| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .04.2020 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Evet, aslında yani bir bütün olarak düzenlemelere baktığımızda müthiş bir antidemokratik düzenleme ama burası gerçekten vahim düzenlemelerden biri.
Şimdi, bu düzenleme koşullu salıverme, açık ceza infaz kurumuna geçiş, denetimli serbestlik gibi haklardan yararlanmak için iyi hâlli olma koşulunda son karar merci infaz hâkimliği olarak belirliyor. İyi hâl değerlendirmesi yapılırken, ceza infaz kurumlarındaki insan onuruna yakışmayan çıplak arama, özel alanların kamerayla gözetilmesi -ki biz son dönemlerde çok fazlaca bununla karşı karşıya kaldık, özellikle kadınların bulunduğu özel alanların erkek gardiyanlar tarafından izleniyor olmasıyla karşı karşıla kaldık- bu tür haksız ve keyfî uygulamalara tepki gösterenlerin, hak talep edenlerin, mahpusların sakıncalı ve tehlikeli olarak sınıflandırılıp, yasal haklarının kullandırılmamasıyla karşı karşıya bırakılmak isteniyor. İdari gözlem kurulunun vereceği kararlarda İnfaz Kanunu'nda temel ilke olarak "iyi hâlli olma" ilkesi belirtilmişse de bu kavramın TMK, TCK, CMK ve İnfaz Kanunu'nda sıkça kullanılan "terör" kavramı gibi son derece muğlak olduğu çok açık. İyi hâlli olup olmadığına kim karar veriyor? Neye göre karar veriyor? Bunun denetlenebilir ölçüsü nedir? Somutlaşmadığı sürece keyfî uygulamaların önünü açacak, haksızlıkların önünü açacak bir uygulama olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Kaldı ki bugüne kadar cezaevlerinde yaşananlar da aslında bu meselede nasıl bir keyfî uygulamayla karşılaşıldığının açık göstergesi. "İyi hâlli olma" ilkesiyle ilgili temel kriter olarak İnfaz Kanunu'nun 48'inci maddesi dikkate alınabilir. Burada belirli disiplin cezalarının kesinleşip, infazından sonra on beş günden bir yıla kadar sürelerin geçmesiyle iyi hâlin tekrar kazanılacağı açık bir şekilde düzenlenmiş. Bu maddedeki sürelerin tekrar düzenlenip daha makul bir süreye çekilmesi gerekiyor. Çünkü, bir yıl gibi bir süre...Yani, siz on beş günden bir yıla kadar dediğiniz anda bir yıl uygulanır ve aslında koşullu salıvermeniz ya da diğer hakları kullanmanız bir yıl ertelenmiş olacak. O yüzden bu sürenin gerçekten makul bir süreye çekilmesi gerekiyor.
İnfaz hâkimliği kararlarına karşı istinaf ve temyiz yolunun açılması gerekiyor. Çünkü denetlenebilir olması gerekiyor. Çok önemli haklar konusunda aslında engellemeler getiren bir düzenleme "İyi hâlli değilsindir." denilerek. Bu nedenle yargıda birliğin, bu konulardaki kararlarda birliğin sağlanabilmesi açısından da istinaf ve temyiz yolunun açılması zorunlu.
Yine, Terörle Mücadele Kanunu'nun 17/2'nci maddesinin kaldırılması gerekiyor. Üç hücre cezası alan kişinin koşullu salıverme hakkının ortadan kaldırılması uygulamada gerçekten çok ciddi sorunlara yol açıyor. Aslında biraz önce tartıştığımız, alkolün bile hücre cezasıyla yaptırım uygulanması meselesi göz önüne alındığında aslında ne kadar çok basit suçlardan bile hücre cezalarının verilebileceği ortaya çıkmış oluyor. Dolasıyla, üç hücre cezasının çok sıkça cezaevlerinde uygulanan ve siyasi mahkûmların salıverilmesinin önüne geçen bir uygulama olduğu açık.
İnfaz Kanunu'nun 48'inci maddesi ve TMK arasında bu noktada açık çelişkinin giderilmiş olması da mümkün olacak. İnfaz kurumu idari gözlem kurulunun yetkileri çok genişletiliyor. Yani, faaliyetlere katılmamak, işte belki de infaz kurumunun istediği kitapları değil de başka kitapları okuyor olmak bile iyi hâlli olmama koşulunu beraberinde getirecek.
Yeni düzenlemeyle savcılık tarafından başkanlık edilecek kurula Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Sağlık Bakanlığından bir temsilcinin katılması öngörülüyor. Şimdi, ama bu kurul demokratik bir kurul nasıl olacak? Biz bu kurulun kararlarına nasıl güveneceğiz? Tek yanlı atamayla bağımsız olmayan kurullar nasıl karar verecek ki bizim bu dönem gerçekten yargı anlamında da en büyük kaygı taşıdığımız noktalardan bir tanesi bu. Dolayısıyla, buralarda denetimin sağlanabilmesi açısından, bağımsızlığa güveni artırabilmek açısından, barolardan, insan hakları örgütlerinden ve kadınların kaldığı cezaevleri açısından da kadın örgütlerinin de temsilcilerinin bu kurullara dâhil edilmesi gerekiyor. Bu kurulun, kuruluş ve çalışma şeklinin yönetmelikle düzenlenmesi de doğru olmayacak. Meclise gelecek düzenlemede muhakkak kanunda genel esasların belirlenmesi gerekiyor. Ayrıca, altı ayda bir değerlendirme yapılması durumunda siyasi mahpuslar açısından ciddi sorunlar ortaya çıkacak. İdare bu uygulamasıyla sürekli bir biçimde siyasi mahpuslar üzerinde baskı kurmasının yollarını onlara vermiş olacağız.
Yukarıda belirttiğimiz gibi İnfaz Kanunu'nun 48'inci maddesi düzenlemesi esas alınmalı ama orada da düzenlemeler yapılması gerekiyor.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Gülüm.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) -Toparlayacağım inşallah.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Çok uzadı.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ne yapayım? Çok uzun bir madde ve önemli bir madde.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Komisyon, bakın, yani... Saat ilerledi.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ya bakın , önemli maddeler tamam ama...
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Komisyon üyesi değilsiniz. Bakın, bu kadar tolerans gösteriyoruz.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Evet, evet, olabilir, olabilir. Teşekkür ederim. Komisyon üyesi olmamak sorun değil ama şöyle bir sorunumuz var: gerçekten bu maddeler...
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Ama çok uzadı.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Bakın, bir cümle söyleyeceğim.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Makul süre kullanmak lazım.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Tamam, bir şey söyleyebilir miyim?
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayın, buyurun.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Şimdi, bu maddeler bizim acil, bugün karar almamız gereken maddeler değil. Bunun bugün buraya getirilmesi bile yanlış. Bu, mesela disiplinle ilgili bu uygulama şu an bize çok mu acil? Corona için tedbirlerden bir tanesi mi bu? Ama bugün getirildiği için tartışıyoruz. Keşke bunlar getirilmeseydi de sadece bu hastalığın, salgının yaygınlaşmaması için alınacak önlemler getirilseydi. Biz de...
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Onun için mi uzatıyorsunuz?
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Hayır uzatmıyorum.
"Madde geldiği için mecburen bunu tartışıyoruz." diyorum. "Gelmemiş olsaydı biz de tartışmak zorunda kalmazdık." diyorum. Yoksa ben "uzatma" diye bir cümle mi kullandım?
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Hayır.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Kullanmıyorum "Geldiği için tartışmak zorunda kaldım." diyorum. Yoksa tartışmazdım bunu sonrasında konuşurdum. "Mecburen konuşuyoruz." diyorum. "Çıkarıyoruz" diyorsanız hiç konuşmayalım tamam "Geri çekiliyor." diyorsanız konuşmayalım. Zaten "öbürlerini hızlıca geçirelim." derim ama şimdi gelince konuşuyorum. Neyse son cümleye bitirecektim zaten.
Aynı zamanda bu düzenleme, yani siyasilerle ilgili sürekli böyle bir ayrım...
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Şimdi, şöyle Sayın Gülüm: Biz komisyon üyesi olmayan arkadaşlarımıza süre kısıtlaması yapmadık. Komisyon üyesi gibi söz haklarını şu ana kadar tanıdık ama vaktimiz çok ilerledi. "Coronavirüs" diyorsunuz...
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Şimdi, bende bunu diyorum. Biraz önce ben dedim ki...
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - "Toparlayın" diyorum. Yani özetleyemez misiniz? Bu kadar...
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - "Son cümleyi söylüyorum." dedim beklerseniz zaten.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Buyurun özetleyin.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ama şuradan değil yani bir uzatma kastıyla değil "Madde geldiği için tartışıyoruz." diyorum "Mecburen tartışıyoruz." diyorum "Keşke gelmeseydi" diyorum.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Komisyon üyeleri tartışıyor zaten.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Tamam bir... Dikkat ederseniz bizden arkadaşlar konuşmadı bu maddede. Konuşmadı, o yüzden ben uzun konuşuyorum şu an. Kimse konuşmadı bizden, komisyon üyelerimiz de konuşmadı.
Neyse, yani bu siyasilere ilişkin sürekli bir ayrımcılığın sürekli bir ötekileştirmenin...
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - "Bunlar çok tekrar edildi." diyorum. Yani yazık değil mi? Bu kadar sağlımız tehlikede.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Tamam son cümle, bitiriyorum ya. Bir saniye Başkan.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Aynı cümleleri tekrar etmenin manası yok.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Benimle tartışana kadar bıraksaydınız şu an son cümlemi bitirmiş olacaktım.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, teşekkür ediyorum, sağ olun.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Başkan biz konuşmuyoruz üye olarak, arkadaşlarımıza hakkımızı veriyoruz, ama böyle de olmaz ki!
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Önerge var burada bakın önergeyi bile gündeme almıyorum süre kısıtlamasıyla ilgili.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Tamam, bir şey söyledik: "Gerekçesini okumayın" dedik
Nedir sorun? Sözümü kesmenizi gerektirecek bir şey yok. Müdahale etmeyin.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sabaha kadar okuyun! Tolerans gösteriyoruz yani biraz...
Sayın Antmen buyurun.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Sayın vekiller...
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Getirmeseydiniz o zaman bu yasal düzenlemeyi.