| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop ve 192 Milletvekilinin 1924 Tarih ve 491 Sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanununun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanunun Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması ve Neden Olunan Mağduriyetlerin Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/2952) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 17 .06.2020 |
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Burada, özellikle Danıştaya müracaat süresi konusunda ay olarak belirlenmiş olması idari yargı açısından sorun taşır, daha önce de ifade ettik. Bu süre bir de çok kısıtlı. Özellikle şeye dikkat etmek lazım yani şu anda davacıların, Danıştaya başvuracak davacıların mirasçılarından büyük ihtimalle bu hakkı devralacakladır, veraset ilamları ve diğer hukuki işlemler için bu hak düşürücü süre çünkü bu da bir hak düşürücü süre olacak, bu süreyi kaçıranların bu yasadan faydalanma ihtimalleri kalmayacak. Bu nedenle kanaatimizce biz, önergemizde de var, bu sürenin en az bir yıl kadar süre olarak belirlenmesinin daha doğru olacağı kanaatindeyiz.
Bunun dışında "... yaklaşık tutar ödenir." deniyor. "Yaklaşık tutar"ın hukukta, böyle bir kanun metninde geçmesi genel hukuk anlamında sorunlu bir ifadedir. "Hakkaniyete uygun bir tazminat" zaten burada geçiyor "yaklaşık bir tutarın ödenmesine hükmedilir" şeklindeki ibarenin "yaklaşık bir tutarın çıkarılması" uygulanabilirlik anlamında daha doğru olacaktır, hem Borçlar Kanunu açısından hem de İdari Yargılama Usulü Kanunu açısından daha doğru olacaktır. Burada, bu şekildeki bir tabirin kanun metninde kalması ucu açık bir şey bırakacaktır. Şimdi, kişiye göre yaklaşık bir tutar değişebilir; manevi tazminat olarak 1 lira da verebilir, 1.000 lira da verebilir, 1 milyon da verebilir, çok ucu açık bir şey olur. Bu şekilde bir kanun metni emredici bir hüküm. Dolayısıyla "... hakkaniyete uygun şekilde bir tazminat ödenir." şeklinde düzenlense çok daha doğru olacaktır.
Bunun dışında, aslında verilecek tazminatlara faiz ödenmemiş olması, öngörülmemiş olması da bir eksiklik kanaatimizce. Çünkü yani hakkaniyete uygun bir karar verdi, bunun temyiz yolu, ödenmesi vesairesi her ne kadar üç ay varsa da o süreçte davacılar aleyhine bir durum söz konusu. Sonuçta o mahkemenin takdir edeceği alacağa, tazminata karar tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması da gerekir. Yine bizim mevcut mevzuat açısından burada bu yönüyle de bu maddenin eksik olduğu kanaatindeyim. Her ne kadar "Eğer taksitler ödenmezse faize hükmedilir." şeklinde düzenleme varsa da bu yönüyle de eksiktir. Bu hususların düzeltilmesi uygun olacaktır.
Ayrıca, yine burada, teklifte avukatlara dönük aslında bir hak gaspı da söz konusu. Yani burada maktu vekâlet ücretini niye düzenleme gereği duyduk ki zaten avukatlık ücreti, nasıl ödeneceği, nasıl hesaplanacağı açık bir şekilde Avukatlık Kanunu'nda var. Buraya "... maktu avukatlık vekâlet ücreti ödenir." demek aslında savunma makamına, avukatlara bir haksızlık olur. Ben bu konuda da aslında burada bu ibarenin "... maktu vekâlet ücretine hükmedilir." ibaresinin de savunma açısından davacıların hakka, adalete erişim konusunda bir mağduriyet yaratacağını düşünüyorum. Çünkü avukatlar nispi vekâlet ücreti alsa davacılardan ücret alamayacaklar, daha da az alacaklardır. Burada da "maktu vekâlet ücreti" şeklinde düzenlenmiş olması kanaatimizce doğru değildir. Burada bu ibarenin bulunması savunma makamı için, avukatlar için doğru olmayacaktır. Bizim şu anda söyleyeceklerimiz bunlardır.
Teşekkür ediyorum.