KOMİSYON KONUŞMASI

ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne yazık ki burada yapacağımız konuşmalar yasa tasarısında çok bir şeyin değişmesine neden olmayacak ancak yasa tasarısında iktidar tarafından herhangi bir değişikliğin yapılmaması burada yapılan eleştirisel konuşmaların bir yararı olmadığı anlamına gelmiyor çünkü burada yapılan konuşmalar aynı zamanda tarihe yapılan konuşmalar.

Ben 2015'ten bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapıyorum, bu 3'üncü dönemim ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1980'li yıllarda kütüphanede doktora tezimi yazarken aylarca çalışma imkânı buldum ve Meclis tutanakları üzerinde, özellikle 1923-1960 arasını belki bu salonda bulunan birçok vekilimizden daha ayrıntılı inceleme ve üzerinde çalışma fırsatı bulduğum için biliyorum ki burada ve Genel Kurulda yapılan ve esasen yasa tasarılarında bir şeyi değiştirmediği düşünülen konuşmalar da geleceğin şekillenmesinde ve tarihe not düşmek anlamında büyük yarar sağlıyor. Hem bizim yaptığımız konuşmalar hem de iktidar mensuplarının yaptığı konuşmalar esasen tarihe de yapılmış konuşmalar.

Ankara, İstanbul ve İzmir baroları iktidarı destekleyen barolar olsaydı bu yasa tasarısı hiç gündeme gelmezdi ama baroların büyük bir bölümü iktidarı eleştirdiği, otoriterleşmeyi, antidemokratik politikaları, yasal düzenlemeleri eleştirdiği için bugün "baroları böl ve yönet" zihniyetiyle tasarlanmış bir yasa tasarısı Türkiye'nin gündemine gelmiş bulunuyor; "Corona sonrası dünyada herkes otoriterleşirken biz de Türkiye'de otoriter rejimi tahkim edelim, güçlendirelim, esasen olağan hâlde Türkiye'yi yönetemiyoruz, daha olağanüstü baskıcı yöntemlerle muhalefeti baskı altına alalım." şeklindeki bir zihniyetin sonucu.

Değerli milletvekillerine hatırlatmak isterim ki Napolyon'un bir ifadesi bu tür yaklaşımların aslında geçersizliğini de ortaya koyar: "Süngüyle her şeyi yapabilirsiniz ama süngünün üzerinde oturamazsınız." Evet, bu tür baskıcı uygulamaların neticede demokratik tepkiyle tarihin sayfaları arasında kaldığını gördük. Bugün bu yasal düzenleme geçse ve barolar bölünse de tarih tekrar eski mecrasına, doğru mecrasına oturduğu, hukuk devleti mecrasına oturduğu zaman, bugün yapılmaya çalışılan bu düzenleme de ortadan kalkacak.

Esasen üniter ve millî devleti kurarken, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurarken çoklu baro sisteminden bugünkü sisteme geçmiştik. O zaman çok baro vardı, çoklu baro vardı. Ne zeminde örgütlenmişti? Azınlıkların kendi baroları vardı, etnisite ve din merkezliydi barolar. Cumhuriyet, millî ve üniter devlet zemininde örgütlenirken tek baro sistemine geçti. Şimdi, cumhuriyetin 100'üncü yılına doğru ilerlerken yüz sene önce yapılan doğruyu bozuyor ve baroları parçalı hâle getiriyorsunuz. Adaletin politikleşmesi, mezhepleşmesi, etnikleşmesi ve adalet olma niteliğini yitirmesini sağlıyorsunuz. Egemenlik yasama, yürütme ve yargıdan oluşuyor; yargı da hâkim, savcı ve avukatlardan oluşuyor. Bu düzenlemeyle millî egemenliğin bir parçasını millî olmaktan çıkaran bir adım atıyorsunuz. Anayasa'nın 135'inci maddesinde kamu tüzel kişiliğine sahip olan baroyu, yani bir kamu tüzel kişiliğini bölüyorsunuz. Bugün bir kamu tüzel kişiliğini böldüğünüz zaman, önümüzdeki süreçte hangi kamusal alanların bölüneceğinin de tartışmasını başlatıyorsunuz ve üstelik bunu hâlâ varlığını etkili ve güçlü bir şekilde sürdüren bir casusluk ve terör örgütünün gündeme getirdiği bir yasal düzenleme çerçevesinde Türkiye'nin gündemine getirmiş durumdasınız.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz iki on yıl içerisinde birçok konuda muhalefet tarafından uyarıldınız ama her seferinde tek doğruyu sizin temsil ettiğinizi düşünerek hareket ettiniz ve Kıbrıs'ta Annan Planı'nda yanıldınız; FETÖ konusunda uyarılmanıza rağmen ısrarla iş birliğine devam ettiniz, sonuç 15 Temmuz oldu; PKK açılımı konusunda uyarıldınız, sonuç, sadece hendek teröründe 700'ün üzerinde şehit verdik; Ege'de işgal altındaki Türk adaları konusunda yanıldınız, başkanlık sisteminde yanıldınız, şimdi baroları bölerken yanılıyorsunuz.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Özdağ.

ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) - Tarihin yanlış tarafında duruyorsunuz. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ters düşen, adaleti tasfiye eden, millî ve üniter devleti zedeleyen bir düzenleme yapmak üzeresiniz. Yine yanlış yapıyorsunuz, biz de bunu tarihe kaydediyoruz. İlk fırsatta, Türk milletinin önünde yemin ediyoruz, düzelteceğiz bu yaptığınız hatayı, diğer yaptığınız hataları düzelteceğimiz gibi.