KOMİSYON KONUŞMASI

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Teşekkür ederim.

Kıymetli milletvekillerimiz, bugün herhalde bir kırk dakika sonra beşinci güne geçeceğiz. Elli saate yakın bu konuda konuştu milletvekillerimiz, bizim partiden 100'ün üstünde milletvekili söz aldı. Hep şunu söylüyoruz: Bu pandemi döneminde Meclisi çalıştırmak lazım diyoruz çünkü savaşta bile Meclis kapanmadı diyoruz. Hâl öyle olunca da çok önemli konuların buraya geleceğini bekliyoruz ama bakıyoruz, 10 milyon işsizin olduğu ülkede, esnafın üç ay iş yerini kapattığı bir ülkede, pandeminin yoğun yaşandığı Ankara'da biz baroyu tartışıyoruz, baronun kendi talebi olmayan bir yasayı tartışıyoruz. Kıdem tazminatı gündemde, sosyal medya gündemde. Baktığımızda bu mesele halkın aciliyeti noktasında değil, daha çok iktidarın, yürütmenin talepleri doğrultusunda bir yasama yapıyoruz. Maalesef de bu yasama daha çok ihtiyaçtan değil, keyfiyetten yerine getiriliyor. Örneğin baro bir meslek odası. Meslek odalarının anayasal bir maddesi var, Anayasa'nın 135'inci maddesiydi galiba. Orada çok net bir şekilde meslek odalarının tanımını yapmış. Ne demiş 135'inci madde? "Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak..." Bunun yanında da tüm bu faaliyetlerin mutlaka kamunun da faydasına olacağını ifade ediyor. Şimdi, böyle bir Anayasa maddesi varken çoklu baro bunun hiçbir tarafına uymuyor çünkü Anayasa kamu niteliği vermiş, tek bir amaç getirmiş, bir ayrıştırmayı bu maddeden çıkarmanız mümkün değil. Bunu bir dernek olarak yapabilirsiniz, bunu sivil toplum kuruluşu olarak yapabilirsiniz ama bunu bir meslek odasında yapmanız mümkün değil. Eğer meslek odasında böyle bir şey yaparsanız ayrıştıran unsurlar tamamen siyasi olur. İnsanların tek amacı olduğu bir yapıda eğer ayrışma gerekiyorsa, aynı mesleği taşıdıkları andan itibaren bir ayrışma gerekiyorsa o da siyasidir. Yani sizin yaptığınız aslında bir paralel yapı kurmaktır. Kamucu ve baskı gücü muhalif bir yapıyı bölüştürdüğünüzde o zaman işte partilerin değirmenine su taşıyan bir yapıya dönüşür.

Burada Anayasa'yı ya da mevcut yapıyı bile yok saysak başka bir ihtiyacı daha karşılamamış oluruz, eksik kalmış olur, o da vatandaşın hukuka olan isteği ve ihtiyacı. Orada ne sıkıntı var? Orada da mesele sadece avukatlar noktasında değil; eğer siz hukuku, avukatları iktidara yakın hâle getirirseniz o zaman insanlar hukuk aramaz, işinin kolaylaştırılmasını arar yani iş nasıl hallolacak diye bakar. O zaman asıl mesele olan çevre, kadın, çocuk, demokrasi gibi unsurlar geri planda kalır, herkes kendi meselesini "Nasıl mahkemeden hallederim?" diye onun üzerine yoğunlaşır.

Burada halkın hak arama gücünü de kaybetmiş olacağız eğer çoklu baroya geçersek. Çoklu baroda baroların yüzde 90'ı temsil edemeyecek, çoklu baroda meslek birliği yok edilmiş olacak, disiplin soruşturmaları yapılmamış olacak. Örneğin, meslek etiğinde reklam, tabiplerde, eczacılarda, avukatlarda yasaktır; maalesef bunun sorgulanması çok aranmayacak hâle gelecek.

Tüm bunlardan ortaya çıkan tablo şudur: Burada zaten iktidarın bir STK ihtiyacı yok, çünkü yoğunlukla sivil toplum kuruluşuyla bir iş birliği içerisinde; dernek ihtiyacı yok, yaptıkları her işte onları destekleyen bir dernekleri var; üniversite ihtiyacı yok, çünkü rektörleri kendileri atıyorlar; kamuda valiler il başkanı gibi davranıyor, buna da bir ihtiyaç yok; yargı ellerinde. Bu korkuyu da anlamış değiliz. Bu korkuyu meslek odalarında yandaş hâle getirince sanki tamamlanacakmış gibi hissediyorlar. Bunun, bu çabanın, bu çoklu baro sisteminin bu amaca çok hitap etmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü, avukatlar bugün içinde bulundukları bu müdahalenin farkındalar. Şayet sadece yandaşlaştırmak adına bunu yapıyorsanız bu, avukatlara değil bu ülkenin demokrasisine zeval vermek anlamına gelir.

O anlamda, özellikle Mecliste bulunan 130'un üzerinde hukukçu milletvekillerine seslenerek söylüyorum bunu: Tarih 27'nci dönemin avukatlarını mutlaka sorgulayacaktır eğer bu yasa çıkarsa. Çünkü, ne ekerseniz onu biçersiniz. Çoklu baroyla ektiğimiz şey demokrasi değil, çoklu baroyla ekeceğimiz şey tamamen demokrasiden uzaklaşmaktır diyorum, hepinize teşekkür ediyorum.