| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi (2/2972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 24 .06.2020 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Hepinizi tekrar selamlıyorum.
Sayın Bakan, Sayın Ersoy, hoş geldiniz efendim.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MEHMET ERSOY - Teşekkür ederim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sabahleyin selamlaşamadık. Bir soru sormak istiyorum: Acaba 18 Aralık gecesi var mıydınız, siz burada mıydınız, aramızda mıydınız?
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MEHMET ERSOY - Evet.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bağışlayın hatırlayamadığım için çünkü hercümerçti burası bildiğiniz gibi. Adsız torba kanun o kadar doluydu ki hemen hemen bütün kamu görevlileri buradaydı; o bakımdan kusura bakmayın.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MEHMET ERSOY - Estağfurullah.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Şimdi, tabii, sizin burada olmanız çok önemli fakat hatırlayacağınız üzere o adsız yasa önerisini getiren vekil yok burada. Yani torba kanuna güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını koyan -2 madde tabii uzun madde hâlinde koyan- ve torba kanunu hazırladığını söyleyen imza sahibi yok burada. Şimdi, ben, tabii sabahki konuşmamdan sonra tekrar baktım bu gerekçeye, Sayın Can'ın hazırladığı imzası olan metne ve sanki o olmamış gibi yani bir torba kanuna güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin maddeler konmamış, geri alınmamış, hiçbir şey olmamış ve bugün ilk kez bu getiriliyormuş gibi bir izlenim var bilmeyenler açısından ve ben bunu tekrar vurguluyorum. İyi ki buradasınız, iyi ki siz buradasınız. Tabii ki siz deneyimli bir politikacısınız aynı zamanda ama şu andaki şapkanız gereği eski şapkanızı kullanamama durumundasınız; bunu da çok nazik bir biçimde ifade ediyorsunuz. Ama tabii ki ben bunu solunuzda oturan, şu anda vekillik statüsünü birlikte paylaştığımız vekillere yönelik olarak söylüyorum. Bu neden çok önemli? Çünkü eğer doğru idiyse neden geri alındı? Eğer o yanlış idiyse neden şimdi onunla ilgili bir not yok yani o neden "ignore" ediliyor, neden yadsınıyor, neden yok sayılıyor? Bu açıdan bunu mutlaka sorgulamamız gerekir.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Yani bundan maksadınızı bir açabilir misiniz? Şunun için soruyorum ben de: Netice itibarıyla çekilmiş, yeniden bir teklif getirilmiş. Bu arada da Anayasa Mahkemesine başka bir iptal kararı gelmiş, doğru mu?
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Yeni bir karar daha var, doğru.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Hayır, ama şimdi anladık da bir kanun teklifine konulmuş, onun yok sayılması yasama faaliyeti...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hocam, yani uygulamada, aşağıda bile Genel Kurulda Komisyon isterse kanun teklifini çekebilir.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sevgili Can, bu sıradan bir şey değil.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bu başka şeylere rehavet arz etmesin.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Ben yasama faaliyetinin devamlılığı... Size yönelik bir şey söylemiyorum. Yani ben saptama yapıyorum, biraz sonra size yönelik olarak da söyleyeceğim yaptığınız açıklamalar -sağ olun- benimle ilgili söyledikleriniz konusunda da. Fakat bu çok önemli yani daha önce yapılan, başlanılmış, geri alınmış ama şimdi hiç yokmuş gibi getirilmesi arasındaki ilişki... Hangi Anayasa Mahkemesi kararı çıktı? Eğer ben, şimdi, bizim önerimizden seçenek önerisi, sizin Grup Başkan Vekillerinin bize önerdiği, "CHP ne yapıyor bu konuda?" "Peki, CHP de gelsin önerisiyle." Dediğini, bunu burada size aktaracağım. Fakat bu, çok önemli yani neden yeniden bu düzenleme gereği duyuldu? Hangi Anayasa Mahkemesi kararı sonucu ve ne tür değişiklikler var o günden bugüne? Bunları mutlaka saptamalıyız.
Şimdi, bu çerçevede tabii ki Sayın Can, benim uzmanlığımla ilgili olumlu sözler söyledi; sağ olsun ama bir konuda, güvenlik konusunda, özgürlük güvenliği konusunda -benim özgürlükler hukuku kitabımda ayrıntılı olarak ele aldığım üzere- özgürlük güvenlik içerisinde olur, tabii kullanılır. Onun da ölçütlerini koyuyoruz, onda bir şey yok fakat hani hep bize yöneltiyorsunuz biçiminde bir ön yargı gibi durum olduğu için Ecevit'le başlayayım ben örnek olarak. 2000 yılının başında, belki Sayın Başkan valiydi o zaman, vali olmuş muydunuz Sayın Başkan?
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Yok.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - 2000 yılında Ecevit, Sezer ilk Cumhurbaşkanı olduğu aylarda şöyle açıklama yapmıştı başbakan olarak: "30-35 bin kamu görevlisinin işine son vermek durumundayız; devletin güvenliği açısından bu çok önemlidir." diye. Bunu kanun hükmünde kararnameyle yapmak istediler ve Ahmet Necdet Sezer 2 kez geri gönderdi, hatta öğretide de tartışıldı, Necdet Sezer eleştirildi "Bir kez imzalamazsın, geri çevirirsin ama ikinci kez olur mu?" diye ve bu şekilde Ahmet Necdet Sezer onu önledi. Yani yürütmenin güvenlikçi tarafının var olduğunu hep biliyoruz. Ben aynı zamanda İçişleri Bakanlığında görev yapmış bir kişi olarak bunu gözlemiş bulunuyorum.
Şimdi, dolayısıyla izleyen yıllardaki durum... Çok değinildiği için söylüyorum, sayın vekiller değindiler. Mesela şimdi FETÖ diyoruz, o zaman Fethullah Gülen Hareketi veyahut da "Hizmet Hareketi" denilen hareketin... Ben İnsan Hakları Danışma Kurulunda, Sayın Erdoğan başbakan iken ve seçimle geldiğim Kurulda tanık olduklarımı burada paylaşacak değilim ama orada, o kadar önemsiyordu ki birinci Hükûmet, Sayın Erdoğan bakanlar kurulunu saat ondan on ikiye kaydırdı Danışma Kuruluna katılabilmek için. Öyle günleri de gördük ama onun bir de FETÖ ayağı vardı -ki benim karşımda seçimi kaybeden kişi- sonra biz soluğu mahkemede aldık, Ankara Adliyesinin koridorlarında aldık insan hakları raporlarımız nedeniyle; ayrı bir hikâye fakat söylemek istediğim burada şu Sayın Başkan: Şimdi FETÖ olayı, Sayın Ümit Yılmaz da bu konuya girdiği için çünkü onun eleştirel yaklaşımları oldu ve değerli. Bu güvenlik soruşturması nedeniyle olmadı FETÖ hareketi, FETÖ olayı.
Şimdi, 2 örnek vereceğim sadece size: Bir, 2011-2015 yılları arasında HSYK üyesi olan bir meslektaş, bir profesör hâlen üniversitede. Oysa 4 bin hâkim ve savcının çok büyük bir kısmının atanmasında onun imzası var ama üniversitede görevini yapıyor ya da önceki İçişleri bakanı "81 il üzerinden 74 il Emniyet müdürü FETÖ'cü" dedi. Bu bir sızma değil, bu bir güvenlik soruşturması değil. Esasen onlar tarafından yönetildiğinin bir kanıtı oluyor, göstergesi oluyor. O bakımdan geçmişe bakarken bunların güvenlik soruşturması zaafı nedeniyle mi oldu yoksa belirli bir yönetim politikasının uygulamaya konuşu sonucu mu oldu; bunu ayrıca tabii ki tartışmak lazım ama konumuz açısından, şu bakımdan önemli: Güvenlik soruşturması konusunda biz kural koyarken mutlaka bu kuralları objektif temellere dayandırmak durumundayız. Yoksa Sayın Bakanın, Sayın Ersoy'un biraz önce söylediği gibi üst düzey kamu görevlileri ve güvenlik görevlilerinin güvenlik soruşturması konusuna itirazımız yok, veyahut da Anayasa'da sabahleyin okuduğum madde 129, sonda belirtilen kategoriye itirazımız yok ama bizim itirazımız, genelleştirilmiş ve hatta kamu görevlilerini aşan ve öznel değerlendirmeye dayanan güvenlik soruşturmasının esasen, hukuk sistemini sekteye uğratacağı ve kamu yönetiminin etkililiğini zaafa uğratacağı yönündeki derin kaygımızdan kaynaklanıyor.
Şimdi, Sayın Can önceki tekliften neden bahsedilmediği ya da onun dikkate alınmamasının ne tür bir zaaf yaratabileceği konusunda sorgulama yaptı. Bu çok önemli, yasa yapma süreci açısından çok önemli. Ben, bizim partimiz benden bir seçenek isteyince, "Alternatif bir öneri yapalım." deyince benim kanaatime göre "Güvenlik soruşturmasına gerek yok." dedim ama mutlaka hazırlayacaksak -hani burada yapıcı muhalefet yapmak durumundayız- o zaman seçenekli 2 madde yazdık. İzninizle bir maddeyi -sadece 3 cümle- paylaşmak istiyorum: Kamu hizmetine giriş koşullarını taşıyan ve gerekli sınavları başarmış adaylarla ilgili bilgi ve belgeler, aday olunan kamu göreviyle ilgili kamu kurumları tarafından, ilgili kurumun yönetim, denetim ve hukuk birimlerinin birer temsilcisinden oluşan kuruma iletilir. Adayın ilgili kamun görevinin gerektirdiği nitelikleri taşımadığına ilişkin kuvvetli şüphe doğuran ve hukuka uygun şekilde elde edilmiş bilgi ve belgeler konusunda aday bilgilendirilir. Bu çerçevede, değerlendirilen veriler adayların anayasal haklarının meşru kullanımına ilişkin olamaz ve istihbarat notu niteliği taşıyamaz. Son cümle: Adaya kendisi hakkında, iddialar konusunda savunma hakkı tanınır, adaylar arasında kesinlikle ayrımcılık uygulanmaz. Görüşme kamera kaydı altında yapılır, kamera kayıtları sadece yargısal başvurularda kullanılabilir. İşte, bizim seçeneklerden biri. Görüldüğü gibi, somut bir düzenleme.
Burada son sözüm şudur: Biz "Adaylarda diploma dışında herhangi bir nitelik aranmasın." demiyoruz, yargı kararı varsa, adli sicil kaydı varsa, tabii ki o ayrı bir sorun. Ancak bunlar yoksa, sadece idari değerlendirmeyle, özellikle alınacak olan görevin amirlerinin yapacağı değerlendirmeyle bu olacaksa, o zaman Anayasa madde 70 kesinlikle ihlal edilir. Sevgili Can, ben Anayasa 70'in berisini derken Anayasa 70'in koşullarını kamu görevine gelecek olan kişi açısından öncelikli liyakat ilkesi mi, yoksa öncelikli olarak onun aile yaşamı, sosyal eğilimleri, ideolojik tercihleri mi çerçevesinde yaptığım tartışmada hayır, öncelikli olan onun liyakatidir, onun uzmanlığıdır. Bu açıdan bakıyorum, yoksa, tabii ki Anayasal hükümler bütününü mutlaka dikkate almamız gerekir. Memur olduktan sonra tabi olacağı kurallar ile olmadan önceki kurallar birbirinden kesinlikle ayrıdır, ayrı olmalıdır.
Teşekkür ederim.