KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Evet, biraz önce madde hakkında da konuşmak istedim ama neticede vermiş olduğumuz önerge doğrultusunda ama ondan önce madde hakkında konuşmak istiyorum.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Buyurun.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Şimdi, 657'ye uygun bir şekilde değerlendirildiği söylendi. Biz biliyorsunuz uzun yıllardır kişiye göre, duruma göre, istenilene göre yasalar yapıyoruz, madde ihdas ediyoruz, değişiklikler yapıyoruz ve baktığımız zaman bu duruma, keşke hukuk devleti olabilmeyi başarabilseydik, hukuk güvenliğimiz olsaydı. Biraz önce, evet, o madde de terör propagandası yapmak konusu geçmişteki yıllarda birilerine fatura edildi, şimdi birilerine fatura edilebiliyor ve üniversite gibi bilimin, fikrin, ifade özgürlüğünün en iyi şekilde yer bulması gereken üniversitelerimizin doğrular karşında bile örneğin, hukukla ilgili yapılan bir değişime bile cevap vermediği bir yapı ortaya çıktı yani bilimsel özgürlük uzun yıllardır... Geçmişte de vardı bunlar; zaman zaman dediğim gibi, yönetimlerin, algıların, anlayışların, ideolojilerin durumuna bağlı olmak üzere ama son yıllarda özellikle, kimsenin doğru olmayan, hukukun katledildiği hatta şu anda "infaz yasası" olarak görüşülen konuda bile hukukçuların maalesef sesini çıkaramadığı, konuşamadığı, hatta görüşlerine yer verilmediği bir süreçten geçiyoruz.

Artık 21'inci yüzyılda ve çok badireler atlatmış bir ülkenin evlatları, insanları olarak lütfen, bu senci benci, ocu buculuktan kurtulup hukuk ne gerektiriyorsa onu yapabilecek, hukukun gerekleri ne gerektiriyorsa onu uygulayabilecek bir yapıyı 27'nci dönem milletvekilleri olarak bir görev addedelim.

Şimdi, burada terör örgütlerinin propagandasını yapmak... Ya, düşünebiliyor musunuz, neler yaşadık bizler. 12 Eylülleri yaşayan, 12 Eylül öncelerini yaşayan, kişiler olarak nasıl iftiralara -üniversitelerde olsun veya üniversite dışında olsun- nasıl haksız yere yargılanmalara sizler de... Sayın Hocam siz de 28 Şubattan bahsettiniz. Bırakın üniversitelerde bu şekilde terör propagandası gibi muğlak bir ifadenin yer bulmaması gerektiğini ifade ediyorum. Yani, evet, terör örgütüne yardım, yataklık veya terör örgütüyle iş birliği yapanlar tabii ki üniversitede yer almaz. Ama terör örgütünün bile yarın, terör örgütü mü yoksa başka bir şey mi olduğu da yarın bir gün değişebilir bu ülkede, onu söyleyeyim. Biz 2007-2008 yıllarında çözüm sürecini yaşadık yani orada nasıl kol kola girildiğini gördük. FETÖ'cülerle neler yapıldığını gördük. Bugün terör örgütü olarak ifade ediliyorlar. Ya yapma ayıptır, kendinize gelin.

YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Burada neyin hesabını yapıyorsunuz?

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Karşılıklı konuşma yapmayalım.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Öyle şey yok. Herkes şapkasını önüne eğecek, kafasının önüne eğecek ve meseleleri değerlendirecek Değerli Milletvekilim. Şimdi, bu vatan evlatlarını birbirine böyle hiç durmadan birbiriyle çekişmeli ve kutuplaşmış bir hâle getirmekten bu ülkeyi bir an önce kurtarma mecburiyetimiz var, söylemek istediğim o. Gelelim benim vermiş olduğum 657 sayılı. Evet onu uygun görmüşsünüz, bazı ifadeleri akademik duruma göre değerlendirmişsiniz ama biraz önce ben genel konuşmamda ifade ettiğim gibi böyle muğlak bir ifadeye gerek yok. Neydi o ifade? "Usulsüz müracaat veya şikayette bulunmak.'' Yani bu çok muğlak bir şey, hukuki olarak da muğlak. Nedir o usulsüzlük, nasıl usulsüz müracaat etti veya şikâyette bulundu. Onun yerine somut olmayan gerekçelerle böyle çok insan suçlandı bu dönemde, geçmiş dönemlerde; bunları hep gördük. Yani birisini şikâyet ediyor mesela usulsüz, yalan yanlış, "mış"la yapabiliyor. Somut bir gerekçeyle ortaya koysun derseniz daha iyi olur diye düşünüyorum.

Sonra mahiyetindeki elemanların yetiştirilmesinde özen göstermemek.. Gerçekten bunun da nasıl bir temele dayandığı ortada değil. Ben bu konuda en azından bu değişikliği 657 uyguluyorsanız ki bana göre 650'yi uygulamadan -53/D miydi daha önce- buna belki biraz bir şeyler eklenip akademik camiaya daha değişik bir disiplin kuralları getirilebilirdi diye düşünüyorum. Ama öyle uygulanmış hiç olmazsa burada muğlak olan hukuki bir anlamı olmayan ifadelerin değişmesi. İsterseniz devam ediyor, ben ayrı ayrı vermişim.