KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Kıymetli Komisyon üyesi milletvekili arkadaşlarımız, çok değerli ifadelerde bulundular milletvekillerimiz ama çok eksik yönden baktıkları için belki haklı görülebilirler. Garo Bey, Diyarbakır Sur'dan örnek verdi, Cavit Bey genel bir kamulaştırma örneği verdi. Bir defa bizim kanun maddemize baktığımızda, teklifimize baktığımızda 5366 sayılı bir Kanun'dan bahsediyoruz. Bu Kanun, yıpranan tarihî ve kültürel taşınmaz varlıklarının yenilenmesi, bunların korunması, ticari ünitelerle beraber zenginleştirilmesi ve toplum hayatına kazandırılmasıyla beraber çok özel bir kanundan bahsediyoruz. Bu Kanun, Kamulaştırma Kanunu'nun sadece bazı noktalarda, ihtiyaç duyduğu noktalarda Kamulaştırma Kanunu'nun kapsamında bu kültür varlıklarının bulunduğu bölgelerde kamulaştırma işlemi yapıyor. Yani, yapacağı işlem kamulaştırma yönüyle Kamulaştırma Kanunu'nun kapsamında olması gerekiyor ama bu kanunumuz bütün kamulaştırma iş ve işlemlerine yönelik bir maddeden bahsetmiyoruz burada.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Yani, kültür varlıklarına özel bir düzenleme.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bir defa 5366 sayılı Kanun kapsamında kültür varlıklarının ihyası, korunması...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Diyarbakır Sur...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bu, o kapsamda değil.

CAVİT ARI (Antalya) - Kapsamına neler giriyor?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Geleceğiz, ben ifade edeceğim.

Sur, o kapsamda bir alan değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Olur mu binlerce...

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Müsaade edin efendim, arkadaşlar müsaade edin, bakın siz konuşurken onlara söz vermedim, lütfen.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ben, o zaman 5366 sayılı Kanun'un bir giriş kısmını en azından Madde 1'i okursam, en azından kayıtlara geçmesi açısından, en azından çerçeveyi görmüş oluruz. 1'inci maddeyi okuyorum: "Bu Kanunun amacı, büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediyeleri sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri, il, ilçe belediyeleri ve nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyelerce ve bu belediyelerin yetki alanı dışında il özel idarelerince, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabiî afet risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılmasıdır." Çok özel bölgeler olması gerekiyor.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Yani, kültürel varlıkların korunmasına yönelik.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sur'u kastettiniz, Diyarbakır Sur tam bu tarif içinde.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ama 5366'ya tabi değil yani, o kapsamda ilan edilmesi lazım, bölge kurullarının bu kapsam içerisinde...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kurullar korumaya aldı, hepsi edildi.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Sizin niyetiniz o olabilir ama biz, edilmedi diyoruz. Yani, yasal mevzuat çerçevesinde Diyarbakır Sur bölgesi 5366 sayılı Yasa kapsamında değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Neresi edildi? Örnek verin.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Nasıl efendim?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Neresi ilan edildi?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Mesela, Fatih, İstanbul Suriçi bölgesi birçok konuda bu şekilde Sit alanıdır ve o tarihî varlıkların korunmasındaki bu Kanun'a tabidir.

Şimdi, bu Kanun'un işlemleri yürürken aynı Kanun'un 4'üncü maddesinde bir atıfta bulunuyor: "Yenileme alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır. Anlaşma sağlanamayan hallerde gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ilgili il özel idaresi ve belediye tarafından kamulaştırılabilir. Bu Kanun uyarınca yapılacak kamulaştırmalar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3 üncü maddesi ve diğer fıkralarla beraber uygulanır." diyor. Şimdi, bir defa, çok özel bir bölge olması lazım, bu bölgenin 5366 sayılı Yasa kapsamında özel Sit alanı olarak ilan edilmesi lazım ve orada kamulaştırılması gereken de özel mülkiyete tabi yer olması lazım. Şimdi, bu kamulaştırma iş ve işlemlerini Cavit Bey çok güzel, detaylı anlattı, yürüdü. Bir idari işlem olarak, bu Kanun'a tabi olarak sizin bu Kanun kapsamı içerisinde bir idari bütünlüğü sağlamadığını, bir kamulaştırma idari işlemini tesis etmeniz lazım. Bu işlemin iptali için idare mahkemesinde davalar açılıyor. Diğer taraftan da hem pazarlık usulü Kamulaştırma Kanunu'nun ruhuna uygun olarak hem de dava yoluyla kamulaştırma işlemleri yapılıyor. Bu kamulaştırma işlemleri hem kanun açısından hem yargı açısından da belli bir usulü derecat geçerek de kesinleşmesi lazım.

Şimdi, ben size -Cavit Bey orayı okusaydı belki bütünlüğü sağlardı- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 22'nci maddesini okumak istiyorum. Siz, kamulaştırma kararını yargı kararıyla da iptal ettirebilirsiniz nihai evrede, kamu kendisi de vazgeçebilir. Şimdi, kamu daha önceden kamulaştırma işlemi yaptığı bir arazi parçasında farklı kamu hizmetlerinden kullanım imkânı kalmamıştır, farklı bir çalışma yapacaktır, vazgeçtiğini düşünelim. Bakın, Kanun aynen bunu düzenliyor: "Vazgeçme, iade ve devir" "Kamulaştırmanın kesinleşmesinden sonra taşınmaz malların kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde, keyfiyet idarece mal sahibi veya mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre duyurulur. Bu duyurma üzerine mal sahibi veya mirasçıları, kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte üç ay içinde ödeyerek taşınmaz malı geri alabilir. İade işleminin kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde gerçekleşmesi hâlinde kamulaştırma bedelinin faizi alınmaz."

Şimdi, kamu, kamulaştırma işlemlerinin sonucunda kamu yararı kalmadığı gerekçesiyle kamulaştırma işleminden vazgeçti.

CAVİT ARI (Antalya) - Bu maddeye bile tam uymuyor sizinki, buna bile uymuyor yani.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Hayır, bir dakika... İşte, tam bütünlüğünü sağlıyoruz.

Şimdi, burada kamu vazgeçtiği hâlde nasıl bir işlem tesis edeceğini anlatıyor. Kamu vazgeçtiği zaman, burada yöntem olarak nasıl bir işlem yapacağımızı burada yazıyor. Peki, yazılmayan şu var: Yargı kararıyla idari işlem olarak kamulaştırma işlemi iptal edildiğinde ne olacak?

İkincisi: Arkadaşlar, bir de kanunu çok iyi okuyalım. Burada siz sadece kamulaştırmaya yönelik bir davadan bahsediyorsunuz, biz burada daha detaylı bir şey söylüyoruz "İdare aleyhine açılacak davalarda" diyoruz yani sadece kamulaştırma gibi bir tapu işlemi değil. O planlama safahatıyla beraber gelişen süreçte uğranılmış olan zararlar olabilir, burada mevcut hak kayıplarıyla ilgili farklı yaptırımlar olabilir. Yani açacağınız bir dava varsa bu yönüyle, aynı burada 22'nci madde de olduğu gibi, sanki kamu kamulaştırma kararından vazgeçmiş gibi, yargı kararıyla da iptal edilen bir kamulaştırma işleminin sonucunda silahların eşitliği prensibi gereği yargılamada sizin eşit kurallara tabi olarak dava açmanız gerecek. Buradaki kanun bütünlüğünü sağlama adına yargı kararıyla iptal hâlinde bir boşluk var, eksiklik var ve bu eksikliği de bu şekliyle bu teklifimizde gidermeye çalışıyoruz. 22'nci maddede olduğu gibi vatandaş bu teklifi kabul etmeyebilir. Vatandaş "Tamam, ben geçmişte kamulaştırma işlemlerini kabul ettim, paramı aldım. Kamunun vazgeçmiş olması hâlinde ben herhangi bir şekilde bu arazi parçasını istemeyebilirim, istemiyorum." diyebilir, eyvallah. Burada da aynı şekilde yani vatandaş her ne kadar... Burada kısmen bazı yerlerde davaların açıldığını görüyoruz ve bu projelerin -çünkü buradaki önemli olan- insanlığın mirası dediğimiz yani toplumumuzun tamamına ait kültür varlıklarını koruma adına yapılan çok özel bölgelerdeki bir çalışmanın bu mahiyette herhâlde sıradan bir kamulaştırma işlemlerine tabi olması da doğru olmaz. Yani siz diğer kamulaştırma işlemlerinde yani her kamulaştırma işleminde sanki uygulanacakmış gibi düşünüyorsunuz. Hayır, öyle bir şey yok, bu sadece 5366 sayılı Yasa kapsamında, çok özel bölgelerde, tarihî ve kültürel varlıkların olduğu bölgelerde... Dolayısıyla siz bu manada eğer gerçekten kendinize inanıyorsanız, bir hak mahrumiyeti yaşadığınızı düşünüyorsanız almış olduğunuz kamulaştırma bedelini depo etmek suretiyle haklılığınız noktasında bu davayı açabilirsiniz. Ancak hem bu parayı almış olacaksınız kamudan -nihai evrede bu bütün milletimize ait olan paradır- hem de istediğiniz davayı açmak suretiyle böyle bir şeye yönelmenin de silahların eşitliği prensibi gereği ve kanundaki bu bütünlüğü sağlama adına doğru bir düzenleme olduğunu düşünüyoruz.

Arz ediyorum Başkanım.