KOMİSYON KONUŞMASI

HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Şimdi, bu maddeyle ilgili ve bu maddeyle ilgili özellikle bilgi veren bürokratlardan sonra şunu gördüm: Devlet, başkalarına yani insanlara karşı işlenmiş suçlarda indirim yapacak, bir nevi affedecek ama kendisine karşı yapılmış olan hiçbir suça da tolerans tanımayacak, indirim yapılmayacak, düşmanlık güdecek, en üst seviyede tutacak; ben onu anladım. Yani elbette ki bazı şeylerin istisnaları olabilir ama burada şöyle bir şey var: Bir insan gidiyor bir insanın malını çalıyor veya onu yaralıyor veya başka suçlarla tarif edelim, bu suçlara karışıyor, siz bunları alıp affedebiliyorsunuz, indirebiliyorsunuz ama devlete karşı, kendi bekanızca ya da iktidarınıza karşı tehlike gördüğünüz bütün herkesi de en üst oranda da cezalandırma anlayışını normal görüyorsunuz; ben onu anlamadım.

Şimdi, burada aklıma direkt şu geldi: Mesela köylerde, özellikle bizim seçim bölgelerimizde adli olaylarda adalet, ayrıca zaten hukuk işler ama aynı zamanda toplamsal alanda da bazı noktalarda barış görüşmeleri yapılır o kişilerle ilgili. Köylüler, kendi aralarında, işte o sorunun daha da ilerlememesi için adaleti sağlamaya çalışırlar. Yani hâkim karşısına çıkan kişiyle ilgili olayın dışında yine bu da işletilir. Şöyle bir durumla karşılaştık, yani ben gördüm. Bir aile, işte, bir ailenin çocuğunu yaralamış. Bununla ilgili devreye giren orada "rusipi" dediğimiz yaşlı kişiler gidiyor ve o iki aileyi barıştırmaya çalışıyorlar. Ondan sonra bu olayın üzerine bir karar alıyorlar ve o kararın da ondan sonra yansıması bana geldi. İşte, bu olayı yaşayan aile dedi ki: "Ya bu şey çok ağır bizim için, biz bunu gerçekleştiremeyiz, durumumuz çok kötü, biz maddi olarak çok sıkıntıdayız biz orayı terk edemeyiz." yani o anlamda bir sorun yaşamışlardı. Ben sonra o yaşlı bireyi "rusipiyi" aradım, yani aksakallıyı aradım, dedim: Ya amca bu insanlar yani tamam yaralamış böyle gerçekten bu insanları zor durumda bırakmış ama yani bunların bu kadar da böyle büyük bir şeyle karşılaşması bence doğru değil dedim. Bana şunu söyledi, dedi ki: "Evladım biz bir adalet duygusu oluşturmaya çalışıyoruz. Biz eğer bugün birilerine imtiyazlı davranırsak, eğer birilerine bir uygulama yaparsak diğerlerine de bu uygulamayı yapmazsak o zaman bizim adalet duygumuz toplum içinde sarsılır ve kimse bizim o adaleti sağlayacağımıza inanmaz ve güvenmez." Neticede de bu olayları çözecek ve hiçbir zaman da bu konuda şey yapacak bir durum da oluşmaz.

Şimdi, ben size bir şey söyleyeyim; sizin bu infazda oranlama sistemine baktığım zaman gerçekten toplumdaki adalet duygusunu yok ettiğinizi görüyorum. Çünkü birilerine karşı işlenmiş suçu affederiz diyorsunuz yasama olarak -çünkü iktidar olarak güçsünüz, şu an çoğunluktasınız- ama muhalif olduğu için, işte saçma sapan nedenlerle örgüte üye olmamakla beraber örgütün talimatları doğrultusunda hareket etmesinden dolayı ceza görmüş kişilerin en üst seviyede cezalandırılmasını istiyorsunuz. Niçin? Çünkü muhalif. Niçin? Çünkü sizin gibi düşünmediği için. Ben size şöyle söyleyeyim; ben doktorum, Selçuk Mızraklı da bir doktor. Bir tane yalandan, sahtekâr bir tane itirafçı tanık çıkıyor.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bu anlatıldı.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Bir şey söyleyeyim. Bu anlatıldı ama ben size bunun çarpıcı noktasını söyleyeyim ben. Diyor ki:... Bakın olayı söylüyorum. Bir dinlerseniz bir şeyler öğrenirsiniz. Bakın diyor ki... (Gürültüler)

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Başkanım 10 dakikadır konuşuyor.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Ya ayıp ya, hakikaten ayıp ya, ayıp ayıp.... Bak, sabahtan beri konuşmuyorum. Ayıp, hep böyle yapıyorsun ya.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Ayıp senin yaptığın be!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayın. Toparlar mısınız.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Böyle bir şey olur mu ya? Hep böyle yapıyor.

Toparlayacağım Sayın Başkan.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Anlatacak bitecek.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Toparlayacağım zaten.

Tanık çıkıyor diyor ki...

AYHAN EREL (Aksaray) - Her şeyin bir sabrı var ya.

HABİP EKSİK (Iğdır)- Bir tane şey getirdiler diyor... (Gürültüler)

Ya, bir ayıp ya... Ya, ayıp hakikaten ya...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Devam eder misiniz.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Sayın Başkan, basın, defalarca...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bakın, İYİ PARTİ bile size itiraz ediyor görüyorsunuz.

HABİP EKSİK (Iğdır) - İYİ PARTİ'li arkadaşlar itiraz etmiyorlar.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Beraber değil misiniz?

AYHAN EREL (Aksaray) - Nerede beraberiz, ne saçmalıyorsunuz?

HABİP EKSİK (Iğdır) - İYİ PARTİ'li arkadaşlar bu konuda böyle bir saçmalığa itiraz ediyorlar.

Şimdi, ben şöyle söyleyeyim. Orada...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Sabahtan beri aynı şeyi...

HABİP EKSİK (Iğdır) - Dinlemek istemiyorsanız koridor oradadır beyefendi. Lütfen.

Şöyle bir durum söz konusu, diyor ki: "Geldi yaralı, o gece, bağırsakları parçalanmıştı, karnından yaralanmıştı. Selçuk Mızraklı onu ameliyat etti, yoğun bakımda bir saat bekletti ve ondan sonra da taburcu etti gönderdi." diyor. Bakın bir doktor olarak şöyle söyleyeyim, bu kadar sahtekârca, bu kadar iftiravari bir şey görülmemiştir. Tıbbi anlamda asla mümkün olmayan bir şey. Bir insanın gelip bağırsaklarının parçalanması, sonrası ameliyat olup bir saat yoğun bakımda kalıp ondan sonra taburcu olma durumu imkânsızdır. Ve Selçuk Mızraklı bundan dolayı ceza yedi ve bugün şöyle söyleyeyim: Selçuk Mızraklı'ya 3/4 oranında ceza indirimi uygulanacak ama siz başkalarının çocuğunu belki parçalamış kişilere -size uygulanmadığı için- ona 1/2 oranında indirime gideceksiniz. Çünkü niye? Sizin adalet duygunuz, eşitlik duygunuz sıfırlanmış, yok olmuş, tek odaklandığınız şey...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Nasıl parçalanmış çocuğa 1/2 uygulanıyor. Ya böyle bir laf olur mu? Parçalanmış çocuğa 1/2 nerede var burada?

HABİP EKSİK (Iğdır) - Yaralama öyle işte.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Olur mu öyle şey? Parçalanmış çocuğa 1/2.

HABİP EKSİK (Iğdır) - Şimdi, şöyle bir şey söyleyeyim.