ŞENOL SUNAT (Ankara) - Yine aynı şekilde, kınamayla ilgili. Görevi sırasında sözde saygısızlık etmek, çok sübjektif. Yani, burada sözle saygısızlığın ahlaki ölçüsü ve sınırı belirsiz burada. Ayrıca saygısızlığın amirlere yapılacağı, amirlerin ise yapmayacağı gibi bir görüş ortaya çıkıyor, mantıklı değil bana göre. Şu var: Yani saygısızlık ölçüsü nedir? Ben idareciyim, kızıyorum da o memura -ki bunlar çok oluyor- fikrî ayrılığım var, görüş ayrılığım var, tahrik de ederim, anlatabiliyor muyum? Tahrik edersiniz ve bana saygısızlık diye o memura kınama verirsiniz, hatta bunu ileriye götürürsünüz. Biz bunları yaşadık üniversitelerde, emin olun. Yani bu tür şeylerin doğru olmadığını ve bunların çıkarılması gerektiğini... Bir de genel ahlak kurallarına uymamak, edep dışı tutum ve davranışlarda bulunmak. Tam yani şu anda kutuplaşmış, kamplaşmış bir ülkeden söz ediyoruz. Burada herkesin ahlak kuralları anlayışı değişken. Şimdi, burada edep dışı tutum nedir? Yani idareci, hâl ve hareketi, bir asistanın, bir öğretim üyesinin hâl ve hareketini, yaşayış tarzını farklı görüp bunu edep dışı olarak kabul edebilir. Bu, üniversite camiası için çok ayıp bir şey, bunların konuşulmaması gerektiği kanaatindeyim. Akademik kariyer yapmış insanların, edep dışı, genel ahlak kurallarına uymayan davranışlarda ve tutumlarda bulunması konusu bile çok şeye aykırı bence.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Tacize uğrayanlar var üniversitelerde, sanki ilahi bir kurumdan bahsediyoruz.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Efendim, üniversitelerden değil daha alttan başlayacaksınız ona, Kur'an kurslarında var, Ensar Vakıflarında var Sayın Hocam; var, doğru. Ama üniversitelerde bu şekilde.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Şimdi karşılıklı tartışmayalım arkadaşlar, bir dakika...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Hayır, ben görüşlerimi ifade ettim.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Sayın Sunat, bir de Sayın Hocamızı bir dinleyelim, YÖK'ten Sayın Topcuoğlu...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Bu iki maddenin kaldırılmasını en azından...