KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Bu Anayasa üzerine hepimiz Türkiye Büyük Millet Meclisinde göreve başlarken yemin ettik. O yüzden burada yapacak olduğumuz tüm faaliyetleri, beğensek de beğenmesek de... Bu Anayasa'nın birçok hükmünü bizler de beğenmiyoruz, hatta daha demokratik bir Anayasa yapılması yönünde son derece net görüşlere sahibiz ama bu Anayasa'da var olan hükümlere uygun yasama faaliyeti yapmak zorundayız. Bu aynı zamanda bizim açımızdan bir görev şeklidir, görev tarifidir. Yani, yasama faaliyetinin bu Anayasa'ya uygun olarak oluşturulması bir görev faaliyetidir. Eğer böyle bir faaliyeti Anayasa'ya uygun olarak yapmıyorsak Anayasa ihlaliyle beraber bir görev ihlali de yapıyoruz demektir. O yüzden buradaki itirazlarımızı çok net olarak algılamak, algılattırmak zorundayız. Bu teklif, bir defa, çok net, Anayasa'nın 11'inci maddesine bu anlamda aykırı. Anayasa'nın 11'inci maddesi Anayasa'nın hükümranlığını düzenliyor, Anayasa'nın bağlayıcılığını düzenliyor. Bir kulağımızdan girip bir kulağımızdan çıkacak şekilde Anayasa'yı görmezden gelemeyiz. Anayasa'nın 11'inci maddesi hepimizi burada bağlıyor, bağlayıcılık hükmü. Anayasa'nın 2'nci maddesi de demokratik, laik, hukuk devletini düzenliyor. Şimdi, ben, var olan Avukatlık Kanunu'nun 76'ncı maddesinde tarif edilen, baroların görevleriyle alakalı, özellikle "Hukukun üstünlüğünü, meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmalarını yürütür." diyen hükmü sizin dikkatinize sunuyorum. Buradaki hukukun üstünlüğü tarifi ile, Anayasa'nın 2'nci maddesindeki hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, demokratik, laik devlet birbirine koşut iki hükümdür. Bu getirdiğiniz yapıyla beraber özellikle meslek saygınlığını ve hukukun üstünlüğünü nasıl sağlayacağınızı hiç düşündünüz mü? Birbiriyle pazarlama ilişkisi içerisinde Olan, kamu tüzel kişiliğini kaybetmiş -aslında fiiliyatta kaybetmiş- bir dernek gibi, bir vakıf gibi sahaya süreceğiniz ve siyaseten kontrol altına alacağınız bu barolar bu hükme nasıl uygunluk taşıyacaklar? Aslında tam da bunu tartışıyor şu anda yürüyen barolar. Aslında tam da bunu tartışıyoruz biz bu kanunu tümüyle tartıştığımız zaman. Bu kanunun hukuk devletini yok edeceğini, hak arama ehliyetini sıfırlayacağını, özellikle pozitif ayrımcılıkla korunması gereken kesimlerin... Ki bu, Anayasa'nın da hükmüdür aynı zamanda. Ayrımcılık getirilmesi gereken, eşitsizlik içerisinde oldukları göz önüne alınarak, pozitif ayrımcılıkla korunması gereken çocuklar ve diğer zafiyete uğratılmış olan grupların korunması meselesini bu yasayla nasıl yapacağınızı düşünüyorsunuz? Bu yasa tam da bu korumacılığın ortadan kaldırılacağı bir yasa niteliğini taşıyor. O yüzden Anayasa'nın 2'nci maddesindeki hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, demokratik, laik devlet ilkelerine tamamıyla aykırılık taşıyan bir yasayı buraya getirerek Anayasa'nın 2'nci maddesini doğrudan ihlal ediyorsunuz. Yine Anayasa'nın 67'nci maddesinin sadece siyasi partiler açısından değil, tevil yoluyla, yorum yoluyla, buraya getirdiğiniz seçim sistemi açısından da göz önüne alınması gerekir. Anayasa'nın 67'nci maddesinde diyor ki: "Seçim kanunları temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir." Siz nispi temsil sistemi dediğinizde aslında yönetimde istikrarı bozacak, çok fazla oy alanların yönetimde olmayacağı, çok az oy alanların da o yönetime fren sistemi olarak gireceği -bugün Mali Müşavirler Odasında uygulanan ve iki yakalarının bir araya gelmediği- bir sistemi burada bize tarif ediyorsunuz.

İkincisi, çok basit örnek, yakın tarihte -arkadaşlarımız da örnek verdiler- 30-40 üyesi olan baronun da 4 delegeyle temsil edildiği, 4.900 üyesi olan baronun da 4 delegeyle temsil edildiği bir sistemi, eşitlik ilkesine ve Anayasanın 67'nci maddesindeki korunması gereken sisteme göre nasıl açıklayacağınızı çok merak ediyorum.

Yine Anayasa'nın 135'inci maddesine aykırılığı arkadaşlarımız çok net dile getirdiler. Buradaki meslek kuruluşları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. Anayasa'mız idari yapılanmayı tarif ederken, merkezî idareyi, ademimerkezî idareleri, köy idaresini vesair tarif ettikten sonra kendi özel hükümleri içerisinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını tarif ediyor. İşte bu kuruluşların hizmetleri bölünemez niteliktedir. Kamu tüzel kişiliklerinin hizmetleri nasıl bölünemez nitelikteyse, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının hizmetlerini de bölemezsiniz. Siz 2 tane Bayındırlık Bakanlığı yapıyor musunuz, 2 tane Cumhurbaşkanı sahaya sürüyor musunuz, her ile 5 tane vali tayin ediyor musunuz, her ilçeye 8 kaymakam tayin ediyor musunuz, nüfusuna göre bölüyor musunuz ya da etnik yapısına göre bölüyor musunuz ya da mezhepsel yapısına göre bölüyor musunuz? Önümüzde Anayasa'nın 135'inci maddesine aykırılık taşıyan bu hüküm aynı zamanda bu ülkede daha önce bir proje olarak hayata geçirilmeye çalışılıp bu ülke üzerinde oyunlar oynayan bir gladyotik grubun projesidir de. O yüzden ağzımdan çıkana kulağım dikkat etsin diye çok dikkatli konuşmaya çalışıyorum ama böyle bir yasa teklifini getiren arkadaşlarımızın, geçmişte bu ülke üzerine oynamış oldukları oyunun da bir parçası olup olmadıklarını burada tartışmak zorunda kalırız. O yüzden Anayasa'nın bu kadar hükmüne aykırı olan bu maddeyi, bu yasayı bazı gruplar burada savunurken dikkatli savunsunlar. Özellikle bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunanların, bu ülkede barış içerisinde, adalete dayalı, kardeşlik ülküsü içerisinde yaşamayı savunanların ateş gibi bu kanunu ortaya atarken daha dikkatli olmaları gerekirdi. Hükûmetin yakınlarında duran Aydınlık grubunun gazetesi bile -Hükûmetin sahaya sürdüğü her türlü projeyi destekleyen Aydınlık grubunun gazetesi bile- bundan iki üç gün önce bu projenin nasıl bir proje olduğunu anlattı. Sizinle iç içe yürüyenler bile sizin projenizin vahim bir proje olduğunu anlatmaya çalışıyor. Anayasa'nın bu kadar hükmüne aykırı olan bu yasayı behemehal ve öncelikle İç Tüzük'ün "Anayasa'ya uygunluğun incelenmesi" başlıklı 38'inci maddesinde "Komisyonlar, kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler." hükmüne uygun olarak burada tartışmamız gerekiyor. Ama herkesin, vicdanına dayalı bu tartışmaya ortak olması gerekiyor; herkesin, burada bağımsız ve hür iradeyle beraber bu söylediklerimizi dinleyerek Anayasa'ya aykırılık tartışmasını bir şekilde önceleyerek ve sonuçlandırarak yol alması gerekiyor.

Sayın Başkan, özellikle 38'inci maddeyi hatırlatıyorum. Anayasa'ya aykırılık, öncelikle sonuçlandırılması gereken bir pozisyondur. Bütün bu aykırılıklara rağmen, vicdana dayalı milletvekili meslektaşlarımızın ısrarcı olmamalarını, bulundukları siyasi parti kimliği içerisinde topyekûn davranmak yerine Türkiye Büyük Millet Meclisine Türkiye halkının üstün çıkarlarını temsil etmeye geldiklerini hatırlatarak sözlerimi bitiriyorum.

Saygılar sunuyorum.