KOMİSYON KONUŞMASI

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; doğrusu bu kanunun burada tartışılmasını, böyle bir teknik komisyonda ve Komisyon üyelerinin çoğunun devlet bürokrasisinden geldiği bir komisyonda tartışılmasını ayıplıyorum. Hem siyaseten ayıplıyorum hem teknik olarak ayıplıyorum.

Birincisi, bütün partilerin ortak kararı, seçim vaatlerinden bir tanesi YÖK'ü kaldırmaktı diye biliyorum, buna Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi de dâhil. Bırakın, YÖK'ü kaldırmanızdan vazgeçtik, şimdi Sağlık Bakanına üniversite açıyorsunuz. Bu lafı öyle yaymaya gerek yok; bu, Sağlık Bakanının üniversitesidir, Bakanın üniversitesi, kişiye özel üniversitedir bu. Bilim ve akla aykırı bir hadise.

Bakınız, Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı dönemimde Sayın Yıldırım Aktuna, merhumla bir gün oturup konuştuk, o zaman sağlık meslek yüksekokulları vardı, "Sağlık Bakanlığının eğitim vermek gibi bir görevi olmaz. Bir zamanlar cumhuriyetin kuruluşunda veya bir aşamasında böyle bir ihtiyaç olmuş olabilir ama artık bağımsız üniversiteler varken, Sağlık Bakanlığının yeteri kadar sağlık hizmet kalitesini artırmak gibi bir görevi varken, daha onu henüz tamamlamamışken sağlık eğitimi vermek diye bir görevi olmaz." dedik ve sağlık meslek yüksekokullarını üniversitelere devrettik, tamamını. İleride, sonra siyaseten geldi bir başka bakan ne yazık ki -onu da buradan kınıyorum, şimdi olmadığı için söylemeyelim- yeniden bu düzeni bozdu. Yani biz o zaman kalkıp demişiz ki: "Bu iş olmaz, yürümüyor, becerilmiyor; bu işi üniversiteler yapmalı." Ve bunu devretmişiz. Şimdi vazgeçtik sağlık meslek yüksekokullarından, bunu buraya geri getiriyor, yani Bakana üniversite açıyorsunuz. İyi niyetinden şüphe... Hadisenin bizatihi kendisi...

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Uzmanlık eğitimlerini devrettiniz mi Sayın Çıray?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Evet, devrettik.

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Uzmanlık eğitimlerini...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Onları da devrediyorduk.

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Devrettiniz mi o zaman?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ama ben dört sene yaptım, yüz sene yapmadım, dört sene...

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Devretmediniz, bunu kayıtlara geçsin diye söylüyorum.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Geçsin kayıtlara ama bu da devredilmeli.

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Edemediniz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bakın, bugün burada tartışılması gereken ne biliyor musunuz? Tıp eğitiminin kalitesi. İşte, burada üniversite öğretim üyesi arkadaşlarım var, söylenecek her şeyi söylediler. Pek yakında hastalar gittikleri doktorlara -bunu bir hekim olarak söylüyorum- hangi üniversiteden mezun olduğunu sormaya başlayacaklar. Arkadaşlar, acil servislere enjeksiyon yapmasını bilmeyen hekimler gelmeye başladı, canlı şahidiyim ben bu işin. Sanki onları hallettik, sanki başka türlü üniversite açma haklarının önü kapatılmış gibi, Sağlık Bakanına bir yer açıyorsunuz.

Sayın Bakan, Devlet Planlama Teşkilatında çalışmışsınız, Devlet Planlama Teşkilatının hazırladığı, 92'de Sağlık Bakanlığına teslim ettiği Sağlık Master Planı'nı bilirsiniz. O Sağlık Master Planı'nda var mı böyle bir şey? Özal'ın talimatıyla başlatılmış bir çalışmadır. Onun üzerine getirdik Türkiye'de 1'inci ve 2'nci Sağlık Kongrelerini yaptık, Türkiye'de sağlık sektöründe ve eğitim sektöründe kim varsa dinledik, yüzlerce insanı; ortak akılla ortaya bir şey çıkardık. Bugün "sağlıkta reform" diye uyguladığınız, işte o arşivlerden çoğu. Eğer MERNİS Projesi -vatandaşlık numarası- o gün bitseydi o gün başlayacaktı, o bekleniyordu. İşte, bürokrat arkadaşlarımdan birisi orada oturuyor, hepsini bilir, birlikte yaptık birçok şeyi.

Şimdi, burada sağlık eğitiminin kalitesini yükseltmek yerine, üniversiteleri YÖK'ten kurtarıp tamamen bağımsızlaştırmak yerine siyaseten doğrudan Bakana bağlı bir üniversite... Ya, bu kanunu... Sayın Erdöl, size olan saygımı biliyorsunuz.

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Estağfurullah.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu kanunu burada gelip bir partinin ilçe başkanı savunursa ben bunu anlarım ama bir bilim adamının savunmasını; teknik, bürokrasiden gelmiş bir insanın savunmasını anlamakta güçlük çekiyorum.

DPT'nin hazırladığı Sağlık Master Planı'nda ve daha sonra 1'inci, 2'nci Sağlık Kongrelerinde kabul edilen akademi böyle değildi. Sağlık Bakanlığından bağımsız, özerk, sağlık politikaları konusunda, sadece sağlık politikaları konusunda Sağlık Bakanlığına fikir üretecek bir akademi düşünülmüştü. Bunun ne alakası var? Gücünüz var, imkânınız var, Türkiye'de bu kadar tıp fakültesi açtınız, bir tane daha açamıyor musunuz o Sağlık Bakanlığına bağlı tıp fakültesi açmak gibi bir niyete giriliyor? O zaman, burada bir kuşku duymaz mısınız?

İki: Bu ülkede YÖK oldukça özgür fikir olmaz. Üniversite özgür olmadıkça fikir... Üniversite sadece ders veren bir yer değildir. Bakın, bir başka hadise daha var, Danıştaya kadar göndermiştik, yine daha sonra gelen o zamanın iktidarı geri çekti; gelin bunu uygulamaya koyun. Türkiye'de üniversite açmaya siyasiler karar versin, Türkiye'de tıp fakültesi açmaya siyasiler karar versin, Türkiye'de siyasiler istediği kadar tıp fakültesi açsın ama eğitim verme yetkisini siyasiler vermesin. Bağımsız meslek derneklerinden organize edilerek, tıp meslek derneklerinden onayla eğitim vermeye başlasınlar. Arkadaşlar, öyle tıp fakültelerinde eğitim veriliyor ki şu anda; Sayın Erdöl, siz gitseniz kapatırsınız orasını, buna izin veremezsiniz. Söz konusu, konuştuğumuz konu insan hayatından bahsediyoruz. Buradan çıkacak insanların önüne bir gün biz de yatabiliriz. Yani paroksismal atrial taşikardi ile atrial fibrilasyonu ayıramayan bir nesil geliyor arkadaşlar. Birine verdiğiniz ilaç öldürüyor, aynı ilaç diğerini güldürüyor. Böyle bir şey olabilir mi? Niçin bunu yapıyoruz? Bir: Bir kere, YÖK'ü kaldıralım. Bu işin özünden başlayalım. Nedir bu YÖK ya? Onu hep beraber madem vadettik, en başta iktidar partisi vadetti; gelin, şu YÖK'ü kaldırarak başlayalım. O yetmiyormuş gibi, YÖK'ün bir ileri adımına gidiliyor.

Onun için -öyle mütevelli filan değil- bir bütün olarak yanlış bir hadisedir. İlme, akla, bilime, siyasete, her şeye aykırı. Bu topraklar hepimizin. Buradan çıkacak yanlışı... Bir gün gelir -iktidar sonsuz değildir- bu yanlış önünüze çıkar. Yapmayalım bunu. Büyük saygımız var birbirimize. Bu ciddi bir iştir, bilim adamı işidir. Devlet Planlama Teşkilatı gibi, bir zamanlar bu ülkeye çok lazım, çok önemli bir kuruluşun çok önemli çalışmaları vardır, bu devletin arşivlerinde hepsi durmaktadır; oralara bakalım. Türkiye Cumhuriyeti bir tecrübeler imbiğinden süzülüp gelmiştir. Bütün dönemleri yok farz ederek siyaset yapamazsınız, bütün arşivleri yok farz ederek üretemezsiniz; bunlara bakmamız lazım.

Ben rica ediyorum, bu işten tamamen vazgeçin. Ha, şunu istiyorsanız gene orada destek verelim: Gelin, özerk, Sağlık Bakanlığıyla ilişkili, Sağlık Bakanlığına politika üretecek, standart üretecek, Sağlık Bakanlığının bu standartları kontrol edeceği bir model, bir akademi açılacaksa ona destek verelim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yaptık zaten, TÜSEB'i kurdular.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ama bu başka bir şey, bunu yapmayın; sizden rica ediyorum. Yani bunu bilim adına, sağlık adına, hekimlik adına, insanlık adına rica ediyorum. Bu yanlış bir hadise.

Teşekkür ederim.