TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, burada, tabii, adli tatilin gerekliliği gereksizliği tartışmasını bu saatte yapıyor olmamız çok doğru olmaz. Adli tatil aslında bir tarafı itibarıyla bakıldığında bir kurumsallaşmış yapı. O dönemde yargıda tayinler yapılıyor, insanlar evlerini taşıyorlar, şu oluyor, bu oluyor. Çıkış mantığı ile bugünkü kullanılış mantığı arasında çok fark var yani doğal olarak herkesin bir dinlenme hakkı da var vesaire. Onlara girmenin bir anlamı yok ama şu anda yaşadığımız süreç herkesin özveride bulunduğu süreç artık.

Bakıyoruz, iki buçuk üç ay adliyede bir kayıp var. Zaten, şu yasaları yaparken bile yargılamanın gecikmemesi, hakkın bir an önce teslim edilmesi vesaire gibi usul hükümlerinin orasını burasını törpüleyerek, bir an önce yargılamayı bitirmeyi düşünürken burada, üç ay kaybetmiş bir yargı dünyasının üzerine bir de adli tatil kullanarak yargıda bir soğumaya neden olacak şekilde yani aşağı yukarı altı yedi ay sonra bir şekilde artık Türkiye'de yargılama yapılıyormuş gibi bir mantık yaratacak şekilde durulmasını çok doğru bulmuyorum. Bunu bir lüks olarak görmüyorum, adli tatili; tekrar altını çizerek söylüyorum. Yargıda çok büyük yük var, çok fazla sayıda dosya var. hâkimlerimiz olağanüstü bir yük altında ama yargılama da bir taraftan da gecikiyor o yükle beraber. Burada bir özveri gerektiğini düşünüyorum. Sadece olaya yargılamanın ana kısmındaki faaliyetler olarak da bakmamak lazım.

Avukat ofisleri tam dört aydır kapalı. Avukat ofislerinde kapıyı açtığınız anda para kazanmazsınız. Türkiye'nin avukat ofislerinde bu tablo içerisinde sekiz dokuz aylık bir kaybı olacak ve buna ilişkin ne meslek kuruşları ne merkezî iktidar ne de başka birisi "Ya, bu avukatlar ne yer, ne içer? Bu ofislerin maliyetleri var. Vergi almayalım, SGK almayalım. Bu dönemde para kazanmıyorsalar üzerlerinden bir kamusal maliyet de kalksın." diye hiçbir çalışma şu ana kadar yapılmadı.

Avukatlık onurlu bir meslek. Avukatların kalkıp da amiyane tabirle bir hak dilenir gibi gelip "Şunu göz ardı edin, şunu da almayın, bunu da etmeyin." dememeleri o mesleğe de ilgi duyulmaması gerektiği anlamına gelmiyor. Bu çark dönecek ki avukatlar da faaliyetlerinin karşılığı olan bir parayı kazansınlar ve bu salgınla beraber sizin kötü yönetiminizin yaratmış olduğu travmalardan biraz çıksınlar.

Bu tek başına bir salgın meselesi de değil, kötü yönetiyorsunuz ülkeyi, müthiş bir ekonomik spazmın içerisine soktunuz bütün meslekleri. Bütün bunlara rağmen burada sızlanmak yerine, tekrar tekrar söylüyorum... Ki bu teklif daha önce size geldi, iktidar partisinin önüne geldi ve yakın durmadınız. Adli tatilde çalışılması meselesi önceden tekrar geldi. Burada ısrarlı ve altını çizerek söylüyorum: Türkiye'nin hukuk dünyasında kaybedecek sekiz ayı yoktur, yedi ayı yoktur. Türkiye hukukta kaybedeceği kadar zaman kaybetmiştir. Birikmiş dosyaların üzerine bu zaman kaybıyla beraber yarın öbür gün tayini yapılacak hâkimlerin adli tatilden sonra başlayıp vâkıf olana kadar üç dört ay daha geçirmesi demek yargı dünyasının bir yıl kaybetmesi demektir. Ben yargı dünyasının buna tahammülü olmadığını düşünüyorum. Herkesin özverili olması gerekir, hepimizin özverili olması gerekir. Mesela Mecliste de böyle olmalı belki. Çıkaracağımız kanunlar varsa çalışmalıyız. Geçen dönem ben bunu yargı paketiyle ilgili söylemiştim, "Meclis kapanmadan çıkaralım, içeride gazeteciler yatıyor, içeride insanlar yatıyor; onlara bir şekilde nefes aldıralım." dedim. Aylarca durdu Meclis, ta Covid meselesi görüşülürken geldi, garip bir yasama faaliyeti yaptı.

Söylemek istediğim bu. Herkes özverili olmalı. Tatil hiç kimseye lüks değildir. Adli tatil kurumsaldır, üzerinde tartışma yapmıyorum ama bu özveriyi herkes göstermeli çünkü yargılamanın süjelerinin de birbirine ihtiyacı var burada az önce söylediğim gibi.

Teşekkür ediyorum.