AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Gazete değil de bu üçüncü fıkraya ek başlangıçtaki cümleyle, üçüncü fıkrayla ilgili...

Şimdi, arkadaşlar burada kurum disiplinini ve düzenini veya güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren hükümlerin iyileşmesi amacını zorlaştıran yahut, işte, müstehcen, zaten müstehcen biraz onu -arkadaşın da dediği gibi- besleyen... Şimdi, bu baştaki mesele çok, bu da aslında fiiliyatta uygulanan ve tehlikeli bir mesele.

Ben bir örnek vereyim: Ben milletvekili olarak cezaevindeki kadın arkadaşlarıma kart gönderdim, 8 Mart... Üzerinde kadın figürü var. Cezaevi aramasında o kartlar alındı, disiplin cezası verildi, o kartlar üzerine. Şimdi, idare bu konuda da keyfî. Bu güvenliğini bozanı kim tespit edecek? İdare neye göre tespit edecek? Benim gönderdiğim, bir kadın zafer işareti yapıyor diye bu tehlikeli mi görülecek, güvenliğin iyileştirilmesini mi zorlaştıracak ya da ben milletvekili olarak -şu anda muhalefet milletvekiliyim- yazdığım bir yazı ya da gönderdiğim bir mektup orada, onun iyileşmesine tehlikeli mi görülecek? Bunu kim tespit edecek? Şimdi, bunlar fiiliyatta uygulanan şeyler. Tıpkı gazete gibi. Zaten gazetelerle ilgili söyledik.

Şimdi, arkadaşlar, zaten cezaevinin girişinde -gazeteleri de kastederek söylüyorum- her şey okunur, hiçbir şey okunmadan girmez, her şey okunarak gider, tespiti yapılır. Varsa gördüğünüz bir talimat, başka bir şey, onu, o gazetenin girişini o gün itibarıyla engellersiniz, o gün itibarıyla gördüğünüz tespitiniz varsa. Zaten varsa, toplatılma kararı da verir, bununla ilgili de, bakın, böyle geniş yorumlanabilecek bir maddenin varlığı tehlikelidir ve idarelere takdir yetkisi verir. İdareler de keyfiyetçi davranır, bunun karşısında da giderler, başvuru yaparlar, bir sürü de hak ihlali doğurur. Bakın, sonrası da var, insanlar başvurular yapacak eğer bu... Hadi geldi, işte engellendi, "Biz de göz yumduk." demeyecek bu insanlar. O açıdan bu maddede baştan sona tehlikeli değerli arkadaşlar onun da değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.