| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .07.2020 |
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hukuku ortadan kaldıran, Anayasa'yı ilga eden bu ucube sistem kuvvetler ayrılığı ilkesini yok etmiş, birçok yandaş kuruluş oluşturmuş ve oluşturmaya devam ediyor. Şimdi de gözünü barolara dikti, sonrasında meslek odaları geliyor. Yandaş barolar oluşturmak için harekete geçmiştir. Yandaş yargı ise hâlen tıkır tıkır işlemeye devam ediyor.
Bugüne kadar, bir iki örnekle yandaş yargı ne yaptı açıklamaya çalışayım. İlk önce, 2017 referandumunda, yasal olarak mühürsüz oyların kabul edilmemesi gerekirken yasaya aykırı hareket etti ve mühürsüz oyları geçerli saydı. Yine, hiçbir şey olmasa bile mutlaka bir şeyin olduğu 31 Mart yerel seçimlerinde 4 pusuladan 3'ünü geçerli, sadece başkanlık için verilen oyları geçersiz kabul etti ve iptal etti. O iptal için oy kullanan ve seçimin iptalini sağlayanlardan eski YSK üyesi şimdi nerede biliyor musunuz? Danıştay Başkanı.
Hâl böyleyken şimdi sıra baroları yandaş hâle getirmeye geldi. AK PARTİ Genel Başkanı Erdoğan Eylül 2019'da "Önümüzdeki dönemde ilk çözmemiz gereken meselelerden birinin, barolar başta olmak üzere, tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin temsili demokrasiye uygun hâle getirilmesi olduğuna inanıyorum." şeklinde bir açıklama yaptı. Temsili demokrasi... Sonrasında, Ankara Barosu ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasındaki hutbe tartışması bahane edilerek uzun zamandır beklettikleri oda seçimlerinin sisteminin değiştirilmesi konusu yeniden gündeme getirildi. Her yasal düzenlemede yaptıkları gibi, bu düzenlemede de yine uluslararası hukuk kurallarıyla, yasa yapma tekniğiyle, devlet aklıyla değil; anlık ve tepkisel öfkeyle bu düzenlemeye kalktılar. Şimdi, son günlerde Sayın Albayrak'a yapılan çirkin saldırı sonrası da yine, sosyal medya ve diğer vasıtaların engellenmesi yönünde tepkisel olarak harekete geçildi.
Değerli milletvekilleri, esasen barolarla ilgili ilk düzenleme rahmetli Özdemir Özok'un Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı döneminde, yani 2008-2009 yıllarında Devlet Denetleme Kurulu Raporu'na girmiş, daha sonra da 2014 ve 2018 yıllarında yine gündeme getirilmiş, her defasında Türkiye Barolar Birliğinin önderliğinde yapılan tepkiler sebebiyle gerçekleştirilememiştir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, 24 Şubat 2018 tarihinde tüm baro temsilcilerinin katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, meslek birliklerinin bölünmesi fikrinin FETÖ projesi olduğunu dile getirmişti. Bu projenin, FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle kapatılan, öğretim üyeleri de KHK'yle ihraç edilen bir üniversitede yazıldığını, üniversitenin de kapatıldığını ilave etmişti. Ayrıca, meslek birliklerinin ismindeki Türk ve Türkiye ibaresinin çıkarılması ve aynı şehirde, aynı meslekten birden fazla örgüt kurulmasının sakıncalarını da dile getirmişti. Sanıyorum Barolar Birliği Başkanı, bugün de, en azından çoklu baroya karşı olduğunu bu salondaki temsilcisi vasıtasıyla hazıruna açıkladı.
Değerli milletvekilleri, aslına bakarsanız şu anda karşı karşıya bulunduğumuz Avukatlık Kanunu'nu değiştirme isteği; baroların hak, hukuk ve özgürlükler temelindeki taleplerinin iktidarı rahatsız etmesinden kaynaklanmaktadır. Ne zaman siyaset üretmede sıkıntıya düşseler ya Avukatlık Kanunu'nu ya diğer meslek odalarının yasalarını değiştirmekle tehdit edip gündeme getiriyorlar.
İktidar ne istiyor? Kimse verdiği kararlar karşısında durmasın, kimse eleştirmesin, kimse yürütmeyi denetlemesin. Hangi demokraside var bu? Gerçi bu yöntem şekline de demokrasi denilir mi, onu da takdirlerinize bırakıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle iktidar, herkesin barosunu kurumasını istemektedir. Bu işler kızgınlıkla, "Ben yaptım, oldu." mantığıyla olacak işler değildir. Nelere sebep olacağı iyi düşünülmelidir. Meslek birliklerinin birden fazla örgüt kurması ileride tam bir kargaşa yaratacak, bölünmeye, kamplaşmaya, düşmanlaşmaya sebep olacaktır.
Bilindiği gibi, meslek birlikleri, Türk'ün geleneğinde olan Ahilik geleneğinin günümüzdeki yansımalarıdır. Ahilik geleneğinde meslek içi dayanışma, meslek içi yardımlaşma, meslek içi birlik, meslek içi bütünlük vardır. Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Meslek içi bölünmeyi, meslek içi kamplaşmayı, meslektaşlar arasında düşmanlaştırmayı seçiyorsunuz. Bunun acılarını biz 12 Eylülde dernekler arasında bile -POL-DER ve POL-BİR arasında silah çekilmesiyle- yaşamıştık, çok acı bir tecrübedir. İktidarı elinde bulunduran gücün istediği, doğruları, hakları savunanlar bölünsün, birbirleriyle kavgaya tutuşsun, yürütme yani iktidar da istediği şekilde istediği kanunları çıkarsın, istediği icraatları yapmaya devam etsin.
Şimdi, yapılmak istenen delege seçimini kısaca açıklamaya çalışacağım: 80 ilimizde baro var. Zannediyorum bugünlerde 34 avukata çıkan Bayburt'ta da baro kuruluyor ve 3+1... Bütün arkadaşlar açıkladı, ben bir kez daha dile getirmek istiyorum. 34 üyesi olan Bayburt Barosu, Barolar Birliği nezdinde 3+1 yani 4 delegeyle temsil edilecek. Benim ilim Antalya, 4.957 üyesi olan Antalya Barosu da Barolar Birliği nezdinde yine 3+1, 4 delegeyle temsil edilecek. Hani temsilde adalet? Hani, hep "Temsilde adalet." diyorsunuz... İlk günden beri Sayın Cahit Özkan diyor ki: "Biz 30 baro başkanıyla toplantı yaptık." Ben on gündür aşağı yukarı 60-70 baro başkanıyla görüştüm, içlerinde AK PARTİ sempatizanı, Milliyetçi Hareket Partisi sempatizanı, İYİ PARTİ sempatizanı avukat arkadaşlarım, baro başkanı arkadaşlarım da var. Benim görüştüğüm avukat arkadaşlarımın hiçbirisi, baro başkanlarının hiçbirisi çoklu baro sistemine taraftar olduğunu söylemedi; tam aksi, karşı olduğunu söyledi. Biraz önce Çankaya Kapısı'nda bulunan avukat arkadaşların da -az önceki dediğim partilerin sempatizanı olan arkadaşların- yine burada nöbette olduklarını biliyorum, gerekirse isimlerini dahi verebilirim. Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - İYİ PARTİ'li yok mu?
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Şimdi, dinler misiniz?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Başkanım, siz devam edin.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Şimdi, arkadaşlar...
Teşekkür ederim, dinleyen arkadaşlara teşekkür ediyorum.
"Temsilde adalet, temsilde adalet..." Temsilde adalet yok ediliyor arkadaşlar. Burada yapılan düzenlemenin gayesini, amacını, faydalarını anlamıyorum. Kürsünün iki tarafında da bulunan bir insan olarak ben çıkarılmak istenen bu yasanın hiçbir faydasını görmedim, görmüyorum.
Dün akşam televizyon programına çıkmıştık Bülent Bey'le birlikte. Bir hâkim arkadaşım aradı, diyor ki: "Biz de mevcut HSK'den memnun değiliz, biz de kendi HSK'mizi kurmak istiyoruz." Bunun sonu yok arkadaşlar, bölünmenin sonu yok. Birlik, bütünlük, bir arada olmak varken, dayanışma varken, meslektaşlar arasında birliktelik varken kamplaşma, ayrıştırma, düşmanlaştırma niye amaçlanıyor, niçin böyle bir şeye giriliyor anlamış değilim.
Şimdi, mevcut, görev yapan hâkim, savcıların genel durumuna kısaca değinmek istiyorum. 2016 yılında yaklaşık 11 bin hâkim, savcı vardı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 4.500 civarında hâkim, savcı meslekten ihraç edildi ama bugün hâkim, savcı sayısı 22 bin. Yani yanlış hatırlamıyorsam, rakamları yaklaşık söylüyorum, son dört yılda 15-16 bin civarında hâkim, savcı alındı. Yani 15-16 bin hâkim, savcı AK PARTİ'nin son dört yılında mesleğe girdi. Şimdi, girenlerin kendilerini tanıtma şekli şu: "Ben falanca il AK PARTİ ilçe yöneticisiydim." Hâkim Ahmet. "Ben AK PARTİ falanca yerin ilçe başkanıydım." Hâkim Mehmet, Hatice, Ayşe. Şimdi, son dönemde alınan hâkim, savcıların birçoğu sizin yani AK PARTİ'nin teşkilatlarında görev yapan hukukçu arkadaşlar. Şimdi, şöyle bir durum ortaya çıkacak arkadaşlar: Diyelim, ak barolar kuruldu, iyi barolar kuruldu, halk barolar kuruldu; hâkim AK PARTİ'nin falanca ilçesinin yöneticilerinden bir tanesi ya da yöneticisinin kızı, oğlu; AK PARTİ taraftarı yani ak baronun avukatı arkadaşı tutan kişi de yüzde yüz haklı; gidildi mahkemeye, diğer barodan gelen avukatın savunduğu kişi davayı kaybetti, haklı olarak AK PARTİ'li arkadaşın yani AK PARTİ yandaşı olan baronun mensubunun savunduğu kişi de davayı hakkıyla kazandı. Siz burada adalete güveni nasıl tesis edeceksiniz? Davayı kaybeden insan demeyecek mi: "Zaten hâkim AK PARTİ'li, avukat yani baro AK PARTİ'li. E, ben de AK PARTİ'li olmadığım için falanca barodan avukat tuttum, ben kaybettim."
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Eşiniz hâkim değil miydi? Siz, kendiniz de hâkim değil misiniz? Eşiniz şu anda verdiği kararları -İYİ PARTİ'li milletvekilisiniz- böyle mi veriyor?
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Dur, müdahale etme.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Yok, çok güzel oldu.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Karşılıklı olmasın.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Hayır, çok güzel oldu. Ben girmeyecektim o konuya ama madem soruyorsunuz size izah...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Terfi...
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Hayır, hayır. Tamam, sorunu sordun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Beyefendi, eşini sürdünüz zaten ne soruyorsunuz?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Kimse kimseyi sürmedi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sürdünüz, anlatacak şimdi, sürdünüz.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Arkadaşım, bir soru sordun, cevap vereceğim sana.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Terfiyi de reddediyor ya.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Sen herkesi terfi ettir, sen herkesi terfi ettir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Aile birliğini bozarak mı terfi ettiriyorsunuz? Aile bütünlüğünü bozarak mı terfi ettiriyorsunuz? Bırakın bu işleri ya, yeni yeni yöntemlere terfi demeyin.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Kimin aile bütünlüğü bozuluyor ya? Bilip bilmeden konuşuyorsunuz.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Müsaade ederseniz, bu soruya ben cevap vereceğim arkadaşlar.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Eşiniz sosyal medyadan size destek veriyor muydu, vermiyor muydu?
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, müdahale etmeyelim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sosyal medya hesaplarında "tweet"lerinizi paylaşıyor muydu, paylaşmıyor muydu? Nasıl bir hâkimlik o zaman?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Terfi dediğiniz bu işte, bak, hınç alıyor, terfi bu. Sosyal medya takip ediyor. Sizi takip ediyor.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Şikâyet ettiğiniz şeyi yapıyorsunuz, şikâyet!
FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Bağırma! Niye bağırıyorsun? (CHP ve AK PARTİ sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, yapmayın ya.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen niye bağırıyorsun?
BURAK ERBAY (Muğla) - Kim bağırdı ilk önce? Kim bağırdı?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bağırmıyorum ben.
BURAK ERBAY (Muğla) - Hâlâ bağırıyorsun.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bağırmıyorum.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Ya arkadaşlar, yapmayın ya. Şükrü Bey... (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
Evet arkadaşlar, herkes yerine. Arkadaşlar, yerimize geçelim.
Sayın Bahşi, buyurun.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, devam edebilir miyim?
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Buyurun devam edebilirsiniz.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Arkadaşlarımız bir soru sordu, ben o konuya girmeyecektim, benim eşim -yani eşler üzerinden yürümek tabii ki çok şey değil ama- otuz sekiz senedir haysiyetiyle, şerefiyle, onuruyla hâkimlik yapan bir insan. Bütün terfileri, bizim tabirimizle, hâkim, savcı olanlar içinizde var mı bilmiyorum, bilirler ki...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Dinlesenize, dinlesenize!
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - ...mümtazen terfi eden...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ne dinleyeyim ya? Böyle bir zorunluluk mu var yani? Böyle bir zorunluluk mu var ya?
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Ya arkadaşlar, bir soru sordunuz, cevap vereceğim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Burası ihtisas komisyonu ya!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Cevabı dinle, dinle!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Böyle bir şey mi var ya?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O zaman niye geriyorsun ortalığı?
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Arkadaşlar, otuz sekiz yıllık, her terfisini mümtazen yapmış yani pekiyiyle yapmış bir kişidir benim eşim. Üç defa Yargıtay üyeliğine HSYK ve HSK teklif etti "Feridun Bahşi'nin eşi." dediler. Geçen gün burada, Anayasa Komisyonunda anlattım ben o konuyu, Genel Kurulda da anlattım. Ben 94 puanla hâkimlik sınavını kazanan ve mülakatta elenen bir kız çocuğunun amcasıyım. 86 puanla hâkimlik sınavını kazanan ve ardından mülakat listesinde, "kazandı" listesinde adı olup Feridun Bahşi'nin kızı olduğu için bakan talimatıyla listeden çıkarılan bir kız çocuğunun da babasıyım.
Sadece ben kendi yaşadıklarımdan bahsedeceğim, madem sordunuz. Eşimle bundan yirmi gün kadar önce, HSK'den duyduğum atama söylentisi üzerine akşam konuştuğumuzda dedik ki: Yani otuz sekiz senelik bir hâkim, son derece başarılı, en üst seviyeden devamlı terfi etmiş bir hâkim, hele hele de bir milletvekilinin eşi bu şekilde bir tayin görmez. Ancak, salı günü beni arayıp dedi ki: "Bugün benim hakkımda bir reddihâkim dilekçesi geldi, reddihâkim dilekçesi geldi." "Reddihâkim dilekçesinde ne yazıyor." dedim telefonda. Dedi ki, aynen şu ibareler: "Duruşma hâkiminin eşi 27'nci Dönem -haricen araştırdığımızda- Antalya Milletvekili Feridun Bahşi. Biz, bunu yeni öğrendik. Bizim müvekkilimiz de daha önceden Spor Bakanlığı yapmış, hâlen daha İstanbul 27'nci Dönem Milletvekili olan Çağatay Kılıç. 2 milletvekili arasında husumet vardır, hâkim bu sebeple tarafsızlığını yitirmiştir, reddihâkim talebinde bulunuyoruz." Eşim otuz sekiz senelik meslek hayatında Ankara'da bir defa daha reddihâkim talebi gördü, ikincisi bu, 2 defa toplam.
Şimdi, efendim, hâkimlerle ilgili bu kadar kolay -yani tarafsız hâkimler için söylüyorum- reddihâkim talebinde bulunulmaz. Ben meslek hayatımda hiç görmedim ama eşim 2 defa, birisi de bu olmak üzere... Buna rağmen ben sizin AK PARTİ'li arkadaşlarla bunu konuştum, dedim ki: "Böyle de bir şey var, haberiniz olsun." "Ya, olmaz, tayin olmaz bu." falan dediler, sonra da kendilerine gösterdim. Salı günü eşim mümtazen terfi etti yine, üç yılda bir yapılıyor, yani pekiyiyle terfi etti.
Çarşamba günü burada biz dokuz buçuk saat yargı eliyle yaratılan mağduriyetleri konuştuk, yargı eliyle yapılan hukuksuzlukları konuştuk, yargı eliyle çıkarılan kararların yanlışlıklarını konuştuk. 60 ihtilalinden bahsettik, 72'den bahsettik, 80'den, 97'den, 28 Şubattan, 27 Nisandan, kumpas davalarından ve 15 Temmuz sonrasında KHK'lerle ihraç edilip haklarında hiçbir dava bile açılmamışların mesleklerine, görevlerine dönememelerinden bahsettik. Dokuz buçuk saatin sonunda bana mesaj geldi, eşim mesaj atmış bana diyor ki: "Tayinim çıktı."
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Bahşi, toparlayalım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Başkanım dinleyelim.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Yani, lütfen. Yani soruldu cevap veriyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Başkanım, çok çok önemli bir konu, hakikaten çok önemli. Bunları anlatmak zorunda bıraktınız, bu aslında yargının utancı, gerçekten utancı. Ben utanıyorum bunu dinleyince, utanıyorum ya inan ki.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Müdahale etmeyin.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Şimdi arkadaşlar, benim eşimin benim sosyal medya paylaşımlarımdan beğendikleri var. "Paylaştı." denilen 3 tane "tweet"im var.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Eşi beğenir ya, ne var bunda, Allah Allah!
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Hayır, bir dakika.
Birisi Kazakistan'ın bağımsızlık günüyle ilgili bir paylaşım. Yahu bundan doğal ne var? Ben Türkçü, Turancı bir insanım, eşim de öyle. Tamam mı? İkincisi: Andımızın okutulmasıyla ilgili bir "tweet." Üçüncüsü de yine böyle geneli ilgilendiren bir "tweet." Bunları beğenmiş ya da paylaşmış.
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Doğru söylemiyorsun.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Bir dakika kardeşim.
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Hepsi kayıtlı.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Ya, dinler misin? Kardeşim dinlesene!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - FETÖ'cü müsün?
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, Şükrü Bey... Arkadaşlar karşılıklı olmasın.( Gürültüler)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Benim muhatabım sadece burada Başkan. Arkadaşlar, dinleyin o zaman. Muhataplığa girmeyelim. Herkes haddini bilsin, otursun.
Şimdi, eşim beni beğenmiş ya, beni beğenmiş, beni; benimle evlenmiş. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ya, benim paylaşımımı beğenemez mi böyle bir insan ya? Allah Allah ya, ayıptır ya!
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Bahşi, teşekkür ediyoruz.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Otuz sekiz senelik hâkim BAM üyeliğine tayin edildi. Şimdi, siyasileştiyse... Bir dakika ya! Bir müdahale etme! Siyasileştiyse, diyelim ki siyasileşti -hiçbir zaman siyasileşmez de- kardeşim BAM'da hâkim hâkimlik yapmıyor mu? O zaman, açın soruşturmayı ihraç edin. Böyle bir şey var mı?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - O zaman niye rahatsız oluyorsun hâkimse, niye rahatsız oluyorsun? Kimse bir şeyi savunmuyor da..
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Bir dakika... Bir dakika kardeşim...Ya, bir dinlesene kardeşim!
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Sen dosyadaki evrakları çıkarıp televizyon ekranlarında sallıyorsun. Bu nasıl bir hukuk ya, neden bahsediyorsun sen? (Gürültüler)
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Şükrü Bey...
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sus otur, sus otur!
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Ya dosyadaki dilekçeleri çıkarıp...
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sus otur! (Gürültüler)
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, arkadaşlar!
HAŞİM TEOMAN SANCAR ( Denizli) - Ya bir milletvekilinin eşinden bahsediyor, ayıptır.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Sen terbiye edici misin ya! (Gürültüler)
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Bahşi!
HAŞİM TEOMAN SANCAR ( Denizli) - Sabahtan beri bağırıyorsun ya!
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, arkadaşlar. (Gürültüler)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Türkiye'deki...
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Bahşi, sözlerimizi tamamlayalım.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Bu nobranlık, bu saygısızlık. Tamamlayacağım izin verilirse.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Tamamlayalım.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Ama bitsin, sessizlik.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Anlattınız. (Gürültüler)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Arkadaşlar, bu nobranlık, işte bu nobranlık işte bu saygısızlık, bu had bilmezlik Türkiye'yi bu hâle getiriyor.
Şimdi, son kararnamede dikkatimi çeken bir hadise daha var. Ne kadar, illerde kıdemli, seçim sistemini bilen hâkim varsa hepsi BAM üyeliklerine, ağır ceza mahkemesi başkanları, hâkimler BAM üyeliklerine tayin edildiler; seçim hâkimleri tayin edildi. BAM üyeleri seçim hâkimliği yapamıyor. Onun yerine yeni hâkimler atanacak. Yani kendi getirdiklerini atayacaklar dediğiniz gibi. Arkadaşlar, bu saygısız ortamda daha fazla herhangi bir şey söylemiyorum, sözümü burada kesiyorum. Saygıyı hakkedenlere saygılarımı sunuyorum.