KOMİSYON KONUŞMASI

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Adalet Komisyonumuzun bu çalışmasının ülkemize, milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum öncelikle.

On sekiz yıldır iktidarda olan bir siyasi partinin son bir kanun teklifi üzerinde görüşmeyi sürdürüyoruz. On sekiz yıl dedim, aslında AK PARTİ on sekiz yıldır iktidarda değil, on altı yıldır iktidarda; iki yıldır sadece Sayın Cumhurbaşkanı iktidarda, siz Türkiye Büyük Millet Meclisinde azınlıkta olan, birinci partisiniz, iki yıldır da bu şekilde yönetiyorsunuz.

2002 yılında ne vardı ülkede? Ağır aksak işleyen bir hukuk devleti vardı, kuralları vardı ve kurumları da vardı ama bu kurallar ve kurumlar gittikçe aşındırıldı arkadaşlar. Ama dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan'ın yakın çalışma arkadaşlarından olan, bu anlamda yakın çalışma arkadaşlarından olan ünlü hukukçumuz Sayın Burhan Kuzu'nun ve Sayın Ahmet İyimaya'nın bu komisyonlarda Başkanlık görevi ifa etmelerinden dolayı birçok Anayasa değişikliği de tarihî anlamda gerçekleştirilmiştir. Bunlardan bir tanesi 2010 Anayasa değişikliğidir, bütün hatipler buna mutlaka işaret ederler. Bu aslında FETÖ Anayasa değişikliğidir ve yargı çökertilmiştir arkadaşlar. Yani sürekli olarak "yargı paketi" "yargı paketi" "yargı paketi" adı altında numaralandırılarak getirilen ve hayata geçirilen bu paketler maalesef bizi alabildiğine hukuk devletinden uzaklaştırmıştır.

Şimdi, 2017 yılında yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun da aynı şekilde tek adam rejimini getirdiği için, Türkiye, acaba kanun devletine mi evirildi diyoruz; bakıyoruz, kanun devleti de değil. Tipik bir polis devleti hâline geldik ve demokrasi liginde dünyada inanılmaz gerilere düştük. Yani, Orta Afrika Cumhuriyeti'nin dahi altına ve o sıralara doğru savrulduk gittik. Bunu toparlamak gerekiyor.

Şimdi, burada önümüzde ki bu baroyla ilgili yasal düzenlemeyi de bu gözle görmek gerekiyor. Yani, biz polis devletinden tekrar hukuk devletine nasıl yükselebiliriz, bunun çaresini düşünmemiz lazım. Bu ülke hepimizin arkadaşlar, yani AK PARTİ'lilerin ülkesi burası, evet, Cumhuriyet Halk Partililerin ülkesi, İYİ PARTİ'lilerin ülkesi, hepimizin ülkesi. Yani, biz bu sebeple bu ülkede iyi olan her şeyi sonuç itibarıyla alkışlamak ve bu konu da katkı yapmak için hazırız. Bunu yapmamız gerekir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin kapısının önünde baro başkanlarının direnişe geçiyor olmaları gerçekten dünyaya bizim rezil olduğumuzun resmidir. O nedenle kanuniyet ve meşruiyet meselesi vardır. Bizim, meşru olan şeyleri kanun olarak gerçekleştirmemiz hukuk devletine en büyük katkıyı sağlayacak. Ama bu da yapılmıyor ve çoklu baro sistemine geçilerek avukatların kendi aralarında parçalanması ve birilerinin, sihirli bir elin bir baroya dokunması sonucu hukukta dönen, tedavül eden büyük maddi kaynakların belli kesimlere kanalize olması sonucunu doğurma riskiyle karşı karşıyayız. Bu gerçekten sadece hukuksal bir skandal olmaz, toplumu derinden sarsar diye düşünüyorum.

Bu itibarla, size bir konuyu daha hatırlatmak isterim söz almışken. Bu salonda, Adalet Bakanlığının Plan Bütçe görüşmeleri yapılırken ben orada da söz almıştım, bir konuya işaret etmiştim, o da şuydu: Sayın Adalet Bakanına burada Pelikan örgütünden bahis açmak isterim dedim. Pelikan örgütü kime dokunuyorsa, o yargılamada o beraat ettiriliyor veya aklanıyor, kurtuluyor. Şimdi, bu Pelikan örgütü özellikle İstanbul'da kendi barosunu kurabilir mi? Sizin vicdanınıza bunu bırakıyorum, takdirleriniz nasılsa ona göre hareket edin tabii. Burada, Pelikan örgütü Adalet Bakanını dahi yemek için birkaç hamle yaptı. Şimdi, Sayın Abdulhamit Gül'ün Pelikan örgütünün tehdidi altında Adalet Bakanlığı görevini yürüttüğünü ben biliyorum, sizlerin de duyduğunu ve bildiğini zannediyorum. Bu itibarla, egemen olan böyle bir örgütün yarın baro oluşumunu sağlayarak yargı üzerinde tasallutta bulunması hâlinde bunu nasıl tolere edebileceksiniz? Ben bunu size bırakıyorum.

SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Böyle bir örgüt yok.

TUFAN KÖSE (Çorum) - FETÖ de örgüt değil, değil mi?

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Bu ülkenin ortak değerleri vardır.

Efendim, Antalya duruşmaları, Ankara'daki duruşmalar... Size daha sonra bunu izah etmeye çalışırım efendim. Yalnız böyle bir örgütün maalesef varlığı söz konusu.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - FETÖ'ye de hâlâ örgüt demiyorsunuz.

(Uğultular)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar müdahale etmeyelim.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Müdahale etmeyelim arkadaşlar, Sayın Özel, Sayın Gündoğdu...

Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.

Buyurun.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Şimdi, ülkemizin... Bakın, bu vatan çok kıymetli, çok özel, çok kutlu bir vaka. Bu vatanın üzerinde yaşayan bütün fertler, 83 milyon, çok değerli, çok kutlu insanlar. Biz bunun sorumluluğunun bilincinde milletvekilleri olarak hareket edersek ülkemizin önünü açarsak bu ülke ebediyen güzel, iyi yönetilir ve iyi insanların elinde demokrasi ile hukukla aydınlanmış bir ülke olur ve dünyaya örnek bir Türkiye olarak bütün insanlık Türkiye'yi işaret edebilir diye düşünüyorum. Bu sebeple ülkemizi kötü mecralara doğru sürüklemeyelim diyorum.

Benim yani vatanseverliğim ve milliyetçiliğim bu sözleri size ifadeyi zorunlu kılıyor. Bu nedenle beni dinleme zahmetinde bulunduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum.

Yalnız sözlerimin bütünüyle arkasındayım. Hepinizin vicdanıyla ve aklıyla hareket ederek bu çoklu baro sistemine karşı çıkmanızı öneriyorum çünkü tıpkı daha on yıl önce FETÖ anayasa değişikliğindeki hatanın bugün hepiniz tarafından kabul edildiği gibi fazla değil bir iki sene sonra da bu yapacağınız değişiklikten bizar olacağınızı, rahatsız olacağınızı ben rahatlıkla kendi havsalama sorduğum zaman bunu ifade etme durumundayım.

Hepinize teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.