KOMİSYON KONUŞMASI

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, bu yasanın hazırlanmasında emeği geçen milletvekili arkadaşlarımıza ve bürokratlara ben teşekkür ediyorum. Yasa hazırlanırken uygulamada karşılaşılan sıkıntılar, uygulamadaki boşluklar ve kanunların yetersiz olduğu konularla ilgili olarak bir çalışma yapılmış. Gerçekten, uygulamada ciddi anlamda sıkıntıları gideren bir çalışma, özellikle Coğrafi Bilgi Sistemi. Az önce konuşuldu, değişik kurum ve kuruluşların ürettiği birçok harita maalesef tek bir merkezde toplanmadığı için aynı yerle ilgili bilgiler birkaç sefer üretiliyor yani gereksiz bilgi üretiliyor ve o bilginin üretimi için de gereksiz paralar harcanıyor. Bu anlamda bu düzenleme gerçekten önemli bir düzenleme; gereksiz çalışmaların ve israfın önüne geçmiş oluyor, bütün üretilen bilgiler bir noktada toplanıyor, isteyen kurumlar oradan bilgileri alıp çalışmalarına devam ediyor.

Diğer taraftan, özellikle, TOKİ'nin illerde teşkilatı olmadığı için o bölgelerdeki gayrimenkullerinin kullanımıyla ilgili, işgal edilen gayrimenkullerinin gelirlerinin tahsil edilmesiyle ilgili Millî Emlak Genel Müdürlüğüne bu anlamda yetki veriliyor. Bu da bir eksiklikti.

Diğer taraftan, arkadaşlar, özellikle ivedi yargılama kapsamı içerisinde onaylanan imar planları ve bu imar planlarına göre yapılan arazi ve arsa düzenlemeleri yani parselasyon haritalarının da bu kapsama girmesi burada öneriliyor. Bu gerçekten çok önemli bir konu.

Ben yaşadığım bir olayı anlatayım: 2005-2006'lardaydı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde meclis üyesiyiz, ilçe belediyesinde aynı zamanda. Bir plan tadilatı yapıldı -o zaman muhalefetteydik orada- daha önceden 18 uygulaması yapılıp yeşil alan olarak terk edilen yer sanayiye dönüştürüldü. Mecliste biz buna muhalefet ettik ama oylar yeterli olmadığı için oy çokluğuyla iktidarın teklifi kabul oldu. Bunun arkasından, ben mahkemeye iptali için, bununla ilgili dava açtım. Davayı kazandım ama davayı kazanmam için gerekli olan süre yedi yıldı ve bu süre içerisinde buraya binalar yapıldı, iskânları alındı, ruhsatları alındı. Dolayısıyla o kazanmış olduğumuz davanın veya planın iptalinin uygulamada hiçbir anlamı kalmadı. O açıdan ivedi yargılamanın yapılması çok önemli. İmar planlarının ve 18 uygulamalarının bu konu kapsamı içine alınması gerçekten önemli.

Diğer taraftan, az önce de belirtildiği gibi "H serbestliği" gerçekten -birçok demeyelim ama- bazı belediyelerde var. Örneğin bizim Kocaeli'de yok diye biliyorum ben, yedi yıl imar komisyonu başkanlığı yapmış birisi olarak söylüyorum ama maalesef, bu ciddi anlamda sıkıntı, problem. Bu, dikey yapılaşmanın da önüne geçmek için ama onların kazanılmış haklarının da korunması için buraya bir düzenleme getirilmesi isteniyor ve planlarda "H serbest" ifadesinin kaldırılması öngörülüyor.

Yine, aynı zamanda plan tadilatlarının bir kayıt altına alınması, Bakanlık tarafından takip edilmesiyle ilgili bir düzenleme yapılıyor. Onaylanan imar planlarının askıya çıkarılması ve vatandaşların bu planları, değişiklikleri şeffaf ve rahat bir şekilde görebilmesi için de yeni düzenlemeler getiriliyor. İşte, belediyede asılan imar planları aynı zamanda muhtarlık panosunda da asılacak. Aynı zamanda planın yapıldığı bölgeyi kapsayan en az değişik iki noktada da planlar ilana, askıya çıkarılacak ve planların ilan edildiğine dair orada bilgiler olacak ve otuz gün süreyle, eş zamanlı, bunların hepsi yapılmış olacak.

Yine, kesinleşmiş olan imar planlarına dava açma süresi için bir sınırlama getiriliyor. Şu anda diyelim ki 1980 yılında onaylanmış olan imar planına bugün gelip dava açılabiliyor. O tarihte onaylanmış olan imar planının üzerinden o kadar sular akmıştır ki yani o planı eskiye dönüştürmek mümkün değil veya 2000'li yıllarda onaylanmış olan plan aynı zamanda. Sadece plan değil, 18 uygulaması da bu kapsam içerisinde. 18 uygulamasını bilen arkadaşlar vardır, İmar Kanunu'nun 18'inci maddesine göre yapılan arazi ve arsa düzenlemeleri. Burada seçtiğiniz bölgedeki bütün parselleri hamur yapıyorsunuz, tek bir parsel yapıyorsunuz, ondan sonra sosyal donatı alanlarını çıkardıktan sonra imara açılan kısımları yeniden parselleyip DOP'ları düştükten sonra oradaki hak sahiplerine dağıtıyorsunuz. Dolayısıyla eski kadastro parselleri bir noktada ölmüş oluyor, artık öyle bir şey yok. Ölen insan nasıl nüfustan düşüyorsa bu parseller de aynı şekilde kadastro kayıtlarından düşmüş oluyor. Şimdi, aradan yıllar geçiyor, bana verilen o parseli aynı yerden almam da bazen mümkün olmuyor -yola giden kısım var, yeşil alana giden kısım var veya diğer sosyal donatılara giden kısımları var- başkalarının yerinden de yer verilebiliyor. Aldığınız parseli başkasına satabilirsiniz, üzerine bina yapabilirsiniz çünkü uygulamaları bitmiş, tamamlanmış. Sattığınız parsel veya üzerine bina yaptığınız parsel, iskân aldığınız parsel beş yıl sonra, altı yıl sonra mahkemede iptal ediliyor ve "Bunu eski hâline döndürün." deniliyor. Yani ölmüş insanı diriltmek nasıl mümkün değilse bu uygulamayı da eskiye dönüştürmek mümkün değil. Onun için hem ivedi yargılama kapsamına alınıyor hem de beş yıllık süreyle de bu sınırlanıyor. Aslında beş yıllık süre bile uzun bir süre olabilir ama hukuki görüşmelerde "Bu süre ancak bu kadar olabilir." diye bir ifade kullanıldı, onun üzerine, beş yıllık bir süre konuldu.

Diğer taraftan, büyükşehirlerde, şu andaki mevcut büyükşehir alanlarında nüfusu 5 binin altında olan kırsal alanlarla ilgili, bu özelliklerinin devam edip etmediğiyle ilgili büyükşehir belediye meclisine karar alma yetkisi veriliyor. Bildiğiniz gibi bu bölgelerin bazı istisnaları var; emlak vergisi muafiyetleri var, suyla ilgili indirimler var, diğer alanlarla ilgili indirimler var. Oradaki insanların hak ve hukukunu korumayla ilgili büyükşehir belediye meclisi "Evet, buranın kırsal alanı devam ediyor." derse, karar alırsa bu muafiyetlerden yararlanmaya devam edecek.

Bir başka konu, yine imar planları yapılırken birçok kurum ve kuruluşlardan görüş alınıyor, en az 30-40 üzerinde kurumdan görüş alınıyor. Bazen bu kurumlar maalesef, kanunda öngörülen süre içerisinde görüşlerini bildirmiyorlar. Kanunda on beş günlük süre veriliyor. Şimdi, görüş gelmeyince kurum planları yapmakta zorlanıyor. Burada deniliyor ki: "Öngörülen on beş günlük süre otuz güne çıkarılıyor. Eğer otuz gün içerisinde cevap gelmezse kurumun görüşünün olumlu olduğu kabul edilerek planların yapımına devam edilecek." Aksi hâlde plan yapmak mümkün değil.

Diğer taraftan, 18'inci maddenin uygulamasının iptali... Az önce ondan bahsettik, iptal edildiği zaman mahkeme kararının infazının mümkün olmayacağı bir konum oluştuğu için onunla ilgili bedele dönüştürmeler de getiriliyor. Yani 18 uygulaması yapıldı, mahkeme yedi yıl, sekiz yıl sonra iptal etti ama geri dönüşü mümkün değilse -buna da yine mahkeme ve kurum ortaklaşa karar verecekler- bu karar verildikten sonra geri dönüşü mümkün olmayan yerlerde bedele dönüştürme ve kamulaştırma işlemlerinin yapılması yönünde bir yetki getiriliyor.

Yine, bir başka düzenleme: Köylerde yapılacak olan yapılarda valilik onayı ve muhtarlığa bildirim şartı getiriliyor.

Yine, buradaki bir başka düzenleme: Kırsal yerleşik alanın ve civar sınırlarının belirlenmesi büyükşehirlerde ilçe belediyesinin teklifi ve büyükşehir belediye meclisinin onayıyla kesinleşiyor. Büyükşehir olmayan yerlerde de il genel meclisi kararıyla kesinleşmiş oluyor.

Bir başka düzenleme: Kırsal yerleşik alan ve civar sınırları içerisinde yapılacak yapılarla ilgili kurumların yapacakları etütler, projeler, uygulamalarla ilgili görüşler, harçlar, ücretler, döner sermaye ücretleri ve bunlara benzer herhangi bir ad altında, herhangi bir ücret alınamayacağı konusunda bir düzenleme getiriliyor. Bu da özellikle, kırsal alanda yaşayan vatandaşlarımız açısından ciddi bir avantaj sağlamış oluyor.

Yine, kaçak yapılarla ilgili... Tespit edildiği an üçüncü şahısları bilgilendirme açısından bunun tapuya bildirilmesi ve aynı zamanda, bu bildirimin bir nüshasının da muhtarlığa ve Bakanlığa bildirilmesi yönünde bir düzenleme var. Kaçak yapıların, sadece kaçak yapılan binanın ilgili kısmının inşaat yapım maliyeti hesap edilerek cezası belirleniyordu, burada sadece yapıya bağlı değil, aynı zamanda, yapının üzerine oturduğu arsanın değeriyle de ilintili olduğu için bu cezanın hesaplanmasında arsanın değerinin de dikkate alınması öneriliyor.

Yine, özellikle, nüfus yapısı, yoğunluk, kat adedi ve bina yüksekliğiyle ilgili parsel bazlı plan tadilatı kesinlikle yasaklanıyor burada ve ada bazlı tadilat öneriliyor. Vatandaşların tamamının talebinin olması hâlinde bu gerçekleşiyor. Buradaki amaç, zaten mevcut, onaylanmış olan planlarda çok çok zorunluluk olmadığı sürece bir değişiklik yapılmasını önlemek.

Yine, bir başka konu: Bu da uygulamada büyük sıkıntı doğuruyordu. Örneğin, plan tadilatı yapıyor, emsal artışı yapıyor, emsal artışının karşılığında oluşan sosyal donatıları 10 kilometre uzakta bir başka yerde gösteriliyordu, yeşil alanı orada, otoparkı orada gösteriliyordu. Bu düzenlemede, plan tadilatı yapılan bölgenin ağırlık merkezinden itibaren en fazla 500 metre yarıçaplı alan içerisinde sosyal donatıları temin etme ve orada oluşturma mecburiyeti getiriliyor. Gerçekten, bu da önemli, o bölgede yaşayan insanların kullanacağı alanların korunması açısından önemli bir düzenleme.

Değer artışları belediyeler ve Bakanlık arasında paylaştırılıyor.

Yine, bu düzenlemede, özellikle yapı denetim firmalarını ilgilendiren bir konu var. Organize sanayi bölgeleri içerisinde yapı denetim firmalarının aldığı ücret, belirlenen birim fiyatının yüzde 70'inden az oluyordu. Burada bir düzenleme yapıldı, bu yüzde 70'lik oran yüzde 30'a çekildi. Böylece, oradaki yapı denetim firmalarının da hak ve hukukları korunmuş oldu.

Son olarak Sayın Başkanım, bir başka konu, uzman mühendislik konusu. Gerçekten ben bunu önemsiyorum. Aslında burada bir giriş yapıldı ama bununla ilgili belki daha detaylı bir çalışma yapılması lazım. Bunu hep bir örnek olarak veririm: 24'üncü Dönemde eczacılarla ilgili bir düzenleme yaptık. O düzenlemede dedik ki: Bir ilde, ilçede, yerleşim alanında eczane açılacaksa en az 30 bin kişiye bir eczane olmalı yani 50 bin nüfus varsa 1 eczane açılabilir, 60 bin nüfus varsa 2 eczane açılabilir. İkincisi: Eczacı, okuldan mezun olur olmaz gelip hemen Kızılay'ın merkezinde, Çankaya'da eczane açamayacak. Bir puanlama sistemi getirildi, bu puanlamaya göre, puanı yükseldikçe kademe ilerlemesi yapacak. Bence mühendisler için de böyle bir düzenleme yapılması lazım. Şimdi, mühendis olan arkadaşlarımız var, otuz yıllık, kırk yıllık mühendis olanlar var -benim de otuzu geçti herhâlde, öyle tahmin ediyorum- okuldan mezun olduğumuz bilgiler ile bugün elde ettiğimiz deneyimle, okuldaki öğrendiğimizin üzerine koyduğumuz deneyimle çok çok daha farklı konumdayız. Dolayısıyla, okuldan mezun olan bir inşaat mühendisinin, bir mimarın kalkıp 10 katlı, 20 katlı, 30 katlı bina projesini çizmesi ne kadar doğru, onu özellikle buradaki mühendislerin takdirine sunuyorum. Onun için, bana göre, böyle bir düzenlemenin yapılması lazım, getirilmesi lazım. Bu bir başlangıçtır; onun için, ben bu düzenlemeyi getiren arkadaşlara da önerenlere de ayrıca teşekkür ediyorum.

Başlangıçta da söylediğim gibi, bu yasa, tamamıyla arazide karşılaşılan sıkıntıların, problemlerin giderilmesine ve işlerin daha hızlı bir şekilde yürümesine, geri dönüşü mümkün olmayan uygulamaların önüne geçilmesine yönelik bir düzenleme. Emeği geçen arkadaşlara tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum Başkanım.