KOMİSYON KONUŞMASI

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Öncelikle usul yönünden bir şey söylemek istiyorum. Rapor çok uzun -500 sayfa falan sanırım- ve çok kısa bir süre önce geldi. Dolayısıyla, bizim hani üzerine yoğunlaşıp bir hazırlıkla gelmemiz mümkün olamıyor. Yani bu yönteme biraz dikkat edersek iyi olur çünkü önemli konular ama bir iki gün kala gelen bir rapor olduğunda biz bu derecede bir yoğunlaşma yaşayamıyoruz. Daha önceki Komisyon toplantısında "Rapor değişecek, bu taslak." denmişti. O nedenle incelemeye bir fırsatımız olmadı açıkçası. Bu yöntem, genelde Mecliste kullanılan bir yöntem en azından biz kadınlar olarak bu yöntemi kullanmayalım.

O nedenle rapora geniş olarak bir şey söyleyebilmek açısından biraz zamana ihtiyacımız olacak, hani daha sonra yazılı bir metin verebileceğiz. Ama birkaç şeyi söylemek istiyorum. Yani rapora ilişkin, aslında genel olarak bir bütünlüklü yaklaşım meselesi açısından -daha öncede tartışmıştık- kız çocukları da olsa, kadınlar da olsa genel olarak bu meselenin asli sorunu toplumsal cinsiyet dediğimiz kadın erkek eşitliğinin olmamasından kaynaklı. Yani kız çocuklarını da aslında teknoloji alanlarında, bilim alanlarında vesaire olmayışının alt nedeni aslında bu kadın erkek arasındaki eşitsizliğin kendisi. Çünkü bu konum devam ettiği sürece kız çocuklarının asli görevleri işte farklı, erkek çocuklarının görevleri farklı, meslekler farklı, işte daha çok kız çocuklarının erken yaşta evlendirilme meselesi, eğitim haklarından yararlanamama meselesi gibi birçok mesele aslında bunun içine giriyor. Dolayısıyla, hani sadece bir parçasını alıp aslında konuya bakabileceğimiz bir nokta değil, bir bütünlüklü yaklaşmak gerekiyor. Hani benim gözlemlediğim kadarıyla bir bütünlüklü yaklaşımda bir sıkıntımız var, yani buradan bakmadığımızda, bunun ekonomik koşulları meselesinden bakmadığımızda, sorunun yaşandığı yerlerdeki farklılıklardan bakmadığımızda aslında sorunu çok yüzeysel görmüş oluyoruz. Yani sadece bu konuda bir destek çalışması yapmanın kendisi, maalesef, kız çocuklarını bu tür mesleklere yönlendirmeye yeterli olmuyor. Yani, mesela; bölgesel farklılıklar var, ana dilin farklı olmasından kaynaklı eğitimden yoksun kalan kız çocukları var, yine ekonomik nedenlerle okula gidemeyen, eğitimini alamayan kız çocukları var, erken yaşta okullardan alınarak evlendirilen kız çocukları var.

Eğitimde bir ekonomik eşitlik yok yani yoksul bir çocuk ile zengin bir ailenin çocuğunun aynı fırsatlara, aynı olanaklara sahip olmadığını hepimiz biliyoruz. Şimdi, bütün bunlara bakan bir yerden belki bu meseleyi tartışmak gerekiyor. Özellikle de son süreçlerde, kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi tartışmasının yapıldığı bir süreçte, bunun meşrulaştırılmaya çalışıldığı, normalleştirmeye çalışıldığı bir süreçte aslında tam da bu meseleye de darbe vuran bir tartışmadan bahsediyoruz. Çünkü siz, kız çocuklarını bu kadar erken yaşta evlendirmeyi normalleştirdiğinizde yapacağınız şey tam da işte, bu eğitim hayatını yok etmek; işte, bu dediğimiz mesleklere de hiçbir şekilde aslında ulaşamamalarına yol açacak bir şey. Şimdi, bunu da konuşmak gerekiyor dolayısıyla.

4+4+4'le gelen sistemin aslında kız çocuklarını eğitimden uzaklaştırdığı meselesine dair çok fazla istatistik var, bu konulara dikkat etmek gerekiyor. Bu sistem nasıl bir sonuç üretti? Kız çocukları açısından durum nedir? Bütün bunlara bakmak gerekiyor yani aslında patriyarka dediğimiz, kadın erkek eşitsizliği dediğimiz ya da toplumsal cinsiyet dediğimiz şeye bakmak gerekiyor. Ama biz, maalesef, birçok kurumsal yapıda toplumsal cinsiyet eşitliği sözünü çıkardık, bu terimi kaldırdık, kalkınma planlarında da kaldırdık, millî eğitimin müfredatlarında da kaldırdık. Dolayısıyla da şimdi, bu perspektiften yaklaşmayan bir şeyin kendisi, aslında soruna çözüm üretme noktasında eksik kalacaktır, yapamayacaktır diye düşünüyorum. O nedenle, rapora hani bir daha bakacağız -toplamda bir şeyimiz olur- ama bir bütün olarak raporda belki de eksik olan yanın, biraz da buradan bakma olduğunu düşünüyorum.

Katılım meselesinde de mesela siz, şey dediniz hani "Görüşmeler yaptık, ettik." Ama mesela bizim haberimiz olmadı, katılamadık. Biraz da hani bu meselede, bu sürecin nasıl takip edilebileceği meselesinde herhâlde Komisyonun çalışma biçimleri açısından hep beraber konuşmak gerekir diye düşünüyorum.

Bilmiyorum, bir daha söz gelir mi ama bu konuyla ilgili olmasa da ben size küçük bir şey söylemek istiyorum, aslında önemli bir şey, küçük değil. Şimdi, bazı kadınların yaşadıkları sorunlara ilişkin biz KEFEK'e başvuru yapıyoruz, sizinle de görüşmelerimiz oluyor. Ben, KEFEK'e böyle bir dilekçe vermiştim "Konuyla ilgilenebilir miyiz?" diye, İstanbul'da şiddet vakasıydı. Şimdi, ben, size bu yaşanılan şeyin sonucunu söyleyeyim: Kadın arkadaş buraya başvuru yaptığı için ve benim dilekçemle başvuru aldığı için karakol tarafından sorguya çekildi. İşte, ismimi söyleyerek "Züleyha Gülüm adında bir kadının aracılığıyla sen bizi şikâyet etmişsin. Kimdir? Nereden tanıyorsun bunu? Nasıl böyle bizi şikâyet edersin?" diye karakol sorguya çekiyor kadın arkadaşı. Şimdi, bu inanılır gibi değil gerçekten bana döndü ve "Sizin aracılığınızla başvurduğum için başıma bir de böyle bir şey geldi." dedi. Kadın arkadaşı da tanımıyorum hani, sosyal medyadan sorun yaşadığı için ben ulaşmıştım hani sorununuzu çözebilir miyiz diye ama dönüşü böyle oldu.

Şimdi, gerçekten eğer böyle olacaksa biz, o zaman KEFEK'e kadınların yaşadığı sorunlarla ilgili hiç başvuru yapmayalım. Başlarına daha çok bela açıyoruz çünkü.