KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; ben de Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi olarak toplantıya katıldım. Geç kaldım çünkü şu anda Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun da bir toplantısı vardı.

Aslında, açıkçası bu kanunun içeriğine baktığımız zaman, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyelerini de gerçekten oldukça ilgilendiren bir kanun teklifi. Teşekkür ediyorum teklifi hazırlayanlara ben de. Ancak burada bir eksiklik var: Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyelerinin teknik anlamda bu yasadan haberdar olmaları gerekiyor. Çünkü şu anda Avrupa Birliğiyle temel gündemimiz ve Türkiye'nin de temel olarak gerçekten gerçekleşmesini istediği temel alan Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi, modernizasyonu ve şu anda müzakere edilen en önemli başlıklardan birisi bu. Yani doğal olarak burada biz Avrupa Birliğine "Gümrük Birliği Anlaşması'nı güncelleyin." derken ülkemizde yapılan güncellemelerle ilgili Komisyonumuzun bilgi sahibi olmaması bir eksiklik, büyük bir eksiklik. Baktığımız zaman, Komisyon, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu tali bir komisyon olarak gözüküyor. Ancak Komisyonumuzun bu teklifi görüşüp bir rapor hazırlamasından ziyade, belki bir çok Komisyon üyemizin böyle bir kanun teklifinden de haberi yok. Toplanıp bunu en azından belki bir gerekli yetkililerin, kanun teklifini veren değerli milletvekillerimizin bilgilendirmesi, Komisyonumuza bir bilgi vermesi... Ki şu anda, aynı anda toplantı oldu. Ben genel sunuşu dinlemek istedim, çok istememe rağmen bu gerçekleşmedi çünkü bizim de Komisyonumuzun bir toplantısı vardı. En azından belki Sanayi Komisyonu ile AB Uyum Komisyonu üyelerinin ortak... Belki Çevre Komisyonunu da, orayı da ilgilendiren kısımlar ama en çok da Avrupa Birliği Uyum Komisyonunu ilgilendiriyor. Dediğim gibi, biz Gümrük Birliği modernizasyonuyla müzakere sürecindeyken kendi ülkemizde ne tür yenilikler yapıldığı ya da nelerde, hangi kanunlarda değişikler yapıldığı konusunda bilgi sahibi olamayacağız. Bu da bizim katıldığımız müzakerelerde bir eksiklik yaratacak. Görüş ve önerilerimiz eksik kalacak burada. Belki Komisyon toplanıp bir bilgilendirmeyle, bir rapor hazırlayıp size katkı sunabilirdi diye düşünüyorum.

Ben bireysel olarak gümrük birliği konusuyla ilgilendiğim için, gelen bütün kanun teklifleriyle ilgilendiğim için bireysel olarak bilgi sahibi oldum. Bu nedenle bunu bilginize sunmak istiyorum Sayın Başkan.

Kanun teklifine kısaca ve hızlıca baktığım zaman da Türkiye ile Avrupa Birliği arasında teknik anlamda düzenlemelere ihtiyaç var. Buna yönelik, bu amaca yönelik bir kanun teklifi hazırlanmış. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yapılan Gümrük Birliği Anlaşması'nın da en büyük katkısı sadece Avrupa Birliğiyle ülkeleriyle olan ticaretimizde değil, bütün üçüncü ülkelerle de, gümrük birliği alanı dışındaki bütün ülkelerle de ticaretimizde, özellikle teknik ve standartlar anlamında, Türkiye'ye büyük katkı sağlayan bir anlaşma. Eleştirdiğimiz kısımlar bu Komisyonun tabii ki gündemi değil. Türkiye'ye getirdiği zararlar açısından ya da gümrük birliğinin Avrupa Birliğiyle ilişkilerinde ülkemize getirdiği, kattığı fayda ve zararlar bu Komisyonun gündemi değil ama teknik anlamda, standartlar anlamında gerçekten, Türkiye'ye önemli bir katkı sağlayan anlaşma. Güncellenmesine de ihtiyaç var. Burada da teknik düzenlemeler yapılıyor. 4703 sayılı Kanun ortadan kalkacak ve yeni hazırlanmış olan kanun gündeme gelecek. İlk olarak 2018 yılında, yine Sanayi Komisyonunda görüşmeleri yapıldı, kadük kaldı.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Genel Kurulda.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Orada en büyük eksiklik, ilgili tarafların -çünkü Türkiye'de ticaretle ilgili olan bütün kesimleri ilgilendiren bir anlaşma- gerekli öneri ve görüşlerinin tam olarak yansımadığı. Ben İktisadi Kalkınma Vakfını aradım, bu konuda, ticaretle ilgili çalışan oradaki uzmanları, bundan bilgileri yoktu. Mesela ticaret kesimiyle ilgili alanların ya da o alandaki ilgili sivil toplum kuruluşlarının, gümrük birliğiyle ilgili teknik çalışmalar yapan kesimlerin gerekli bilgileri buraya yansımamış. Ki benim, bir Komisyon üyesi olarak Mecliste benim dönemimde geçen bir yasaya ilişkin dahi eksik bilgim varken... Diğer sivil toplum kuruluşlarının haberi olmaması da açıkçası çok büyük eksiklik çünkü neticede tekrar tekrar yasa yapmak yerine, daha iyi, dikkatli... Çünkü bu, Avrupa Birliğiyle ilişkilerimize önemli katkı sağlayacak bir anlaşma, bizim savunabileceğimiz bir anlaşma, "Biz bu düzenlemeleri yaptık, sizler eksik bıraktınız." diyeceğimiz bir anlaşma. O nedenle burada bu eksikliği de yine dile getirmek istiyorum. Mesela, İktisadi Kalkınma Vakfı önemli bir kurum. Geçmişte Başbakanlığa bağlı olarak kuruldu ve Türkiye-AB ilişkilerimizin temel taşını oluşturan bir kurum ve orada çok değerli uzmanlar var ve salt gümrük birliği çalışıyorlar. Mesela, onların görüşlerinin hiç alınmaması beni şaşırttı. Sordum, "Bilgimiz yok." dediler. En azından belki Başkan ya da gerekli uzmanlar da burada olabilirlerdi, daha iyi yasa olması adına. Özellikle de bu geri çağrılan ürünlerimizde, işlenmiş tarım ürünlerinde bunlarda gümrük birliğiyle ilgili çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Burada alandan eksiklikler de yansıtılabilirdi.

Gerekçeye baktığımız zaman, benzer şeyler yazılmış. Bir paragraflık bir cümle var mesela, tamamen bir paragraf sadece bir cümle yazılmış ve sadece gerekli yükümlülükler, kamunun görevi olduğu... Elbette, kamu kurumlarının görevidir bu teknik denetimi yapmak. "Ülkemizin ihracat artışının teminini sağlamak" diyor, bu, tabii, evet, Türkiye'nin ihracat hedefi ama Avrupa Birliğiyle olan ticaretimizle ve diğer üçüncü ülkelerle ticaretimizde yatırımların, ihracatın, ticaretin artmasının, güvenli olmasının evrensel bazı kuralları da var, teknik düzenlemelerin yanında. Tabii ki güvenli, kurumsal kurumlarınızın olması, bağımsız işleyen kurumsal yapılarınızın olması yabancı yatırımcılara bir teminat verir. İhracat pazarlarınızın güvenli olması, hukuk ve adalet sisteminizin güçlü olması, bağımsız olması, bunlar çok değerli ve çok önemli. Ki Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Gümrük Birliği Anlaşması'nın modernizasyonu, güncellenmesi Türkiye'nin Kopenhag Siyasi Kriterlerinde atacağı adımlara şu an endekslenmiş bir durumda. Bu da çok önemli bir değerlendirme. Yani siyasi kriterlerde güvenlik, adalet, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, bağımsız işleyen kurumsal yapıların güvence altına alınması çok önemli. Bunlarda eksiklikler varken, bu teknik düzenlemeler şart ama onların da güvence altına alınması gerekiyor. Şu nedenle söylüyorum bunu: Bazı düzenlemelere baktığımız zaman doğrudan Cumhurbaşkanına yetki veriliyor. Şimdi burada biz Avrupa Birliğiyle çelişen bir durumda kalıyoruz. Bağımsız işleyen kurumsal yapıları güçlendirmemiz gerekirken doğrudan Cumhurbaşkanına bu teknik düzenlemeleri vermek kaygı yaratıcı bir durum olabilir çünkü orası kişisel bir makam. Yarın, gelecek vadede Türkiye'nin Cumhurbaşkanı kim olacak ve Avrupa Birliğine bakışı ne olacak, ticarete bakışı ne olacak, açık bir ekonomik sistem isteyecek mi istemeyecek mi? Çünkü burada vergi dışı engelleri kaldırma yetkisini veriyoruz Cumhurbaşkanına. Buradaki teknik engeller ticarette vergi dışı engellerdir yani vergi mevzuatınızın dışında bireysel... İşte, Japonya'yla araba ihracatını ya da Almanya'yla araba ihracatını, bunu vergi dışı engeller koyarak engelleyebilir Cumhurbaşkanı yani ileri vadede seçilecek Cumhurbaşkanının kişisel inisiyatifine bağlıyoruz. Çünkü bu teknik uygulamalar. İşte, 4'üncü maddede var mesela, diyor ki: "Düzenlemeler yapmaya, sınırlamalar getirmeye, istisnalar tanımaya Cumhurbaşkanı yetkilidir." Yani Cumhurbaşkanı bir kurul, kurum ya da Ticaret Bakanlığının yetkili birimleri, müsteşarlık değil; bir kişi. Ben bunu sakıncalı görüyorum ve Avrupa Birliğiyle de çelişiyor. Avrupa Birliğinde güçlü, kurumsal yapılar kurmamız isteniyor bizden, özellikle de ticarette bu güvenceyi vermemiz, sağlamamız gerekiyor. Yani, burada, içeriğinde doğrudan "Cumhurbaşkanı" diyor. Cumhurbaşkanlığındaki bir kurul... Ve Bakanlığın işlevi burada sadece... Çünkü Bakanlık başka bir görevdedir. Şu an Ticaret Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı arasında çok büyük bir fark vardır. Bu, uluslararası yatırımcı açısından da bizler açısından da öyledir. Bu nedenle ben bunları dikkatinize sunmak istedim. Bunlarda bir düzenlemeye gidilmesi gerekiyor ve Ticaret Bakanlığı tamamen denetim ve gözetim yapacak bir pozisyona getirilmiş. Şimdi bu denetime göreyse ama bütün yetki Cumhurbaşkanında yani bir paralellik var burada. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Ben sunumu dinleyemedim, geneli üzerindeki görüşmeleri kapsamlı dinleyemedim, geç kaldım, özür diliyorum.

Ve mesela yetkili kurumlara "varsayabilir, yapabilir, belirtir, alabilir" gibi yani netlik de yok bazı maddelerde; yapmayabilir de. Mesela diyor ki: "Ürüne ilişkin, uygunluk işareti veya teknik düzenlemenin gerektirdiği telmik -saymıyorum hepsini- risk değerlendirmesini yapmak için yeterli gerekçenin bulunduğunu varsayabilir." Varsaymayabilir de. Bunları netleştirmemişsiniz. Ben özür dileyerek söylüyorum, başlangıç kısmını dinlemedim. Bunları da yine dikkatinize sunmak istiyorum.

Ve özellikle bu yetki kısmında nasıl bir değerlendirmede bulunacaksınız, bunu da merak ediyorum çünkü biz Avrupa Birliğinde mevkidaşlarımızla konuşurken doğal olarak bu kanunlardan bahsedeceğiz ve burada tek yetkili kurumun Cumhurbaşkanının olması bağımsız işleyen kurumsal yapıların teminatı anlamında bir soru işareti olarak karşımıza gelebilir. Belki biz bunu Komisyonumuzda daha dikkatli tartışıp size öneri olarak da sunabilirdik.

Yeşil ekonomi çok tartışılıyor, Avrupa Birliğinin bugün gündeminde temel nokta bu yani doğaya, iklime duyarlı ürünlerin üretilmesi, ihtiva etmesi. Bu noktada nasıl? Bu kanun yapılırken bununla ilgili de düzenlemelere dikkat edilmesi gerekiyordu ya da bunlar da eklenebilir diye düşünüyorum. Ama burada gerçekten önemli kısım -değinildi sanırım- uygulamaya girmesi kanunun. Ona da değinmek istiyorum. Bu kanun Meclisten geçtiği andan itibaren Cumhurbaşkanı o bir yıllık süreyi beklemeden tek yetkili olarak yönetmelik çıkarabiliyor ve gerekli düzenlemeleri yapabiliyor. Çünkü 24'üncü madde Cumhurbaşkanına bu yetkileri tanıyor. 25'inci madde, yürürlük maddesi de diyor ki: "24 üncü maddede belirtilen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar" yani Cumhurbaşkanı bir yönetmelik çıkarıncaya kadar... Sanırım böyle ya da yanlış mı? Çünkü okudum ben bunu, dinleyerek söylemiyorum. Cumhurbaşkanı doğrudan, yarın ya da kanunun geçtiği günden itibaren tam yetkili. Yani o bir yıllık sürenin bir anlamı yok, bir yıllık süre sadece 4703'ün yerine bunun tekrar ikame edilmesine kadar. Yani Cumhurbaşkanı kanunun yürürlüğe girdiği günden itibaren tek yetkili kişi olacak bu düzenlemeleri yapmakla ilgili. Böyle mi diye soruyorum ben size.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - 4703'te de Cumhurbaşkanı tek yetkili, biliyorsunuz.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama yarın kanunun... Bir yıl süreyi beklemeden Cumhurbaşkanı...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Verilen bir yıllık süre kadük oluyor.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - O öyle değil. 4703 sayılı Kanun'a göre de Cumhurbaşkanı tek yetkili, biliyorsunuz.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Hayır, onu biliyorum, orada, zaten tek yetkili şu anki düzenlemede.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Bakın, Sibel Hanım, uyum yasalarıyla birlikte Bakanlar Kuruluna yapılan atıfların tamamı Cumhurbaşkanına dönüştürülmüştür.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Onlarda bir sorun yok, hepsi var.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Orada diyor ki: "Eğer bir yıl içerisinde bu yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, herhangi bir yönetmelik yayımlanmadığı takdirde 4703 sayılı Kanun'a göre yayımlanmış yönetmelikler geçerli oluyor."

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamam, orada sorun.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Yani Cumhurbaşkanı kanun yürürlüğünden önce...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Var öyle bir yetkisi.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Zaten 4703 sayılı Kanun bir yıl geçerli mi? Ne zaman? Bir yıl daha geçerli, yürürlüğe girene kadar. O çerçevede Cumhurbaşkanı yönetmelik yapmaya yetkili mi? Cumhurbaşkanı 4703 sayılı Kanun'dan aldığı yetkiyi kullanabiliyorsa, bunda engel nedir, anlayamadım ben.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Hayır şöyle bir şey, şimdi diyor ki: Uygulama mevzuatına 24'üncü, 25'inci maddeler ve bir de geçici madde konulmuş. Burada "Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir bütün teknik mevzuat; uyumlaştırma, piyasa gözetimiyle ilgili, CE işaretiyle ilgili bütün yönetmelikler Cumhurbaşkanlığınca yürürlüğe konulur." diyor. Bunu anlatmış 24'üncü madde. O zaman niye ihtiyaç duydunuz bu 24'üncü maddeye? Bunu koymayalım. "Bunları yapar." diyor ki 25'inci maddede de. "24 üncü maddede belirtilen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, 4703 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen uygulama mevzuatı ile 4703 sayılı Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan teknik düzenlemelerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilir." Demek ki ben şunu anladım burada: Cumhurbaşkanı, kanunun yürürlüğe girdiğinden itibaren, burada verdiğimiz bu 4703'e ek olarak -Cumhurbaşkanına tanınan bütün yetkiler- şu kanunda yeni, güncellediğiniz yetkileri kullanmaya başlayabilir.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Hanımefendi, zaten 4703'e göre Cumhurbaşkanı kullanabiliyor diyorum.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamam, onlara da ek olarak yetkiler de veriliyor ama burada.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Bakın, bu 2021 den sonraki...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Burada bir yetki devri var Başkan.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Burada da yetkiler veriliyor ama.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Hayır, hayır, yetki devri yok.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - 4'üncü maddeye bakın.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Sayın Tanal... Sayın Tanal

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Özür dilerim, sözünüzü kestim.

4'üncü maddenin (2)'nci fıkrası diyor ki:

"Bu fıkrada belirtilen hususlarda düzenlemeler yapmaya, sınırlamalar getirmeye ve istisnalar tanımaya Cumhurbaşkanı ve bu Parlamentonun yetkisinde olmalıdır."

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Sayın Tanal, 4703 sayılı Kanun yürürlükte mi?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yürürlükte.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - 4703'ün 5'inci maddesine bakar mısınız?

4703'ün 5'inci maddesinde diyor ki: "Az önceki saydıklarınızı düzenlemeye yetkili olan Cumhurbaşkanıdır."

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kötü emsal emsal olmaz.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Sayın Tanal, 2018'den önce Bakanlar Kuruluna atıf yapıyordu.

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Helal gıdaya mı vereceğiz mesela bu denetim yetkisini?

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Nasıl? Helal gıda burada geçmiyor; o, SMIIC'te geçiyor, biliyorsunuz. Helal Akreditasyon Kurumuyla ilgili bir kurum kurduk.

Arkadaşlar, bakın, burası denetimin hangi ölçülerde yapılacağıyla ilgili bir esas çerçeve çiziyor. Bunun ne olacağıyla ilgili kısım zaten 4703 sayılı Kanun ve yönetmeliklerde var. Mesela, gıdayla ilgili -Ömer Fethi Bey gitti- eğer şunlar şunlar dışında bir şey olursa, bu, denetimin standardını ortaya koyuyor, cezalarını veriyor. Gıdayla ilgili denetim yapacak kurulun nasıl bir denetim yapacağıyla ilgili kısım bu kanun çerçevesinde ortaya çıkacak yani denetleyen kurumların yapacakları faaliyet alanları ortaya çıkıyor. Bu bir temel yasadır.

Sibel Hanım bitti mi?

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Evet, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Ben aslında tartışmalara katılmak istemiyorum ama siz bana doğrudan doğruya sorduğunuz için bu cevabı verdim, kusura bakmayın. Tartışmalara pek katılmak istemiyorum, arkadaşlarımızın görüşleri her zaman bizim için çok önemli diyorum.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Evet ,biliyorum. Sanayi Komisyonunu geçen dönemde de takip ettim. Gerçekten ortak hedeflere odaklı, daha iyi yasa yapılması noktasında da katkılar sağlamaya çalışan bir komisyon.

Teşekkür ediyorum ben. AB Uyum Komisyonu üyesi olarak görüşlerimi paylaşmak istedim.