| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | 2/2985 Esas Numaralı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 30 .06.2020 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - İki önerge geçti, şimdi ben 5'inci madde üzerine konuşmak istiyorum, önerge dışı. Burada söylenen şey ek bölümünü kastediyorum arkadaşlar -yani eski hâlinin üzerine yapılan ek- "Odun dışı ürünleri mamul ya da yarı mamul olarak işleyen tesisleri, mantar ve tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliğini ve orman bitkisi fidanlıklarını, orman sınırları içinde izinsiz yapanlar ve kuranlar" diye başlayan ve esasen bir cezaya işaret eden bir madde bu. Ben de diyorum ki "izinli de yapan var." yani bunun izninin olmayacağını söylüyorum çünkü tıbbi ve aromatik bitkileri ormanda üretmeye başladığınız andan itibaren doğal olarak orada yerleşik türlere göre daha naif olacaklarından, daha fazla zararlıya maruz kalacaklarından, sizin kullanacağınız ilaçlar, kimyasallar, gübreler vesaire sonucunda bütün orman dokusunun kalıcı biçimde zarar görmesi, hasarlanması mümkün olacak. Bu söylendi, ben tekrar üstünden geçiyorum çünkü bu artık ceza ya da bağlandığı andan itibaren Genel Kuruldan da geçtikten sonra geriye dönüşü olmayan bir şey hâline dönüşecek.
Yine, bunlara ilişkin tesisler kurulduğunda bakın bu tesislerin atıkları var, atık sorunu var. Tesislere lojistik var, yol problemleri var. Anayasa'ya göre tekrar rehabilite edilmesi ve orman envanterine kazandırılması gereken bu alanların kalıcı olarak artık ormanlık niteliğinin bozulması gibi bir sonucu yaratacak. Orman varlığının arttığından bahsediliyor ama çok gözle görülür bir biçimde tanıklıklarımız var bu konuda. Ormanlık alanlara ilişkin taammüden -deyim yerindeyse- suç işleniyor. İşte, Kaz Dağları ortada yani gittik, gördük. O konuda da Bakanlığın, Genel Müdürlüğün verdiği rakamlar arasında fark var ama yalnızca maden aramak amacıyla yüz binlerce ağacın yok edildiğini gördük. Önümüzdeki günlerde galiba yeniden bir etkinlik olacak. Hani merak eden olursa gelip bakabilir yani şunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bizim yasa tekniğimizde şöyle bir şey var: Şu yasaktır kardeşim; elhak buna kimse el uzatamaz ama diye başlayan, ancak diye başlayan paragraf o yasağın nasıl delineceğine, nasıl ortadan kaldırılacağına ilişkin son derece mahir bir teferruatla doludur. Şimdi, burada da öyle. Ya "kamu yararı" denilmiş, kamu yararı denen şey artık yani iktidarın elinde öyle bir hâle dönüştü ki yani bu gerçekten kamu yararı mıdır yoksa iktidara yakın olan birilerinin yararı mıdır gerçekten tartışmaya muhtaç hâle geldi.
Meseleye bu zaviyeden bakıldığında arkadaşlar, şimdi, ormanlar için de ormanlık alana zarar vermek suçtur, Anayasa'da ormanı koruyan hükümler vardır, ormanın kendi başına bir kanunu vardır ama pratiğe aksettiğinde bu iş, çeşitli saiklerle ormanlık alanlara kimi zaman taş ocağı izinleri verilmek suretiyle kimi zaman başka maden arama izinleri verilmek suretiyle kimi zaman güvenlik gerekçesiyle kimi zaman işte, şimdi olduğu tıbbi aromatik bitki, kültür bitkileri vesaire yetiştirmek için izin vermek suretiyle ormanlık alanları tahrip ediyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin, yani orman envanterinin, orman miktarının arttığına ilişkin bir şey var ama yani bunun karşısında da tabii başka tezler de ne yazık ki var.
O nedenle bir önceki maddeye atıfla buradaki cezaya işaret ederek -evet, bir önceki madde geçmiştir, 4'üncü madde ama tekrar hatırlatmak istiyorum- bu iş, cezai iş değildir, izin işi de değildir, bunların çok kökten bir karşı çıkış olduğunun farkındayım. Çok ontolojik bir karşı çıkış bu, aynı, suyun ticarileşmesinin engellenmesinde olduğu gibi. Oysa iktidar su politikasını suyun ticarileşmesi üzerine kurmuş, yalnız iktidar da kurmamış, bütün kapitalist ülkelerde neoliberal saldırının önemli dalgalarından bir tanesi suyun ticarileşmesi.
Ben, tırnak içinde söylüyorum, Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi belki de bu meselenin amentüsü olan pek çok temel teze itiraz ettiğimin farkındayım ama böyle, yani böyle. Bu konuda kökten farklılıklarımız var, bu 5'inci madde için de var, tekrar tarihe not düşmek, kayıt düşmek adına bu konuşmayı yaptım.
Teşekkür ederim.