| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .04.2020 |
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Yine konuşmamızın başında dile getirdik; bu torba yasanın devamı olan, bu infaz yasasındaki değişikliğin hemen devamı olan bu madde üzerindeki bizim düşüncemiz şudur: Bir defa, biz, Adalet Bakanlığının Hâkimler ve Savcılar Kurulunun oluşumu ve üzerindeki etkisini, o kanundaki değişiklik yapıldığı dönemdeki mevcut olan muhalefetimizi devam ettiriyoruz yani aradan zaman geçti diye, süreç bu döneme kadar geldi diye biz bu yapının demokratik olduğuna... Bu yapının özellikle adaletin tarafsız ve bağımsız bir şekilde işlenmediğine ilişkin bir etkisinin olduğunu çok net bir şekilde dile getirmek istiyoruz.
Bakın, Hâkimler ve Savcılar Kurulu adaletin üzerinde, hâkimlerin üzerinde, mahkemelerin bağımsızlığının üzerinde en büyük etki yaratan ve maalesef, bugünkü adalete olan güvenin bu derecede alaşağı edilmesine neden olan kurumların başında geliyor. Dolayısıyla biz buradan başlamak istiyoruz. Biz Hâkimler ve Savcılar Kurulunun gerçek anlamda demokratik olmadığını ve adalet üzerinde çok ciddi baskı yarattığını düşünüyoruz.
Bunun yanı sıra, biz bu yapıyı eleştirdikten sonra hemen şuna gelmek istiyoruz: Şimdi, infaz yasasındaki bu değişiklikle bu infaz hâkimliğinin getirilme sürecinde veya mantığında şu da var; bakın, infaz kurumu ve idare gözlem kurullarının vermiş olduğu raporların infaz hâkimlerinin kararları üzerinde etkili olacağına ilişkin, kanunun mantığında bu var. Ben şunu size sormak isterim değerli arkadaşlar: Özellikle Terörle Mücadele Yasası'ndan, TMK'den kaynaklı -tırnak içerisinde- cezaevinde binlerce insan var. Bu kurulların ne şekilde yaklaşım gösterdiklerini çok çok iyi biliyoruz, ne şekilde ayrımcı bir tavır içerisinde olduklarını çok çok iyi biliyoruz.
Bakın, biz siyasi suçlar olduğunu söylüyoruz. Siyasi suçun ne olduğuna dair ta 1930'lu yıllarda İtalyan Ceza Yasası'na girmiş bu konuda doktrinler var ve uygulamaları var, bir de Türk Ceza Yasası'nın da -yanlış anlamıyorsam- 9'uncu maddesinde de yer alan bir şey vardır, bir kavramıdır aynı zamanda siyasi düşünce suçu ya da siyasi suç.
Bakın, siz bu kurumla, bu infaz hâkiminin uygulamasıyla düşünceyi nasıl ıslah edeceksiniz? Ben bunu sormak istiyorum. Bakın, düşünceyi nasıl ıslah edeceksiniz? İnsanlar kendi düşüncelerinden dolayı, eleştirdiklerinden dolayı şu anda cezaevindeler yani düşünce suçundan kaynaklı olarak şu anda insanlar cezaevindeler. Nereye yansıdı peki bu tespitler? Bu tespitler, bir defa, Anayasa Mahkemesinin kararlarına da yansıdı. Anayasa Mahkemesinin kararlarında... Mesela, Sırrı Süreyya Önder ve Ayşe Çelik kararında Terörle Mücadele Yasası'nın 6'ncı ve 7'nci maddesinin yeniden gözden geçirilmesine ilişkin eleştirisi var Anayasa Mahkemesinin. Dolayısıyla burada Anayasa Mahkemesi de bunu, övme, üye olmamakla beraber adına hareket etme mantığını gerçek anlamda sorguluyor.
Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konuda ciddi eleştirileri var ve aynı zamanda Birleşmiş Milletlerin, Avrupa Birliğinin de bu Terörle Mücadele Yasası'nın yeniden ihdas edilmesine ve yeniden gözden geçirilmesine ilişkin eleştirileri var. Biz, ezcümle şunu dile getirmek istiyoruz, şunu belirtmek istiyoruz: Şimdi, biz şimdiden, şimdiye kadarki gelen uygulamalardan bahisle bunu biliyoruz, ceza infaz hâkimliğinin kararları ve uygulamaları, kesinlikle adil olmayacak, kesinlikle eşitlikçi olmayacak, özellikle bu siyasi suçlara dönük yaklaşımı kesinlikle doğru olmayacak. Dolayısıyla kuruluş şeklinden tutun işleyişine kadar doğru olmadığını biz düşünüyoruz, Anayasa'ya uygun olmadığını düşünüyoruz, özellikle yargının tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine de uygun düşmediğini belirtmek istiyoruz, bu kanun teklifinden de bu maddenin çıkarılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.