| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi (2/2555) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 28 .01.2020 |
MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Kilis) - Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikli olarak, kanunun geneli üzerinde yapılan görüşmeler esnasında kafalardaki müphem, muğlak veya anlaşılamayan bazı şeylere değinmek isterim.
Bir: "Bekçilik" diye yeni bir müessese oluşturulmamaktadır. 14/7/1966 tarih ve 772 sayılı Kanun'un 1'inci maddesinde, öncelikle okuduklarımızdan, yazdıklarımızdan bir şey çıkaramamanın acaba eksikliğini mi taşıyoruz diye defalarca baktık. 1966 tarihinden bugüne elli dört sene geçmiş. Elli dört yıldan bu yana yürürlükte olan kanunu bizim Sina Akşin Hoca'nın Sened-i İttifak üzerine yapmış olduğu bir çalışmada herkesin yazılmış onlarca cilt kitaba atıfta bulunarak ama yanlış temel üzerine kurdukları binayı yıktığını hatırlıyorum Mülkiye yıllarından. Şimdi ben de buradan hareketle diyorum ki: Elli dört yıldan beri yürürlükte olan kanunun 2'nci maddesinde aynen şöyle diyor: "Çarşı ve mahalle bekçi teşkilatı, en büyük mülkiye amirinin emrinde, genel zabıtaya yardımcı, silahlı bir kuruluştur." Çok merak ediyorum, bu kanunda ilk kez mi silahlı bir yardımcı kuruluş tabiri geliyor? Bu bir.
Yine, ayrı bir teşkilattan bahsediliyor. Ayrı bir teşkilat değil. Hiyerarşik yapılanma içerisinde zikredilen bir yapı, o zaman ayrı bir yapı değildir. Eski kanunda da aynısı var; mevcut kanunda, getirmeye çalıştığımız kanunda da aynısı var. "Görevli bulunduğu amirin hiyerarşik denetimi altındadır." diyor ve bu konuyla ilgili olarak da çıkarılacak yönetmeliğe de atıfta bulunuyor. Şimdi bütün bunlardan sonra nasıl bir ayrı teşkilattan bahsedilebiliyor, bir.
İkincisi, eğer ayrı bir kolluk gücünden bahsedilecek olsaydı 81 il, 926 ilçede mülki amirlere bağlı ayrı bir kolluk gücü tehdidini bugüne kadar görmemiz gerekirdi.
Hocam daha iyi bilir, kendisinin elbette ki görüşlerine, bilgisine saygımız sonsuzdur ancak herkes görev alanının dışına çıkabilir ama buna karşılık da getirilen birtakım cezai tedbirler tıpkı poliste olduğu gibi bekçide de vardır. Polis de üst arama yaparken, genel görevlerini yerine getirirken görevi dışına çıkabilir. O zaman gerekli soruşturmanın ve hem adli hem idari soruşturmaların nasıl yapıldığını hepimiz yıllardan beri biliyoruz, söylemeye de gerek duymuyoruz.
Yine, eski kanunda 3'üncü maddede -çünkü genelden çok söylendi- bekçinin 3'üncü maddesinin (a) fıkrasının birinci bendinde "yakalama", ikinci bendinde "yakalama", üçüncü bendinde "önleyici tedbir", dördüncü bendinde "önleyici tedbirleri" aynen olduğu gibi, sadece metnin düzenlenmesi sırasında yer değiştirmiştir. Yani elli dört yıldan beri var olan bir kanundan günün değişen şartlarına ve asayişe müessir olayların değişen konseptine uygun olaraktan kanunu güncellemek, yeni tanımlar yapmak ihtiyacı doğmuştur yoksa yeni bir kuruluş asla hepimizin bildiği gibi doğmamıştır. Eğer öyle olsaydı benim de kaymakamlık yıllarımda maiyetimizde bekçiler vardı, silahlıydı ama hiçbir zaman onlar da ayrı bir silahlı güvenlik kuruluşu olarak değerlendirilmedi. Eğer öyle olsaydı bugüne kadar geçen elli dört yıllık süre zarfında kelimelere farklı anlamlar yükleme zorluğu yaşanmazdı, böyle bir kavram da ortaya çıkmazdı diye düşünüyorum. Farklı bir silahlı güvenlik gücü olmadığını düşünüyoruz, kanunu yazarken de böyle bir mantık hiçbir zaman gütmemiştik.
Yine, kanunun geneli üzerinde yapılan görüşmeler esnasında genel söylenen şuydu: Polisin görev tanımlarının belirlendiği gibi bekçilerin de görev tanımlarının detaylı, ayrıntılı olarak söylenmesi istendi. Oysa bize okullarda hep şu öğretildi: Hocam çok daha iyi bilir, yasaların, yazılı metinlerin, hukuk metinlerinin hiyerarşik sıralamasını Anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik, yönerge ve aşağıya doğru giden bir sıralamayı hukuk eğitiminin daha başlangıcında, hukukun temel kavramları dersinde hepimiz almışızdır. Dolayısıyla her şeyi yasa metnine sokmanın imkânsızlığını da bu Komisyonun takdir edeceğini sanıyorum. Dolayısıyla kanuna her şeyi sokarsanız bu sefer idarenin takdir yetkisi nerede kalacak? Ve yasayı 18-19 maddeyi nasıl bir güçlükle ince eleyip sık dokuyaraktan yaptığımızı biliyoruz. Peki, polisin, bekçinin attığı her adımı bir kanuna yazabilmenin hani o olabilirliği -hani hocam daha iyi bilir- ecnebilerin "capability" dedikleri bir şeyi bir kanun yapıcının yapabilme imkânı var mıdır, Komisyonumuza bunu sormak istiyorum. Dolayısıyla yeni bir şey yok, sadece günün değişen şartlarına uyarlama var diye düşünüyorum.