KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sakin...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Arkadaşlar, usule ilişkin söyleyeceklerim de önemlidir, güzel konuşuyorsunuz ama. Sayın Bakanı da arada kurban etmişler herhâlde. Böyle çok karışık olunca daha sakin bakanları gönderiyorlar.

Sayın Başkan, güzel, getirdiniz, bize de görüşelim dediniz ama şimdi ben gece baktım işin içinden çıkamadım yani bir teklif, başka bir teklif, tekrar, bir gün önce bir teklif, iki gün önce başka bir teklif yani böyle garip bir şey oluyor Sayın Bakanım. Böyle bir kanun şeyi olur mu ya? "Getirecekseniz alın Bakanlar Kuruluna." diye defalarca söyledik. Daha geçen hafta "Torbadaki Hukuk" diye kitabım çıktı, yapmış olduğunuz usulsüzlükler, her şeyin torbaya doldurulduğuna dair yani artık şey oldu, külliyat hâline geldi. Şimdi bakıyorum, içinde millî eğitim var.

Sayın Bakanım, bunlara yani "Kanunun yaptığı, mahkemeden çıkan kararları aklama yeri mi oldu?" dedik, yine başka şey geldi. Burada tartıştık "Yeşilay, Kızılay" dedik, yine aynı şeyler içine girmiş. Yani o kadar farklı alandaki şeyler buraya getirilip torba yapılıyor ki usulen bunun burada görüşülmemesi lazım yani Meclis Başkanlığının bu şekliyle birini oradan, birini buradan bu kanun tekliflerini kabul etmemesi lazım. Böyle bir şey olur mu? Eğer öyle bir torba yapacaksanız da Bakanlar Kuruluna alıp, tasarı hâline getirip ilgili kuruluşlardan görüş almamız lazım. Bir gün önce gelmiş, 19'unda; bir gün önce gelmiş, 20'sinde. Sayın Başkan bize ondan sonra gündem daveti göndermiş.

SÜMER ORAL (Manisa) - Kitabınızı güçlendiriyor!

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Böyle bir şey olamaz! Yani anlamıyorum, Millî Eğitim Bakanlığının atamalarıyla ilgili mahkeme kararı var. Bunu buraya kanun teklifi olarak nasıl getiriyorsunuz? Mahkemede iptal edilmiş bir şey var.

Öbür tarafta Yeşilay'la ilgili bir sürü şeyler var, Kızılay'la ilgili var. Yani fetvacı hocanın oğlunu oraya başkan yapmışız, aileden bir sürü adam girmiş, yeni vakıf şeyi daha taze çıkıyor, nasıl denk getiriyorsunuz bilmiyorum. Vakfın senedi Resmî Gazete'de yayınlanırken kanun buraya geliyor. Yani bunları nasıl, kim ayarlıyor; ben gerçekten merak ediyorum. Gazeteye baktım, Yeşilay'la ilgili vakfın senedi yayımlanmış. Resmî Gazete'ye bakıyorum, merak ettim, yönetim kurulu sayfası boş arkadaşlar. Satır satır, mahkeme kararıyla, biliyorsunuz, vakıfların tescili gazetede yayınlanıyor. İlanlara bakıyorum, yukarıdan aşağıya, amacı şu, bilmem nesi bu... Bu nasıl bir Resmî Gazete anlayışı, bu nasıl bir yayın, onu da anlamıyorum. Kim bunun yönetim kurulu üyeleri? Yani tamam, derneği gördük, derneğin yönetim kurulu üyeleri sırayla web sitesinde var. Vakıf kurulmuş, vakfın mütevelli heyeti bilmem nesi olması lazım.

Bir daha söylüyorum, Resmî Gazete, 18'indeki Resmî Gazete'de ilan var. İndirdim baktım, bir daha söylüyorum, Sayın Başkanım, yönetim kurulu satırının karşısı boş. Şimdi niye getiriyorsunuz aynı anda? Tescili ta geçen sene çıkardığımız kanuna göre kurulmuş bir vakıf var. Vakfın senedi yayınlanırken aynı anda... Bonus gibi, aceleniz ne, ben anlamıyorum. Burada, bizim alt komisyonda devam eden Bankacılık Kanunu'muz var mı? Dün toplanamadık. Var. Ekonomik ve Sosyal Konsey... "Bir günde çıkaralım." dediniz, alt komisyona koyduk.

Bekliyor mu Sayın Bakanım? Siz buradaydınız. Bekliyor? Şimdi bunun ne acelesi var? Birisi çıksın... Bu gündeme bunun aceleyle sokulmasını, hem de 18'inde vakıf senedi ilan edilirken 19'unda, 20'sinde kanun teklifi verilmesini ben anlamıyorum kusura bakmayın. Yani bu şekliyle bu kanun tekliflerinin burada görüşülmesini bu hâliyle bir kere doğru bulmuyorum.

İkincisi: İlla ki görüşecekseniz de oturup yeniden Hükûmet de bir baksın... Yani 19'unda, 20'sinde gelene ne zaman baktı arkadaşlar, nasıl hazırlandı?

İZZET ÇETİN (Ankara) - Saraydan gelmiş, belli!

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ben iki gece bitiremedim, önceki gün sabah dörde kadar otururken biraz bakmıştım, dün yeniden baktım, gerçekten şaşırdım Sayın Başkanım yani.

Peki, ben söyleyeyim, öbür tarafta Yeşilay Derneği var, Kızılay Derneği var. Yeşilay'ın Derneği varken bir de vakıf kurduk zorla, "Yapmayın." dememize rağmen. Bakın, diyorum, vakfın yöneticisi yok. Yeşilay Derneği'nin yönetiminde teklif sahibi arkadaşımız ama Cevdet Bey'i göremedim, belki diğer arkadaşlar buradadır, üçünde de Cevdet Bey'in teklifi var. Sağ olsun, sigarayla ilgili de, birtakım şeylerle ilgili mücadele ediyor ama bunu yaparken burada tek liste katılmış, İhsan Karaman'ın başkanlığında devam ediyor. Yönetim kurulunda Sayın Erdoğan'ın kızı Esra Albayrak var, öbür taraftan bakıyoruz, Muhammet İhsan Karaman, fetvacı hocamız, sağ olsun, rüşvet ile hırsızlığı ayırt eden İhsan Karaman'ın oğlu var. Öbür taraftan bakıyoruz, o dönemde sağlıktan sorumlu olan belediyedeki arkadaşı var. Beri taraftan bakıyoruz, AKP İstanbul Yönetim Kurulu yedek üyesi var. Başka bakıyoruz, yine bu dönemde bakanlıkta göreve atanmış arkadaşlar var. Şimdi, şu anda resmî olarak burada nasıl bir şey uygulamaya çalışıyorsunuz? En azından bir iki hafta geçsin, bir görelim, ben merak ediyorum değerli arkadaşlar. Yani Numan Kurtulmuş'la beraber gelen arkadaşlar da var, hepsini biliyoruz da birkaçını söyledim size.

Şimdi, böyle bir şey var iken... Bakın bir daha söylüyorum, 18'inde yayınlanan Resmî Gazete'nin şeyi önümde duruyor Sayın Başkanım, Sayın Bakanım. Vakfın adı var, vakfedenler Yeşilay Cemiyeti. Aşağıya bakıyorum, vakfın yönetim kurulu yok, vakfın mal varlığı 3 milyon, mal varlığının tamamı 3 milyon. Biz "Bir yılda 15 milyon buraya para aktaralım." diyoruz. Yani, şimdi, hakikaten, böyle vakıf, bir vakıf mal varlığı kurulurken amacını gerçekleştirecek şekilde mal varlığı istenir, vakfılar senedinde bunlar yazılır. Şimdi 3 milyon mal varlığı konulan bir vakfa ki o da herhâlde binayla ilgilidir...

Öbür taraftan bakıyoruz, Sayın Başkanım, Yeşilay'ın genel kurulunda kavgalar çıkıyor, Kızılay'ın genel kurulunda kavgalar çıkıyor, mal varlıklarının satılması... Gündeme koyuyorlar, tüzük değişikliği yapmak üzere. Niye? Mal varlıklarının satışı. Diyor ki: "Bizim güzel yerlerde binalarımız var, amaca uygun yapmıyor." Öbür tarafdan biz ne koyuyoruz? Bir taraftan elindeki mal varlığını, binasını satmak üzere yetki istiyor, biz de "Kamu kurumlarının hazine binalarını onlara verelim." diye koyuyoruz. Nasıl bir şey ben anlamadım. Onun için, bunların böyle aceleyle geçirilmesi...

BAŞKAN - Sayın Günal...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım, yani bu kadar soru işareti ve tartışmalı konular varken bunların hepsinin yine bir torbaya konulmasını açıkçası doğru bulmuyoruz yani bu şekliyle kanun yapma tekniği açısından da uygun bulmuyoruz. Hele hele, dediğim gibi, öncelikle sizden, Hükûmet adına geldiyseniz, bu konuda açıklık istiyorum. Neden? Bu Resmî Gazete'de ilan edilirken yönetim kurulu kısmı boş. Yönetim kurulu oluşturulmadıysa neden yayınlıyorsunuz? Resmî Gazete, Başbakanlığa bağlı bir yer. Yani o vakfın ayrıcalığı mı var, birinin görmesini mi istemiyorsunuz? Yani dernekteki yönetim kurulu belli. Vakfın yönetim kurulunda kim var? Sadece vakfeden Yeşilay Cemiyeti. Tamam, yazdık. Ha, bunlar ortadayken bunun böyle görüşülmesini ben açıkçası yangından mal kaçırmak gibi görüyorum. Tartışmalı şeyler var, lütfen bunları arkadaşlarımız bir irdelesinler, bir zaman kazanalım. Tekrar görüşürüz. Acelesi olan burada bir şey yok. Zaten öğretmenlerle ilgili olanı iki defa yargıdan dönmüş olmasına rağmen buraya yine getirip koyuyoruz. Bunların yeniden değerlendirilmesi gerekir.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Eksik bilgiyle mi Resmî Gazete'de yayımlanmış?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Evet, aynen burada duruyor, "yönetim kurulu" yazmış, iki nokta üst üste, hiçbir şey yok. Yani özellikle de aradığım oydu zaten. Kimler var Yeşilay'ın vakfının yönetiminde diye ona baktım, özellikle de aradığım yer de boş bırakılmış Resmî Gazete'de.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Saray o konuda çalışamamış!

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Olacaksa da bir alt komisyon kurun, zaman kazanalım, arkadaşlar bir incelesin.