KOMİSYON KONUŞMASI

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; ben de usul açısından birkaç söz söylemek istiyorum. Ancak ben konuşan hiç kimsenin sözüne müdahale etmedim, kesmedim. Benim sizden ricam da ben konuşurken müdahale edilmemesini özellikle sizlerden rica ediyorum.

Eminim şu anda Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç ve Sayın Başbakan Davutoğlu'nun kulakları çınlıyordur. Neden çınlıyor? Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 15 Eylül 2014 tarihinde Bakanlar Kurulu sonrasında şunu söyledi, dedi ki: "Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun verdiği talimat kapsamında torba kanun olarak nitelendirilen çok maddeli yasaları artık Meclis'e getirmeyeceğiz. Yasama sıfır hata kabul eden bir şeydir. Sayın Başbakanımızın talimatı da bu yöndedir."

Peki, şimdi soruyorum değerli AKP'li milletvekili arkadaşlarıma: Hani torba düzenleme olmayacaktı? İşte Başbakanın da talimatı varmış. Başbakan Yardımcısı Arınç açıkladı, böyle bir kanun teklifi verirken Başbakanın talimatı hiçe sayılmış olmuyor mu? Eğer Başbakan böyle diyorsa, sizin yaptığınız bu uygulama Başbakanın talimatına aykırı değil midir? Çünkü bu talimatı veren Sayın Davutoğlu bir ay sonra 60 maddelik bir torba tasarıyı Meclise gönderdi ve üstelik kendi imzasıyla. Sözünü kendisi uygulamıyor, milletvekillerinin uygulamamasını da doğal karşılıyorum.

Diğer bir hususu belirtmek istiyorum: Kızılayla ilgili hükümleri içeren tam 4 torba teklif verilmiş, 3'ü AKP'li Sayın Cevdet Erdöl'e ait. Her birinden sonra diğeri birkaç madde eklenerek bir daha verilmiş. Şimdi, iki gün içinde iki torba verilmiş, AKP'li Sayın Erdöl ve Sayın Özkul tarafından. Ortak yönlerinden ilki birkaç madde hariç diğer maddelerin aynı olması. Asıl ortak yön ise, ikisinin de hukuksuz, yargıdan dönmüş işlemleri yasalaştırmaya yönelik olması. Fark ne? Birinde, Sayın Erdöl'ünkinde, millî eğitim şube müdürü ataması hukuksuzluğuna kanuni kılıf yaratılmak istenilmiş olması, Sayın Özkul'un teklifinde ise Anayasa Mahkemesinin iki iptaline rağmen İnternet yasakları, "sansür" denilen düzenlemenin biraz daha genişletilerek tekrar yasalaştırılmak istenmesi. Ne diyelim, artık bunu sizin takdirinize bırakıyorum.

Yine bakıyorum bu iki torbaya, ikisinde de Maden Kanunu'na yönelik birer madde düzenlemesi var. İyi de 30 Aralık 2014'te Hükûmet Maden Kanunu Tasarısı'nı Meclise sunmadı mı? Sundu. Bu tasarı Mecliste görüşülüyor mu? Evet, Sanayi Komisyonunda görüşüldü, bitmek üzere, bitti. Asıl düzenleme kendi ihtisas komisyonunda görüşülürken bir de bu torbalara monte etmenin ne anlamı var? Üstelik ben araştırdım, Sayın Özkul tarafından verilen kanun teklifinde madenciliğe ilişkin madde zaten maden tasarısında var ve komisyonda kabul edilmiş. Sayın Erdöl'ün verdiği torbadaki madde ise geçici madde ve ilginçtir, daha yirmi beş gün önce Meclise sunulan maden tasarısını hazırlayan Enerji Bakanlığı tasarısıyla Maden Kanunu'na tam 9 geçici madde ihdas ediliyor ama bu torbayla getirilen geçici maddeyi de koymayı ne yazık ki unutuyorlar. Bu, ne ciddiyetsizlik, ne dağınıklık, bu ne özensizlik!

Özetle, yasa yapma kültürü ortadan kalktı, yasama yapboza döndü AKP döneminde. Sanırım AKP sayesinde böyle, kervan yolda düzülür mantığıyla alelacele, özensiz metinler komisyonların değişmeyen gündemi oldu.

İşin bir diğer özelliği, biraz evvel Sayın Bilgiç dedi ki: "Her milletvekilinin bir kanun teklifi verme hakkı vardır." Kabul ediyorum ve ona aynen katılıyorum. Her milletvekili özgür iradesiyle, özgür düşüncesiyle kanun teklifi verme hakkına sahiptir. Ama şimdi bu kanun tekliflerini veren milletvekili arkadaşlarımı, onların kulaklarını çınlatmak istiyorum, buradalarsa...

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Siz ne yapıyorsunuz? Arkadaşlar sizi dinliyorlar burada.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Tamam, onlar bana cevap da verecekler. Sayın Bilgiç, ben size bir şey söylemiyorum. Siz Allah aşkına dokuz ay nasıl beklediniz, merak ediyorum, bir bekleyin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Mecburiyetten.

MUSA ÇAM (İzmir) - Beklememiş, erken doğum var, erken doğum.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Benim söylediklerime cevap verecek olan arkadaşlarım burada, onları sabırla dinleyeceğim.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Arkadaşlar burada yokmuş gibi söylediniz de onun için.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Hayır, hayır ben onların burada olduğunu biliyorum, onların cevaplarını da bekliyorum.

Şimdi, kanun teklifini veren arkadaşlarımız... Kanun tekliflerinin gerekçesine bakın ne diyor? Onlar hazırlamış olsa bu böyle yazılmaz çünkü hazırlamışlar, onların önüne koymuşlar, onlar da aynısının altına imza atmışlar. Bakın ne diyor, diyor ki: "Hizmet alımı için ödediğimiz yaklaşık KDV 22 milyon TL'dir." Sayın milletvekili, siz Kızılay yerine vergi mi ödediniz Allah aşkına?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Copy paste yapmış.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Yani onlar hazırlamış, getirmiş. Emin olun sizin ne gerekçeden haberiniz var ne metinden haberiniz var. Şu anda çıkın, burada konuşun, önünüzde bir şeye bakmayın, bunun aynısını okuyabilirseniz size pekiyi vereceğim ama yok öyle bir şey. Sizin önünüze koymuşlar, siz de bunları, önünüze koyulan metinleri imzalamışsınız. Siz mi ödediniz bu vergiyi Allah aşkına? 22 milyon Türk lirası vergiyi siz mi ödediniz Kızılayın adına, niye buraya yazıyorsunuz? Çünkü sizin önünüze bu metin gelmiş, siz de bu metni imzalamışsınız.

Teşekkür ediyorum.