KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN EREL (Aksaray) Başkanım teşekkür ediyorum. Yani, suskunluğumuzdan dolayı bizi atlamayın. Gece geç saatlerde diye oraya isim de aldık, biz olan hakkımızın yaklaşık üçte birini kullanıyoruz fark ediyorsanız. Dolayısıyla da konuşmalarımızda hep madde üzerinde zaten. Biraz daha hassas davranırsak mutlu olacağım.

Tabii, Anayasa ve kanunlar millet ile devlet arasında yapılan bir sözleşme niteliğindedir. Mevcut baroları ilgilendiren Avukatlık Yasası'na baktığımızda bu sözleşmenin bir tarafı kamuysa diğer tarafı da avukatlar, barolar, Barolar Birliği. Tarafın birisi bu sözleşmeyi kabul etmiyor, iradesini ortaya koymuyor, "Biz bu sözleşmenin tarafı değiliz." diyor ama kamu baskısıyla maalesef böyle bir kanun çıkarılma cihetine gidiliyor. Tabii ki sayısal üstünlüğünüzle beraber bu kanunu çıkarma hakkınız var, bunu engellemek mümkün değil ama her kanun adil olmayabilir, her kanun hak ve hukuku yerine getirmeyebilir, her kanun da hukuka uygun olmayabilir. Hukukla kanunu birbirinden ayırmak lazım. Dolayısıyla hukuk adil olur, adaletli olur, hakkı tanzim eder; kanun ise sadece siyasi iradenin sayısal çoğunluğuna dayanarak ortaya konulmuş bir irade olarak ortaya çıkar, bu da toplumu mutlu etmez. Bugün, gecenin bu saatinde çıkarmaya çalıştığımız yasa da maalesef hukuktan uzak. Sadece kanuna dayalı bir dayatmayla karşı karşıyayız. Bunu söylerken hicap duyuyorum.

Yani bu kanunun tarafları var, dışarıdalar üç gündür. "Ya, biz bu kanunu kabul etmiyoruz." diyorlar, ama kamu iradesi, siyasi irade "Hayır kardeşim, kabul edeceksin." diyor. O zaman bu sözleşme ne kadar uzun olacak? Şuraya yazın, bir sene sonra bu sözleşmeyi siz olursanız siz, olmazsanız gelen diğer siyasi irade ortadan kaldıracak. Bir kez daha düşünün yani "çoklu baro"dan kastınız nedir, amacınız nedir? Bunun tarafları bunu istemiyor, bas bas bağırıyor, "Biz istemiyoruz." diyor. Ya, muhatapları bunu istemiyorsa "İstemiyoruz." denilen bir şeyi zorla niye yapıyoruz, hâlâ anlamış değiliz. Yani gecenin bu saatinde çok da polemiğe girmek istemiyorum ama keşke... Cahit Başkan diyor ki: "Baro başkanlarıyla görüştük." Doğru, görüştük, biz de görüştük. "Sizler bizim olmazsa olmazımız, çoklu baro." Onlar da biz de "Tek baro" diye bas bas bağırdık. Görüşmek başka, anlaşmak başka. Görüşmüşünüz ama anlaşma olmamış diye görüyorum.

Ben sırf muhalefet etmiş olmak için de konuşmuyorum. İnşallah makul ve kabul edilebilir muhalefetin görüşlerini dikkate alarak Genel Kurulda değişikliklere giderek bu insanları bu zulümden, bu istemedikleri durumdan kurtarırsınız diye umuyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.