| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2778) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 10 .04.2020 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, değerli bürokratlar; ben de hepinize öncelikle tabii ki sağlıklı günler diliyorum.
Evet, gerçekten çok ciddi bir süreçten geçiyoruz ve Meclis de -değerli hatibin de söylediği gibi- hız kesmeden çalışmalarına devam ediyor. Sayın Başkan da "Hayat devam ediyor." dedi. Evet, hayat devam ediyor ancak sağlıksız ortamlar var maalesef. Evet, belki elzem, yapılması gereken konular var ama gerek Genel Kurul sürecinde gerekse Komisyon sürecinde bizler, burada çalışan arkadaşlarımız, tedbirlerin en yüksek seviyede olması gereken bir süreçte çalışmak durumundayız, buradayız. Biraz daha hassasiyet gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum ben. Evet, çok acil çözüm bekleyen sorunlar var, Genel Kurul da çalışıyor, zaten Meclisin kapanması gibi bir süreç yok, sadece Komisyon ve Genel Kurul süreci var. Vatandaşlarımızın bu süreçte gerçekten çok elzem, acil çözüm bekleyen -önce sağlık tabii ki- sağlık alanında, sonra da ekonomi alanında gerekli çok önemli tedbirler var ise tabii ki hepimiz burada çalışacağız ve bunları hangi koşulda olursa olsun yapmaya çalışacağız. Ama şu aşamada gerek Genel Kuruldaki infaz yasası teklifi gerekse bugün görüştüğümüz eğitimle ilgili yasa teklifi; uzun süredir hazırlıkları yapılıyordu bu çalışmaların, özellikle, eğitimde de bu çalışmalar yapılıyordu, oldukça da uzun süre öncesinde yapılıyordu. İnfazla ilgili şeyler de yargı reformu sürecinde vardı ama bunlar ne olduysa tamamlanamadı, ertelendi, ötelendi. Ki vakıf üniversiteleri ağırlıklı düzenlemeler yıllar öncesinden yapılması gereken düzenlemeler. Yargı reformunda da öyle, adalet sistemimizin yapısı böyle. Ama biz bunları acil, bu ortamda, işte, vatandaşa "Üç adım yaklaşmayın birbirinize." derken biz burada, bu kalabalık ortamda, bir hengâme içinde bu yasaları yapmaya çalışıyoruz. Ki bugün görüşülen her iki teklif de çok önemli -bakın, hafta sonu da çalışacak büyük ihtimalle- bunlar gerçekten, detaylı, kapsamlı, bütün tarafların görüşleriyle getirilip ve bir mutabakatla çıkarılması gereken -eğitim ve adalet- yasalar. Ama bundan uzak, bir aceleyle yapmaya çalışıyoruz ve en ciddisi de çok kritik bir dönemde ve sağlıksız bir ortamda.
Neticede toplandık, bu yasa teklifini görüşeceğiz. Biraz daha kapsamlı ve belki tarafların görüşleri de katılabilirdi içine çünkü tartışmalı alanlar da var. Değerli Başkan Vekilimiz burada, bunlar belki biraz daha detaylı çalışabilirdi, kapsamlı görüşler alınabilirdi. Çünkü gerçekten, temel sorun alanı olan eğitim sistemi zaten, temel eğitimden yükseköğretime de akseden, yansıyan temel sorun alanları var eğitim sistemimizde. Ama bugün biz yükseköğretimle ilgili düzenlemelere odaklandık. Burada 1984 yılında ilk defa Bilkentle beraber bir vakıf üniversitesi süreci yaşıyoruz, 1990'larda artış ama en çok vakıf üniversitesinin açıldığı süreç 2000 yılı ve sonrası. Ciddi bir sayı var, benim baktığıma göre yüzde 65-70 arası 2000 yılı sonrası sanırım. Ki ben kaç yıldır Meclisteyim, kaç tane vakıf üniversitesi kurduk, sayısını bilmiyorum. Kurduk, değiştirdik, kapattık, birçok süreç var. Bu üniversiteler kurulurken çok ciddi yasal düzenlemeler gerekiyordu, kriterler gerekiyordu. Ben de görev yaptım iki vakıf üniversitesinde, gerçekten ciddi temel sorunları vardı, kurulurken de vardı bu sorunlar; eğitim kaliteleriydi, altyapılarıydı, mali idari yapılarıydı, bunlara izin verildi. Bugün mesela, kısmen bunları çözmeye çalışıyoruz şu an ki yeterli değil, daha çok düzenleme gerekiyor. Finansal kaynakları... Birçoğu gerçekten sonradan nasıl başımıza bela oldu, cemaat finansörleri vardı arkalarında. Denetimsizce açıldılar, şeffaflık yoktu. Ciddi teşvikler aldılar, muazzam teşvikler aldılar gerçekten. Bugünkü bir madde de hatta bunu kaldırıyor değil mi Sayın Başkan Vekilim? Devlet desteklerini kaldırıyor. Ama bunlar kuruldular, yığınla kuruldular, 2000'ler sonrası yani bu dönemde, bu dönemin idaresindeki YÖK tarafından kuruldu, bunlara izin verildi, bu Meclis, 2002'den itibaren, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar olduğu dönemde kuruldu bunlar. Mütevelli heyetleri, rektörler, idari yapıları, dekanları, yönetim yapısındaki çelişkiler, ilişkiler; sanıyorum, bunlara daha hâkim YÖK. Kadroları var, özlük hakları var. Bakın, 2000'den itibaren kuruluyor bunların yüzde 70'i, hızla, biz buradaki akademisyenlerin yasayı şimdi yapıyoruz, 2020 yılında yapıyoruz bu yasayı. Orada devletten gelen kadrolar vardı ama artık kendi kadroları var, orada akademisyenliğe başlayan genç akademisyenler var ve onların özlük hakları, çalışma koşulları; bunlar hiç tartışılmadı ve o okullar ısrarla açıldı. Aşırı derecede ders yükleri, çalışma koşulları; bunlar hiç düşünülmedi, değerlendirilmedi, ısrarla kontenjan verildi, kontenjanları artırıldı bu üniversitelerin.
Öğrenim ücretleri başka bir kaos... Bugün bursu getiriyoruz mesela, bursla ilgili bir kriter koyuyoruz. Çünkü, artık olay çığırından çıktı, öğrenim ücretleri kontrol edilemez noktaya geldi, burada da ciddi bir düzenleme gerekiyor ama bu da biraz siyaset dışı tartışılması gereken bir konu ve hep beraber belki bunda da bir düzenlemeye gitmek gerekiyor. Tercih dönemlerini hatırlıyorsunuz, bir sektör hâline gelmiş ve dediğim gibi, siz daha hâkimsiniz bu konulara YÖK olarak. Burslarla ilgili düzenleme bugün yapılacak, yüzde 15 gibi bir öneri getirildi. Kontenjanlar artırıldı. Neyse ki başarı sırası getirildi bir çözüm olarak ama açılırken niye bunları değerlendirmediniz? Neden ısrarla onlara, vakıf üniversitelerine o kontenjanları verdiniz?
Vergi muafiyetleri vardı, harcama kalemleri hiç şeffaf değildi. Nasıl harcadılar bu kalemleri? Daha geçen yıl ilk defa YÖK -gerçekten YÖK'ü bu noktada takdir ve tebrik ediyorum- bir akademik değerlendirmelerini yaptı bu okulların, 2019 yılında yapabildik biz bunu. Bu kadar üniversite açıldı, hiçbir şekilde değerlendirilmedi, şimdi o kriterler, veli, öğrenci ya da biz akademisyenler hangi skalada, nasıl kriterlere tabi ve gerçekten nasıl bir kaotik tabloyla karşı karşıya kaldığımızı gördük, değil mi? Yani harcamaların nereye gittiğine... Kütüphanesi olmayan, bilimsel araştırmaya harcama yapmayan birçok üniversiteyle karşı karşıya kaldık ama bu tablo ortaya çıktı en azından. Bunlar önemli, bu yasa teklifiyle de kısmen, çok az bir kısmını düzeltebileceğiz, çoğunluk yine duracak.
Dediğim gibi, akademisyenlerin hakları gerçekten çok önemli burada, buna çok dikkat etmek gerekiyor. Burada özlük haklarıyla ilgili nihayet bir düzenleme getirildi. Pasaport düzenlemesini Sayın Başkan da söyledi. Benim de bu konuda bir kanun teklifim vardı, Değerli Ayhan Hocam'la beraber de konuşmuştuk, Sayın YÖK Başkanımıza iletmiştik, iktidar partili, AK PARTİ'li akademisyen arkadaşlarımızla da sohbetlerimizde söylemiştik bunu. Bu düzenlemeye girecek olması önemli, önemli bir kazanım olacak.
Burada birlikte ve gerçekten, detaylı tartışarak en azından, kamuoyunda bu tartışmadan uzaklaşıldı. En azından, burada detaylı tartışarak gerçekten bu üniversitelerle ve yükseköğretimle ilgili sorunlara biraz daha dikkatli yaklaşmamız gerekiyor ve sorunu çözmek gerekiyor.
Önemli düzenlemeler var, belki daha detaylı bilgiler verilecek maddeler var. Burada özellikle, üniversitelerin o faaliyetlerinin durdurulmasıyla ilgili biraz daha detaylı, mevcut neydi ve şu an nasıl bir süreç olacağıyla ilgili bilgi verirseniz...
Disiplin konusu gerçekten değerli hocalarım -ben de görev yaptım, disiplin kurullarında da görev yaptım- sorunlu bir alan ama bu yasa teklifinde de sorunlar var. Belki daha dikkatli kavramlar, terminoloji kullanılabilir çünkü akademisyenlik çok özel bir alan, çok özel bir meslek, burada çok değerli akademisyen, hatta idari görevleri olan hocalarımız var. Disiplin mevzusu sübjektiflikten uzak olmalı ve akademisyenlerle yan yana getirmeyeceğimiz, üniversitelerle yan yana getirmeyeceğimiz -Değerli Ayhan Hocam da bahsedecek- bazı terminolojik kavramlar, muallaklıklar var. Zaten oradaki kurulların oluşumu sıkıntılı olabiliyor, sübjektif kararlar verilebiliyor, benim şahsen yaşadığım vakalar oldu. Burada belki YÖK bu sübjektifliği ortadan kaldıracak daha objektif, daha önemli ve gerçekten akademisyenlere uygun... Çünkü çalışma saatleri, koşulları, mesai, bu kavramlar... Terörle ilgili bir kavram burada, bunun bu yasa teklifinde yer alması bile gerçekten ilginç geliyor -ya da başka kavramlar- bunlara biraz daha dikkat etmemiz lazım.
İntihalle ilgili düzenleme önemli, intihal gerçekten önemli. Belki de amaç da buydu. Çünkü tezler giderek nitelik kaybı yaşıyor bildiğiniz üzere. Tezlerle ilgili ve bilimsel özerklik, özgür bir ortamın olması bu çok önemli. Bunlara daha da dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Yine, rektörlerle ilgili o çalışma, o maddeyi de biraz daha ayrıntılı yapabilirseniz daha iyi olabilir. Vakıf üniversitelerinin o yüzde 2 payı o banka hesabı nasıl olacak, kim tarafından yönetilecek, yönetmelikle düzeltileceğini söylüyorsunuz; Maliye Bakanlığı ve YÖK'le beraber. Nasıl olacak? Orada yine bir muallak ve tartışma olduğunu düşünüyorum ben. Doktoralı araştırma görevlileri ve ihtisaslaşma, üniversiteler, araştırma uygulama merkezlerinin desteklenmesi önemli. Çok çok geç kalmış zaten. Biz doktoralı araştırma görevlilerimizle ilgili ve gerçekten akademik hayata temel ilk başlayan akademisyenlerimizle ilgili desteklerde ülke olarak çok geriye kaldık. Zaten bununda sonuçlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bilimsel gelişme ve araştırma alanındaki uluslararası alanlardaki geri kalmışlığımız bunu gösteriyor. Bunların dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum ben. Bir taraftan yetki devri yapıyor YÖK.
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Sayın Özdemir, toparlarsanız, son olarak, lütfen...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Toplayacağım Sayın Başkan.
Yetki devri yapıyor ama bir taraftan da bakıyoruz üniversiteler giderek merkezileşiyor. İşte rektör atamaları mesela. YÖK bir taraftan gerçekten hani o yetki devri konusunda daha hassas davranırken ama rektör atamalarının Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılması bu üniversiteler açısından bir sorun. Bilimsel özerklik derken bir taraftan da gerçekten şu an bizim hala terörün tanımını tartışmamız gereken bir noktada böyle bir yasal düzenlemeye ihtiyaç varken bunu terörle ilişkilendirip birçok akademisyen mesleklerinden uzaklaştırıldı mesela. Yani YÖK bilimsel özerklik, bilimsel daha hareket alanını artırıyorum derken uygulamalarıysa bunların tersi bir durum ortaya çıkartıyor. Bunların daha da dikkatli, benim maddelerde de görüşlerim var ama genel olarak hani bunların da gerçekten kapsamlı olarak düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. Önemli düzenlemeler var ama detay bilgi ihtiyacımız olan maddeler var. Maddeler geldiğinde de bu detayları verirseniz daha açıklayabiliriz. Teşekkür ederim.