| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .07.2020 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Kanun teklifini dün gece saat beşten sonra bir kez daha gözden geçirme ihtiyacını duydum; gerçekten, bu kanun teklifinde avukatlarımızın hangi dertlerine, hangi problemlerine çözüm getiriliyor diye. Aradım, taradım, sadece 10'uncu maddede "avukatlar tarafından işlenen suçlar"da bir temyiz yolu açılıyor; onun ötesinde, avukatlara maddi ve manevi anlamda menfaat sağlayan hiçbir bir madde göremedim.
Yani, avukatların problemi baroyla ilgili değil, avukatların meslekle ilgili, ekonomiyle ilgili, mesleğin onuruyla ilgili dünya kadar problemi var. Yani, bu düzenlemede avukatların vergilendirilmesiyle ilgili; vekâlet ücretlerinin tahsil edilmesinde kamu gücü belli bir oranda kullanılabilir mi, onunla ilgili; emekli olduklarında normal hayat standartları düzeyinde bir emeklilik hayatı yaşayabilirler mi, onunla ilgili; yine, demin de söylediğim gibi, adalette güvenin yerlere düşmesiyle birlikte -maalesef savunma da buna paralel, vatandaş nezdinde bir erozyona uğramış durumda- bunu düzeltme adına bu kanun metninde hiçbir şey göremedim. Keşke bu metnin içerisinde bu saydığım sorunları, problemleri ortadan kaldıracak düzenlemeler olsaydı da "Ya, hadi onların hatırına buna da göz yumalım..." Yani, ölümü gösterip sıtmaya razı edecek bir uygulama da yok burada.
Dün de söylediğim gibi, hâlâ merak içerisindeyim. Yani, Barolar Birliği karşı, barolar karşı, avukatlar karşı. Birisi AK PARTİ'nin kovanına çomak sokuyor, siz buna müsaade etmeyin. Yani, bir düzenlemenin tarafları bu düzenlemeden rahatsızlarsa, bu düzenleme kendilerine mutluluk getirmiyorsa 80 baro içerisinde her dünya görüşüne, siyasi görüşe, farklı hayat felsefesine sahip baro başkanlarının olduğu 80 baro başkanı bir ortak paydada buluşup, "Bu 'çoklu baro' bizim dayanışmamıza, birleşmemize zarar verecek; birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi bozacak." diye bas bas bağırıp yirmi altı saattir, otuz saattir Çankaya Kapısı'nda bir nevi aç susuz -diyelim- bekliyorlarsa, e, buna duyarlı olalım, bu sese kulak verelim, bu feryada kayıtsız kalmayalım. Yani, AK PARTİ kendi topuğuna sıkıyor sanki. Bu kadar meslek erbabı bunu istemiyor, siz niye istiyorsunuz, açıkçası anlamış değilim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Topuğa değil, kafaya sıkıyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kafaya sıkıyor, direkt kafaya sıkıyor.
AYHAN EREL (Aksaray) - Hani, dün de söyledim: Keşke bu olmasaydı. Yani, siyasi iradenin amacı, toplumun her katmanını mutlu etmektir; onların refah düzeyini, sosyal adaleti, gelir düzeyini çoğaltma yönünde düzenlemeler yapmalıdır ama maalesef bunu göremiyoruz.
Yine, dün konuşacaktık ama geç olduğu için konuşmadık: Yani, stajla ilgili bölüme baktığımızda, avukatların staj süresince ekonomik sıkıntıları var; bununla ilgili burada bir düzenleme yapılabilirdi. Yani, baro aidat keseneklerinden, barodaki vekâlet pullarından elde edilen gelirle en azından stajyer avukatlara hiç olmazsa "cep harçlığı" adını verdiğimiz düzeyde bir düzenleme getirilebilirdi.
Yine, kamuda işçi veya memur olarak çalışan, işte bir hukuk fakültesi özlemiyle yanıp tutuşan, çeşitli nedenlerle hukuk fakültesi özlemini liseden sonra gideremeyen ama işçi olarak, memur olarak bir kamu kuruluşunda çalışırken hukuk fakültesini bitiren arkadaşlarımıza da işlerinden ayrılmadan, ekmeklerinden olmadan staj imkânı sağlamayı niye düşünmüyorsunuz? Ya, çok zor bir şey mi? Baroyu -yani, bu deyim çok yerinde değil ama- ele geçirmekle veya baroyu yandaş yapmakla bu sorunların hangisini çözeceksiniz? Şimdi, çoklu baro olduğunda artık barodaki hukuki meseleler, mesleki dayanışma ve birleşmeler bir tarafa çekilecek; etnik dayanışmalar, mezhep dayanışmaları, cemaat dayanışmaları, hemşehri dayanışmaları gündeme gelecek. Paramparça edeceksiniz; yapmayın diyorum, bir kez daha düşünün. Doğrudur, temsilde adalet yoktur, buna katılıyorum ama bunun yolu da bu değildir.
İleriki maddelerde konuşacağım.
Teşekkür ediyorum.