| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2596) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 11 .02.2020 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli üyeler, değerli bürokratlar ve tüm katılımcılar; ben de selamlıyorum Komisyonu.
Tali komisyonlardan bahsedildi, bu teklifte de iki önemli tali komisyon var, bunlara danışılmadığı gibi... Ya da onların bir raporları var mı değerli teklif sahipleri? Raporları ulaştı mı? Nasıl bir değerlendirme yapılmış? Bunlardan bir tanesi de Avrupa Birliği Uyum Komisyonu olması gerekiyordu. Bu kurumlarla ilgili çok önemli değerlendirmeleri olan Avrupa Birliğinin, normlar açısından değerlendirdiği çok önemli raporlar var. Çünkü gerekçeye baktığımız zaman, gerekçede uluslararası piyasalarla bütünleşmekten bahsediliyor ve bu teklif hazırlanırken, özellikle düzenleyici ve denetleyici kurumlarla ilgili uluslararası kuruluşların yapmış olduğu değerlendirmelerin dikkate alındığı söyleniyor. Güvenilirlik, şeffaflık, etkinlik, istikrar, rekabetçilik gibi kavramlardan sürekli bir vurgu yapılmışken ama baktığımız zaman... Ki en önemli kurumsal değerlendirme, en son Avrupa Birliği Türkiye 2019 Raporu'nda yapıldı değerli teklif sahipleri. Kopenhag Siyasi Kriterlerindeki muazzam derecede gerilemeye, artık, Türkiye raporlarında, Türkiye'deki ekonomik kriterlerdeki gerileme ve bu ekonomik kriterlerdeki gerilemedeki en büyük vurgu da düzenleyici ve denetleyici, bağımsız işleyen kurumsal yapılarda ciddi geriye gidişlerin ve ciddi kaygıların olduğu belirtiliyor. Özellikle piyasa ekonomisinin varlığına ilişkin endişelerin derinleştiği kavramları kullanılıyor. Bunlar içerisinde de özellikle bu tür düzenleyici ve bağımsız denetleyici kurumların atama, yönetimlerin belirlenmesi, atama yöntemleri, özellikle görevleri, yetkileriyle ilgili yapılan düzenlemelerin güven vermediğiyle ilgili çok önemli değerlendirmeler yapılmakta.
Baktığımız zaman, evet, siyasi kriterdeki geriye gidişlerin, ekonomimizin ulusal ve uluslararası alandaki güvensizliğini ve kırılganlığını ne kadar artırdığına her gün şahit oluyoruz. Özellikle Avrupa Birliğinin raporunda değindiği önemli nokta, yeni yönetim sistemiyle birlikte yasama ve yargının üzerinde yürütmenin gücünün artması, kurumların siyasallaşması, şahsileşmesi, düzenleyici ve denetleyici kurumlar üzerinde Cumhurbaşkanlığının özellikle belirleyici güce sahip olması ve ekonomide bağımsız işleyen kurumlarla ilgili çok önemli tespitler ve bu önemli tespitlerin giderek derinleştiği de belirtiliyor. Özellikle düzenleyici ve denetleyici kurumlarla -Sayın Bakan Şener de belirtti- ilgili reform süreci 2000'lerin başından itibaren başladı ve gerçekten kapsayıcı ve ciddi reformlar yapılmışken, bugün geldiğimiz noktada, yine o Avrupa Birliği kriterlerinden şiddetle uzaklaştığımız ortaya konuluyor. Bunun sorumluları kimler? Bu sistemin bu kadar kişiselleşmesinin ve bu kurumların bu kadar tahribata uğramasının sorumluları kimler?
Yine, güçler ayrılığı ilkesinin zayıflamasıyla birlikte bağımsız kurumlarda siyasi otoritenin etki alanına çok fazla çekildiği önemli bir vurgu olarak yapılıyor. Kurumlar sayılıyor, Merkez Bankası, BDDK -ki bugün en çok konuştuğumuz kurum- en çok güven kaybının yaşandığı kurumlar arasında yer alıyor.
Yine, Moody's'in yapmış olduğu son bir raporda, Türkiye'de kurumların direncinde süregelen kayıp tespiti ve uyarısı yapılıyor.
Bunları şunun için söylüyorum: "Uluslararası kurumların değerlendirmelerini dikkate aldık." diyorsunuz ama bu, sizi çelişkili bir duruma düşürüyor. Değerlendirmeler bu iken, özellikle önemli maddelerde çok ciddi, kurumları daha da bağımlı hale getiren düzenlemeler yapıldığını görüyoruz.
Yine, bunun yanında, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde -Sayın Böke birazdan söyleyecek belki- Türkiye'nin denetim sürecine alınmasının temel gerekçesi, Türkiye'de Demokratik Kurumların İşleyişi Raporu'na atıfta bulunularak denetim sürecine alınıyor yani ciddi kaygılar var bu noktada. Güven ortamından giderek uzaklaşılırken, bu ciddi yapısal sorunlara çözüm gerekirken, belki ihtiyaç olan düzenlemeler var ancak gerçekten aceleyle getirilmiş bir yasal düzenleme ama yapısal sorunlar çözülmeden bu geçici çözümlerle bir yere varılamayacağı da açıkça ortada.
Mesela şunu örnek vermek istiyorum. Gümrük Birliğinin güncellenmesi Avrupa Birliğinde tartışılırken bir koşul koydu Avrupa Birliği Konseyi, dedi ki: "Türkiye'de hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüklerinde geriye gidiş söz konusu olduğu sürece, komisyona bu konuda bir yetki verilmeyecek." Yani biz, belirli temel noktalarda bir ilerleme kaydedemediğimiz sürece, burada saatlerce bu yasaları yapmamızın, uluslararası yatırımlar noktasında, güvenilirliği sağlama noktasında bir etkisi olmayacak.
Yine, Avrupa Yatırım Bankası Türkiye'ye yeni kredi vermeyi durdurmuş durumda. Yolsuzluklarla ilgili çok önemli değerlendirmeler var raporlarda; hesap verebilirlik, kamu kurumlarının hesap verme mecburiyeti, şeffaflığı gibi. Önümüzde böyle çok önemli değerlendirmeler duruyorken, bunları tekrar dile getirmek istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.
Avrupa Birliği Uyum Komisyonumuzun bir önerisi alınmadı, bu ciddi bir eksiklik çünkü bu kurumların reforme edilmesinin çıkış noktası, Avrupa Birliğinde özellikle de üyelik müzakerelerimizin yolunu açan önemli düzenlemelerken, şimdi bütün bu kazanımlarımızdan biz geriye gidiyoruz. BDDK'yı birçok manipülatif eylemlerde ve işlemlerde yetkili kılıyoruz. Yine, yarın öbür gün Cumhurbaşkanı çıkıp "Bizim dediklerimizi zaten yapmıyordu, onu da görevden alıyoruz" derse ne olacak?
Sayın teklif sahibinin konuşmasında bir çok yerde dikkatimi çekti "Cumhurbaşkanının liderliğinde", "himayesinde" dedi.
Şimdi, bu yasaları kim yapıyor? Nasıl oluyor bu yasalar? Nasıl geliyor bu kurumlara? Bunlara dikkat çekmek istedim açıkçası. Bunları burada söylemek, konuşmak, bir tek kişinin inisiyatifine vermek bile bu kurumları daha da çok yıpratıyor ve uluslararası alanda da ülkemiz açısından ileriki değerlendirmelerde daha ciddi kaygıları da beraberinde getireceğini belirtmek istiyorum.
Kendisiyle çelişkili yani gerekçeyle çelişen maddeler var. Madde 11, Madde 4. Ben Komisyonun asli üyesi değilim ama bu maddeler tartışılırken bunların dikkate alınması gerektiğini belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.