KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize iyi günler diliyorum.

Şimdi, 7'nci madde de çok fazla konu başlığıyla ilgili düzenleme getiriyor. Burada, planlar, plan değişiklikleri ve revizyonların kayıt altına alınması ve bunların Bakanlıkça oluşturulan elektronik ortama yüklenerek sistem üzerinden numara alınmasına zorunluluk getiriyor. Bu, bence de doğru bir uygulama, bu konuyla ilgili yapılan değişikliği doğru buluyorum. Yapılmış olan imar planlarının nerede askıya çıktığına ilişkin o mahallede muhtarlıklarda ilgili ilan panosuna bildiri ve duyuru yapılmasını da, muhtarın da bu konuda bilgilendirilmesini de doğru buluyorum. Ancak burada bir şeyi dikkate almak gerekiyor. İmar planlarını biz muhtarlıkta bilgiye sunduk, askıya da çıkardık. Fakat şimdi artık elektronik ortamda tüm yurttaşlarımızın e-devlet şifreleri var, e-devlet üzerinden bütün devletle ilgili işlemlerini yapabiliyorlar ancak bu planlara ilişkin itiraz yapabilmeleri için mutlaka ilgili kuruma şahsen başvurup müracaat etmeleri gerekiyor. Yani bunun da artık teknolojinin, bilişimin bize sağladığı olanaklardan yararlanması gerekir. Kişi eğer kendisiyle ilgili, ilgilendiği konuyla ilgili itiraz edecekse sadece noterden vekâlet yoluyla ya da kendisinin bizzat müracaatı değil, e-devlet üzerinden kendi kimlik numarasıyla itiraz yapabilmeli, onun önünün açılması gerekir. Burada ona ilişkin bir düzenleme görmedim.

Yine, burada parselasyon planlarına dava açmayla ilgili farklı görüşler ifade edildi. Bu, beş yıl olabilir Borçlar Kanunu'na göre, on yıl olabilir. Belediyeyi yönetenler açısından bakıldığı zaman beş yıl uzun bir süre. Yani kamuyu yönetenler için bu beş yıl çok uzun bir süre. Ama vatandaş açısından da beş yıl kısa bir süre hak kaybına uğramamak açısından. Burada, parselde mülkü olan, bu parsel üzerinde tapu kayıtları olan yurttaşların imar planıyla ilgili gene elektronik ortamda bilgilendirilmesinin de yapılması konusunda bir düzenlemeye ihtiyaç var. Yani zamanı öne alalım ama artık coğrafi bilgi sistemimizde biz milyonlarca bilgiyi depolayabiliyorsak o zaman bu plan sınırları içindeki tapu maliklerinin bilgilendirilmesiyle ilgili bir düzenleme yapılması durumunda belediyelerin de, ilgili kamu kurumlarının da planların geriye dönük olası zararlarından etkilenmemesi için beş yıllık süre uygun olabilir. Ama burada yurttaşın mutlak suretle bilgilendirilmesiyle ilgili teknolojinin de bu kadar ilerlediği bir dönemde bir yöntemin bulunması gerekir.

"İmar planlarında bina yükseklikleri en çok olarak belirlenemez." diyor. Dün de bu konuyla ilgili fikrimi söylemiştim. Burada, en sıkıntılı kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arkadaşlar. Yani bu konularla ilgili belediye meclislerinin... Belediye meclisinde de görev yaptım, içinizde meclislerde de görev yapan arkadaşlarımız var, belediye başkanlığı yapanlar var. Siz böyle bir karar aldığınızda mutlaka dönüp bunu önce kendi partinizdeki, kendi ilçenizdeki, kendi beldenizdeki insanlara anlatmak zorundasınız. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yapmış olduğu planlarda bu bürokratların hiçbiri bölge halkına da hesap vermediği için, bu konuyla ilgili bir sıkıntı var. Yani bakanlık bunu getiriyor, en fazla da kendisinin bunu uymasını istiyoruz. Bölgenin genel bina yüksekliklerine uygun olarak silüet belirlenmesi konusunda bu, daha çok tabii, büyükşehirler için geçerli, Anadolu'da yüksek yapı noktasında çok fazla bir talep olduğunu bilmiyorum, varsa da nasıl çözüldüğü konusunda da bilgim yok. Ama büyükşehirlerde mutlaka bizim yüksek yapıların nerelerde yapılacağı konusunda çevre planlarına mutlaka kısıtlılık getirmemiz gerekir. Yani bir şehrin bütün mahallelerinde yüksek yapı yapılamaz arkadaşlar. Bir şehirde yüksek yapı yapılabilir. Şimdi ilave ettik biz dedik ki: "Sanayi yapıları, ibadethaneler..." Anten binaları ne yapacağız? Televizyon vericileri yapılırsa ne yapacağız? Onu neye koyacağız? Yani İstanbul'da şu anda Çamlıca'da yapılan çok yüksek bir verici var. Konya'da büyük bir verici yapacak olursak nasıl bunu tanımlayacağız? Yani mimari tasarımın gerektirdiği bazı yapılarla ilgili yükseklik de istisnai tutulabilir. O şehrin sembolü olabilecek yükseklikteki bazı yapılar yapılabilir ama ilke olarak sınırlamanın plan bütünlüğü içinde getirilmesinin doğru olduğunu belirtmek istiyorum.

Şimdi, "Büyükşehir belediyesi sınırlarının il sınırı olması dolayısıyla mahalleye dönüşen ve nüfus 5 binin altında kalan yerlerin kırsal yerleşim özelliğinin devam edip etmediğine büyükşehir belediyesi meclisince karar verilir."

Sayın Demir, bu büyükşehir belediyesinde İstanbul'da Çatalca, Silivri, Şile gibi büyükşehir statüsüne geçmiş ve 2004 yılında büyükşehir olduğu için İstanbul ve Kocaeli'yle ilgili getirilmiş bir büyükşehir yasası vardı. Bu yasa daha sonra diğer büyükşehir yasalarıyla birlikte beş yıl süresince emlak vergisinden istisna tutuldu köylüden ve suyu da dörtte 1 oranında ödemeyle bir düzenleme getirildi. Sonra bu yasal düzenleme üç yıl daha uzatıldı. Ancak geçtiğimiz 2019 yılı içinde İstanbul'daki köylerin gerçekte köy olmadığı ve buralarda vergiden istisna tutulmanın da hem belediyeler açısından hem de uygulama açısından sıkıntı olduğunu ifade ettik ve bu düzeltildi İstanbul ve İzmit için. Ancak orada belki dikkatten kaçan bir şey vardı. Gerçekten, bu da İstanbul'da tarım ve hayvancılıkla geçinen, nüfusu da 5 binin altındaki köylerin su tarifelerini ilgili İSKİ idaresi normal şehir tarifesine getirdi. Bundan dolayı büyükşehir belediye meclisine konu aksettirildi, gruplar arası görüşme yapıldı, bize de -Meclise- bu konu aksettirildi. Bu madde bu sorunu çözmek için mi kondu, o konuda bir bilgi verirseniz çok mutlu olurum. Eğer bu çözecekse yani İstanbul'un köyü mahalleye dönüşse bile orada hâlâ köy statüsünde yaşayan insanlarımız var ve bunların da bu yasayla birlikte başka büyükşehirlerdeki yurttaşlarımızın da köylerde yaşayanlara tanınan imtiyazlardan yararlanmasının iyi olacağını düşünüyorum.

Teşekkür ederim.