KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bürokrasimizin seçkin temsilcileri ve basın mensubu kardeşlerim, hepinizi saygıyla...

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bu arada, tabii, çok ısrar ediyorsa yani öyle bir şeye... Ben işi uzatmak istemedim ama böyle bir ek bütçeye de falan gerek yok, onu da söyleyeyim ama uzatmak istemedim.

Buyurun Sayın Aydemir.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Salonda kimler var Sayın Başkan?

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Biraz sonra tanıtacağız efendim, sunuşundan sonra.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, sizin şahsınızda hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Efendim, ara ara kayda geçiyorum, vurgu yapıyorum ki küçük bir deyim, bir aforizma, ciltler dolusu kitabın yüklediği bilginin daha fazlasını yüklüyor. Buna örnek olsun diye özellikle şu vasatta bir not düşmek istiyorum. Bize ait, bizim muhayyilemizden çıkmış bir aforizma: "Bir musibet, bin nasihatten evladır." Musibetlerin nasihat olma özelliğine vurgu için bu söylenmiş ve Covid sürecine özellikle bu bağlamda bakmayı ben hususen salık veriyorum. Bunları ilerleyen safhada kanun tekliflerimize istinat olsun diye, alt olsun diye kayda geçiyorum. Hayatın dışına ittiğimiz, bizi tarif eden birçok meziyetimizi yeniden hatırlama imkânı bulduk COVID-19'la beraber. Ceffelkalem üslubun ardından sıkıntı doğurduğunu anlayış kalemlerimizden çıkaralı çok olmuştu. Çok basit bir örnek: "Eller yıkanmadan sofraya oturulmaz." tembihatı, bütün bütün unutulmuştu. Hayatın her sahasındaki özen, düzen berhava edilmişti. COVID-19 musibetiyle beraber bunları yeniden hatırlamış olduk. Musibet, nasihat değerinde oldu. Bu durum, var olan ama ihmal ettiğimiz imkânları kullanma bakımından da böyle. Video konferans yöntemi âdeta bu süreçte cankurtaranımız oldu, kurum kurtaranımız oldu. Bu sahada var olan onlarca teknolojik programı bu süreçte hayatımıza soktuk. Uzakları yakın etme imkânı tıknefes götürdüğümüz hayatı kolaylaştırma adına kanuni düzenlemelere de girmeye başladı. Zaten bu girizgâh bunun içindi. Şu an görüşmeye başladığımız kanun teklifinde yer alan bazı maddeleri bu bağlamda ele almak gerekiyor. Nimete, ihtiyaca uzaktan erişim imkânı tanıyan değişikliklere vurgu yapıyorum. Öyleyse külfet sandığımız, ardından nimet olarak karşımıza çıkabiliyor.

Teklifimizde 12 farklı kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması öngörülmektedir, hemen tamamı ihtiyaca mebni teklifler, tamamı milletimizin çok daha ferahfeza yaşaması, devletimizin imkânlarını çok daha pratik kullanmasını temin gayesiyle hazırlandı. Kimi maddeler ise uygulamada birliği, bütünlüğü amaçlıyor. 1'inci maddede yaptığımız teklif buna çarpıcı örnektir. Burada Vakıflar Bankamızın 4603 sayılı Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Emlak Bankası Hakkındaki Kanun'la uyumlu hâle getirilmesi isteniyor. Bu sayede kamu bankalarına sağlanan Kamu İhale Kanunu'ndan muafiyetten Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı da yararlandırılacaktır. Burada şunu hususen not düşelim ki bu istifade bu kurumumuza ihalelerde hızlı davranma imkânı getirecektir. Denetim açısından Sermaye Piyasası Kurumuna bağlılık, ihalelerin şeffaflığına, hakkaniyet ölçülerine ve adalet tarzına zaten halel getirmemektedir; bu durum, bundan sonrası için de geçerlidir.

Değerli arkadaşlarım, yine, COVID-19 kimi "dev" ya da "devasa" tarifine tabi ülkelerin aslında kartondan kule mesabesinde olduğunu da gösterdi. Vatandaşlarını ölümüne terk eden ve imkânsızlıklar sebebiyle pespaye hâle düşen ülkelere inat -şükür- biz sürecin başından itibaren vatandaşını kucaklayan, her türlü imkânı paylaşan bir tarzı uygulamaya koyduk. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin müdahalede pratikliği sağlaması, sağlık altyapımızın muhkem oluşu, bu musibetle mücadelede büyük fayda temin etti. Kaldı ki eş zamanlı olarak yaşadığımız afetlerin sıcaklığına rağmen bu musibeti göğüsledik. Manisa, Elâzığ ve Malatya depremlerinin hemen ardından bu illetle muhatap olduk. Teklifimizde 2'nci maddemiz bu duruma çok daha net tedbirle vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamayı öngörüyor, sosyal devlet ilkemizin gereğini orta yere koyuyor. Malum, Çevre Bakanlığımız 2020 yılı içerisinde Manisa, Elâzığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Tunceli ve Van illerimizde meydana gelen deprem sonrası hasar tespitini yaptı. Buna göre 31.500 dolayında konut, iş yeri ve ahır bütünüyle yıkılmış yahut ağır veya orta hasar görmüş. Bu maddeyle bunlara destek amacı güdülmektedir. Yine, malumunuz olduğu üzere, destekte öncelikli şart, bu yapıların imara uygunluğu ve bu yapılardan faydalananların DASK sigortasını yapmış olmalarıdır. Ve yine, hepimiz biliyoruz ki efendim, bu şarta rağmen yüzde 95 oranında insanlarımız bunları yerine getirmemiştir. İşte, bunu aşabilmek ve bu mağduriyeti ortadan kaldırabilmek adına 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetlere Dönük Yardım Kanunu'nun geçici 26'ncı maddesinin birinci fıkrasına "Erzurum İli Aşkale ilçesinde 11/5/2017 tarihinde" ibaresinden sonra gelmek üzere ",Manisa İli Akhisar ve Kırkağaç İlçeleri ve çevresinde 22/1/2020 tarihinde, Elâzığ İli Merkez, Sivrice, Baskil, Karakoçan, Kovancılar, Palu ve Maden İlçeleri ve çevresinde, Elâzığ İli Keban ilçesi Üçpınar Köyünde, Malatya İli Doğanyol, Pütürge, Kale, Yeşilyurt ve Battalgazi İlçeleri ve çevresinde, Diyarbakır İli Çüngüş ve Çermik İlçeleri ve çevresinde, Adıyaman İli Gerger ve Sincik İlçeleri ve çevresinde, Tunceli İli Merkez, Malazgirt ve Pertek İlçeleri ve çevresinde 24/1/2020 tarihinde Van ili Başkale ve Saray ilçeleri ve çevresinde 23/2/2020 tarihinden" ibaresini ilave ediyoruz. Buna ilişkin yapılan çalışmalar 19 bin dolayında yeni yapı ihtiyacını, bunun da 5 milyar 700 milyonluk bir rakamı gerektirdiğini önümüze koyuyor. Yapılan çalışmalarda 19 bin yeni yapı, buna karşılık da 5 milyar 700 milyonluk bir ödenek gerekiyor. Tabii, bütün bu hesaplamalar kâğıt üzerinde, fiiliyatta üç aşağı beş yukarı kavramını parantez içine almayı göz ardı etmemek lazım. Buna örnek olsun diye daha önce Van'da yapılan konutlardan 125'inin artan konut hükmünde olduğunu burada not düşeyim. Vatandaşların bu imkândan faydalanmaları hâlinde ise 2 yılı ödemesiz 18 yıllık bir ödeme planı çıkarılmıştır. Burada faiz de söz konusu değildir, sıfır faizdir. İş yerleri için durum biraz farklı, orada 10 yıllık bir süre var ve orada yıllık yüzde 4'lük bir faiz öngörülüyor, gene 2 yıl ödemesiz olmak kaydıyla.

Ve değerli arkadaşlarım, vatandaşını mağdur etmemeyi öne koyan bir başka teklifimiz 3'üncü maddede yer alıyor. Bu maddede "gurbetçi" kavramıyla yüreklerde yer bulan vatandaşlarımıza kolaylık, imkân sağlayan bir çalışma yaptık. Burada bir not düşmeyi vefa gereği sayıyorum ki bu vatandaşlarımız, bir vakitler ülkemiz için döviz sağlayan esaslı enstrüman olarak görülürlerdi, minnettarız kendilerine. Bunlarla ilgili 3201 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar yeniden yurt dışında çalışırlarsa bunların çalışma zaman dilimlerine bakılmaksızın aldıkları maaşlar kesilmekteydi. Oysa bunlardan bir kısmı, kısa süreli çalışma diye tarif gören işlerde çalışıp mahdut miktarda ücret almaktaydılar, gelir elde etmekteydiler. İşte, bu teklifle bu neviden çalışması olanların maaşlarının kesilmesinin önüne geçmeyi amaçlamaktayız. Yine bu bağlamda çalışanların da emeklilik kapsamına alınmasını temin etmekteyiz. Bu noktada bilgi mahiyetli söyleyelim ki SGK'den 690 bin kişi bu kapsamda emekli olmuş, bunların 653 bini borçlanarak bu hakkı elde etmiştir. Bir başka not: Sosyal Güvenlik Kurumu olarak 31 ülkeyle anlaşmamız bulunuyor. Bunların her birinde "kısa çalışma" tarifi farklılık gösterse de ortalama olarak 2 ay ile 70 günle tarif bulan süreler söz konusu. Bu çalışanların aldıkları maaş da ortalama olarak gene 450 euroluk bir rakamı önümüze koyuyor. Yine bugüne kadar bu şekilde çalışanlardan 1.080 kişinin aylığı kesilmiş. Tabii, şunu da söylememiz gerekiyor: Aylığı kesilenlerin işten ayrılmaları durumunda müracaatları hâlinde yeniden emekli maaşları bağlanıyor.

Ve yine bu bağlamda hatırlatıcı bir notumuz daha var ki bu kapsamda olanların yurt dışında kazanacaklarından, az da olsa bir kısmını yine vatana yönlendirmeleri de söz konusu olacak. Dahası bu düzenlemeyle ülkemizden aldıkları emekli maaşlarını dövize çevirip yurt dışında harcamalarının da önüne geçilmiş olacak.

Efendim, 4'üncü madde, az önce Garo Bey'in söylediği madde. Tam da burada bir zirve ismimizin -zirve kaydını özellikle düşüyorum- bir doruk ismimizin kaydını düşmek lazım: Dede Korkut. Zihin haritamızı şekillendiren, hayatı kısa yoldan kavramamızı öğreten, insan olmanın en büyük meziyet olduğuna, ırk, dil, din ayrımının insani olmadığına vurgu yapan isim, bize öğreten isim, diyor ki: "Baba malından ne fayda başta devlet olmazsa." Evet, bu tespiti en iyi biz biliriz yani şu vasatı paylaşanlar, şu ortamda yaşayanlar, şu zeminde hayatını sürdürenler. Zeminden kastım zaman dilimidir. Suriye'de milyon dolarlık çok sayıda insanın pejmürde bir hayata mahkûm olduğunu hepimiz biliyoruz şu vasatta. Sebep: Başta devlet olmaması. Öyleyse devlet değerli, öyleyse devlet çok mübarek bir kavram. Ama hangi devlet? Onu da gene bizim zihin haritamız, bizim muhayyilemiz kayda geçmiş ve demiş ki: Efendim hükmeden değil, hizmet eden devlet. İşte bunu biteviye yaklaşık yirmi yıldır hayata yansıtan bir anlayışın temsilcileriyiz. Yani hükmeden değil, hizmet eden devlet anlayışını hayata yansıtıyoruz. Bundan dolayı da milletimizin memnuniyet katsayısı, tahayyülün çok üzerinde bir rakama baliğdir.

Arkadaşlar, 4"üncü maddeyi bu bağlamda düşünmeniz lazım. COVID-19 kaidesini esas alarak değerlendirmek gerekir. Bilgileriniz olduğu üzere 7197 sayılı 2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu 12'nci maddesi uyarınca kayıt altına alınan devlet iç borçlanma senetlerinin limitini yüzde 3 olarak düzenlemiştir. İşte biz bunu değişiklik teklifimizle yüzde 5 olarak yeniden düzenliyoruz. Sebep çok net, devlet olma gereği yapılanlara mali dayanak olsun diye.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nereye gidecek para biliyor musun? Para nereye gidecek biliyor musun? Sayın Aydemir...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - COVID-19 salgın hastalığı nedeniyle kamu kurum ve kuruluşları ile kamu sermayeleri bankaların ihtiyaçlarına mebni.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nereye mebni?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Açılan kredilerin ama yani ben anlatıyorum, ardından geleceği dinlersen, sabır, sabır...

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Paylan, lütfen.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Garo Bey önce sunumu dinleyelim, önce soru-cevap yok, sonra sorarız hep birlikte.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam bekliyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Öyle bir usul yok zaten. İnsicamı bozma ya. Ne kadar güzel dinliyoruz burada, ne kadar güzel dinliyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Garo Bey'in tarzı.

Açılan kredilerin ve farklı mali desteklerin bu neviden bir ilave kaynağa ihtiyaç gösterdiği inkârı kabil olmayacak bir gerçek. Burada ayrıntıyı Hazine ve Maliye Bakanlığımızın yetkililerinin de kayda geçirdiği üzere takriben 22 milyarlık ilave bir iç borçlanma senedi çıkarılmış olacak. Teklifimizin 5'inci maddesiyle bir başka zemin düzenlemesi yapıyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Gerekçeyi söylemediniz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Baştan alsın konuyu anlamadım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şöyle ki son 17-18 yılda bir kavrama özel ehemmiyet verildi; tarihî eserler, tarihi tarif eden ve geçmişi hatırlatan yapılar ve mahallerin korunması. Buna dönük çalışmalarımızın eşi menendi olmadı bugüne kadar. Ancak bu gayretlerde yer yer kanuni düzenlemelerin yapılması da kaçınılmaz oluyor, zaruret ifade ediyor. İşte bu maddeyle yaptığımız düzenleme bunu havidir, bunu içermektedir. Burada 16/6/2005 tarihli ve 5366 sayılı yıpranan tarihî ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkındaki kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. Bu kanun hükümleri uyarınca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce alınmış olan kamulaştırma kararları üzerine mahkeme kararıyla idare adına tescil edilen taşınmazların kamulaştırılmasına ilişkin işlemlerin iptali istemiyle idari yargı mercilerine açılmış olan davalarda iptal kararı verilmesi sebebiyle idare aleyhine açılacak davalarda taşınmazın idare adına tesciline karar verilmesi üzerine idarece daha önceden ödenmiş olan kamulaştırma bedelinin davacı tarafından mahkeme veznesine depo edilmesi şarttır. Mahkeme veznesine depo edilecek kamulaştırma bedeli, taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih başlangıç kabul edilmek üzere davanın açıldığı tarihe kadar yasal faiz işletilerek depo edilir.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Siz bunu iade edecek misiniz? Kamunun kullanımına gelen, karşılığında bedel almış ama dava açmış, iade ettiğimiz gayrimenkulün kullanımına devam edilmiş gayrimenkulü iade edecek misiniz?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben maddeyi izah edeyim, açıklayayım, sonra konuşalım.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, İbrahim Bey, buyurun devam edin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu bedel depo edilmeden açılan davalarda mahkemece verilecek iki haftalık kesin süre içinde bedelin mahkeme veznesine depo edilmemesi hâlinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve yargılama gideri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır. Birinci fıkra hükmü, kanun yolu aşamasında bulunanlar dâhil derdest davalar hakkında da uygulanır. Bu madde o kadar açık ki, çok net ifadeler var. Dolayısıyla, ayrıntıya girmeyi hiç gerekli görmüyoruz ama madde üzerinde görüşmeler yapılırken tafsilatı elbette ki karşılıklı konuşuruz, tartışırız.

6'ncı madde, muhteva bakımından 7, 11, 12 ve 13'üncü maddelerle aynı düzenlemeyi öngörmektedir. Musibetin nimet doğurduğuna işaret bağlamında bu maddeleri de değerlendirebiliriz. Şöyle ki: Teknolojik gelişmelerin hayatı hızlandırma bakımından önümüze sunduğu imkânlardan istifadeyi sağlamaya çalışıyoruz. Bu maddelerdeki değişikliklerle, vatandaşın hizmet alımında yahut ticari bağlamda bankalarla ilişkisine bir kolaylık, yeni bir fırsat zemini oluşturuyor. 6'ncı maddeyle, 5411 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesinde yer alan faaliyet konularına ilişkin bankalar ve müşteriler arasındaki sözleşmelerin şekli düzenlenmektedir. Bu kapsamda, sözleşmelerin yazılı olarak veya uzaktan iletişim araçlarıyla mesafeli olarak ya da kurulun yazılı şeklin yerine geçebileceğini belirlediği ve bir bilişim ve elektronik haberleşme cihazı üzerinden gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin doğrulanmasına imkân verecek diğer yöntemler yoluyla kurulabilmesini öngörmektedir.

Bu düzenleme, vatandaşın işlerinin ivedilikle yapılmasını, zamanın tasarruflu kullanılmasını sağlarken envailtürden kırtasiye ifade eden sözleşme belgelerini de ortadan kaldırmış olacak. Buradan doğacak mikyası yüksek bir giderden tasarruf da söz konusu olacak. Tabii, şuna vurgu yapalım ki burada tanzim süreci dijital zeminin bütünüyle önünü açmakla beraber 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerini saklı tutarak sözleşmelerin içeriğinde yer alması gereken asgari hususlar ile KİT sözleşmelerinin uygulanacağı işlemlerin kurulun uygun görüşü alınarak kuruluş birlikleri tarafından belirleyeceği de düzenlenmektedir. Aynı şey, 7'nci maddede 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 24'üncü maddesinin (1)'inci fıkrasında değişiklik kaydıyla da yapılmıştır.

Yine 11'inci maddede 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nun 22'nci maddesinin (1)'inci fıkrasının birinci cümlesi değiştirilerek sözleşmelerin yazılı olarak veya uzaktan iletişim araçlarıyla mesafeli olarak ya da kurulun yazılı şekli yerine geçebileceğini belirlediği şartlarda da yapılmasına imkân tanır. Bu durum, aynı 12'nci maddede 6361 sayılı Kanun kapsamındaki faktoring şirketleri ile müşterileri arasındaki sözleşmeler için de geçerli. Yine aynıyla 13'üncü maddede, finansman şirketleri ile müşteriler arasındaki sözleşmeler için cari ve geçerlidir.

Tabii, arada 8'inci ve 9'uncu maddeler var; 6, 7, 11, 12 ve 13'ü saydık. 8 ve 9'uncu maddeler de hemen hemen aynı içerikte, aynı muhtevada, ancak kendi içinde küçük bir farklılık barındırıyor. Dolayısıyla, onları ayrı bir bağlamda ele aldık. Burada 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nda abone olunurken, "sözleşme yapma imkânında" ifadesini bulan "sözleşme imzalanırken ve yazılı olarak..." ifadeleri elektronik ortamda sözleşme yapmaya mâni. Yani burada, efendim "sözleşme imzalanırken" ya da "yazılı olarak" ifadeleri bu değişikliğe mâni oluyor, getirdiğimiz değişikliğe mâni oluyor. Onun için, burada "imzalanırken" kaydını "abonelik sözleşmesi kurulurken" şeklinde değiştirmiş olduk. Yani "yazarken" ve "imzalanırken" ifadelerini çıkarıyoruz, "abonelik sözleşmesi kurulurken" şekline getiriyoruz.

Yine, 9'uncu maddede dijital sözleşme imzalama gibi sözleşme akdinin düzenlenmesine imkân tanıdığı gibi yine bu maddede sözleşmenin feshine de imkân tanıyoruz. Bu, çok mühim yani uzaktan, mesafeli olarak dijital zeminde, daha önce yaptığımız bir sözleşmenin iptaline imkân tanıyoruz. Vatandaşların bu noktada çok ciddi mağduriyeti ve müşteki hâlleri -buradaki bütün arkadaşlarımız biliyor- hayata yansıyan sıkıntılı bir hâl. Bu düzenleme bunu da içermektedir. "Bu değişiklikle, iletişim sahasında hizmet veren kurumlar ile müşteriler arasında sözleşmenin elektronik ortamında yapılması hakikaten şu yaptığımız 18 maddeden müteşekkil kanuni düzenlemelerde önemli bir yer tutacak." diye burada not düşüyorum.

10'uncu madde arkadaşlar... 10'uncu maddeyi biz burada daha önce görüşmüştük, şu zeminde görüştük, mart ayında görüştük. Neydi o? Efendim, bu arada bir şeyin altını özellikle çizeyim: Şu zemin, hakikaten milletimizin yüreğini, dimağını ifade eden bir zemin ve milletten aldıklarımızı buraya yansıtıyoruz, milletimizin ihtiyaçlarına mebni buralarda düzenlemeler yapıyoruz. İşte buna mebni, mart ayında yaptığımız bir düzenlemeydi. Efendim, Çek Kanunu'nda özellikle karşılıksız çeklerden dolayı ceza almış, efendim hapis cezasıyla cezaevlerinde bulunanların cezaevlerinden çıkmalarına dönük düzenlemeler... Efendim buna şart koşmuştuk, bunlar borçlarının yüzde 10'unu ödemeleri kaydıyla, sonraki borcunu da 15 taksitle iki aylık sürelerle yapmaları hâlinde bu ceza bütün bütün onların üzerinden kalkacaktı. Şimdi, bunu yaparken bir öngörü sıkıntısı yaşamışız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Biz yaşamadık, siz yaşadınız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Daha doğrusu, arkadaşlar, biz fevkalade iyi niyetle "Bunu üç ay içerisinde aşabiliriz." düşüncesindeydik. Yani bu da zihin haritasını gösteriyor, zihin haritasının berraklığını gösteriyor. Biz millet adına Allah'ın izniyle "Bu musibetten üç ayda kurtuluruz." diye düşünmüştük. Garo Bey de "Bütün bütün kalsın." diye kafasını şekillendirdiği için o gün onlara söylemiştim.

Şimdi, geldiğimiz noktada gördük ki süre kifayet etmemiş, süre yeterli olmamış. Öyleyse bu düzenlemede buna ilişkin ilave dokuz aylık bir süre kayda geçtik.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bundan sonra yine gelir, bunu da kayda geçeyim.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Artıralım mı? Daha da artıralım.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Hayır artırsan da normal değil de...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyorsunuz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - İnşallah gelmezsiniz de geleceksiniz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu düzenlemede şunu amaç ediniyoruz: Hem alacaklılar hem de borçlular huzur üzere bir hayat yaşasınlar. Alacaklılar, alacaklarını temin yoluna gidebilsinler. Aksi hâlde, bu nizalı zemin hep devam edecek, sıkıntı berdevam hâlde yürüyüp gidecek; onu izale etmeye çalışıyoruz.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Oradaki "dokuz ay" ifadesi yıl sonuna kadar yani fiilî olarak aslında yıl sonuna kadar oluyor. Çünkü martta doluyor o süre.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, yine bu zeminde yaptığımız bir başka kanuni düzenleme de, tadilat teklifimiz var yani daha önce yaptığımız bir düzenleme, onda da bir tadilat teklifimiz var, orada farklı bir durum var. Malumunuz, 2017 yılında 7061 sayılı Kanun ve 5600 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3'üncü maddesinde değişikliğe gitmiştik. Değişiklikte muradımız çok netti, ticari, zirai, sınai zeminlerdeki faullü hâlleri ortadan kaldırmak. Bunun için de uzun zamanlara sari tartışma konusu olan, yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticari yapanlar ile ticari maksatlı makaron yahut sigara kâğıdını, içine kıyılmış, parçalanmış yahut tütün dışı maddeyle satanlara, satışa arz edenlere, bulunduranlara ve nakledenlere dönük cezai müeyyideler kesmiştik. Bunların yürürlük tarihiyse 7061 sayılı Kanun'un 123'üncü maddesi gereğince 1 Temmuz 2020 tarihiydi. 14'üncü maddeyle bu yaptığımız düzenlemede yeni bir tadilat ihtiyacı hasıl oldu. Madde de zikredilen eylemler tefrik edilerek yani ayrıştırılarak müeyyide kısmında hem sabite hem de değişiklik öngörmekteyiz. Sabit kalanı makaron sigaraya dönük olanı. Burada kanuna dercedilen yaptırımların yürürlük tarihi aynıyla vaki, yani 1 Temmuz'dan sonra bu fiiliyata üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası hükmü cari olacak, geçerli olacak. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığından yetki belgesi almadan tütün ticareti yapanlara dönük cezanın bir yıl süreyle ertelenmesini murat ediyoruz, talep ediyoruz. Buradaki gerekçemiz çok anlaşılabilir, kabul görür bir gerekçedir. Şöyle ki bu düzenleme yapılırken ihtiyaç fazlası tütün ve yetkisiz tütünlerin satışı için kooperatiflerin ihdas edilmesi söz konusu edilmiş. Oysa aradan geçen zamana rağmen kamudan kaynaklanan sebepler dolayısıyla kooperatiflerin kurulması gecikmiştir. İşte bunların kurulma süreci tamamlansın diye böyle bir süre uzatımına gidilmektedir. Yine, bu noktada şunun altını çizelim ki yetkisiz tütün ticareti yapanlar ile parasal müeyyidelerin uygulanmasında -yani yetkisiz tütün ticareti yapanlara parasal müeyyideler de var, bunlarda bir geri adım atma yok- bunlarla ilgili cezalar aynıyla geçerli. Bu durumda olanlar için, bunun ticaretini yapanlar için 159 bin liralık cezai müeyyide -yani parasal değer olarak ifade ediyorum- varittir, geçerlidir. Gene aynı şey, içmek için bulunduranlara ise 3200 liralık bir cezayı öngörmektedir.

Efendim, son 15 ve 16'ncı maddeler hem bir hakkı teslim hem de çalışma zemininde huzuru temin için bu maddelerin içerisine dercedildi, huzurunuza getirildi. Malumunuz olduğu üzere KİT'ler ve bunlara bağlı ortaklıklar bir düzenleme çerçevesinde iç denetçi istihdam etmektedirler. Buna karşın istihdam edilen bu denetçilerin özlük haklarını tanımlayan bir kanuni düzenleme yok. Hâl böyle olunca da hem bir huzursuz iş ortamı hem de bu nitelikte eleman bulma sıkıntısı yaşanıyor. İşte bunu izale edecek bir adımdır yaptığımız. Bunun için iç denetçileri ifade eden, tarif eden, onların özlük haklarını kayda geçen bir çalışma yaptık. Buna da desteğinizin olacağını biliyorum, tenkitlerinizle katkı sunacağınızı biliyorum. Sadece buna değil, bütün maddelere bugüne kadar olduğu gibi, efendim, gerek Cumhur İttifakı'nı ifade eden kardeşlerimiz, gerek muhalefeti ifade eden arkadaşlarımız eleştirileriyle, teklifleriyle, tenkitleriyle, tespitleriyle katkı sunacaklar, bundan eminiz.

Ben, tabii, bu arada bir şeyi özellikle, hususen altını çizerek söyleyeyim: Beş yıldır Plan Bütçe Komisyonu üyeliği yapmaktayım. İlk defa bir kanun teklifinin -daha önce imzalarımız vardı ama- birinci imza sahibi olarak huzurunuzda bulunuyorum. Bu imkân, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin tanıdığı bir imkândır. Bu, bütün milletvekillerimizin iftihar edeceği, gurur duyacağı bir hâldir. Milletvekilini fonksiyonel kılmış; milletvekilini milletin itibarını yükseltmede, milleti tarif etmede Meclis zemininde etkin olma noktasına taşımıştır. Dolayısıyla, bundan dolayı da müftehir olduğumu, çok memnun olduğumu, efendim, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini hayata geçirenleri -başta milletimiz olmak üzere, onların oylarıyla bu oldu- medyunuşükran olduğumu altına çizerek burada söylüyorum ve beni dinlediğiniz için, efendim, sunuma ara ara laf atmalarla da katkı sunduğunuz için çok teşekkür ediyorum, hepinize saygı sunuyorum.