KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN CANAN KALSIN - Ben öncelikle bir dipnot geçmek istiyorum.

Şimdi, arkadaşlar, burada bir konu gündeme geldi ve o biz o gündemle alakalı bilgilenmek için Komisyonumuzu topladık. Bir buçuk sene önce bir alt komisyon kurduk. Bu alt komisyonun kurulma sebebi, tam bugün bu sonuçlar ve çıktılarla ilgili konulara vâkıf olmak ve problemleri çözmek üzereydi. Neydi? İşte, farklı hâkimlere gitmesi; işte, şikâyet edip de tedbir kararlarının alınmaması, gecikmesi, tebligatın zamanında yapılmaması, mağdurun tekrar mağdur edilmesiyle alakalı sorunlardı. Şimdi, alt komisyonumuz bununla ilgili 15 tane alt komisyon toplantısı yaptı ve dileyen bütün milletvekilleri -STK'ler dâhil olmak üzere- Mecliste katılabilir, görüşlerini ifade edebilir. Burada zaten 2011'de Türkiye'nin çekincesiz olarak imzaladığı, 2014'te de devreye giren İstanbul Sözleşmesi'ne bağlı olarak 6284'le alakalı hepimizin arazide bire bir yaşadığımız sorunların tespitiydi ve o tespitlerden hareketle, Adalet Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Aile Bakanlığının bir harekât başlattığını ve "Mercan Seferberliği" diye 25 Kasımda açıkladığı bir yol haritası çıktı. 17 Aralıkta -yanılmıyorsam- ilk toplantınızı yaptınız, yarın da geniş tarafları olduğu bir toplantı yapacaksınız. Biz de çıktılardan -hakikaten heyecanla bekliyoruz- zaten bu Komisyonumuza, herkese açık, alt komisyonumuza, herkesin verilere ulaşabileceği, okuyabileceği el kitabı olarak kabul edebileceği bir kitapçık hazırlıyoruz.

Sonuç olarak, uygulamadaki sıkıntıların neler olduğunu aşağı yukarı tespit etmiş durumdayız. Bununla alakalı medyanın diliyle ilgili sıkıntılar olduğunun, aynı şekilde görsel Türk filmlerinde - Ankara Milletvekilimiz, CHP Milletvekilimiz Gamze Hanım da çalıştı- kadına şiddetin her yerde görsellerle paylaşıldığının, medya dilinin de çok sıkıntılı olduğunun farkındayız. Tabii ki, bir anda her şey birbiriyle değil ama siz konuşmaya başlarken ilk başta söylediğiniz multidisipliner bir çalışma olduğu ortaya çıktı; bu önemli bir başarı, önemli bir aşama. Çünkü 2014'te yürürlüğe girmiş, yıl olmuş 2020 ve biz, bu 2014 ile 2020 arasındaki arazideki, uygulamadaki sıkıntıların ne olduğunu keşfe çıktık ve bununla ilgili cesaretli adımlar attık. "Kimse bu konuda bir şey yapmıyor." diye kamuoyunda algılatmalar var, algı yönetimleri var. Ama bununla alakalı bütün kadın milletvekillerimiz ve siyasetçiler olarak belli bir mücadelemiz olduğu ortada. Bu ne birkaç kişinin başarısı ne 3 kişinin tavsiyesiyle alınmış bir karar değil. 26 kişilik bir Komisyonda, AK PARTİ'nin de 13 tane milletvekilinin olduğu bir yerde ortak alınmış bir karardır. Dolayısıyla partilerüstü olarak kurulmuş bir Komisyonun ithamdan uzak, problemlerin çözümüne yönelik hareketlerinin tavsiye kararında da olması gerekiyor çünkü bu geldiğimiz noktalar çok değerli noktalar.

Bu aldığınız genelgenin biz de takipçisi olacağız, belki iki ay sonra tekrar diyeceğiz ki: "Siz arazide nasıl sorunlarla karşılaştınız?" Belki bizim de bununla alakalı kanuni düzenlemeler yapmamız gerekliliği ortaya çıkacak. Kanunu yapan burası ama burası sonuç, siz arazidesiniz. Gerekirse bizim ileride Birleşmiş Milletlerle veya kendi çabamızla şiddetin olduğu illerde, göçün fazla olduğu yerlerde, değerlerin üretilmediği, internet üzerinden şiddetin -MHP Milletvekilimiz Arzu Hanım'ın çalıştığı bir yerde- medyanın dilini tekrar tekrar konuşmamız gerekecek.

Kadına şiddeti çıkardığımız ve çok konuştuğumuz zaman 2 tane yan etkisi oluyor. Bir: Sosyopatlara örnek oluyor. İki: Şiddet gören kadın için her yer karanlık oluyor, çıkış noktası yok. Ama biz doğru noktaları söyler ve çözüme odaklı gidersek bence faydası olacak.

Şöyle mi yapsak? Sera Hanım'ın da sorusunu alalım, Arzu Hanım'ın sorusunu alalım, Gamze Hanım sizin de sorunuz vardı galiba, ondan sonra toplu cevap verin olur mu? Hızlı gidelim çünkü ikinci bölüme de geçeceğiz.