KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dört gündür, kırk iki saattir baro yasasını konuşuyoruz. Ama bu tartışmalardan ne kadar sonuç aldık dersek kendimizi çok başarılı bulamıyorum. Bu kadar yoğun çalışmayı keşke işsizlik, tarım, hayvancılık, kıdem tazminatı, EYT gibi çok sayıda vatandaşın pek çok sorunu için de yapabilseydik; esnafın, çiftçinin, işçinin, emeklinin, memurun sorunlarını konuşabilseydik.

Arkadaşlar, işsizlik çok vahim boyutlarda, özellikle gençler arasında işsizlik çok yaygın. İşsiz kalan genç insanın psikolojisinin ne kadar etkileneceğini düşünebiliyor musunuz? Bu durumun aileler için ne kadar hayal kırıklığı yarattığını tasavvur edebiliyor musunuz? Bir vatandaş bana geldi, 2 çocuğu olduğunu her 2'sini de üniversitede okutmak için dört yıldır yeni bir ayakkabı dahi almadığını söyledi. Ayrıca kendisinin İYİ PARTİ'ye oy vermediğini de açıkça söyledi. Çocukları da düzenli çalışmışlar, her 2'si de mezun olmuşlar ancak bir yıldır işsizlermiş. Bu nedenle psikolojileri de bozulmuş. "Önceden bir beklentimiz vardı, çocuklar okulu bitirince rahatlayacağız diyorduk. "Şimdi, hiç umudumuz yok." dedi. "Şimdi, ben ne yapayım?" diyordu, ağlamaklı bir şekilde. Arkadaşlar, gençleri mutsuz olan bir ülkenin geleceği karanlıktır. "İnsan kaynağımızı nasıl hızla yararlı hâle getirebiliriz?" sorusunu gece gündüz kendimize sormamız lazım. Bu sorumluluk bizim.

Genç işsizliğin en önemli nedenlerinden biri de hesapsızca açılan üniversiteler ve bu üniversitelerde toplumun ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak eğitimler. Maalesef, uzun yıllar eğitimde kaliteyi ve eğitimin amaçlarını unuttuk. Bence her bölümün eğitim amaçlarını "web" sayfalarında yayınlaması ve mezunlarının iş bulma istatistiklerini duyurması sağlanmalıdır.

Tüm dünyada üniversite eğitiminde başlıca amaç "istihdam edilebilirlik" olmalıdır. Maalesef, biz bunu tam oturtamadık. Hukuk eğitiminde de planlamayı yapmakta geciktik. Mevcut avukat sayımız 120 bin, hukuk fakültelerinde eğitim gören öğrenci sayımız 80 bin yani dört yıl sonra avukat sayımız 180 bini geçecek. Aynı pastadan çok sayıda avukat yararlanacak. Bu durum da maalesef genç ve stajyer avukatların sorunlarını daha da artıracak. Bu gençlerin sömürülmesine karşı ne gibi tedbirler alacağız? Onları da konuşalım. Barolar Birliği Başkanı bu konuda neler planlıyor biliyor muyuz? Ben bilmiyorum.

Kanun teklifine gelecek olursak... Yeni baro kanun teklifinin en önemli gerekçelerinden biri "Barolar Birliğinin oluşumunda temsilde adalet ilkesinin göz ardı edilmesi" olarak iddia ediliyor. 3 büyük ilin sayısal ağırlığı nedeniyle Anadolu il barolarının Barolar Birliğinde yeterince söz sahibi olmadıkları iddiası var. Buna çözüm olarak sunulan kanun teklifinde ise, 4.900 üyeli Antalya Barosu ile 46 üyeli Ardahan Barosunun aynı sayıda delege vermesi söz konusudur. Avukat sayısının orantılı temsili açısından, bu çözümün de avukatların temsilinde adaleti sağlamadığını söylemek mümkündür. Dolayısıyla, her iki tarafı da mutlu edecek bir çözüm, bir yöntem bulmamız gerekmekte.

Amerika Kongresinde de benzer bir konu ortaya çıkmış. Peki, bu konu nasıl çözülmüş? Amerika'da eyaletler, Temsilciler Meclisinde nüfusları oranında milletvekiliyle temsil edilirler, aynı bizdeki gibi ancak Senatoda eyaletler nüfuslarına bakılmaksızın 2 üyeyle temsil edilirler yani 50 eyaletin 100 senatörü vardır. Belki Barolar Birliğinde de benzer bir çözüme gidebiliriz.

Bir başka gerekçe de baroların siyasileşmesinin önüne geçilmesi olarak sunuluyor. Teşhis belki doğru ama kesin olan bir şey varsa, yeni sistemin baroları daha da siyasallaştıracağıdır. Belli bir siyasi fikre yakın 2 bin avukat kendi barosunu kurarsa daha fazla siyasete bulaşacaklar. Barolar arası rekabet siyasi kutuplaşmayı daha da çok artıracaktır. Dolayısıyla ortaya konulan teklif amaçlanan hedefleri gerçekleştirmekte yetersizdir.

Önerim, bu teklifin geri çekilerek, ortak akılla, herkesi memnun edecek çözümlere gidilmesi gerektiğidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.