| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .01.2020 |
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; aslında bütün konuşmacılara ben buradan teşekkür ediyorum ve kanunun ilgili maddeleriyle ilgili düşünceleri konusunda da şahsım olarak istifade ettiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Şüphesiz bazı eleştiriler ifrata kaçmış olmakla birlikte, netice itibarıyla, demokrasinin temel gereklerinin işlevi olarak da düşünüyorum. Bu açıdan, aldığım bazı notlar var, onlara cevap vermeye gayret edeyim.
Bu cezaların eşitliği, Anayasa'ya göre eşitliğiyle ilgili konuyu tekrar gündeme getirdik ve orada aslında biz, emlak vergilerini tespit ederken... Yani burada söz konusu şey, işin püf noktası, kaçak alanın arsa metrekaresine çıkan oranı ile emlak vergisine esas kabul edilen arazi metrekaresinin birim fiyatının çarpımıdır. Zaten, biz emlak vergilerini tespit ederken böyle yapıyoruz. Tüm yerel yönetimler, tüm bileşenleriyle yani muhtarını, ticaret odasını, sanayi odasını, reel sektör temsilcilerini, o ilde yaşayan ve konuyla ilgili bütün bileşenleri bir araya getirmek suretiyle dört yılda bir emlak değer tespiti yaparlar.
Şimdi şöyle de yaklaşabiliriz: Bırakın Türkiye'yi, bir ilçenin bile ana artere, merkeze yakın ana arterindeki emlak değeri farklı, daha kenarda, daha köşedeki bir binanın emlak değeri farklı. Biz bütün bir ilçe sınırları içindeki emlak değerini tespit ederken tek birim olarak kabul etmiyoruz ki. Siz çok iyi bir yerde, çok pahalı bir yerde yapılan inşaata aykırılık teşkil eden kaçak yapı yapıyorsunuz, farz edelim 20 metrekare kaçak yer yapıyorsunuz ama buna karşın, değeri oldukça düşük, gerçek anlamda karşılığı da olmayan bir yerde bir garibanın yaptığı kaçak yapıyı -tabii bu kaçakları özendirmek için söylemiyorum sözü- aynı olarak değerlendiriyorsunuz. Bunu da Bayındırlık Bakanlığının her yıl açıkladığı yaklaşık birim maliyetinin onda 1'iyle çarpıyorsunuz. Bu olmaz, bu adaletsizlik olur. Bir, adaletsizlik var; iki, caydırıcılık yok o zaman. Kaldı ki bir şey daha söyleyeyim, bu kaçak yapılarla ilgili cezaları ödeseler bile yıkımdan kurtulamıyorlar arkadaşlar. Yani cezayı ödeyecek ama yapılan çalışmalardan, belediyenin tutanaklarından sonra kesinlikle orayı yıkmak zorunda kalacak. Peki, yıkmazsa ne olacak? On beş yıl yerel yönetim deneyimlerimiz var. Şimdi, arkadaşlarımız genel olarak baktıklarında, merkezî hükûmetin veya merkezin yerele, merkezin çevreye tasallutu gibi düşünülüyor ama bir uygulamacı olarak geçmişi koyduğumda, aslında, bu, tüm yerel yönetimleri aynı zamanda da güçlendirecektir. Neden? Çünkü tüm yerel yönetimlerin temsilciliği belediye başkanlarımız, gözlerinin önünde yapılan bu kaçak yapıları; bir, cezai müeyyidelerinin artık çok yüksek olduğu konusunda uyaracaktır; iki, bu yapılan kaçaklar tespit edildiğinde tapunun beyanlar hanesine geçecek; üç, farz edelim ki belediyeler bunu göz ardı etti, merkezî hükûmet tarafından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yıkılacaktır ve yıkımda mevcut masrafın yüzde 100'ü yerel yönetimlerden alınacaktır.
Şimdi, bir yerel yönetici, bir belediye başkanı, aslında, bunu, merkezî hükûmet veya merkez tarafından kendisine dikte edilmiş bir düşünce olarak kabul etmez. Bir belediye başkanı aslında görevini yaparken çok daha rahat yapabilir, bunu yaşayan biri olarak söylüyorum.
Neticede, şu ana kadar yapılmış bütün cezai müeyyideler... Bu İmar Kanunu'nun 32 ile 42'nci maddesinde de öyle. Neticede, bu, merkezî hükûmetin veya merkezin yerele tasallutu veya tahakkümü değil, tam tersine yerelin kendisini daha fazla sorumluluk sahibi hissetmesi ve işini daha rahat yapması gibi düşünüyorum ben.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Mustafa Bey, yalnız soru sayısı çok fazla, böyle daha kısa cevaplar alırsak...
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Ben, bir defa, tekrar teşekkür ediyorum; Baki Bey'e teşekkür ediyorum, Akif Hamzaçebi'ye teşekkür ediyorum, Hocama, tüm arkadaşlarımıza ve kendi arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Biz, bu teklifi, yaklaşık dört aydan fazladır buradaki arkadaşlarımızla, Komisyonda bulunan AK PARTİ'li arkadaşlarımızla ve şu anda burada bulunmayan arkadaşlarımızla geceli gündüzlü çalışarak yapılmış bir çalışmanın yeniden gözden geçirilmesi ve tüm bu yasalara sadece tek boyutlu, iki boyutlu değil, 360 derece yaklaşarak bunun son hâlini getirerek gerçekleştirdik.
Bunun için, buradan da başta Sayın Başkanım siz olmak üzere, emeği geçen tüm arkadaşlara buradan teşekkür ediyorum.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Ama Gökan Bey diyor ki: "Kendileri kırk sekiz gün çalışmışlar, bize kırk sekiz saat öngörüyorlar."
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Kırk sekiz günden fazla çalıştık ama Gökan Bey, inanın bunlar alanda uygulandığında karşılaşılacak memnuniyet veya problemleri sizin adınıza düşünerek gerçekleştirdik ve netice itibarıyla da size sunuyoruz şüphesiz ve bu yapılan çalışmalarda da...
Bir şey daha söyleyeyim: Burada bazı arkadaşlarımızın gerçekten çok olumlu tespitleri oldu; bizim de süreç içerisinde atladığımız ve düzenlemeyi düşündüğümüz tespitlerden bir tanesini Akif Hamzaçebi yaptı mesela, biraz sonra da hep beraber göreceğiz.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - "Hüküm ve tasarrufu" ibaresi sorulmuştu.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - O konu çok önemli.
Şimdi, TOKİ...
Arkadaşlar, ben size bu mevzuyu dilim döndüğünce anlatmayı düşünüyorum.
Şimdi, yasa çıkmış...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Teklif sahibine de süre koyma oylaması yapabiliyor muyuz?
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Yok, bitireceğim Başkanım, çok fazla vaktinizi almayacağım.
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) - TOKİ arazileriyle ilgili bir yanlış anlama var, onu açıklaması lazım.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Evet, onu açıklamam gerekiyor.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Buyurun.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Şimdi, burada, ilk etapta, dışarıdan bakıldığında belediyelerin yetkileri TOKİ'ye veriliyor diye görünüyor...
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) - Hiç alakası yok.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Aslında hiç alakası yok, doğru.
Belediyenin hakları devam ediyor aslında, hem de ne zamandan beri devam ediyor? Maddelere tamamen detaylı baktığımızda 1988 yılında TOKİ'den belediyelere devredilmiş ve bu süreç içerisinde belediyelerin başlattığı gecekondu uygulama alanlarının sorumlusu, tek sorumlusu yine belediyelerdir.
Evet, 1988 yılında çıkarılan kanunda "TOKİ tek yetkilidir." denilmiştir ve yetkileri belediyeye verilmiştir. Sonra 2000 yılında bir kanun çıkmış, bu çıkan kanunda, 2000 yılından önce başlatılmış, TOKİ tarafından başlatılmış gecekondu önleme bölgelerinin sorumluluğu TOKİ'de, 2002 yılından sonra da gecekondu bölgelerinde yetkili TOKİ denilmiştir.
Şimdi, bu 2 kanun var. Bir arkadaşımız şunu söyledi: Yani "Nereden gerekti bu? Bu uygulamalarda nerede bir sıkıntıyla karşılaşıldı?"
Mesela 1988 yılında ve 2000 yılında çıkarılmış kanunlarda aslında çelişki var. Birinde TOKİ'nin yetkileri belediyeye verilmiş, birinde "TOKİ yetkilidir." denilmiş fakat Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Mersin ili Akdeniz ilçesi Çay, Çilek ve Özgürlük Mahalleleri Gecekondu Önleme Bölgesi Dönüşüm Projesi'nde mahkemeye gidilmiş ve hâkim TOKİ yerine belediyeyi sorumlu tutmuş. Orada bir sıkıntı var. Yani projeyi başlatan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ama dava sonucunda da TOKİ saf dışı kalmış. Sadece orası değil, Uşak ili merkez ilçesi Durak ve Sarayaltı mahalleleri Gecekondu Önleme Bölgesi Dönüşüm Projelerinde aynı problem yaşanmış, yine Samsun ili İlkadım Kılıçdede Mahallesi Gecekondu Önleme Bölgelerinde bu problemler yaşanmış.
Peki, biz şu anda ne öneriyoruz mevcut yasada? Mevcut yasanın birinci fıkrasında diyoruz ki: "2008 yılından önce Bayındırlık Bakanlığı tarafından oluşturulan Gecekondu Önleme Bölgelerinde TOKİ yetkilidir." Bakın, belediye yok zaten burada. Yani belediyelerin burada herhangi bir işi belediyeden alınmış ve TOKİ'ye verilmiş değil.
Yine, birinci fıkrada, 2008'den sonra da belediye sınırları içerisinde ve dışında TOKİ tarafından oluşturulan alanlarda yine TOKİ yetkilidir.
Gelen teklifte aynı maddenin ikinci fıkrasında diyoruz ki: "1988 yılında 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında oluşturulmuş ya da oluşturulacak alanlarda belediyeler yetkilidir."