| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .07.2020 |
HABİP EKSİK (Iğdır) - En iyisi ben o meseleyi anlatayım, siz de kurtulun, ben de kurtulayım.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Anlatın, anlatın.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, şöyle bir şey söyleyeyim: Biliyorsunuz, bizim bölgemizde, Soyadı Kanunu çıkarıldığı zaman, herkese asimilasyonun bir parçası olarak Asiltürk, Türk, Soytürk, Türkoğlu, bilmem ne gibi asimilasyonu amaçlayan soyadları dayatıldı ve bu insanların köklerinden kopartılması istendi. Benim de dedem Use Bıro "Ben bu zorbalığı kabul etmiyorum, verdiğiniz soyadını da almıyorum." diyerek tepki koymuştur ve soyadını almamıştır. Tabii, Use Bıro'dan çekindikleri için karşısına da sürekli "eksik, eksik, eksik" yazmışlar ve neticesinde de soyadımız "eksik" olarak kalmış.
Şimdi, ben şöyle söyleyeyim: Ben soyadımla gurur duyuyorum çünkü bu soyadı sizin gibi zorba iktidarların -öyle söyleyeyim- AKP gibi zorba iktidarların bölgede asimilasyonu, kültürel soykırımı hedeflemesinden dolayı, benim dedemin orada kabul etmemesinden kaynaklı bir soyadıdır ve ömrümün sonuna kadar da gururla taşıyacağım.
Teşekkür ederim Başkan.
Şimdi konuşmama buradan devam edeyim.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Süre doldu.
HABİP EKSİK (Iğdır) Siz takılmasaydınız Başkan.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, buyurun toparlayın.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Demin şöyle bir durum söz konusu oldu, kamu kurumundaki avukatların, işte, bu yeni kurulacak barolar için sayıya dâhil edilmesi tartışması yürüdü. Benim de orada şöyle bir soru aklıma geldi ve ben teklif sahiplerine bu soruyu sormak istiyorum. Bugün şöyle bir şey var: Sağlık Bakanlığında bir avukat var ve bu Sağlık Bakanlığındaki avukat, bütün özlük hakları açısından Sağlık Bakanlığına bağlıdır, disiplin işlemleri öyle yürür, bir kamu kurumunda çalışıyordur, tamamıyla oraya bağlıdır. Şimdi, barolar kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları değil midir, örgütleri değil midir? Öyledir, bir kamu kurumu niteliğindedir. O zaman, siz, bu insanlara baroya üye olmaları için yani baro kurulması için hak tanıyorsanız iki kurumda çalışmasını sağlamış olmuyor musunuz? Yani hem barolarda hem de Sağlık Bakanlığında çalıştırmış olacaksınız. Açıkçası şöyle, hem Tarım Bakanlığında hem de Sağlık Bakanlığında bir kişi çalıştırılıyormuş gibi bir durum ortaya çıkacak.
Şimdi, asıl konuya gelelim. Bu çoklu baro sistemiyle ilgili şöyle bir durum ortaya çıkacaktır; hâkimler, savcılar bu çoklu baro sisteminde, özellikle siyasal iktidara göre mevzilenmiş, siyasal iktidarın talebi doğrultusunda kurulan barolardan gelen kişilere göre karar verme durumu olacaktır hâkimlerin, savcıların da buna yönelik tutum geliştirmeleri söz konusu olacaktır. Hatta size şöyle söyleyeyim; müvekkillerin yani herhangi bir konuyla ilgili sıkıntısı olan ve bir avukata ihtiyaç duyan insanların da bu defa iktidara yakın olan baroya kayıtlı avukat arayışı söz konusu olacaktır.
Doğalında şunu net bir şekilde söyleyebiliriz; bu tür çoklu baro sistemleri, özellikle iktidarların çok ciddi anlamda kullanmasından dolayı yargının bir kesimini, Hâkimler Savcılar Kurulunu zaten arka bahçe hâline dönüştürmüş, bu düzenlemeyle avukatların da yani baroların da arka bahçe olmasına sebep olacak ve neticesinde de o meslek örgütü içerisinde birliği bozan bir durum söz konusu olacaktır. Bundan dolayı da bu teklif Anayasa'ya aykırıdır çünkü Anayasa'nın 135'inci maddesine göre, barolar mesleki birliği de sürdürmek, oluşturmak zorundadırlar yani siz, aynı zamanda orada o meslek birliğini de bitirmiş oluyorsunuz.
Şimdi, bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum. Bu avukatlarla ilgili, barolarla ilgili teklif görüşülürken 2 avukat şu an ölüm orucunda ve Avukat Aytaç Ünsal bir mektup gönderdi. Bilmiyorum belki içinizde başka milletvekili arkadaşlarımıza da mektup gönderdiler. Bu 2 kişi şu an cezaevinde mahpuslar ve ben, Avukat Aytaç Ünsal'ın bana gönderdiği mektubun bir kısmını burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Diyor ki "Bu ülkede avukatlar sadece adil yargılanma koşullarının sağlanması için ölüm orucu yapmak zorunda kalıyor, bu hukuksuzluğun sona ermesini istiyoruz." Adalet duygusunun köreltilmeye çalışıldığı, yozluğun ve çürümenin kanlı bir irin gibi akıtıldığı vatanımızda, 5 Nisandan bu yana 2 avukat adaletin nefes almak gibi bir ihtiyaç olduğunu bedenleriyle gösteriyor "Görün, duyun, sessiz kalmayın." diyorlar.
Arkadaşlar, bakın, 2 avukat 5 Nisandan bu yana bedenlerini, sırf adil yargılanmak için ölüm orucuna yatırmış durumdalar; buna sessiz durmamak lazım. Burada bu teklif görüşülürken, bu konunun, adil yargılanmanın ve bağımsız, özgür savunmanın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlıyoruz.
Bakın, son günlerde şöyle bir durum söz konusu oldu: Profesör Doktor Kayıhan Pala Hocamız, sadece bu salgın döneminde verilmeyen bilgilerin, gerçek dışı bilgilerin olduğunu, Sağlık Bakanlığının bilgileri sakladığını, verileri doğru vermediğini açıkladığı için hakkında soruşturma açıldı. Yine, bakın, Sakarya Hendek'te, insanlar, önlemlerin yeterince alınmamasından dolayı büyük bir patlama neticesinde yaşamlarını yitirdiler ve bugün hâlâ kayıp olan insanlar var. Fakat -aynı fabrikanın, şirketin sahibi MÜSİAD Başkanı- maalesef orada destek yemeği verildi ve hâlâ serbest olduğunu gördük. Oysaki bugün bu insanlar, bu fabrikanın sahibi hakkında soruşturma başlatılıp gözaltında olması gerekirdi çünkü delilleri karartabilir, kaçabilir ama bunların hepsi iktidar tarafından yapılıyor.
İşte, eğer siz baroları bölerseniz, çoklu baro sistemine geçerseniz, baroları arka bahçe yaparsanız, o zaman, işte Kayıhan Hocayı savunacak bir özgür savunma da bulamazsınız ve bu Sakarya Hendek'teki patlamadan dolayı ortaya çıkan hukuksuzluğa göz yuman müfettişlerle ilgili ya da mağdur olan kişilerin hakkının aranmasıyla ilgili özgür bir savunma bulamazsınız diyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.