KOMİSYON KONUŞMASI

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Evet, ben de aynı şeyi söyleyecektim. Bu ombudsmanlık yani Kamu Denetçisi Kurumu çok önemli bir kurum. Yıllardır, Türkiye'de demokrasinin yerleşmesini isteyen insanlar böyle bir ombudsmanlık kurumu kurulsun diye ısrar ediyorlardı. Benim de kanaatim öyle, pek çok insanın da kanaati öyle, biraz soru işaretleriyle kuruldu bu ama öyle veya böyle kuruldu. Dolayısıyla, bu kurumun ne yaptığı gerçekten de önemli. Yani, bu verdiğiniz rapora ben bakıyordum, bu rapor falan değil, kadınla bağlantılı olarak Kamu Denetçiliği Kurumu nedir, ne değildir, bunu anlatmış ki bu zaten yasalarda var, yasası çıktığında vardı.

Şimdi mesele şu: Bir kadın şikâyet ettiğinde, "Bana mobbing yapılıyor iş yerinde..." Özel durumlardan bahsetmiyoruz, kocası dövmüş, aile içinde şiddet olmuş falan, o kurumun görevi olmadığını buradaki herkes biliyor. Ama, siz sanki emniyet yetkilileriyle, jandarmayla sınırlı gibi bahsettiniz de onunla sınırlı değil.

KAMU DENETÇİSİ SERPİL ÇAKIN - Tabii tabii Vekilim, ben örnek söylemeye çalıştım.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Devlete çalışan bütün memurları kapsıyor, herkesi kapsıyor. Bu, öğretim üyesi de olabilir, öğretmen de olabilir, okul müdürü de olabilir, rektör de olabilir, herhangi bir devlet dairesinde müdür veya para sayan kasadaki kişi de olabilir. Dolayısıyla, bütün bunları kapsıyor, sadece emniyet yetkililerini değil, bu bir.

İkincisi: Yani, bir kere bu şeylerin düzgün tutulması lazım gerçekten de. Kimler müracaat etmiş, ne için müracaat etmişler ve ne yapmış kurum bunlar hakkında?

Şimdi, bir kadın mobbinge uğruyor olabilir, uğradığının farkındadır yani kendine kötü davranılıyor iş yerinde, ya patronu tarafından ya iş arkadaşları tarafından dışlanıyor, kötü davranılıyor vesaire. Ama "Bunu ben kadın olduğum için yapmıyorlar, başka nedenleri var herhâlde" diye düşünüyor da olabilir. Ama, bana sorarsanız, böyle bir şikâyet geldiğinde kurumun görevi tam da bu. Yani, bu mobbingin neden kaynaklandığını... "Bize şikâyet etmedi, biz de bakmadık." olmaz. Yani, bilmiyordur belki de niçin mobbing uyguladıklarını, onun için size şikâyet ediyor. Anlatabiliyor muyum? Dolayısıyla, kurumun görevleri arasındadır bu. Kadın kadın olduğu için de... Mesela o işletmede kadın istenmediği için, kadın müdür olarak atandı, o göreve gelmek isteyen birtakım erkekler "Kadındır, ne diye bizim başımıza müdür atadılar bunu." diye uyguluyor belki. Kadın bunu böyle yorumluyor olmayabilir ama sizin bunu araştırmanız gerekir, bir kere bunu söylemek istedim.

Bir de "Sonradan yazılı olarak vereyim raporu." dediniz ya, o raporda bir de hangi STK'larla temas kurmuştunuz ve hangi üniversitelerle, hangi bölümleriyle temas kurup bu kamu denetçisinin neler yaptığını, nasıl başvurulacağını vesaire anlattınız, onu da yazarsanız o da çok yararlı olur diye düşünüyorum.

Bir başka sorum: Bu LGBTİ bireylerden herhangi bir şikâyet geldi mi? Çünkü, onlar çok ciddi bir biçimde, kamu görevlileri tarafından ve özellikle polis tarafından şiddete uğruyorlar. Yani, farklı cinsel kimlikleri olan kişiler geldi mi, geldiyse ne yapıldı? Bunu soracağım çünkü bu da şiddet unsurlarından bir tanesi.

Bir de şu: Soruşturdunuz, "Yok öyle bir şey." dendi. Orada mı bırakıyorsunuz? Yani, bir mektup yazıp... Bu kişi mobbinge uğradığından şikâyetçi veya bu kişi karakolda dayak yediğinden şikâyetçi, oradaki başkomiser de "Yok öyle bir şey." diyor. Bunu sorma nedenim, valiliklere bağlı insan hakları kurumları vardı, ben üniversite temsilcisi olarak oradaydım, bunlar tamamen göstermelikti, tamamen. Yani "Kurduk oldu." diye kurulmuş kurumlar, ne paraları var ne pulları var ne çalışan insanları var ve oraya gelen şikâyetler yazılıyor. Zaten hiçbir şey gelmedi, aynen sizin burada söylediğiniz gibi çünkü duyurulmadı. Yani "Komşumun tavuğu geldi de çiçeklerimi bozdu." falan gibi saçma sapan şikâyet edenler oluyordu. Bir kere geldi ciddi bir şikâyet; karakolda dayak yemiş bir adam, ona da "Peki ne yaptınız?" dedik. "Efendim yazdık, karakoldaki başkomiser 'Yok böyle bir şey.' dedi." Böyle bir şey olamaz. Yani, böyle bir şikâyet varsa ciddiye alınıp, bu başkomiserin lafına bırakılmayıp araştırılmak zorunda, gerçekten böyle bir şey oldu mu, şahitleri var mı, bu insan rapor aldı mı darp edildiğine dair gibi. Ama, mesela o örnekte yapılan şey, sadece bir mektup yazmaktı başkomisere, başkomiserin "Böyle bir şey olmadı." denen mektubunu da bu kişiye yollamaktı. Bu "İş olsun, bana gelsin." diye yapılmış bir iş benim kafamda.

Bir de son olarak şunu söyleyeyim: Yurt dışındaki ombudsmanlıkta tabii ki ceza verme yetkisi yok ombudsmanın ama amirlerine bildirme yetkisi var. Burada da öyle olması gerekir diye düşünüyorum. O hususu doğrusu bilmiyorum, anlatmayın dedik ama aklıma geldi bilmediğim. Yani, bir müdürün veya yetkili bir kişinin dosyasında ondan şikâyet, bundan şikâyet ve ombudsman bu şikâyetleri haklı bulmuş ve siciline yazılmışsa o adam bir daha böyle, bu şikâyete yol açacak bir şeyi yapmadan kırk kere düşünebilir, adam veya kadın. Dolayısıyla, böyle bir şey yapılıyor mu, onu da sormak istiyordum.

Teşekkürler.