KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Tabii "özgürlük" kavramı kullanılınca onun tedai ettiği, çağrıştırdığı ilk kurumsal yapının adı AK PARTİ'dir. AK PARTİ, özgürlükleri tarif eden, siyaset zemininde esaslı bir yapıdır.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Dı."

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Aynen öyle!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet, aynen öyle.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Dır" değil "dı."

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sana öyle geliyor. Senin baktığın zaviyeden öyle.

Bakın, arkadaşlar, size bir şey söyleyeyim...

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Aydemir, lütfen...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, Değerli Bakanım, benim bugün söylemem gereken birtakım şeyler var, müsaade edin, konuşacağım.

Burada, daha önce, bir önceki teklifte görüşürken bana laf attı, o lafından sonra linç edildim. Kim tarafından? İşte, bunları teşyi eden, onore eden, yükselten basın tarafından.

Az önce birisi sarı basın kartından bahsetti. Efendim, Cumhurbaşkanı onay vermezse sarı basın kartı verilmezmiş gibi.

GARO PAYLAN Diyarbakır) - Öyle.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben yirmi sekiz yıllık gazeteciyim ve sürekli basın kartım var.

Değerli Bakanım, yakın zamanda bir sebepten dolayı basın kartımın durumuna bir bakayım dedim, baktım ki iptal edilmiş. Kartım iptal edilmiş. Ben milletvekiliyim, AK PARTİ milletvekiliyim, sürekli basın kartı sahibiyim. Nedir bu diye baktım; efendim, müracaat edilmesi lazım ki yenilensin. Müracaat ettik, yenilendi. Bu durumda olanlar yani işi mugalata boyutuna taşıyanlar, ta Cumhurbaşkanına kadar iftira boyutunu ileri götürüyorlar. Oysa, hakikat bu. Aynı şey, bu dernekler mevzusunda da geçerli.

Uzun yıllar derneklerin yönetiminde bulundum, başkanlığını yaptım, üye olarak intisap ettim, bulundum ve künhüne varmışım ki derneklerle ilgili kayıt düşebilecek durumdayım.

Arkadaşlar, 16 tane isim -bilmeyenler için söylüyorum- bir araya gelirse, çok rahat bir biçimde 16 tane dernek kurabilir ve bu 16 isim isterse birkaç tane federasyon da oluşturabilir. Yani o dernekler, dörder dernek bir araya gelirse federasyon oluşturur; çok böyle afilli bir şey, tumturaklı, bilmem ne federasyonu çıkacak, ondan sonra o isimle toplumsal zemini kargaşa ortamına sürükleyecek. Var mı? Var, şu anda yaşanıyor bunlar.

Şimdi, işin bu boyutunu aslında tartışmıyoruz burada, tartıştığımız şey şu: Bir dernek üyesinin bildirimini elektronik ortamda yapması ne mahzur getirir? Zaten ben bir derneğe üyelik düşünüyorsam, o derneğin bütün düşüncelerine iştirak ediyorum anlamına gelir.

Efendim, ben buraya kaydolurum, üye olurum ama ismimi kimse bilmesin. Kaldı ki burada kimse de bilmiyor ismini. Bilmiyor ama şunu bilmek durumundayız arkadaşlar: 16 kişiden müteşekkil bir dernek "Ben Türkiye'deki en büyük sivil toplum yapısıyım." diyor. Var bunlar.

Özellikle gerekçe, Nilgün Hanım'ın koyduğu gerekçe -ki çok sahici bir gerekçe- işte, teröre teşne yapılar dernek kuruyor, kimsenin haberi olmadan "pat" diye üye yazıyor. Yazılamaz mı? Yazılıyor. Birisi diyor ki "Efendim, aidat ödemesi lazım." Aidat dediğiniz ne? Aylık 10 lira bir aidatı var. Yani işi o boyutta götürmek isteyen olursa aidatını bin lira da olsa yapar, yapıyorlar. Öyleyse, bu dernek hadisesini, özellikle sivil yapıyı, sivil inisiyatifi çok daha düzgün hâle getirmek lazım, zemini temiz tutmak lazım.

Değerli Bakanım, geçen tartışmada şöyle bir şey oldu: Ben bir arkadaşımıza bir şey söyledim, Garo Bey bana aynen şunu söyledi: "Efendim, intiharlar var." filan. Mevzunun tamamen dışında olunca "Ne intiharı, kim intihar etmiş, ne zaman etmiş?" dedim. Sonra peşine şunu söyledi: "Efendim, kaynaklar aktarılıyor, onun için intiharlar var."

Arkadaşlar, ben de aynen şunu söyledim: "Ya, işin gücün propaganda yapmak." Tutanaklar var ama zemini bozmak isteyen basın mensupları, özellikle bu işlere teşne olanlar aynen şöyle manşet attılar: "AKP'li vekil pes dedirtti." Ne demiş AKP'li vekil, yani bendeniz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, bu intihar edenler propaganda olsun diye intihar ediyorlarmış. Böylesine vicdansız bir hâl var arkadaşlar. Sonra da burada gelip "Basın özgürlüğü" bilmem ne! Bak, gazeteciyim ben.

Aynı şey dernekler için geçerli. Burada Uğur'un yaşadıklarını biliyoruz biz.

GARO PAYLAN Diyarbakır) - Bu yaşadığınızı biz her gün 100 kere yaşıyoruz. Sen yılda bir yaşıyorsun, biz 100 kere yaşıyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır efendim. O troller var ya... "Trol" diyordun ya sen, sizinkiler kadrolu ve yirmi dört saat çalışıyor, üstelik de...

GARO PAYLAN Diyarbakır) - Etme bulma dünyası!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hiçbir şey etme bulma değil, ahlaksızlık, maalesef, sizin cenahta çok abartılmış durumda.

GARO PAYLAN Diyarbakır) - Bizim cenah değil o, siz...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Orası tabii...

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Neyse, karşılıklı konuşmayalım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, arkadaşlar, Nilgün Hanım'a ben teşekkür ediyorum. Tabii, İçişleri Bakanlığımız bu noksanı gördüğü için böylesine bir düzenlemenin gerekliliğine ihtiyaç duyulmuş, buraya kadar getirdiler.

Efendim, deniliyor ki "Daha önce bu hazırlandı, Meclis Genel Kuruluna kadar geldi, oradan geri çekildi." Orada niye geri çekildiğini biliyoruz, Salih kardeşim söyledi. Yani "Varsa bir noksan yeniden görüşelim, yeniden bakalım, tadil gerekiyorsa yapalım." denildi, sonra bakıldı ki yok. Bir noksan da yokmuş, şimdi bunun yapılması lazım arkadaşlar.

Biz vatandaştan gelenleri burada kanun şekline getiriyoruz, ezbere bir şey yapmıyoruz. Efendim, hele hele özgürlükler kısıtlanıyor, derneklere üye olmanın önüne geçiliyor, insanlar tehdit olarak bunu algılayacaklar, gidip üye olmayacaklar; böyle bir şey yok, buna kimse inanmıyor arkadaşlar. Bunlar propaganda vesilesi yapılarak burada dillendiriliyor. Algı oluşturmak. Bu işin uzmanları var, uzmanca bu işleri yapıyorlar, maalesef başarılı da oluyorlar ama onlar onu yaptığı biz sükût mu edeceğiz? Hayır. Biz de hakikatleri dile getireceğiz.

Hakikat şu: Dernekleri, sivil toplum yapısını çok daha berrak hâle getirmek lazım. Daha temiz olsun diye, topluma katkı sunsunlar diye, tarifleri gereğince işlev görsünler diye buna ihtiyaç var, bunun yapılması lazım.

Burada, ben, tabii buradaki arkadaşlarımı tenzih ediyorum, yanlış anlaşılmasın ama işi başka zeminlere taşımak isteyenler var ki bunlar belki bilerek belki bilmeden, işte, o terörize yapıların da faydasına bir tutum izlemiş oluyorlar. Buradan uzak durmak lazım.

Değerli Bakanım, bir şey daha söyleyeceğim. Bir arkadaşımız -Lale Hocam siz mi söylediniz- "Üyelikleri sonlandırmak mümkün." filan diye.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Ben söylemedim, ben TÜRGEV'i söyledim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Birisi bir derneğe üye olduğunu bilmiyorsa nasıl sonlandıracak, nasıl müracaat edecek? Adam gıyabında üye yapılmış, hiç haberi yok; biz, işte bunun önüne geçici bir düzenleme yapıyoruz.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Nasıl bilecek şimdi?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - E-devletten.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, efendim, notere gidiyorsunuz, bir işlem yapacaksınız, bir bakıyorsunuz, cep telefonunuza bir mesaj geldi "Şu noterde sizinle ilgili şöyle bir işlem yapılıyor." diye, pat diye hemen haberdar oluyorsunuz; aynı hâl e-devlet üzerinden mesaj şeklinde "Siz şu derneğe üye oldunuz, bilginiz var mı?" şeklinde gelecek. Bundan daha masum, bundan daha olması gereken ne olabilir? Yapılan düzenleme bundan ibarettir. Dolayısıyla, efendim, iyi niyetli tenkitlere ben "eyvallah" diyorum ama bilerek, isteyerek algı oluşturma adına yapılanları da bir haksızlık olarak görüyorum ve bunu da kayda geçiyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum.