| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .07.2020 |
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sözlerime, insan hakları ve özgürlük ihlallerine karşı itiraz ederek anayasal sorumlulukları ve meslek onurlarını korumak için günlerdir yağmur, sıcak, soğuk demeden mücadele veren; hak, hukuk, adalet nöbeti tutan tüm baro başkanları ve avukat meslektaşlarımı selamlayarak başlamak istiyorum.
Değerli üyeler, yaşadığımız pandemi sürecinde gündemimiz sağlık, ekonomi, işsizlik ve sosyal sorunlara çözüm aramak olmalıyken, yoksullukla, açlıkla mücadele eden vatandaş, çiftçi, esnaf borç batağındayken biz bugün avukatların tasfiye edilmek, baroların etkisizleştirilmek istendiği, savunma mesleğini güçsüzleştirmek için hazırlanan bir düzenlemeyi konuşuyoruz. İnsanlar, hekimlere sağlığını, hâkim ve savcılara adaleti, avukatlaraysa hak ve özgürlüğünü emanet eder. Savunma, hak ve özgürlüğe saldırıya itiraz edendir. İtiraz edene, muhalefete tahammülü olmayan iktidarınız, itiraz eden herkesi susturmak istemekte, bu nedenle de barolara saldırmaktadır.
Demokrasi için kuvvetler ayrılığı, kuvvetler ayrılığı için de yargının tarafsız ve bağımsız olması gerekmektedir. Bağımsız ve tarafsız bir yargı, sadece ülke üzerinde yaşayan bireylerin değil aynı zamanda hukuk devletinin de güvencesidir. Ancak, iktidara geldiği günden bu yana iktidarlarınız, Parlamentonun etkisizleştirilmesi ve denetim mekanizmalarının köreltilmesi için azami gayret harcamıştır. HSK'nın yapısını değiştirip hukuk sistemini FETÖ'cü teröristlere teslim edene AKP hükûmetleri, hukuku siyasallaştırırken "Barolar siyasallaşmasın." bahanesiyle barolara operasyon yapmak istiyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu sayın üyeler?
Dün, HSK üzerinden hukuka operasyon yapanlar bugünse zamanında FETÖ'nün de ajandasında yazan baroların tasfiyesi ve avukatlık mesleğinin itibarsızlaştırılması yönünde hamleler yapmaktadır. O barolar ki FETÖ'nün sızmayı başaramadığı, hâlâ beyaza beyaz, siyaha siyah diyebilme erdeminde olan özerk yapılarken, avukatların sorunlarının iyileştirilmesi için bir çalışma yapılacaksa barolara, avukatlara danışılarak yapılmalıdır. Oysa ki tamamı reddediyor ve istemiyor. 78 baronun itiraz bildirisi yayınlaması, baronun Ankara'ya yürümesini hiçe sayarak, ortak akıldan uzak b böl, parçala, yönet taktiği Anayasa'ya aykırılık teşkil etmesinin yanında aynı zamanda bölücülüktür de.
Vekil oldukları gün Anayasa'ya sadakat andı içen, namus ve şeref sözü veren AKP milletvekillerine bu yemini hatırlatıyor, anayasal düzen açısından son derece kaygı verici olan bu teklifin daha büyük sorunlar doğuracağı konusunda bir kez daha uyarıyorum. Hukuk sistemine müdahale etmekten vazgeçin, adalete olan inancı yok etmeyin. Unutmayın ki adalet mülkün temelidir. Adaleti bu ülkede kurumsal olarak hâkimler, savcılar, avukatlar tecelli ettirmektedir. Hâkim ve savcıları HSK'nin yapısını değiştirerek yok ettiniz. Hâlâ vicdanı hür hakîm ve savcılarımız var elbette. Sözümüz asla onlara değil, talimatla hareket edenlere, cübbesinin önünü ilikleyenleredir.
Değerli üyeler, Anayasa'nın 135'inci maddesinde belirtildiği gibi "kamu hukuku tüzel kişileri" olan baroların 3 temel görevi bulunuyor. Bu görevler: Avukatların eğitimleri, avukatlarla yargının, avukatlarla müvekkillerinin ve avukatlarla avukatların ilişkilerinin düzenlenmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve hak arama özgürlüğünün temin edilmesidir. 19 Mayısta Türkiye Barolar Birliği ve 80 baro söz konusu düzenlemenin geri çekilmesini talep etmişti. 1 Haziranda gerçekleştirilen Baro Başkanları Toplantısı Sonuç Bildirgesi'nde ise bu değişiklik hazırlıklarının asıl muhatabının barolar ve Türkiye Barolar Birliği olması ve teklifin geri çekilmesi gerektiği vurgulanmıştı. Hâlâ da şu an yüce Meclisin kapısında hukuk devletinin zarar görmemesi adına mücadelelerine devam ediyorlar, sonuna kadar da edecekler. Bir avukat olarak, gösterdikleri bu dirençten onur duyuyor, kendilerine reva görülen muameleyi şiddetle kınıyorum.
Adil yargılanma hakkının uygulanması, korunması, geliştirilmesi, güçlendirilmesi bağımsız mahkemelerin olduğu kadar bağımsız avukatların da varlığına bağlıdır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu "Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder." diyerek mesleğin yargının kurucu unsuru olduğunu açıkça ifade eder.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Şahin, toparlayabilir miyiz?
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Yargının kurucu unsuru olan avukatların, şu an Meclisin dışında bekleyen baro başkanlarının görüşlerini neden Komisyonda değerlendirmeye almıyorsunuz? Neden Komisyonunuz baro heyetini kabul edip görüş almıyor? Çünkü korkuyorsunuz, çünkü burada yapacakları konuşmaların yüzünüzü kızartacağını, cevap veremeyip yüzlerine bakamayacağınızı çok iyi biliyorsunuz. Meclis kapısında baro başkanlarını bekletip dinlemeye tenezzül etmeyişiniz tarihe bir garabet olarak geçecek. Yasaklarınızdan, engellemelerinizden elbette önce yüce milletimiz, hak arayıcıları ve tabii ki hukukçu olarak sizler zarar göreceksiniz. Avukatlar ve halkımız yaşattığınız bu zulmü asla unutmayacak. Çünkü bu düzenleme sadece avukatlarla ilgili değil, avukatların savunmalarını üstlenecekleri halkımızla da doğrudan ilgilidir.
Değerli üyeler, Avukatlık Yasası'nın değiştirilmesi istendiği ileri sürülen 2 maddesi yani 76 ve 95'inci maddelerinde barolara insan haklarını ve kanunun çıkarlarını savunma görevi yüklüyorlardı. 76'ncı maddeye göre "Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır." Hiçbir hukukçunun talebi ve onayı olmadan, oldubittiyle şu an önümüze konan bu düzenlemeyle hayata geçirilmek istenen çoklu baro sistemi aynı yetkileri alacak olan baroların yetkileri bölünerek maddi yetersizliklerinden dolayı mesleki eğitim kalitesini azaltacaktır.
Arkadaşlar, avukatlar toplumun hak arama özgürlüğünün temsilcileridir. Bu nedenle, avukatların meslek odası olan barolar kamu kurumu niteliğindedir ve meslek odası olmalarının yanında hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve yerine getirilmesine müdahil olmaktadır. Barolar, kamusal özelliği olan meslek örgütleridir ve demokratik örgütlerdir. Türkiye'de hukuk güvenliğinin, yargı bağımsızlığının, kuvvetler ayrılığının da önemli bir dinamiklerinden biridir. Bir ülkede demokrasinin varlığıyla baroların bağımsızlığı doğru orantılı olup, eğer bir ülkede barolar bir meslek örgütü olarak bağımsız bir biçimde iktidarın vesayeti, denetimi, yönlendirmesi ve baskısı olmadan faaliyette bulunabiliyorlarsa o ülkede demokrasiden söz edilebilir, aksi durum otokrasidir.
AKP'nin baroları siyasi araç olarak kullanma arzusunun bir uzantısı olan bu düzenleme hak arayan kişilerin, örneğin şiddet gören bir kadının veya istismara uğrayan bir çocuğun bağımsız avukata erişimini zorlaştıracaktır.
Bir kentte birden fazla baro olursa alt kimlikler, siyasi fraksiyonlar, dinler, mezhepler üzerinden baro oluşursa demokrasi, hukuk paydası ortadan kalkar. Hâl böyle olunca kimlik temelli hak talepleri ortaya çıkar. Demokrasi mücadelesi verilemez ve parçalanma olur.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Şahin, toparlayabilir misiniz...
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Başkan, kaçıncı dakikadayım Allah aşkına?
Baroların demokrasi, yargı bağımsızlığı, insan hakları talep eden, çevre duyarlılığı olan bir yapı olmaktan çıkarılması, iktidarın uyumlu bir unsuru hâline getirilmek isteniyor.
Sayısal anlamda büyük baroların delege sayısı tırpanlanarak Barolar Birliği seçiminde üye sayısı az olan barolarla eşitlenmesi sağlanmak ve üye sayısından kaynaklı doğal hakları kaldırılmak isteniyor. Hâlihazırda baroların seçim usulleri ve işleyişlerine dair süre giden tartışmaların ardında yatan asıl meseledir. Yani baroların siyasi iktidarın denetimi altına girmesi ve muhalif seslerin ortaya çıkmasının önlenmesi kurnazlığıdır.
Değerli üyeler, çoklu baro sistemi üye sayılarına göre baroların Türkiye Barolar Birliğine delege göndermesindeki haksızlıklar yaratacaktır. Baroların yönetim kurullarının seçilmesinde nispi sisteme geçilmesi baro yönetim kurullarında karar almayı güçleştirecek ve hatta çoğu zaman imkânsızlaştıracaktır. Adalet Bakanlığının verilerine göre 147 bin avukat bulunuyor. Meslektaşlarımızın onlarca sorunu varken "Bu sorunlar yetmedi, başka sorunları da olsun." diye AKP, bu Anayasa'ya aykırı düzenlemeyi önümüze koydu.
Avukatların son yıllarda ekonomik problemleri pandemi sürecinde katlanarak arttı. Yargının üç sac ayağından biri olan avukatların adli iş ve işlemlerin 15 Haziran 2020 tarihine kadar durdurulmasıyla birlikte meslekten hiçbir kazanç sağlayamamalarına ek olarak ofis giderleri, çalışan maaşları, vergi ödemeleri gibi gider kalemlerinde hiçbir değişiklik olmadı.
Sevgili arkadaşlar, gelin, avukatların mesleklerini iyi bir şekilde icra edebilmeleri için her şeyden önce hukuk fakültelerinin kontenjanlarını düşürülelim, hukuk mezunlarının alternatif mesleklere yönelmelerini teşvik edecek çalışmalar yapalım. Gelin, hâkim savcı adayları devletten 6 bin TL civarında maaş alırken, sigortalanırken, stajyer avukatların devletten herhangi bir ücret almamalarının, sigortalarının olmamasının yarattığı haksızlığı ortadan kaldıralım. Gelin, para kazansa da kazanmasa da sigorta primleri, vergileri, kira giderleri ödemesi yapmak zorunda olan avukatların devletten ve barolardan destek almalarını sağlayalım. Gelin, artan mezun sayılarıyla adli yardım hizmetiyle CMK görevlendirmelerinden avukatların eline geçen üç kuruşa düzenleme getirip en az asgari ücret düzeyine çekelim. Gelin, Avukatlık Yasası'na aykırılık teşkil eden bu ücretlerden alınan yüzde 18 KDV ve yüzde 20 stopaj vergisini kaldıralım.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Şahin, son cümleleri alalım.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Gelin, avukat meslektaşlarım için yaşanabilir insanca düzenlemeler yapalım. Ama nerede... Asıl sorunlar sizi ilgilendirmiyor, siz her şeyi, herkesi "Ben yönetirim." derdindesiniz. Bu inat, ego nereye kadar? İşte, tüm bu nedenlerden dolayı şu an barolara ve hukuk sistemimize darbe yapılmaktadır. İktidara en güçlü muhalefeti sivil toplum örgütleri, meslek odaları yapıyor. Hangi iktidar olursa olsun bütün muhalefetini hukukun içinde yapan bitiremedikleri muhalefet var. İtiraz ediyor olmaları, dert bu. Bizim derdimiz ne? Hak, hukuk, adalet, demokrasiyi korumak, yüceltmek. Çoklu baroların kurulması, hukuk güvenliğinde bir parçalanmaya yol açabilme riski taşımaktadır. Bu düzenleme derhâl geri çekilmelidir. Ne yaparsanız yapın avukatlar susmayacaklar, biat etmeyecekler, düğme iliklemeyecekler, hak mücadelemiz sonuna kadar devam edecek.
Teşekkür ederim.