KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Öncelikle ben şunu belirtmek istiyorum: Şimdi, İç Tüzük 38'in hükmüne göre, komisyon önüne gelen herhangi bir teklifte ilk önce Anayasa'ya aykırılık olup olmadığına ilişkin bir inceleme yapar ve buna göre karar verir. Dolayısıyla biraz önce buyurduğunuz gibi önce talepleri alıp maddelere geçmeden böyle bir oylamaya gidilmesi gerektiğine ilişkin olan kısma biz katılmıyoruz. Bu nedenle şimdi bizim Anayasa'ya aykırılık olduğuna dair iddialarımız, buna ilişkin görüşlerimiz alındıktan sonra bu yönde bir oylama yapılması gerektiğini biz burada belirtmek istiyoruz.

Sayın Başkan, şimdi, tabii bizim için bu Meclisin çalışma usulünü belirleyen Anayasa ve şu andaki İç Tüzük. Dolayısıyla bir kanunun yapılma sürecinin, bir kanunun vücuda getirilme sürecinin de yine Anayasa'nın amir hükümlerine aykırı olmaması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Burada çoğunlukla hukukçu olan arkadaşlar var ve Anayasa'nın 2'nci maddesinin demokratik hukuk devletinin temel ilkesini belirleyen ve bunun altını kalın çizgilerle çizen bir hükmü var ve bu bütün her şeyin üstünde gelen bir maddedir.

Diğer taraftan, şimdi yine baktığınız zaman, yine 10'uncu madde ile 11'inci madde, 67'nci madde ve 135'inci maddeye de bu kanun teklifinin aykırı olduğunu biz düşünüyoruz. Peki, ne şekilde aykırıdır? Şöyle birkaç örnek belirtmek istiyorum: Bakın, 10'uncu madde "Kanun önünde eşitlik" ilkesini ifade etmektedir. Bu kanun teklifiyle getirilen ve her baroda o çoklu baro sistemini getiren sistemde 5 bin avukata 1 delege tayin edilmesi ve bu 5 bin avukatın ancak 1 delegeyle temsil edilmesi hususu kanun önünde, Anayasa önünde eşitlik ilkesini çiğneyebilecek nitelikte olan bir önermedir. Bu nedenle de biz, Anayasa'nın 10'uncu maddesi gözetildiğinde burada kanun önünde ve Anayasa önünde bir eşitsizlik ilkesinin var olduğunu çok açık bir şekilde belirtmek isteriz.

Diğer taraftan kanunların Anayasa'ya aykırı olmayacağı ilişkin Anayasa'nın 11'inci maddesi de vardır ki o da amir hükümlerden bir tanesidir. Peki, burada mevcut olan bu uygulamada veya bu teklifte ne var? Bu teklifte kamu kurumu niteliğinde olan baroyu veya birkaç tane ilde olan baroları bölme ve parçalama ilkesine ilişkin olan bu kararın yine Anayasa'nın 11'inci maddesine aykırı olduğunu düşünüyoruz biz. Niye aykırı? Çünkü baro bir kamu kurumudur, bir kamu kuruluşudur ve kendisinin barındırdığı veya kendisine üye olan mevcut bütün avukatların haklarını savunan, savunmayı icra eden önemli bir makamdır.

Şimdi, siz nasıl bir ilde 2 valilik makamı icra edemeyecekseniz, nasıl siz RTÜK'ü, Türkiye'de -farklı iki tane- Radyo Televizyon Üst Kurulu olarak kamu hizmeti veren kuruluşu ikiye bölemeyecekseniz, yine bir coğrafya içerisinde sadece 3 tane ile sirayet edebilecek olan barolara çoklu baro sistemini getirmeniz, yine bu anlamda Anayasa'ya aykırılık teşkil edecek bir husustur. Dolayısıyla, şimdi, biz Anayasa'ya baktığımız zaman, savunma makamına baktığımız zaman burada şöyle bir hususla karşı karşıya kalacağız: Bakın, şimdi, neoliberal anlayışa göre baktığınız zaman son dönemlerde, özellikle son yıllarda bütün dünyayı kasıp kavuran bir anlayışla biz karşı karşıyayız. Bakın, A barosu, B barosu, A partisine yakın olan baro, B partisine yakın olan baro yani çoklu baro sistemi aynı zamanda neyi getirecek, aynı zamanda yargının ne yazık ki özelleştirilmesini getirecek. Özelleştirilen bir yargı, kamu adına hizmet edecek, kamu adına karar verecek bir yargı asla değildir ve olmayacaktır. Dolayısıyla, bu anlamda da yine kamu hizmetinin "bölünmezlik" ilkesini ortadan kaldırabilecek ve adalete olan duyguları da rafa kaldırabilecek olan bir anlayışı da kendi beraberinde getirecek. Bu nedenle şimdi, biz ilerleyen saatlerde yine geneli üzerinde kendi görüşlerimizi dile getireceğiz ama yani Anayasa'ya uygunluk bakımından baktığınız zaman sadece bir hususta Anayasa aykırılık söz konusu değildir. Bakın, eşitlik ilkesini çiğniyor bu kanun teklifi.

İki, diğer bir husus değerli arkadaşlar, şimdi, kanunlara aykırılık ilkesini şu anda çiğniyor bu teklif. Diğer bir yönü, hukuka uygun değil çünkü hukukilik ilkesini de çiğner durumda olan bir teklif. Peki, demokratik midir? Asla, demokratik değildir. Niye? Çünkü birçok avukatın, birçok kendi üst kurul delegesini seçebilecek olan kişinin iradesini baştan itibaren sakatlıyorsunuz ve bu yöndeki seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırıyorsunuz. Dolayısıyla bu anlamda da yine Anayasa'nın özellikle 67'inci maddesine, seçme ve seçilme hakkına da ters düşeceği kanısını taşımaktayız. Öte taraftan, yine belirttiğimiz gibi, kamunun hizmet açısından, bütünlüğü açısından da baktığınız zaman, yine açık bir şekilde 135'inci maddeye ve ayrıca şu andaki Anayasa'ya bağlı olarak Meclisin çalışmasını belirleyen İç Tüzük'e de aykırı olduğunu düşünüyorum. Öncelikle 38'inci maddeye göre derhâl bu yönde bir karar alınmasını talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.