| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 128 Milletvekilinin; Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .06.2020 |
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Adalet Komisyonumuzun çok değerli milletvekilleri, ayrıca Adalet Komisyonumuzun davet etmiş olduğu Yargıtay istinaf mahkemesinden ve diğer ilgili kurumlardan Komisyonumuza gelen çok kıymetli misafirler, basınımızın değerli mensupları; bugün Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin görüşülmesi için bir araya gelmiş bulunuyoruz.
30 Mayıs 2019 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin malumunuz olduğu üzere 9 temel amacı bulunuyor ve bu 9 temel amacından biri de şu anda görüşmelerine başlamış olduğumuz hukuk yargılamasının sadeleştirilmesi ve etkinliğinin artırılması başlığı altındaki bazı çalışmaların yapılması idi. Bu çalışmaların mevcut şu anda geldiğimiz bu aşamasında 63 maddeden oluşan bir teklifimizi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 20 Mart 2020 tarihinde sunmuş bulunuyoruz ve şu anda da görüşmelerine başlıyoruz.
Çok kıymetli milletvekilleri, değerli misafirler; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Anayasa Mahkemesince iptal edilen hükümleri kanunda düzenlenen yargılama aşamalarının her biri için tebligat yapma zorunluluğunun kaldırılması, ön inceleme, belirsiz alacak davası, yargılama süreleri, feragat, sulh ve kabul, bazı tebligat zorunlulukları, bozmadan sonra ıslah, ihtiyati tedbir, kanun yoluna müracaat, tamamlama kararları, tahkim, delil tespiti, ticari defterlerin ibrazı, heyetli mahkemelerin çalışma usulü, sulh ve ara buluculuğa teşvik, mahkemelerin uzmanlaşması, ses veya görüntü nakli yoluyla duruşmaların yapılması gibi birçok usul kurumuyla ilgili düzenlemeleri bu teklifimiz içermektedir. Heyet hâlinde çalışan ticaret mahkemelerinin daha işlevsel ve etkin hâle getirilmesini amaçlamaktadır. Sulh ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenebilmesine imkân sağlanmaktadır.
Yine, bazı tüketici davalarında uygulamada zorunlu ara buluculuk olarak adlandırılan, dava şartı olarak ara buluculuk müessesesi bu teklifimizde getirilmektedir. Teklifimiz toplam 63 maddeden oluşmaktadır.
Değerli Başkanım, kıymetli milletvekillerimiz; bilindiği gibi adli yargıya ait mahkemelerimizde hukuk ve ceza yargılaması yapılmaktadır. 6100 sayılı Kanun hukuk yargılamasına ilişkin usulü düzenlemektedir. 18 Haziran 1927 tarihinde kabul edilen mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yerini 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na bırakmıştır. Hukuk yargılamasının daha hızlı ve etkin yürütülmesiyle yargılama sürelerinin kısaltılmasına hizmet etmesi beklenen 6100 sayılı Kanun, sekiz yılı aşkın süredir hâlihazırda uygulanmaktadır. Kabul edildiği günden bugüne kadar 6100 sayılı Kanun'un yaklaşık 49 maddesinde değişiklik yapılmıştır. Ayrıca, kanunun 3'üncü, 20'nci, 102'nci ve 398'inci maddelerinde yer alan bazı hükümler Anayasa Mahkememiz tarafından iptal edilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un uygulandığı süre içinde kanunun bazı hükümleri uygulayıcılar ve doktrin tarafından eleştirilmiş ve yargının daha hızlı ve daha ucuz bir süreci sağlaması amacıyla çeşitli görüş ve öneriler dile getirilmiştir. Mahkeme kararlarında, Yargıtay içtihatlarında ve akademisyenler ile uygulayıcıların makale ve eserlerinde dile getirilen bu eleştiri, görüş ve öneriler bizler tarafından değerlendirilmiş ve olabildiğince de teklif içerisinde yer verilmeye çalışılmıştır.
Kıymetli milletvekilleri, son on beş yılda yargıda etkinliğin ve verimliliğin artırılmasını, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmasını ve adaletin eksiksiz gerçekleştirilmesini temin etmek amacıyla birçok reforma imza atılmıştır. Bu reform sürecinin önemli bir parçası olan ve yargılama usulünde önemli rol oynayan istinaf mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmiş ve çalışmaya başlamıştır. Ancak istinaf hükümleri bölge adliye mahkemeleri göreve başladığı tarihe kadar uygulanmadığından, bu hükümlerin değiştirilmesine yönelik eleştiriler 20 Temmuz 2016 tarihi itibarıyla başlayan uygulamadan sonra ortaya çıkmış bulunmaktadır. Mahkemelerce verilen isabetli kararlar ve makul sürede yargılama, vatandaşların hukuki tatmininin yanında, bir ülkedeki adil yargılanma hakkı ve hukuki güvence varlığının önemli göstergelerinden biridir. Bu hususların gerçekleştirilmesinde istinaf mahkemeleri de oldukça önemli bir işlev yürütmektedir. İstinaf kanun yolu, yargı sistemimizde var olan hukuki başvuru yollarını kuvvetlendirerek adil yargılanma hakkını daha da koruyucu bir hâle getirmektedir.
Bugün, ülkemizde adli ve idari yargıda, bölge adliye ve bölge idare mahkemelerince verilen kararlar için temyiz kanun yolu bulunmaktadır. Temyiz mahkemesi olarak Yargıtay ve Danıştayın asli görevi, mahkemece verilen kararların hukuka uygunluğunu denetlemektir, başka bir ifadeyle ülkemizde hukukun aynı şekilde uygulanmasını sağlamaya yönelik içtihat birliğini sağlamaktır. Bu sebeple, temyiz incelemesinde uyuşmazlığın maddi yönü denetlenmemektedir. Hukuki meselelerin yanında maddi meselelerin de denetiminin yapıldığı istinaf kanun yolunun amacı ise uyuşmazlığa konu maddi olayda doğru bir kararın verilmesini temin etmek ve daha güvenli bir yargılama yapmaktır. İstinaf kanun yolunda, yargılama konusu ilk derece mahkemesinin kararı değil, aksine ilk derece mahkemesinde çözümlenen uyuşmazlığın bizatihi kendisidir. Bu sebeple, istinaf mahkemeleri uyuşmazlığı ilk kez ele alan mahkemeler kadar yetkili olduklarından, bilimsel çalışmalarda da ikinci birinci derece mahkemeler olarak değerlendirilmektedir.
İstinaf mahkemesi yerel mahkeme kararını kaldırmak suretiyle, kendisi ilk derece mahkemesi gibi yeniden yargılama yaparak işin esası hakkında karar verebilmektedir. Bu nedenle, istinaf kanun yolu, vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerinin korunması bakımından daha büyük bir koruma sağlamaktadır.
Kuşkusuz, yargı sistemimizin en önemli sorunlarından biri, yüksek mahkemeler ile ilk derece mahkemelerindeki iş yükünün fazlalığıdır. Bu sorun yargılama sürelerinin uzamasına yol açmakta ve bazı durumlarda adil yargılanma hakkının ihlaliyle sonuçlanmaktadır. Ayrıca, uzun yargılama süreleri yargıya güveni de azaltmaktadır. İstinafın hayata geçirilmesi, yargı teşkilatında bugüne değin gerçekleştirilen en kapsamlı yapısal değişikliklerden biridir. Zira, yargının iş yükünün yönetilmesi ve kaliteli bir adalet hizmeti sunulması en önemli önceliklerimizdendir. Kanunda yer alan istinaf hükümleri de bu çerçevede incelenmiş ve uygulamada aksayan yönler tespit edilerek bu teklifimiz içerisinde bu çalışmalara yer verilmeye çalışılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; teklif kapsamında hukuk yargılamasında yer alan bazı müesseseler revize edilerek bazı düzenlemeler getirilmektedir. Bu çerçevede, özellikle uzun yargılamaları önleyecek ve uygulamada sorun olarak görülen hükümler yeniden düzenlenmektedir.
Şimdi, bu teklifimiz içerisinde yapılan bazı hususları değerlendirmek istiyorum: Özellikle, belirsiz alacak davalarında alacağın tamamı dava edilmekte ancak davanın açıldığı tarihte alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi davacıdan beklenmemekte veya bu belirlemeyi yapmak davacı açısından imkânsız bulunmaktadır. Uygulamada sorun yaşanan ve doktrinde de tartışılan bu konu alacağın miktar ve değerinin tam kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anın tespitine yönelik olacaktır. Teklifle, alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün hâle geldiği anın tespitinin mahkemece yapılması öngörülmektedir. Bu durumda davacıya iki haftalık kesin süre verilecek ve verilen kesin süreye rağmen alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmemesi durumunda dava talep sonucunda belirtilen miktar ve değer üzerinden görülüp karara bağlanacaktır. Diğer bir husus olarak delil avansının dava açılırken mahkeme veznesine peşin olarak yatırılması uygulamasının dava açan kişilere ağır bir mali yük getirmesi ve hak arama hürriyetinin ihlali sonucunu doğurması nedeniyle bu avansın dava açılırken mahkeme veznesine peşin olarak yatırılması zorunluluğu teklifle kaldırılmaktadır. Diğer bir yandan, hukuk yargılamasında sulh ve ara buluculuğun etkinliğinin artırılması amacıyla mevcut hâkime sulhun ve ara buluculuğun esasları süreci ve hukuki sonuçları hakkında tarafları aydınlatma ve böylece bu müesseseleri teşvik görevi verilmektedir.
Diğer bir husus olarak, ön inceleme duruşmasına taraflardan birinin mazeret sunarak gelmemesi hâlinde, gelen tarafın onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebileceğine yahut değiştirebileceğine ilişkin hükümler silahların eşitliği ve adil yargılanma ilkelerine hizmet amacıyla bu teklifimizle beraber kanundan çıkarılmaktadır.
Kıymetli milletvekilleri, bilindiği üzere yargılamanın her aşamasında tebligat zorunluluğunun getirilmesi gereksiz masrafa, yargılamanın uzamasına neden olmaktadır. Bu şikâyetlerin azaltılması amacıyla 186'ncı maddemizde değişiklik yapılmaktadır. Yapılan değişiklikle sözlü yargılama için taraflara davetiye tebliğ edilmesi zorunluluğu kaldırılmaktadır. Buna göre, ön inceleme aşamasının tamamlamasından sonra taraflar sadece tahkikat için değil, sözlü yargılama için de duruşmaya davet edilecektir. Yine, tahkikatın sona erdiği duruşmada kural olarak sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi hâlinde ayrıca taraflara davetiye gönderilmeyeceği, tarafların sözlü yargılama için belirlenen duruşmaya gelmemesi hâlinde, 150'nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm tesis edileceğine ilişkin ihtaratın bulunduğu davet yazısı taraflara gönderilecektir.
Yine, teklifimizde ses veya görüntü nakli yoluyla duruşmanın yapılması usulü yeniden düzenlenmektedir. Diğer taraftan, fiilî engel veya güvenlik sebebiyle duruşmanın mahkemenin bulunduğu yerde yapılmaması hâlinde, il sınırlarında olmak kaydıyla başka bir yerde duruşmanın icrasına imkân ve izin verilmektedir.
Diğer bir taraftan, Yargıtay tarafından bozulan veya bölge adliye mahkemesi tarafından kaldırılan hükme ilişkin olarak ilk derece mahkemesince tahkikata ilişkin bir işlem yapılması durumunda, aynı davada daha önce ıslah yoluna başvurmamış olması ve bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumu korumak şartıyla tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği imkânı getirilmektedir.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; kanunumuzda toplu mahkemelerde tahkikatın nasıl yürütüleceği, bu kapsamda mahkeme başkanının görev ve yetkileri, tahkikat hâkimi veya naip hâkim tarafından yapılabilecek işlemleri düzenleyen müstakil bir düzenleme, bir madde bulunmamaktadır. Toplu mahkemelerin uyum, verimli ve düzenli çalışmasının sağlanması amacıyla teklifimizle eklenen maddeyle geçici hukuki koruma tedbirleri dâhil olmak üzere, toplu mahkemelerin görevine giren dava ve işlerde tüm yargılama aşamalarında verilmesi gereken kararların heyet tarafından verilebileceği, mahkeme başkanına iş veya davanın özelliğine göre tahkikatın heyetçe veya tahkikat hâkimi olarak görevlendirilecek bir üye tarafından yürütülmesine karar verme yetkisi tanınması ve tahkikatın heyetçe yürütüldüğü iş ve davalarda mahkeme başkanının bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere üyelerden birini naip hâkim olarak görevlendirebileceği hususu düzenlenmektedir. Uygulamada esas hakkında hüküm verildikten sonra çeşitli sebeplerle taleplerden bir veya birkaçı hakkında karar verilmediği görülmektedir. Mevcut hükümlere göre, dava konusu olup talepte yer alan ancak hükümde yer verilmeyen bir hususun hükme eklenmesi ancak kanun yolunda ileri sürülebilmektedir. Teklifle eklenen maddeyle, nihai kararın tebliğinden itibaren bir ay içerisinde tarafların başvurması şartıyla yargılamada ileri sürülen veya mahkemece kendiliğinden hükme geçirilmesi gereken ancak hüküm verilmeyen hususlar hakkında da mahkemece ek karar verilmesi imkânı getirilmektedir.
Diğer bir husus olarak, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın da gerekçeli olarak yazılması ve tarafların yüzüne karşı aleyhinde ihtiyati tedbir kararı verilen tarafın da kanun yoluna başvurma imkânı olduğu düzenlenmektedir. Diğer bir husus olarak ihtiyati tedbir kararı, yetkili yabancı devlet mahkemesi, hakem veya hakem kurulu nezdinde dava açılmasından önce verilmişse, tedbir talep edenin bu kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren bir ay içerisinde esas hakkındaki davasını yetkili yabancı devlet mahkemesi, hakem veya hakem kurulu nezdinde açmak ve dava açtığına ilişkin evrakı kararı uygulayan memura ibrazla dosyaya koydurtmak ve karşılığında bir belge almak zorunda olduğu, aksi takdirde verilen tedbirin kendiliğinden kalkacağı hususu düzenlenmektedir. Diğer bir husus olarak, ihtiyati tedbire muhalefet teşkil eden eylemlere ilişkin olarak yargılama usulü, şikâyet olunanın hakları, yargılama sonucunda verilecek karar türleri, karara karşı itiraz süreci ve itiraz merci, kararın kesinleşmesi durumunda infazı yerine getirecek makam ve cezanın düşeceği hâllere ilişkin usul ve esaslar Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda ayrıntılı bir şekilde yeniden bu teklifle düzenlenmektedir. Diğer bir husus olarak, ihtiyati haciz kararlarının gerekçeli olarak verilmesi öngörülmekte ve yüzüne karşı aleyhinde ihtiyati haciz kararı verilen tarafın da istinaf kanun yoluna başvurabilmesinin imkânı getirilmektedir.
Değerli milletvekillerimiz, kıymetli misafirler; istinafın kapsamı genişletilmektedir. Buna göre aleyhinde ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verilen taraf, bu karar yüzüne karşı verilmişse doğrudan istinaf kanun yoluna başvurabilecek, yokluğunda verilmişse öncelikle kararı veren mahkemeye itiraz edebilecek ve itirazın reddi durumunda istinaf kanun yoluna başvurabilecektir. İstinaf yargılamasında incelemenin duruşma olarak yapılması hâlinde bölge adliye mahkemesinin vereceği kararlar açıkça düzenlenmektedir. İncelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmesinden sonra, 352 ve 353'üncü maddeler de dâhil olmak üzere bölge adliye mahkemesinin başvurusunun esastan reddine karar verilmesine ancak imkân sağlanmaktadır. İstinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi hâlinde ise bölge adliye mahkemesi, kararında ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilecektir. Bölge adliye mahkemesince verilen temyizi kabil kararlar resen tebliğe çıkartılacaktır.
Değerli milletvekillerimiz, 3402 sayılı Kanun'a eklenen maddeyle kadastro mahkemesinin veya otuz günlük askı ilan süresinden sonra kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurabilmesi imkânı sağlanmaktadır. Diğer bir yandan, ticaret mahkemelerinde tek hâkimle görülebilen dava ve işlerin parasal sınırı hâlihazırda 300 bin lira iken teklifimizde 500 bin Türk lirasına çıkarılmaktadır. Yine, ticaret mahkemelerinin heyetçe yürüteceği iş ve davalarda mahkeme başkanına, belirli bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere üyelerden birinin naip hâkim olarak görevlendirebilmesine imkân sağlanmakta, son olarak da ticari davalarda uygulanan basit yargılama usulüne ilişkin parasal sınır 100 bin Türk lirasından 500 bin Türk lirasına çıkarılmaktadır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'na eklenen maddeyle hukuki işlem güvenliğinin sağlanması ve hak sahiplerinin korunması amacıyla sigorta tazminat alacaklarının takibini yapabilecek kişiler belirlenmektedir. Buna göre, tazminat alacağı, alacaklı tarafından bizzat alacaklının kanuni temsilcisi veya kanuni temsilcinin bizzat vekâlet verdiği avukatı ya da alacaklının bizzat vekâlet verdiği eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşleri veya avukatı vasıtasıyla takip edebilecektir. Bu takip yetkisi sadece sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlar ya da Güvence Hesabı nezdinde yapılacak işlemleri kapsamaktadır. Tazminat alacağı sadece hak sahibine veya avukatına ödenebilecektir. Ayrıca, tazminat alacağı, hükümde belirtilen kişiler de dâhil olmak üzere hiçbir kimseye devredilemeyecektir. Diğer bir yandan, fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikrî ve sınai haklar ceza mahkemesinin Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulacağı ve bu mahkemelerin yargı çevresinin, il ve ilçe sınırlarını bakılmaksınız Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirleneceği düzenlenmektedir. Böylece fikrî ve sınai haklar mahkemelerinin ilke olarak il merkezlerinde kurulması ve o ile bağlı ilçelerdeki davaların da il merkezindeki bu mahkemelerde görülmesi teknik nitelikli ve uzmanlık gerektiren bu davaların uzman mahkemelerce yapılması sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüketici hakem heyetlerinin görevi kapsamında olmayan ve doğrudan tüketici mahkemelerinde açılması gereken davalarda dava şartı olarak da ara buluculuk usulünün uygulanması kabul edilmektedir. Bilindiği üzere, zorunlu ara buluculuk uygulaması 2018 yılında iş uyuşmazlıklarında, 2019 yılında ise ticari uyuşmazlıklarda yürürlüğe girmiştir. Hâlen bu sistem başarıyla sürdürülmektedir. Zorunlu ara buluculuk kapsamında çözülen iş uyuşmazlığı sayısı bugün itibarıyla yaklaşık 460 bin, ticari uyuşmazlık sayısı ise yaklaşık 73 bin civarındadır. Buna göre, bir yılda 850 iş mahkemesinin bakacağı dosya ile 60 ticaret mahkemesinin bakacağı dosya mahkemelere intikal etmeden ara buluculuk kurumunda çözülmüş bulunmaktadır. Teklifle hakem heyetlerinin görev alanı dışında kalan ve doğrudan tüketici mahkemelerine açılan yıllık yaklaşık 50 bin dosyanın zorunlu ara buluculuk kapsamına alınmasıyla bu sistem de işlerliğe kavuşturulacaktır.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yapılan düzenlemeler ilk derece yargılamasında 3,7 milyon ve kanun yolu incelemesinde 550 bin olmak üzere yaklaşık 4,2 milyondan fazla dosyanın daha hızlı ve daha ucuz bir şekilde sonuçlanmasına katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla, bu düzenlemeler 4 milyonu aşkın hukuk dosyasında taraf olanları, avukatlık veya hâkimlik yapanları, bilirkişilik görevini icra edenleri, hakemlik yapanları ve pek çok hukuk süresini de doğrudan etkileyecektir. Teklifle yargılamayı uzatan sorunların giderilmesi, yargıya güvenin artırılması, ticari hayatın ve yatırımların olumlu yönde etkilenmesi de ayrıca hedeflenmektedir. Bu çerçevede, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuk yargılamasına hâkim olan ilkeler kapsamında gözden geçirilmesi, yargılamanın daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi, uygulayıcıların ve akademisyenlerin dile getirdiği yargılama sorunlarının çözüme kavuşturulması amacıyla işbu teklifimizi Sayın Başkanlığımıza arz etmiş bulunuyoruz. Teklifimizin hukuk sistemimize, yargı camiamıza, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum ve maddelere geçildiği dönem içerisinde yine maddeler üzerinde gerekli açıklamaları yapacağımızı ifade ediyorum. Başkanlığımızı ve üyelerimizi saygıyla selamlıyorum ve teşekkür ediyorum.