| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .07.2020 |
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, şu anda ülkemizin yaşadığı ekonomik, siyasal, toplumsal, kısacası iç ve dış bütün sorunlarının temelinde tek bir konu yatıyor; adalet. Adalet olmadan devlet olmaz, adalet olmadan demokrasi olmaz, adalet ile demokrasi olmadan sorunlar çözülmez. Özgürlük, eşitlik, liyakat, fırsat eşitliği ve rekabet gibi birçok toplumsal kavram "adalet" temelinde inşa edilir. Ne acı bir ironidir ki isminde "adalet" kelimesi olan AKP, halka adalet getireceğini ileri sürmüş, en öncelikli konularının adaleti tesis etmek olduğunu belirtmiş fakat adaleti, hukuk devletini ve en önemlisi halkın hukuka olan inancını yerle yeksan etmiş ve etmektedir.
Hepimizin bildiği gibi adalet üç ayak üzerinde oturur: Yargı, iddia ve savunma. Savunma, avukatlık olmadan yargılama zorbalık ve cellatlıkla eş değerdir. On sekiz yıllık iktidar, yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına; kimi zaman FETÖ-AKP iş birliği, paralel yapı içindekiler yargıya inanılmaz zararlar vermiştir. Geçen süreçte, yargının bütün kurumları tüketilmiş, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay belli ölçülerde ele geçirilmiştir; düğmesiz cüppeler iliklenir hâle gelmiştir; hâkim ve savcıların bağımsız ve tarafsız karar vermesi cesaret ister hâle gelmiştir. Geriye savunma kalıyor, avukatlar bu bağlamda adaletin kilidi hâlindedir. AKP bağımsız, kendi yöneticisini kendisi seçen, örgütlü baro gücünü istemiyor. AKP ortakları ve yeni cemaatler, baroların, Anayasa ve yasaları savunma odağı olmasından memnun değiller ve bu gücü yeni yasa teklifleri içerisinde hüllelerle, takiye yaparak işlemez hâle getirmek istemektedirler.
Avukatlık Yasası'nın 76'ncı maddesi, barolara hukukun üstünlüğünü gözetme, hukuk devletini koruma ve insan hakları ihlallerine karşı çıkma görevini veriyor. Toplumun vicdanını, kanaat ve... Her alanda barolar kurumsal olarak müdahil veya gerektiğinde davanın doğrudan tarafı oluyorlar. Kaz Dağları'nda ağaçların kıyımında, Karadeniz ve yaylalarının bozulmasında, Çarşamba'da yapılan biyokütle santralinde, Karaman'da çocuk istismarında, kadın cinayetlerinde... Saray, baroların bu işlemlerini ortadan kaldırmak istiyor.
Yine, sarayın iktidarı her şeyde olduğu gibi baroları boyunduruğu altına almak istiyor. En ufak toplumsal muhalefete, karşıtlığa tahammül edemiyor. Nerede demokratik bir tavır, oluşum var, vücutları hemen alerji yapıyor. Çoklu baroyu öngören teklifle, baroları ele geçirmek, baroları biat eden, "Emredersiniz efendim." diyen bir anlayışa dönüştürmek istiyorlar. Barolar, tıpkı yargının öteki unsurları olan savcılık ve yargıçlık kurumları gibi memurlaştırılmak isteniyor, daha da açık bir deyişle emir komuta altına alınmak istenmektedir.
AKP bu konuda çok basit bir yöntemle, böl-parçala-yönet şekliyle ortaya koymaktadır. İktidarın getirmek istediği değişikliğin özü, barolarda iktidarın antidemokratik, hukuksuz, özgürlükleri kısıtlayan uygulamalarına destek çıkan... En azından "Sesini çıkarmasın, engel olmasın." hâline getirmek istiyor. Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya gibi illerde biat eden barolar kurdurarak baro yönetimlerini ele geçireceğini düşünenlere soruyorum: Her siyasi eğilim bir baro kurarsa ne yapacaksınız? Tarikat temelinde, mezhep, ırk temelinde oluşabilecek baroları ve olası olumsuz sonuçlarını düşünüyor musunuz? Kıdem tazminatı konusu görüşüldüğünde çok önemli bir toplantıda bile DİSK'e davet göndermeyen, muhatap almayan iktidarın bu noktada yapacağı, kendi fikrine yakın, biat eden, kendine biat konusunda boyun eğen baroyu muhatap alıp diğerini almamak olacaktır. Siyasal iktidar, her antidemokratik, baskıcı, kontrol altına alıcı uygulamalarında olduğu gibi barolara algı operasyonu yaparak "reform" adı altında sunmaktadır. AKP literatüründe reform, ele geçirme operasyonunun adıdır.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Tamamlayalım Sayın Zeybek.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Bir kez daha gür bir sesle hatırlatmak istiyoruz: Savunma susturulamaz. İktidarın barolarla ilgili getirdiği yasa tasarısı, hukuku bütünüyle siyasetin emir kulu durumuna getirmeye yönelik, Anayasa ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı girişimin ürünüdür. Savunma biat etmez, boyun eğmez, boyunduruk altına girmez. Tüm toplumun bağımsız bir şekilde savunulması ancak ve ancak güçlü, bölünmemiş, bağımsız bir şekilde avukatlar tarafından seçilen baro gücüyle mümkündür. Barolar, iktidarın kapı kulu olmayacaktır; ahlaklı bir şekilde evrensel hukuk ilkelerinin, insan haklarının yılmaz savunucuları olarak kalmalıdır. Demokratik sistem yoluyla demokratik bir şekilde iktidara gelenler, yürütmenin başında bulunanlar, anayasal hakkıyla kanunların vermiş olduğu kararları da uygulamayanlar bugün işbaşındadır. Bu işbaşında bulunanlar görevlerini doğru yapmıyorlardır, anayasal suç işlemektedirler. Biz biliyoruz ki bağımsız ve kendi öz gücüyle, güveniyle hareket eden avukatlar ve onların yaptığı soruşturma, araştırma sonucu görülen mahkemelerde mutlaka hesap vereceklerdir.
Buradan yeniden belirtmek istiyorum: Hukukun ve adaletin olmadığı yerde ahlak yoksulluğu vardır ve bu ahlak yoksulluğundan bugüne kadar nasibini almış olanları da halkımın nezdinde ilan ediyorum ve bu yasanın çıkmaması için, geri çevrilmesi, geri gönderilmesi için sayın milletvekillerimizin tavır içerisinde olmalarını diliyorum.
Saygılar arz ediyorum.