir yaklaşım olmadığını söylüyorum. İnsanlar kendi özgür iradeleriyle gidip bir projeye karşı çıkabilirler, destek verebilirler ama sizin emriniz altında çalışan insanların önüne dilekçe koyup da "Bunu imzala kardeşim, biz İstanbul'a göndereceğiz."

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kimse kimsenin emrinin altında değil.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Bu yaklaşımın doğru bir yaklaşımın olmadığını söylüyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Kendi beyanıyla imzalıyor.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Elimde belgeler var diyorum, isterseniz göstereyim. Elimde belge var, çıkışta göstereyim istiyorsanız.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - İnsanlar saatlerce sıra beklediler orada, saygı gösterin.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yani yaklaşım olarak, mantalite olarak, arkadaşlar, mantalite olarak bu doğrudur. Yani sadece siyasi olarak bir şey doğru ya da karşıyız. Yani yaklaşım olarak ben bunu her türlü siyasi görüş için bu şekilde söylüyorum. İstanbul bugün bu hâldeyse sadece bir siyasi görüşün mü hatası var arkadaşım? Yani İstanbul bugün bu hâldeyse, Ankara bugün bu hâldeyse hepimizin suçu var.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Hepimizin kusuru var.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Hepimizin kusuru var bunda. Yani şimdi Ankara'da 50 katlı bina olur mu? Bunu izah edebilir miyiz?

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yani Bitlis Ahlat'taki düzenleme için Ahlatlı mı olmak lazım?

HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) - Arkadaşlar, deminden beri sizin arkadaşlarınız konuşurken kimse müdahale etmedi. Bence çok yanlış yapıyorsunuz.

BURHAN ÇAKIR (Erzincan) - Sabahtan beri biz sizi dinliyoruz, hiç sesimiz çıkmıyor; birisi konuşurken siz hemen itiraz ediyorsunuz ya!

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Baki Bey, devam edin.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Şimdi arkadaşlar, Ahlat'a da geliriz ama ben özellikle Coğrafi Bilgi Sistemi'yle ilgili olan... Yani bu yoğunluk artışları, kat yükseklikleri gerçekten sıkıntılı bir durum, şu anda çıkaracağımız yasada da ben birtakım sıkıntılar görüyorum. Şimdi "Belediyeler 2021'in yedinci ayına kadar kat yüksekliklerini Bakanlığa bildirsin, bildirmezse bunu Bakanlık belirlesin." diyoruz. Şimdi belediye başkanları uyanıklık yapıp hepsini üst limitten emsale göre bildirirse nasıl bir müdahale yapacağız Sayın Başkanım? Bu da doğru bir yaklaşım olmaz yani emsal var, belediye başkanı dedi ki: "Ben Bakanlığa bu kadar kat yüksekliği bildiriyorum." Belediye başkanının da önerdiği doğru olmayan bir yaklaşımsa buna karşı biz nasıl bir hamle yapacağız? Yani bunları tekrar değerlendirmemiz lazım.

Ve özellikle imara yeni açılan alanlarda korkunç yoğunluk var -8, 10; 4, 3, bunlar korkunç yoğunluklar- yani imara yeni açılan alanlarda bunların konuşulması bile son derece yanlış yaklaşımlar ama maalesef, bunları görüyoruz. Yani Gökhan Bey'in söylediği 265 metrelik bir yükseklik hakikaten... Belki insanlar "265 metre" deyince akıllarında pek tahayyül edemezler ama herhâlde 80 veya 90 katlı bir bina mı yapılacak oraya?

ALİ ŞEKER (İstanbul) - 100 katlı.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yani bunun bir izahı yok. Bunlarda hepimizi doğru düşünmesi lazım ve bu kentlerin geleceğine hep beraber sahip çıkmamız gerekiyor. Bizim eksiğimiz çok; her konuda eksiğimiz var, planlamadan koordinasyona. Şimdi altyapı yapıyoruz diyoruz, altyapının her noktasında eksiklikler var.

Coğrafi Bilgi Sistemi'yle ilgili çıkacak maddeyi ben olumlu buluyorum, bilgi paylaşımı gerekli. Ben geçtiğimiz hafta Mersin'e gittim, Mersin'de hava fotoğrafı yapılıyor. Kadastro Müdürüne sordum, dedim: "Niye yaptırıyorsun bunu?" Dedi ki: "Yenileme yapacağız." "Kardeşim, aynı harita Harita Genel Komutanlığında var. Niye gidip oradan almadınız?" dedim. Müdür dedi ki: "Ya, biz ihaleyi yapmıştık." Yani şimdi, elimizde veri var, aynı veriyi bir kere daha... Belediye de gidip oradan o haritayı almıyor, aynı harita için yeniden para harcıyoruz.

Yani şu anda gelişen teknolojiyle çok gizli bir şey kalmadı. Cep telefonlarımızda bile çok hassas ölçekte haritaları görmemiz mümkün. Artık, Google Earth'den bile gördüğümüz haritalar geçmişin 25 binlik, 5 binlik "top secret" dediğimiz haritalardan çok daha kaliteli. Bu doğru bir yaklaşım, sanıyorum buna karşı çıkacak bir kimse yoktur.

Tabii, değer artışlarıyla da ilgili, ben burada, uygulamada insanların inşaata başlamadan önce bu ücreti ödeyebileceklerine çok ihtimal vermiyorum. Yani ruhsat aşamasında insanlara "Siz bu değer artışıyla ilgili parayı yatırın." diyeceksiniz, bunun da çok uygulanabilir olacağını... Veya insanlar hiçbir rant almıyorlarsa orada niye öyle bir... "Yapılmasını istemiyoruz." diyorsunuz ama hadi, orada kaçınılmaz bir dönüşüm yapılması gerekiyorsa ne olacak? Orada bir plan değişikliği kaçınılmazsa ne yapacağız? Bir de şimdi, emsal olan yerlerde bu kat yüksekliğini koyduk, belediye orada uyanıklık yaptı, "Bir revizyon yapıyorum." dedi, emsalden farklı bir nizama, ayrı bir nizama geçti, istediği kat yüksekliğini verdi. Burada ne yapacağız? Yani kentlerle ilgili olayları biraz daha farklı gözle incelememiz gerekiyor odalarla ama burada da tabii, süreci de hızlandırmak gerekiyor. Şimdi, imar uygulamalarıyla ilgili mahkemeler, süreler, bunlar da tartışılıyor ama orada -bir mahallenin kaderiyle de- 3 metre, 5 metre arsası olan bir insan dava açıp o mahallede kentsel dönüşümü de kilitleyebiliyor. Bu da doğru bir yaklaşım değil. Bunların mahkemede mutlaka bedele dönüştürülmesi doğru bir yaklaşım olacaktır. Yapılacak yasal bir düzenlemeyle insanların burada uygulamaları kilitlemeye... Bir kişinin hakkını koruyalım derken o mahalledeki bin kişinin hakkını da gasbetmek hiç kimse için doğru bir yaklaşım olmaz. Çıkacak yasada bununla ilgili konulacak düzenlemeler biraz daha gözden geçirilirse herkesin lehine olacaktır.

Ben, inşallah, çıkacak yasanın hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Saygılar sunuyorum.