| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 27 .01.2015 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Öncelikle orayı soracağım ama ona geçmeden önce az önce Sayın Bilgiç söylüyordu -nereye gitti, bilemedim- "Sadece bu değil." diyordu, doğru söylüyor. Anayasa'ya aykırı olan Adil Bey'in söylediği gibi sadece üniversiteyle ilgili madde değil, Anayasa'ya aykırılığı Anayasa Mahkemesi tarafından tescillenmiş olan İnternetle ilgili maddeyi yine yasaklarla ilgili 17'nci maddeye koymuşsunuz. Yani bunun benzerini, daha daraltılmış olanını ekim ayında Anayasa Mahkemesi iptal etti Sayın Bakanım. Yani böyle temcit pilavı gibi alıp yasaya Anayasa'ya aykırı şeyleri koyuyorsunuz, sonrasında da gelip burada hiçbir şey olmamış da masum bir kanun görüşüyormuşuz gibi hepsini tartışıyorsunuz. Yani Sayın Erdöl, sizin imzanız var, örnek olarak söylüyorum, şimdi siz bunun Anayasa Mahkemesi tarafından ekim ayında iptal edilen maddenin daha genişletilmiş bir hâli olduğunu bilmiyor musunuz, bilmiyor musunuz? Ben Komisyon Başkanına söylüyorum. Bakın, 2 Ekim 2014 tarihinde daha önceki kanunda aynısı vardı -ki burada daha geniş tutuluyor- Başbakanlığa veya TİB Başkanlığına yayını durdurma yetkisi veriliyor. Ya, mahkemeler bile buna tam karar veremiyor. Kavga çıkıyor, dövüş çıkıyor, bir sürü süreci var Sayın Bakanım ya. Bu 17-25 öyle bir hâle getirdi ki her şeyden korkar hâle geldiniz. Her şeyi biz İnternette engelleyelim. Ya, mahkeme kararı alalım, öyle engelleyelim. Diyorsun ki: Millî güvenlik birimi, o zaten var, ona hâkim karar verebiliyor. Yani dört saatte ne olacak, nasıl olacak? Arkasından tekrar böyle bir geniş yetki... Madem hukuka uygun, Anayasa Mahkemesi niye iptal etti Sayın Başkanım. Ben gerçekten... Başka bir Anayasa'ya aykırılık şeyi vardır. Tek tek şimdi yazıp onlarla ilgili görüş mü isteyelim? Bu dönmüş. Bakın, diyorum, Ekim 2014'deki kararında Anayasa Mahkemesi bunu iptal ediyor. Önceki torbada tartıştık biliyorsunuz. Şimdi geldik buraya, "Bu hilkat garibesi." diyorum, "Değil." diyorsunuz. Bana bir tane daha, o zaman, başka üniversite örneği gösterin, yani kamu eliyle kurulan bu üniversitede... Açıkçası anlamakta zorlanıyorum, yani mütevelli heyet 2.450 tane şey yapıyor. Sayın Bakanım, ya, o zaman hangisine kadro vereceksin? Soruyorum, başka eğitim araştırma hastanelerinde şu anda kadro alamayan kaç kişi var? Bu 2.450 kişilik kadro senin ihtiyacını görecek mi? Yarın ben geldim, doktor oldum, beni beğenmediğin zaman...
Yahu, şu anda çektiğimiz diğer maddede sizin hukuksuz olarak sözlü sınavla yaptığınız şube müdürü atamalarının kavgası var Sayın Bakanım. Senin o üniversitedeki doçent, şey kadrosunu koyacağın mütevelli heyetinde müsteşarın, kendin, yani kim olursa, fark eder mi? Kime verecek? Bugün MEMUR-SEN'in yaptığı baskıları, her geldiğinde "Bu sendikadan istifa etmezsen seni atamayız." dediklerini onlarca defa söyledik. Aynı şey sizin sektörünüzde de var. Böyle bir ortamda biz devlet eliyle sağlık üniversitesi kuralım, verelim. Böyle bir şey olur mu? Yapacaksak bunu düzeltelim diyoruz, aksaklık neyse, YÖK Kanunu'nda düzeltme gerekiyorsa oraya düzeltelim. Öbür tarafta tıp fakültesi duracak, orada belli kriterler uygulayacağız, burada farklı kriter mi uygulayacağız şimdi doçentlik, profesörlük kadrosu verirken? Yani o zaman ne gerek var ayrı bir üniversiteye? Yaparsınız o zaman bununla yapacağınız protokolü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesiyle yapsın Ankara'daki hastaneler. Numune Hastanesi hemen yanında. Ta İstanbul'daki hastaneyle mi yapacak yani şimdi protokolü, anlamadım ben. Yani hiç olmazsa o il içerisindekilerle yapsın. Yeni bir düzenleme yapın, onlara kadro verelim. Nasıl ki 2.450'yi buraya veriyorsak her ildeki tıp fakültelerine ilave 50'şer tane kadro verelim, yani mesele kadroysa. Mesele kadro değil. Mesele oraya bir tane üniversite kurmuş gibi yapacağız, istediklerimize kadro vereceğiz, ötekiler kalacak.
Ya, bana bakmayın. Şimdi, bakın, çıkarttığımız madde sözlü sınavla müdür ataması yapıldı, mahkemeden döndü, onu değiştirmek üzere içinde başka madde vardı. Yani yandaş olmayan sendikaların ne kadar baskı altında olduğunu, nasıl atamalar yapıldığını... Şimdi, böyle bir ortamda biz bir tane devlet üniversitesi kuracağız ki atadığımız adamlara bile, kadro verdiğimiz kişilere bile rektörünü seçme hakkı vermeyeceğiz. Açıkçası o zaman burada iyi niyet kayboluyor, onu sorguluyoruz Sayın Bakan. Hilkat garibesi dediğimiz bu. Birçok alan var, o alanlarda da o zaman ihtisas üniversiteleri kuralım diyoruz.
Yani demin örnek verdim, Sayın Başkan Vekili burada baksın. Bir yüksek teknoloji üniversitesi kurmak isteyen -şimdi TOBB ETÜ'nün adını söylemeyin, normal, sadece teknoloji üniversitesi adı altında kurulmak istenen üniversiteyle ilgili- vakfın kaç senedir uğraştığını bizatihi ben bilirim. "Efendim, böyle bir formatımız yok." gerekçesi. Oysa ne diyoruz? Bize getirdiğiniz kalkınma planında yeniden ısıtarak iki sene sonra hâlâ uygulayamadığınız ve "öncelikli dönüşüm alanları" dediğiniz yerde ne diyor? Yüksek teknolojili, katma değerli ürünlere geçeceğiz. Neyle geçeceğiz? Şimdi, ona gelince bloke ediyoruz, buraya geliyor "Efendim, Bakanlık bizden bir üniversite istedi, bunu verelim."
Bu YÖK Kanunu'nda ne gerekiyorsa o zaman gelin, yapısal bir şekilde yapalım. Burada başka bir üniversitede böyle bir şey yok, böyle bir mütevelli heyeti anlayışı olmaz. Nasıl olur mütevelli heyeti? Bütün kanunu değiştiririz, bütün devlet üniversitelerinde de mütevelli heyeti koyarız ve oraya da deriz ki: " O ildeki mütevelli heyetine o ilin valisi, o ilin belediye başkanı, o ilin ticaret odası başkanı, o ilin esnaf sanatkâr odası başkanı, o ilin ziraat odası başkanı -her neyse- bunlar doğal üyedir." O zaman herkes gelir, o üniversiteyle ilgili o şehrin kararlarını alın, içine de öğretim üyelerinden belli bir kontenjan kurarsınız, yaparsınız. Ama "Bize bir tane üniversite kurun, biz kafamıza göre buradan kadro verip alalım." bu şeye benziyor, spor kulüplerinde aynen yedek şey kuruyorlar ya, BAL Ligi'nde bir tane takım kiralıyorlar. "O bizim alttan anlaşmalı takımımız olsun, kadroda yer bulamadığımız elemanları oraya gönderelim veya kiralayalım, pişsin, geri gelsin." Biz de koyalım oranın kadrosuna, sonra tekrar alalım, sonra tekrar hastaneye alalım.
Yani eğer bir sıkıntı varsa bununla ilgili bunu kökten çözelim, üniversite kurarak değil, YÖK Kanunu'nda gerekli düzenlemeleri yapalım. Yoksa, demin dediğimiz gibi, birisi çıkar, başka bir bakan gelir, "Ben de başka bir üniversite istiyorum." der. Yani bir sürü alanlar var Türkiye'de görülen. Yani bunu hiç olmazsa, en azından bir YÖK reformuna vesile edebilirsiniz. Bu şekliyle ben hakikaten hâlâ anlamadım. Yani YÖK buna hiçbir şey olmamış gibi... Diğer üniversitelerden farklı bir şey olacak. Bu mütevelli heyet şeyine katılıyor musunuz? Kamu üniversitesinden başka hiçbir yerde böyle bir şey var mı diye ben merak ediyorum açıkçası.
BAŞKAN - Evet, teşekkürler.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani diğer konu da Sayın Başkan, buraya evet diyorum ama o sözüm sizeydi. Bakın, bu 17'nci madde Anayasa'ya aykırı ve Anayasa'ya aykırılığı daha yeni Anayasa Mahkemesi tarafından tescillendi. Tekrar aynı maddeyi getiriyorsunuz.
BAŞKAN - Aynı değil, içerik olarak aynı değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Daha genişletilmiş, bakın, öncekinin kapsamı bundan dardı. O maddeye gelince konuşuruz eğer iptal etmezseniz ama bu da aykırıdır, dolayısıyla bunun da Anayasa'ya aykırılık açısından değerlendirilmesi gerekiyor. Onun önergesini de veririz.