| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2633) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 24 .02.2020 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de saygıyla selamlıyorum.
Evet, temel sorun, açıkçası, bu dönemde, özellikle Meclisin güçlendirilmesi iddialarıyla ortaya çıkan yeni çalışma sistematiği içinde, gerçekten Mecliste, ciddi, nitelikli ve kapsamlı, kapsayıcı yasa yapmaktan hızla uzaklaşıyoruz. Bunun en son örneği de işte bugün burada. 21 tane farklı kanun ve metni çalıştığımız zaman, gerçekten her biri o kadar detaylı düzenlemeler içeriyor ki. Söyledik, sanayi, içişleri, millî eğitim, turizm, kültür, çalışma yaşamıyla ilgili çok ciddi düzenlemeler var ancak biz... Burada ihtisas komisyonları var ve ihtisas komisyonlarında gerçekten alanında nitelikli, akademiden gelen, alanından gelen, birçok nitelikli çalışma alanları olan milletvekilleri var ama hiçbirinin görüşü yansımadı şu an buraya ve ilgili komisyonlardaki kendi milletvekillerinin haberleri dahi yok şu an. Birçok düzenleme var. Millî Eğitim Komisyonu... Bakın, üniversitelerin ismini değiştirmek bir gelenek hâline geldi bu dönem Plan ve Bütçe Komisyonunda. Buna teklif sahiplerinin izin vermemesi gerekiyor. Millî Eğitim Komisyonunda görev yapan milletvekillerinin en asli görevidir, sorumluluğudur bir üniversiteyle ilgili bir düzenleme yapmak. Bunu kapsamlı tartışmaktır, vakıf üniversitelerini masaya yatırmaktır. YÖK'ün nasıl bir fikri var?
Ben bu üniversitenin kuruluşu ilk Meclise geldiği yasa sürecinde, 2016'da, Millî Eğitim Komisyonundaydım. Birçok üniversitenin kuruluşu ve isim değişikliği vardı; bu üniversite, Semerkand Üniversitesi çıkarıldı, mutabakatla çıkarıldı.
Neydi gerekçesi? Niye çıkarıldı? Sonra, tekrar, iki yıl sonrasında, üniversitelerin bölünmesiyle ilgili kanun teklifinde yine oraya bir dercedildi, hızlıca geçildi. Yani lobilerle mi kuruluyor bu üniversiteler? Plan ve Bütçe Komisyonunun işi değil bir üniversitenin ismini değiştirmek. Keza diğerleri de aynı şekilde. Bununla ilgili tali komisyonlar var, nerede tali komisyonların raporları? Burada en azından milletvekillerinin görüşleri değerlendirilseydi. Yani nitelikli yasamadan hızla uzaklaşıyoruz ve buna, mutlaka birinci partinin milletvekillerinin, teklif sahiplerinin izin vermemesi gerekiyor, bunu dile getirmek istiyorum.
Gerekçe diyor ki: "Birçok vatandaşların talepleri..."
Sayın Ök, akıcı, gayet açık ve gerçekten iyi bir şekilde sundu, işte sorunları anlattı ama çözümler ne Sayın Ök? Bunlar rasyonel çözümler değil. İşte, istihdamı yaptık -yine ben buradaydım- İşsizlik Fonu'ndan asgari ücret desteği verdik işverene. Çözüldü mü işsizlik? İstihdama bir katkı sağladı mı? Ve hâlâ buna ısrarla devam ediyoruz. İşte, esnafa ahilik fonu. Ya, bir enflasyon, faiz sarmalı, bilimsellikten uzak bir politikayla girdi maliyetleri artıyor esnafın, kurlar artıyor, sabit maliyetleri artıyor, elektriği, doğal gazı artıyor. Sadece ödeyecek bir işsizlik prim borcu mu var esnafın? Yani gerçekten rasyonel çözümlerden hızla uzaklaşıyoruz.
Bunun dışında söyleyeceğim özellikle vatandaşın beklediği sorunlar mı bunlar? Gerçekten, işte, kurumlara uzman atama, müfettiş, başmüfettiş atama, dernekler... Gerçekten acil, elzem vatandaş bunları sizden talep mi etti, merak ediyorum. TSE'ye uzman ataması; bu gerekli mi şu an, bunu mu yapmamız gerekiyor?
İşte, Turizm Bakanlığındaki tahsislerle ilgili ya da diğer yurt dışında vatandaşlar var... Ben bir alt komisyonda görev yaptım, böyle bir komisyon vardı ve şu an tekrar Dışişleri Komisyonunun alt komisyonu kuruldu. Yurt dışındaki vatandaşlarımız gerçekten neler bekliyor? Burada kaynak tahsis etmek için bireysel emeklilik fonuna bir madde ekleniyor, kaynak sağlanmak amaçlanıyor. Ya, tasarruf sorunu var bu ülkenin. Tasarruf sorunu böyle mi çözülecek, bu geçici çözümlerle mi sorunlar çözülecek? Evet, sıralamışsınız birçok sorun ama bunların hiçbiri gerçekçi değil, vatandaşın gerçekliğiyle hiçbir ilgisi yok.
"Dernekler Kanunu" diyorsunuz. Dediniz ki sunumunuzda: "İşte, üyeliklerle ilgili sorunlar var, sayılar var, bildirimler var." Ya, bildirmek, sayıyı bildirmek, oradaki bütün kişisel verileri mülki idare amirine verilmekle çözülecek mi, çözülecek mi? Mülki idare amirliklerine ulaşacak o veriler. Kime gidecek, kimler kullanacak bu verileri, ne amaçla kullanacak? Derneklerin üye sayısını belirlemek çok kolay bir yöntemdir ama bütün bu verileri iletmek şu aşamada sakıncalı ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na aykırı ve uluslararası alanda da ciddi sorunlar yaratacaktır. Bu konuda Avrupa Birliği raporu var -belki maddede de söylerim- baktınız mı, orada ne diyor sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili değerlendirmelere? Oradaki üyeliklerle ilgili işlemler, sivil toplumun giderek işlevsizleşmesi... Şimdi, bunu da getirirsek tamamen sivil toplum kuruluşları üzerinde muazzam bir baskı ve o gücü de o toplumsal gücü de ortadan kaldıracağız. Bakın, Parlamentoda dahi sivil toplumu yok ettik, görüşler alınmıyor. Bu kanunlardaki maddeler farklı, görüştüğümüz sivil toplum kuruşları...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Özdemir, lütfen tamamlar mısınız.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamamlayacağım.
Çok kapsamlı, biz Komisyon üyesi olmadığımız için beş dakikada bunları değerlendirmek çok zor.
Gerçekten, hani baktığımız zaman, siz iş dünyasından gelen, akademik bir eğitim anlamında da önemli ama siz burada bazı konularda belki teklif sahibi olarak daha müdahil olmalıydınız, rasyonel çözümlere odaklanmalıydınız. Sıralama dahi, kanunun maddelerinin sıralanması dahi o kadar tutarsız ki sıralamada dahi bir tutarlılık sağlamamışsınız, maddelerin sıralaması dahi dikkatimi çekti. Çalışırken bunda işte tamamen farklı alanlara gidiliyor.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Kanun tekniği açısından mecburen öyle sıralıyoruz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Olabilir ama yani burada da bir düzenleme gerektiğini düşünüyorum. Farklı görüşlerim de var ancak sürem bitti.
Teşekkür ediyorum.