| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi (2/2972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 24 .06.2020 |
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değeli arkadaşlar, merhaba.
Sekiz buçuk saattir çalışıyorsunuz; emeklerinize sağlık, sabrınız için de teşekkür ederim. Katkı sunan bütün arkadaşlarıma da hiçbir ayrım gözetmeksizin, emek veren arkadaşlara da teşekkür ediyorum.
Ama gerçekten hani şurada itirazlarımızın da dikkate alınıp kısmen az önceki Sayın Can'ın konuşmalarında "Ya, yeniden değerlendirilebilir." demesi bile bizim için umut verici oldu; güzel bir şey. Gerçekten "değerlendirilebilir" demenin de arkasında durabilmek lazım Sayın Can. Yani burada arkadaşlarımızın yaptığı itirazlar gerçekten çok ciddi.
Şimdi, özellikle bu maddede yani eşiyle birinci derecede kan ve sıhri hısımlarının dâhil edilerek araştırmaya katılması hukukun genel ve temel bir ilkesinin yani suçun şahsiliği ilkesinin ihlalidir, o kadar açık, o kadar ağır ki kabul edilebilir bir şey değil. Ülkede yargıya güvensizlik yüzde 68'lere ulaşmışken, daha geçmiş tarihimizde ciddi kirli ve operasyon niteliğinde yargılamalar yapılmışken... Bakın, neler yaşadı bu ülke, darbeler yaşadı bu ülke, darbe yargılamaları yaşadı, idamlar yaşadı, haksız hukuksuz cezalar verildi. Öyle çok mağdurumuz var ki işte FETÖ'yü gördük, Balyoz'u, Ergenekon'u gördük, kimler kimler... Şimdi, bu kadar hukukun ciddi mağduru var iken ve böyle bir sicil araştırmasına girmedeki saik gerçekten nedir, anlayamıyorum ya da anlayabiliyorum. Nasıl anlıyorum? Şöyle değerlendiriyorum: Şimdi, yakın tarihimizde çok ciddi sıkıntılar yaşadık, Meclisimize bombalar atıldı, kabul ama en çok da beraber olduğunuz, kol kola yürüdüğünüz, neredeyse devleti paylaştığınız adamlar canciğer arkadaşınızdı belki ama bir gecede terörist oldu. Bir baktık, şuradan bombalar atılıyor. Dün beraber oturuyordunuz değil mi mesela ama bugün üstümüze bombaları attı. Tabii, bunun karşılığında yaşadığınız duygusal, psikolojik rahatsızlığı, güvensizliği anlayabiliyorum, kabul. Dün arkadaştanız, belirli yerlere taşımak için de mücadele ettiniz, belki inandınız, Amerika'ya da gittiniz ziyarete ama bir baktınız ki bunlar teröristmiş, bir gecede oldu ve bunun acısıyla "Güvenlik tedbirlerini daha artıralım, daha çok soruşturalım." kaygınızı anlayabiliyorum ama buradan sonuç alamazsınız. Şimdi neden? Bir arkadaşımız söyledi, o kadar açık ve net ki: Şu kanun, şu yasa maddesi FETÖ zamanında, FETÖ'nün iktidar olduğu zamanda, iktidar ortağı olduğu, devlette etkin olduğu zamanda şu kanun maddesi var olmuş olsaydı, engelleyebilecek miydiniz? Hayır, tam aksine, FETÖ çok daha organize kadrolaşabilirdi devletin bütün kısımlarında, çok daha güçlü olabilirdi bu kanun sayesinde. Peki, bu kanun şimdi kimi güçlü kılar? Gerçekten kimi güçlü kılar? Nasıl sonuç alırsınız? Şimdi, bir kere, çok basit bir örnek vereyim ya, ben kendi şahsımdan örnek vereceğim: Bir yakınımızın bir bakanlık kadrosuna, bir belediye kadrosuna geçmesi için sayın bakanla görüşme yaptım -ismini de söylemeyeceğim- şaşırdı, dedi ki "Muvafakat veririm ama kadrosuyla veririm. Bir Cumhuriyet Halk Partiliyle çalışmak istemiyorum." Oysa, Cumhuriyet Halk Partili mi, değil mi, bilmiyorum, ben refedeydim mesela. Hani o İstanbul seçimlerini beklediğimiz... Şimdi, bir bakanın açıktan iradesini sizinle paylaşıyorum, isim vermeden.
Başka bir beyanatı daha paylaşacağım. Şimdi, Sayın Naci Bostancı dedi ki: "Beraat etmiş bir kişiyle ben çalışmak istemem. Kardeşim, ben iktidarım, yargıdan beraat etmiş olsa da ben ona güvenmiyorum." Kürsüde söyledi değil mi bunu, basında söyledi. Şimdi, böyle bir iktidarın getirdiği şu uygulamaya biz nasıl güvenebiliriz arkadaşlar? Biz eleştiririz, deriz ki: "Devlette liyakati bitirdiniz, sadece kendinize yakınları aldınız." Dün FETÖ bu işleri yapıyordu, bugün başka başka cemaatler yapıyor, yarın başka başka cemaatlerin devlete ortak olma arzusu ve darbe yapma iradesi ortaya koymayacağını ne bileceğiz; pratikte yaşadık, yapılıyor. Şimdi, Komisyon diyorsunuz, belirsizlikler o kadar fazla ki yakınlarını sorguluyorsunuz. Şimdi, Bank Asya'ya para yatırmış herhangi bir kişinin evladı -zorla yatırtılmış çünkü yatırmak zorunda kalmış, örneğini vereceğim- hiçbir koşulda şunu getirdiğinizde bu ülkede iş bulma ihtimali yok. Yeni doğdu, bebek, o günleri görmedi; gitti, hasbelkader üniversiteyi bitirdi, geldi; bunun devlet kademesinde bir yer alma ihtimali şu yaptığınız araştırmada olmayacak muhtemelen. Kimler belirleyecek, kimler erk sahibi olacak, onları da bilmiyoruz. Şimdi, ben on beş yıl avukatlık yaptım bilfiil, hiç hâkim, savcılık sınavına girmedim, girmeyi de düşünmedim. Ama o dönem bize diyorlardı ki: "İşte, FETÖ cemaati, Fetullah Gülen cemaatinden bir tanıdık bulursan -hani stajyerlerimiz oluyordu- biz onları hâkim, savcı için referans yaparız, onun dışında hâkim, savcı olma ihtimalleri çok zayıf, hatta yok." Mesela, bize talepler gelirdi, o dönem ben orada, HSYK'da etkin, FETÖ'nün bir mensubu, bir hâkim, savcı veya erk sahibi birini bulabilseydim belki aracılık yapacaktım ve o bana diyecekti ki: "Bank Asya'ya para yatır." O şartla alınacaktı, oysa ki benim hiç alakam yok o işlerle. Adam da hâkim, savcı olmak istiyor ya da bir devlet kademesinde işe girmek istiyor, hasbelkader, hiç alakası yok, "Ya, lanet olsun, bu ülkede ekmek sahibi olmak için beni bunu mecbur kıldınız, gideyim, paramı da yatırayım." dedi, yatırdı. Hop, yarın 15 Temmuz darbesi oldu, bu adamın, bu ailenin, bu kişinin, çoluğu çocuğu, torunu torbası, hiç kimsesi, en ufak yakını bile bu devlette yer bulamayacak. İşte, "Ağaç kökünü yesinler" dediler falan, ona muhtaç edeceksiniz. Adil değil, doğru değil, gelin lütfen şunu hele de yani bu akrabalık ilişkisini mutlaka ama mutlaka kaldırın.
Şimdi, suçun şahsiliğini veya insan hakkı ve güvenlik kaygınızı -hani o dengeyi siz de söylediniz- anlayabiliyorum. Hani, geçmişteki pratikten kaynaklı yaşadığınız hassasiyetle bugün bunu yapabiliyor olabilirsiniz, doğru bulabiliyor olabilirsiniz ama bu doğru değil. Bakın, hani derler ya: Kötü bir kanun bile iyi uygulayıcılar elinde iyiye evrilebilir. Ama zaten kötü bir kanun yapıyorsunuz, bir de bu kötü uygulayıcı eline gelirse gerçekten mahvolur, çok ciddi sıkıntılar yaşanır. Sadece burası değil, güvenlik kaygınızı anlayabiliyoruz ama bir de insan hakkı dengesini korumak zorundasınız, gözetmek zorundasınız. Madem bitireceksiniz, bugün bitireceksiniz, gelin bitirmeden bazı hassas olan, itiraz olan konuları da bir alt komisyona gönderme konusunda bir irade koyun.
Sabrınız için ben teşekkür ediyorum.