| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .07.2020 |
ŞEVİN COŞKUN (Muş) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Üç gündür çoklu baro teklifini görüşüyoruz. Hiç kimse Meclis çatısı altına AKP Hükûmetinin getirdiği hiçbir yasa teklifinin toplum yararına olduğunu savunamaz. Barolarla ilgili yasa teklifi de böyledir, ne avukatlık mesleğine ne savunma hakkına ne de toplumun yararına dair hiçbir şey yok. Söz konusu baro teklifi, AKP'nin ve sarayın otoriterleşme politikaları kapsamındaki yüzlerce teklifinden biri. Baroların, hükûmetin antidemokratik politikalarına karşı etkin muhalefet yürütmesi, böyle bir yasa teklifinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Hükûmet, kadına yönelik şiddete, resmî kurumlardaki işkenceye, kolluğun sorumlu olduğu şiddet olaylarına dair hiçbir çözüm getirmiyor hatta failleri cesaretlendiriyor. Barolar ise bu tür vakalarda uzun süredir çok etkin bir rol oynamakta ve Hükûmetin uygulamalarını teşhir etmektedir. Hiçbir ülkede aynı bölgedeki yetki sahibi olan birden fazla baro anlamında bir çoklu baro modeli yok. Ya illere ya eyaletlere ya da bölge mahkemelerinin yetki alanlarına göre çizilen sınırlarla örtüşen tek bir bölgede tek bir baro uygulaması bütün bu demokratik ülkelerde hukuk düzeninin temel bir unsurudur. Türkiye'de avukat tabanında çoklu baro gibi bir talep yoktur. Türkiye'nin böylesi bir baro sistemine ihtiyacı da yoktur. Türkiye'nin ihtiyacı olan yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır. Olabildiğince siyasallaşan bir yargı, sarayda talimat alan bir yargı, binlerce insanı hukuksuz gerekçelerle tutuklayan, haklarında soruşturmalar başlatan bir yargı var iken bir iktidar neden barolarla ve avukatlık mesleğiyle ilgilenir? Çünkü savcıların çoğunluğunun kontrol altına alındığı, hâkimlerin istenilen kararları verdiği bir Türkiye'de hak ve hukuk savunan sadece avukatlar kalmıştır.
Avukatlar mevcut iktidarın yargı üzerindeki siyasal baskısını kırmak için canla başla mücadele etmektedir. İktidar yargıdaki hukuksuzlukları meydana çıkaran savunmadan rahatsızlığını, savunmayı da zapturapt altına alarak gidermeye çalışmaktadır. Savunmanın üçüncü ayağı AKP iktidarı tarafından söz konusu baro teklifiyle zayıflatılmak ve yok edilmek istenmektedir.
Söz konusu teklif temelde Ankara, İstanbul ve İzmir barolarını hedef almaktadır. Barolar her 300 üye için Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde 1 delege verirken bu sayının 5 bin üyeye 1 delege olması planlanmaktadır. Böylece muhalif baroların hem Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde hem de barolar üzerinde alınacak kararlarda etkilerini azaltmak, Türkiye Barolar Birliğinin kendisine muhalefet yapmasının da önüne geçecektir. Çıkarılmak istenen yasa teklifi zaten sorunlarla boğuşan avukatlık mesleğine derman olmayacaktır. Avukatlar şu anda tekelleşmiş hukuk bürolarında asgari ücretin altında çalıştırılmakta, ruhsat almada sorun yaşamakta, sayıları sürekli artan hukuk fakültelerinde eğitim seviyesi düşmektedir. Bu teklifle birlikte barolar tarafından verilen eğitimlerin de kalitesi düşecektir. Avukatlar nerede kolay ruhsat alınıyorsa oraya yönlendirilecek ve mesleki sorunlar daha da artacaktır.
Bugün baroların hedefe konulmasının 2 temel sebebi bulunmakta. Birinci temel sebep, Erdoğan'ın ve dolayısıyla AKP'nin adalet, politika ve icraatlarının başarısızlığını, hukukun üstünlüğünün aksadığını, yargının iyi hizmet üretmediğini, kendisinin hukuka hesap verir olmadığını, yürütmeye ve siyasete bağımlı olduğunu baroların sertçe dillendirmekte olmasıdır. Bu eleştirilerin muhalefetin söylemleriyle örtüşüyor olması, baroların siyaset yapması olarak algılanmasıdır. İkinci sebep ise temsil ettiği baroların söylemleriyle ters düşmüş olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun koltuğunu kaybetmesini önlemektir. Böylece kendisini devletin menfaatlerini hukuk çerçevesinde korumakla görevli bir örgütün başkanı olarak nitelendiren Feyzioğlu Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı koltuğunda tutulmaya devam edilerek hukukun üstünlüğü ve adalet konusunda barolar tarafından Erdoğan ve AKP'ye karşı yönlendirilecek eleştiri seviyesinin düşürülmesi ve baroların hizaya getirilmesi hedefleniyor. Bugün yargının ve avukatların onlarca sorunu hâlihazırda ortada dururken getirilen bu düzenlemenin mevcut hiçbir sorunu samimi bir şekilde çözme iradesi ortaya koymadığı açıktır. Avukatlar ve barolar haklarımızın en kuvvetli güvenceleri arasındadır. Yasa yapıcıları baroların özgürlük ve özerkliğini zedeleyecek tüm çalışmalara son verme baroları ilişkin bir mevzuat düzenlemesi yapılacaksa bu süreci baroların etkin katılımıyla yeni bir yasa çalışmasının yapılması yönünde çağrıda bulunuyoruz.
Teşekkür ederim.