| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .07.2020 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli katılımcılar; ben de sözlerime gerekçeyle başlamak istiyorum.
Burada dikkatimi çeken en temel nokta, baroları 21'inci yüzyıla hazırlamak, daha uyumlu hâle getirmek ve uluslararası hukuka -sizin deyiminizle- entegre etmek. Siz "entegre etmek" kavramından bahsetmişsiniz. Ben de Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi olarak Avrupa Birliği yani resmî aday ülkesi olduğumuz ve kurucu üye ülkesi olduğumuz Avrupa Konseyi raporları açısından uluslararası hukuka ne kadar entegreyiz şu durumda, ne kadar değiliz, bundan bahsedeceğim. Ama öncesinde tabii, çok fazla tartışılan Avukatlık Kanunu'nda gerekçeleri de var diyor ki: "Giderek artan avukatların sayısı ve mesleklerini icrasındaki sorunlar." Ben, hukukçu değilim ama alanım gereği Avrupa Birliği hukuku çalışıyorum ve gerçekten avukatların şu an günümüzdeki bu artan sayıları, sorunları nasıl oldu ve bu sorunlara çözümler neden getirilemedi ve adalet sistemimiz gerçekten ülkenin temel sorun alanı hâline nasıl geldi? Buna öncelikle değinmek istedim. Baktığımız zaman konuşmaların odağında değerli katılımcılar, değerli milletvekilleri; hep partili yeni Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle, partili Cumhurbaşkanının talimatıyla yargı sisteminin vesayet altında olduğu, özellikle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının hiçe sayıldığı bir döneme hepimiz şahitlik ediyoruz.
Özellikle, katılımcılıktan uzak -en çok konuşmanın odak noktası- partili Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan, toplumda böyle bir talep ve ihtiyacın da olmadığı ve baroların da yapısında ciddi bir değişiklik yapan bu teklif gerçekten en başta yargıya güven noktasında büyük sorun yaratacak. Dün, Sayın Savcımız Rafet Zeybek de bu konuya değindi. Bir oran konusu, ya bu oranı tartışıyor olmamız dahi yargıya güvenin olmadığını gösteriyor zaten. Burada, hepimiz içsel olarak kendimize yargıya "Ne kadar güveniyorum?" diye sorduğumuzda da aslında bu sorunun cevabı da ortaya çıkıyor. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasında da çok ciddi, daha büyük bir tahribat yaratacağına da hepimiz hemfikiriz zaten.
Peki, Avrupa Birliği açısından baktığımızda yani uluslararası hukuka bütünleşme diyorum ben, siz "entegre" kavramını kullanmışsınız gerekçede. Bütünleşme noktasında ne oluyor, bu yasa gerçekten bizi bütünleştirecek mi uluslararası hukuka? Bakın, Avrupa Birliği raporlarına baktığımız zaman son on yılda istisnasız, ısrarla bize uluslararası normlara uygun, bağımsız, tarafsız bir adalet ve yargı sistemi vurgusu, çağrısı yapılıyor.
Yargının daha fazla siyasileşmesinin, bağımlı yapıların oluşmasının -zaten var, şu anda temel sorun- önü daha fazla açılacak. Peki, raporda birkaç noktaya atıf yapacak olursam, bakın, diyor ki rapor: "Hükûmetin, Avrupa Birliğine katılım hedefi konusunda yinelediği vaatler, kararlılık maalesef buna uygun tedbirler ve reformlarla desteklenmedi. Avrupa Birliğinin hukukun üstünlüğü, temel haklar, yargı konularında süregelen olumsuz gelişmelerle ilgili duyduğu ciddi endişeler giderilmemiştir." Peki, bu yasada var mı ya da sizin getirdiğiniz reform paketlerinde bu endişeleri giderecek ne var? Ben sıradan bir rapordan, veriden, indeksten bahsetmiyorum. Resmî aday ülkesi olduğumuz, kurumsal olarak Avrupa Birliğiyle bütünleştiğimiz, Avrupa Birliğinin raporlarından bahsediyorum, diyor ki sayfa 6'da: "Türkiye'deki yargı sistemi alanında daha da ciddi bir gerileme var, özellikle tavsiyeler kabul edilmiyor ve uyulmuyor. Hâkim ve savcılar üzerindeki siyasi baskı devam ediyor. Çok sayıda hâkim ve savcının rızaları dışında yer değiştirmelerine devam ediliyor. Bu durum yargının bağımsızlığı, genel kalitesi ve etkinliği üzerinde olumsuz etki oluşturmaya devam ediyor. Hâkim ve savcıların işe alınmasında ve terfisinde nesnel, liyakate dayalı, yeknesak, önceden belirlenmiş kriterlerin bulunmadığına yönelik ve bunlara yönelik de bir tedbir alınmadığını ve çok sayıda hâkim ve savcının mevcut sistem çerçevesinde işe alınması endişeleri arttırıyor."
Bakın, bu baroları ilgilendiren, çok önemli bir değerlendirme var raporda. Diyor ki rapor: "Hakları ve özgürlükleri korumakla sorumlu kamu kurumlarının parçalı yapısı, bağımsızlıklarının kısıtlı olması ve yargının bağımsız olmaması nedeniyle engellenmektedir." Şimdi, böyle bir durum varken -yani kamu kurumlarının parçalı ve gerçek anlamda bağımsız olmamaları- biz, bu yasayla hukuk sisteminin ve çok önemli bir meslek kamu kurumu olan baroların yapısını parçalıyoruz şu an. Bağımsızlıklarını ortadan kaldırıyoruz ve bu, yeni uluslararası hukuka uyum noktasında Avrupa Birliği raporlarına nasıl yansıyacak? "Demokratik kurum işleyişi ve kamu yönetimi reformu" başlığında sayfa 11'de şunlar söyleniyor, bakın değerli milletvekilleri: "Bu yeni sistem kamu yönetimi ve yargının daha fazla siyasileşmesine yol açmış, Cumhurbaşkanına birçok düzenleyici kamu kurumunun başkanını atama yetkisi vermiştir." Yine, kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyinin çok önemli kurumu olan Venedik Komisyonu, yeni sistemde gücün tek makamda aşırı yoğunlaşmasına karşı güvence sağlayan ve yargının bağımsızlığını temin eden denge, denetleme sisteminin yer almadığını vurgulamış. Bakın, bunlar çok önemli değerlendirmeler. Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda, Sayın İsmail Karayel Başkanlığında ben ve Milliyetçi Hareket Partisinden de Arzu Erdem'le heyetler arası görüşmeler yaptığımızda... Bizim en önemli temel sorun alanımız doğal olarak yargı ve adalet sistemi. Önerimiz de fasıl 23 ve 24'ün "yargı" "temel haklar" "adalet" "özgürlükler" başlıklarının açılması ısrarla. Hükûmetin de reformlarla bir nevi bir adım atmasının gerektiğinin gerekçesi vardı. Peki, ne diyeceğiz şimdi? Getirilen her bir düzenleme bütün bu iki fasılda da çok önemli ciddi geriye gidişi getirecek. Bir ilerleme olmadığı gibi, ciddi bir geri gidiş de ortaya çıkacak. Bunları özellikle vurgulamak istedim.
Yine, "uluslararası hukuka entegre" kavramını kullanmışsınız. Bakın, komisyonun raporu diyor ki: "Türkiye, mevzuatını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi..." Tarafı olduğumuz, imzaladığımız bir sözleşme. Yine, "AİHM içtihadına ve mevzuatı bakımından uyumlu değildir." Şimdi, nerede bunlarla uyumlaştıracağınız yasalar, mevzuatlar, düzenlemeler? Bu saatlerimizi bu gereksiz yasaya harcayacağımıza bu mevzuatları uyumlaştırmaya harcasaydık.
Yine, yargının bağımsızlığı, hesap verebilirliği, kalitesi, etkinliği... Birçok madde sıralayabiliriz. Yargının işleyişiyle ilgili yine çok fazla, aşırı önemli, ciddi sorunlar var.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Özdemir.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Toparlayacağım.
Özellikle gerçekten yürütme ve yasamanın kuvvetler ayrılığı ilkesine uyumu noktasında, AİHM içtihatlarının uygulanması noktasında, bizim Anayasa Mahkememizin kararlarının alt mahkeme tarafından uygulanması noktasında ciddi sorunlar var. Bırakın uluslararası hukuka entegre olmayı, kendi hukuk sistemimiz içinde ciddi sorunlar var.
Son olarak şunu söyleyeceğim. Dün Sayın Tiryaki de -Avrupa Birliği açısından baktığım için- Kopenhag Kriterleri vurgusu yaptı. Bu Hükûmetin zaten Kopenhag Kriterleri'yle uzaktan yakından bir ilgisi kalmadı ve kendisinden beklenilen yapısal uyum yasalarının, mevzuat düzenlemelerinin hiçbirini yapmıyor. Bugün de özellikle son zamanlarda getirilen her bir yasayla bırakın uyum düzenlemesini, ciddi şekilde daha da geriye gidiyoruz.
Kısmi, siyasi kaygılarla yapılan düzenlemelere şahit oluyoruz. Her gün her bir komisyonda bu tür düzenlemeler karşımıza çıkıyor ve Genel Kurul aşamasına gidiyor. İlkesel bir tutum yok, bugün olduğu gibi. Ne bekliyor Avrupa Birliğinden? İşte "Dönem başkanı ülke değişecek de iyimserdi İspanya, Almanya'nın bakışı iyi de..." Bizim kendi iç yapımız nasıl, biz neler yapıyoruz? Kaç gündür, saatlerce... Bırakın uluslararası hukuku, evrensel hukuku, bütün yasalara aykırı bir düzenlemeyi ya da hukuk açısından sorunlar yaratacak bir düzenlemeyi tartışıyoruz.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Son bir cümle söyleyeceğim.
Genel Kurulda da söylemiştim değerli milletvekilleri, bütün milletvekilleri de burada söyledi, gerçekten, baroları ciddi anlamda ayrıştıracak, itaatkâr olmaları, iktidara yakın olmaları, inanç, etnik, bilemiyoruz, bunlar sadece öngörülüyor ama ciddi sorunlar yaratacağı... Yani yasa hazırlanırken yaratacağı kaygıların öngörülmeden hazırlandığını bugün görüyoruz. Ben, doğal olarak, baroların parçalanmasının ötesinde de ciddi sorunlar yaratacağını düşünüyorum.
Ben bir milletvekili olarak, AB alanında çalışan biri olarak bu düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesini takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.