| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2633) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 25 .02.2020 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, burada erkler ayrılığı konusunda bir sıkıntı var. Burada tahliye kararının mülki amirlik tarafından verileceği yazılmış. Sözleşmenin bitimi hâlinde mülki amirlikçe tahliye edilmesinde bir anormallik yok ama sözleşmede ihtilaf varsa ihtilafın yargı kararı gerektirdiği açıktır. Bunun alelacele bir düzenleme olduğunu düşünüyorum. Yargı kararı gerektirecek bir ihtilafla ilgili idarenin tek taraflı mülki amiri tarafından tahliyenin gerçekleştirilmesi Anayasa'daki erkler ayrılığı ilkesine aykırıdır ve burada bir savunma hakkının da sınırlanması vardır, haklı sebebi olabilecek bir kiracı herhangi bir yargı kararı olmadan kapıya konulmaktadır. Bunun Anayasa Mahkemesi tarafından kesinlikle iptal edileceğine eminim. Gözden geçirilmesini talep ediyorum.
İkincisi: Yine, sözleşme özgürlüğü kadar sözleşmenin kurulduğu andaki iradelerin birbiriyle uyumu önem taşımaktadır. Sözleşme kurulduğunda olmayan şartları -burada az önce Sayın Arı'nın söylediği gibi- sözleşme kurulduktan sonra yani bu kanundan önce -atıyorum- kırk dokuz yıllığına sözleşme yapmış bir kişi 3'üncü, 5'inci yılındaysa geri kalan kırk altı yılını sizin yeni hükümlerinizin çerçevesinde geçirecektir. Başlangıçtaki iradelere saygı ortadan kalkıyor ve hukuki anlamda doğru olmadığını düşünüyorum.
Üçüncüsü: Depozito ve maliyetler anlamında çok ciddi bir maliyetle beraber buraya girmiş olan bir kiracının tahliyesi hâlinde haklarının ne şekilde korunacağı bu hükümde bariz değildir. Bu hâliyle beraber bir sebepsiz zenginleşmeye neden olmaktadır. Bir haksız fiil değil çünkü ortada bir sözleşme var. Aslında bunun da tartışılması gerekir ve bunun burada somutlaştırılması gerekir. Toplumsal hayatın bu kadar sıkıntılı olduğu, özellikle küçük esnafın, orta ölçekli esnafın Vakıflar binalarında bir şekilde hayatını idame ettirdiği bir toplumda yaşıyoruz. Benim seçim bölgem olan İstanbul'da ağırlıklı olarak küçük esnaf, Vakıflarla ilgili alanlardan yararlanarak kendisini ayakta tutmaya çalışıyor. Burada Borçlar Kanunu'ndan çok daha özel ve çok daha acil bir tahliye tablosunun yaratılmasıyla özellikle günümüzün ekonomik koşullarında hiç kimsenin inkâr edemeyeceği kadar sosyal sıkıntılarla ve ekonomik sıkıntılarla baş başa olan esnafın karşı karşıya olacağı tabloyu bir göz önüne getirmenizi arzu ediyorum. Burada kanaatimce aslında oradaki girişimcilerin korunması gerekirken, esnafın, girişimcinin korunması gerekirken mesleğine de zarar verecek şekilde erken tahliye hükmünün karara bağlanmasını doğru bulmuyorum. Devlet alacağını tahsil edecek diye başka sosyal sorunlar yaratma hakkımız yoktur, devlet aksine buradaki esnafı sübvanse etmekle mükelleftir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sürem bitti galiba ama beni çok kolay bulamazsınız, biraz avans süre verin Başkanım.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun, tamamlayın.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Burada başka hükümlerle beraber, mesela ağır ve tehlikeli işlerde belge konusunda devletin destek vereceği, sigorta primlerinde günlük 2,5 lirayla beraber ayda 75 lira asgari ücret desteği verileceği mantığı varken -ki bunu destekliyorum, bu doğru bir mantık- bu mantığın karşısına başka bir sosyal grubun zora sokulacağı bir hükmü yine "devlet alacağının erken tahsili" şeklinde koymanızı doğru bulmadığımı söylüyorum. Tekrar değerlendirilmesini arzu ederim.
Saygılar sunuyorum.